Evrim SÜMER
Son Güncelleme:
İshakpaşa Sarayı öyle yapılmış ki Ağrı Dağı görünmüyor koca dağı gizlemişler resmen
Toplum Gönüllüleri Vakfı kurucusu ve başkanı İbrahim Betil’in seyahatleri de meslek hayatı gibi değişmiş. Bundan 10 sene önce, bankacı kimliğiyle bol takım elbiseli yurtdışı seyahatleri yaparken, şimdi Toplum Gönüllüleri Vakfı projeleri için birçok yurtiçi seyahati yapıyor.
Gittiği yerler ise TOG projelerinin sürdüğü, üniversitelerin olduğu şehirler, gelişmekte olan bölgeler. Son tatilini ise 10 yıl aradan sonra, ki bu durumda belki de ilk tatil demek daha doğru, bu yaz Assos’ta yapmış. Eskiden daha çok denizde geçirmeyi sevdiği tatiller, yerini doğayla iç içe ve günlük hayatının rutini dışındaki bir şeylerle meşgul olabileceği seyahatlere bırakmış. Betil, iki senedir Doğubeyazıt Eğitime Destek Projesi için gittiği ve Türkiye’nin en çok etkilendiği yerlerinden biri olarak saydığı Doğubeyazıt’ı ve çevresini anlattı.
Seyahatlerinizdeki değişikliğin sebebi iş hayatınızdaki değişim mi, yoksa seyahat anlayışınız mı değişti?
- Bankacılıktan sivil toplum çalışmalarına geçişimin de etkisi de var tabii ama artık farklı bir tatil anlayışını algılamaya başladım. Deniz kenarında, güneşin altında yatmak bana cazip gelmiyor artık. Üstelik tatil sadece beden dinlenmesi değil, evde yatıp uyuyunca da dinlenirsiniz. Gerçek tatil, insanın beyninin dinlenmesi. O da bir yere gidip, günlerce tek bir noktaya bakarak olmuyor. O an bile beyin düşünüyor ve alışık olduğu sorunlardan uzaklaşmıyor. Onun için tatilde farklı bir şeyle meşgul olmak gerek. Başka şeyler düşünmek, beyni kandırmak lazım.
GECEYİ NET GÖRMEK
Doğubeyazıt’ta sizi en çok ne etkiledi?
- Doğubeyazıt Türkiye’nin en doğusundaki ilçesi, İran sınırına yarım saat mesafede. Geçen sene Van’dan karayoluyla gittim. İlk gördüğüm ve büyülendiğim şey, bir buçuk saatlik yoldaki volkanik yapıydı. Ne kadar ilginçti anlatamam. Sonra kayalara oyulmuş, kimbilir kaç yüzyıllık kiliseleri gördüm. Ve tabii, esas olarak İshakpaşa Sarayı. Muhteşem bir yer. Doğubeyazıt’ın insana verdiği çok değişik bir his var, 35-40 derece sıcakta kahvaltı ediyorsunuz, karşınızda Ağrı Dağı’nın bulutlara karışmış karlı zirvesi duruyor...
İshakpaşa Sarayı’nı anlatır mısınız biraz?
- Dünyanın sayılı eserlerinden biri. Ağrı Dağı ise dünyanın en yüksek dağları arasında. Sarayda otururken harika bir Ağrı Dağı manzarası görmeyi beklersiniz değil mi? Ama ne ilginç ki öyle bir manzara yok, Ağrı Dağı’nı göremiyorsunuz. Adamlar ne yapmış etmiş, sarayı öyle bir konuma yapmış ki koca dağ görünmüyor. Dağı gizlemişler resmen. İçinde ise kendinizi birdenbire mahzenlerde, zindanlarda, bambaşka mekanlarda, bir dönemde buluyorsunuz. İshakpaşa Sarayı kalorifer sisteminin dünyada ilk defa kullanıldığı yer. Hálá sistemin kalıntılarını görebilirsiniz.
Sarayın civarında bir şeyler var mı?
- Bir iki tane lokanta var. Biri hemen yanında, biri biraz aşağıda. Servisleri de güzel. Orada yemek, özellikle akşamları çok keyifli. Gökyüzü muhteşem, yıldızlara öyle yakınsınız ki! Günbatımı saatlerinde veya dolunay olan bir akşamda orada olursanız çok daha güzel. Büyük şehirlerdeki aydınlanma kirliliği burada olmadığı için geceyi net görüyorsunuz.
İshak Paşa’ya ulaşım kolay mı?
- Yolu bakımsız ama ziyanı yok. Tatilde lüks aramıyorsanız, doğayla baş başa olmak istiyorsanız burayı mutlaka görmeniz lazım. Sadece burayı değil, tüm Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu.
ŞAŞIRTICI ULU ÇUKUR
Doğubeyazıt’ta görülsün dediğiniz başka ne var?
- 60 yıl önce düşmüş bir meteorun oluşturduğu ulu çukur var. Bildiğimiz çukur ama insanın gözü inanmıyor gördüğüne. 20-25 metre çapında, 30-40 metre derinliğinde, göz alabildiğine, doğanın ortasında, nereden geldiği belli olmayan bir çukur. Eskiden daha da derinmiş ama zamanla dolmuş. Doğubeyazıt’tan 15-20 dakikalık mesafede, İran sınırına çok yakın. Bir de buz mağaraları var. Dışarısı 40 dereceyken, mağaranın içinde 10 dakika yürüdüğünüzde buz sarkıtları çıkıyor karşınıza. Bayağı soğuk içerisi. Buraya arabayla ulaşmak biraz zor, tarlaların, çayırın içinden geçerek gidiyorsunuz.
Doğubeyazıt’ın içi nasıl?
- Doğubeyazıt’ta ilginç bir doku var, gördüğünüz insanlar çok karışık. Amerikalı var, Japon var, asker de çok. Kamyon şoförleri vs. ile tam bir sınır şehri. Ağrı Dağı’na geçiş noktası burası olduğu için birçok sporcu da görüyorsunuz. Bir de çarşılarında inanılmaz çok Uzakdoğu malı satılıyor. Sınır ticareti anlayışını çok iyi gözlemliyorsunuz.
Ağrı Dağı’na çıktınız mı?
- Maalesef hayır. Çok içim gitti, şöyle birkaç bin metre tırmanabilir miyim dedim her seferinde ama öyle bir uzmanlığım, sportif yanım yok. Uzaktan izlemek daha iyi geldi.
Buraları ne kadar sürede gezilebilir?
- Üç gün ayıran her yeri görebilir. En kolayı Kars’a uçmak. Doğubeyazıt Kars’tan 80 kilometre. Dönüş Kars’tan veya Van’dan olabilir. Özellikle Van-Doğubeyazıt arasını otomobille gitmek, o coğrafyanın içinden geçmek çok güzel bir his. Lavların nasıl aktığını, çevreyi nasıl etkilediğini çok net görebiliyorsunuz. Yol üstünde de gezilebilecek yerler var.
DAĞIN OLMADIĞI YERDE TÜNEL
Doğubeyazıt’a bu yaz Muş’tan karayoluyla gittim. Muş-Van arasından ilk defa otomobille geçtim. Uçsuz bucaksız bir doğada, tren yoluna paralel bir yoldan gidiliyor. Ve apaçık bir arazide giderken, birdenbire bir tünel çıkıyor karşınıza, dağ falan yok. Açık araziye yapılmış 200-300 metre uzunluğunda bir tünel bu. Bozkırın ortasında bu tünel neden diyor insan. Çok sanal bir durum. Sanki birileri ‘Biz tünel yapmayı da biliriz, şuraya bir tane yapalım’ demiş. Meğerse o bölge yazın 40 derece olmasına rağmen kışın çok soğuk olurmuş ve tam o açıklıkta inanılmaz kar birikip, tren yolunu kapatırmış. Tren yolu kapanmasın diye yapılmış.
ESKİDEN KİLİSE OLAN İLKOKUL
Diyarbakır’da Toplum Gönüllüleri olarak Benim Okulum adı altında yürüttüğümüz onarım projelerimiz var. Üniversite öğrencileri seçilen okulları onarıyor. Bu yerlerden biri de eski bir kilise, şimdi ilköğretim okulu olarak hizmet veriyor ve iki bin öğrencisi var. O binanın eski halini kafamda canlandırmaya çalışıyorum; papazın odası, kilisenin avlusu, iç mekanları... Bugünle birleştirince çok hoş bir his çıkıyor ortaya.
seyahatte ne okuyor
Gittiği yerde internet yoksa kitap okuyor. Biyografi okumayı seviyor.
ne dinliyor
Seyahatte müzik dinlemiyor.
ne yiyor, ne içiyor
Yemek konusunda seçici değil, zaten yemek için yaşamıyor, yaşamak için yiyor. Gittiği yerin yemeklerini yiyor.
ne giyiyor
Gittiği yere bağlı ama uzun zamandır formel giyinmiyor. Spor ve rahat olmayı seviyor.
neyle seyahat ediyor
Zamanı kısıtlı olduğu için uçak ama otomobille de çok seyahat ediyor. Otomobilini mobil ofis gibi kullanıyor.
nerede kalıyor
Otel odasında fazla vakit geçirmiyor, otel konusunda seçici değil. Ona uygun olan noktadaki oteli seçiyor. Son birkaç senedir yurtiçi seyahatlerinde çoğunlukla öğretmen evlerinde ve orman kamplarında kalıyor.
kimle seyahat ediyor
Eşi ve üniversite gençleriyle seyahatten büyük keyif alıyor. ‘Benden 40 yaş genç bir dünyanın içine girmeye fırsat buluyorum’ diyor. Son seyahatlerinde onlara eşlik eden Labrador cinsi köpekleri de tatile heyecan katıyor.
çantasının olmazsa olmazları
Tıraş takımı, iç çamaşırı, çorap, cep telefonu, bilgisayarı, kitap.
Seyahatlerinizdeki değişikliğin sebebi iş hayatınızdaki değişim mi, yoksa seyahat anlayışınız mı değişti?
- Bankacılıktan sivil toplum çalışmalarına geçişimin de etkisi de var tabii ama artık farklı bir tatil anlayışını algılamaya başladım. Deniz kenarında, güneşin altında yatmak bana cazip gelmiyor artık. Üstelik tatil sadece beden dinlenmesi değil, evde yatıp uyuyunca da dinlenirsiniz. Gerçek tatil, insanın beyninin dinlenmesi. O da bir yere gidip, günlerce tek bir noktaya bakarak olmuyor. O an bile beyin düşünüyor ve alışık olduğu sorunlardan uzaklaşmıyor. Onun için tatilde farklı bir şeyle meşgul olmak gerek. Başka şeyler düşünmek, beyni kandırmak lazım.
GECEYİ NET GÖRMEK
Doğubeyazıt’ta sizi en çok ne etkiledi?
- Doğubeyazıt Türkiye’nin en doğusundaki ilçesi, İran sınırına yarım saat mesafede. Geçen sene Van’dan karayoluyla gittim. İlk gördüğüm ve büyülendiğim şey, bir buçuk saatlik yoldaki volkanik yapıydı. Ne kadar ilginçti anlatamam. Sonra kayalara oyulmuş, kimbilir kaç yüzyıllık kiliseleri gördüm. Ve tabii, esas olarak İshakpaşa Sarayı. Muhteşem bir yer. Doğubeyazıt’ın insana verdiği çok değişik bir his var, 35-40 derece sıcakta kahvaltı ediyorsunuz, karşınızda Ağrı Dağı’nın bulutlara karışmış karlı zirvesi duruyor...
İshakpaşa Sarayı’nı anlatır mısınız biraz?
- Dünyanın sayılı eserlerinden biri. Ağrı Dağı ise dünyanın en yüksek dağları arasında. Sarayda otururken harika bir Ağrı Dağı manzarası görmeyi beklersiniz değil mi? Ama ne ilginç ki öyle bir manzara yok, Ağrı Dağı’nı göremiyorsunuz. Adamlar ne yapmış etmiş, sarayı öyle bir konuma yapmış ki koca dağ görünmüyor. Dağı gizlemişler resmen. İçinde ise kendinizi birdenbire mahzenlerde, zindanlarda, bambaşka mekanlarda, bir dönemde buluyorsunuz. İshakpaşa Sarayı kalorifer sisteminin dünyada ilk defa kullanıldığı yer. Hálá sistemin kalıntılarını görebilirsiniz.
Sarayın civarında bir şeyler var mı?
- Bir iki tane lokanta var. Biri hemen yanında, biri biraz aşağıda. Servisleri de güzel. Orada yemek, özellikle akşamları çok keyifli. Gökyüzü muhteşem, yıldızlara öyle yakınsınız ki! Günbatımı saatlerinde veya dolunay olan bir akşamda orada olursanız çok daha güzel. Büyük şehirlerdeki aydınlanma kirliliği burada olmadığı için geceyi net görüyorsunuz.
İshak Paşa’ya ulaşım kolay mı?
- Yolu bakımsız ama ziyanı yok. Tatilde lüks aramıyorsanız, doğayla baş başa olmak istiyorsanız burayı mutlaka görmeniz lazım. Sadece burayı değil, tüm Doğu ve Güneydoğu Anadolu’yu.
ŞAŞIRTICI ULU ÇUKUR
Doğubeyazıt’ta görülsün dediğiniz başka ne var?
- 60 yıl önce düşmüş bir meteorun oluşturduğu ulu çukur var. Bildiğimiz çukur ama insanın gözü inanmıyor gördüğüne. 20-25 metre çapında, 30-40 metre derinliğinde, göz alabildiğine, doğanın ortasında, nereden geldiği belli olmayan bir çukur. Eskiden daha da derinmiş ama zamanla dolmuş. Doğubeyazıt’tan 15-20 dakikalık mesafede, İran sınırına çok yakın. Bir de buz mağaraları var. Dışarısı 40 dereceyken, mağaranın içinde 10 dakika yürüdüğünüzde buz sarkıtları çıkıyor karşınıza. Bayağı soğuk içerisi. Buraya arabayla ulaşmak biraz zor, tarlaların, çayırın içinden geçerek gidiyorsunuz.
Doğubeyazıt’ın içi nasıl?
- Doğubeyazıt’ta ilginç bir doku var, gördüğünüz insanlar çok karışık. Amerikalı var, Japon var, asker de çok. Kamyon şoförleri vs. ile tam bir sınır şehri. Ağrı Dağı’na geçiş noktası burası olduğu için birçok sporcu da görüyorsunuz. Bir de çarşılarında inanılmaz çok Uzakdoğu malı satılıyor. Sınır ticareti anlayışını çok iyi gözlemliyorsunuz.
Ağrı Dağı’na çıktınız mı?
- Maalesef hayır. Çok içim gitti, şöyle birkaç bin metre tırmanabilir miyim dedim her seferinde ama öyle bir uzmanlığım, sportif yanım yok. Uzaktan izlemek daha iyi geldi.
Buraları ne kadar sürede gezilebilir?
- Üç gün ayıran her yeri görebilir. En kolayı Kars’a uçmak. Doğubeyazıt Kars’tan 80 kilometre. Dönüş Kars’tan veya Van’dan olabilir. Özellikle Van-Doğubeyazıt arasını otomobille gitmek, o coğrafyanın içinden geçmek çok güzel bir his. Lavların nasıl aktığını, çevreyi nasıl etkilediğini çok net görebiliyorsunuz. Yol üstünde de gezilebilecek yerler var.
DAĞIN OLMADIĞI YERDE TÜNEL
Doğubeyazıt’a bu yaz Muş’tan karayoluyla gittim. Muş-Van arasından ilk defa otomobille geçtim. Uçsuz bucaksız bir doğada, tren yoluna paralel bir yoldan gidiliyor. Ve apaçık bir arazide giderken, birdenbire bir tünel çıkıyor karşınıza, dağ falan yok. Açık araziye yapılmış 200-300 metre uzunluğunda bir tünel bu. Bozkırın ortasında bu tünel neden diyor insan. Çok sanal bir durum. Sanki birileri ‘Biz tünel yapmayı da biliriz, şuraya bir tane yapalım’ demiş. Meğerse o bölge yazın 40 derece olmasına rağmen kışın çok soğuk olurmuş ve tam o açıklıkta inanılmaz kar birikip, tren yolunu kapatırmış. Tren yolu kapanmasın diye yapılmış.
ESKİDEN KİLİSE OLAN İLKOKUL
Diyarbakır’da Toplum Gönüllüleri olarak Benim Okulum adı altında yürüttüğümüz onarım projelerimiz var. Üniversite öğrencileri seçilen okulları onarıyor. Bu yerlerden biri de eski bir kilise, şimdi ilköğretim okulu olarak hizmet veriyor ve iki bin öğrencisi var. O binanın eski halini kafamda canlandırmaya çalışıyorum; papazın odası, kilisenin avlusu, iç mekanları... Bugünle birleştirince çok hoş bir his çıkıyor ortaya.
seyahatte ne okuyor
Gittiği yerde internet yoksa kitap okuyor. Biyografi okumayı seviyor.
ne dinliyor
Seyahatte müzik dinlemiyor.
ne yiyor, ne içiyor
Yemek konusunda seçici değil, zaten yemek için yaşamıyor, yaşamak için yiyor. Gittiği yerin yemeklerini yiyor.
ne giyiyor
Gittiği yere bağlı ama uzun zamandır formel giyinmiyor. Spor ve rahat olmayı seviyor.
neyle seyahat ediyor
Zamanı kısıtlı olduğu için uçak ama otomobille de çok seyahat ediyor. Otomobilini mobil ofis gibi kullanıyor.
nerede kalıyor
Otel odasında fazla vakit geçirmiyor, otel konusunda seçici değil. Ona uygun olan noktadaki oteli seçiyor. Son birkaç senedir yurtiçi seyahatlerinde çoğunlukla öğretmen evlerinde ve orman kamplarında kalıyor.
kimle seyahat ediyor
Eşi ve üniversite gençleriyle seyahatten büyük keyif alıyor. ‘Benden 40 yaş genç bir dünyanın içine girmeye fırsat buluyorum’ diyor. Son seyahatlerinde onlara eşlik eden Labrador cinsi köpekleri de tatile heyecan katıyor.
çantasının olmazsa olmazları
Tıraş takımı, iç çamaşırı, çorap, cep telefonu, bilgisayarı, kitap.