İki tekerle 15 ülke gezdi, 10 bin km pedal çevirdi
Can Onur (40) bir müzisyen. Gezmek en büyük tutkusu. Öyle ki sırf seyahat etmek için para kazanıyor. En büyük dostu da bisikleti. Avrupa’da iki tekere verilen önem dikkatini çekti. Bisikletine atladı ve Avrupa macerasına başladı. Şimdiye kadar 15 ülkede 10 bin km yol kat etti. Yeni rotası ise Asya...
Avrupa’yı bisikletle gezme fikri nasıl ortaya çıktı? Nerelere gittiniz?
Türkiye’de bisiklete binmek çok zor ve tehlikeli. Avrupa’daki bisiklete verilen önemi yıllarca duydum. Bu yüzden bisikletle gezmek istedim. Önce Karadeniz kıyılarını dolaştım. Romanya-Moldova sınırında sorun yaşayıp Türkiye’ye geri döndüm.
Geziyi tamamlamak için İstanbul’dan Karadeniz kıyısını takip ederek Gürcistan’a gittim ama orada da Abhazya ile Gürcistan arasındaki problemden dolayı Abhazya’ya geçemedim. Geçen yıl Balkanlar, Adriyatik, İtalya ve Dalmaçya kıyılarını içeren bir rota izledim. Bu yılsa Alp Dağları’nı aşıp Milano’ya gittim. Sonra Balkanlar üzerinden Türkiye’ye geri döndüm.
Bugüne kadar kaç ülke gezdiniz, ne gibi deneyimler elde ettiniz?
Bisikletle yurtiçinde 22 yıldır geziyorum. Ultra maraton düzeyde uzun yol gezileri yapıyorum. Son üç yıldır yurtdışına çıkıyorum. Bisikletle yaklaşık 15 ülke gezdim. Yaklaşık 10 bin km yurtdışı deneyimim oldu.
Gezilerde farklı şehir, coğrafya, kültür, mimari yapılar, müzeler, fotoğraf sergileri gördüm. Savaşın ve soykırımın bıraktığı izleri ve insanlar üzerindeki etkilerini gördüm. İnsanların çevreye verdikleri zarara şahit oldum. Kilise, mezarlık, tren istasyonu gibi yerlerde uyudum. Normalde önemsemediğim şeylerin aslında ne kadar önemli ve lüks olduğunun farkına vardım.
Tek ulaşım aracınız bisiklet mi?
Mecbur kaldığım durumlarda tren ya da otobüse bindim. Bu yıl, Avusturya’da Bischofshofen’den Bruck’a kadar olan 42 km’lik yolu trenle gittim. Grossglockner tırmanışı öncesiydi, hava kararmıştı ve yağmur yağıyordu. Otoyol dışında başka yol bulamamıştım.
Otoyolda bisiklet yasak olduğundan, Bruck’a kadar trenle gittim. Ljubljana’dan Zagreb’e gittiğim gün de sınırdan geçemedim. Bulunduğum yer lokal bir gümrük kapısıymış, sadece Avrupa vatandaşları giriş-çıkış yapabiliyormuş. Polisin tavsiyesi üzerine, Zagreb’e kadar olan 30 kilometrelik kısacık mesafe için trene bindim.
Son seyahatinizden biraz bahseder misiniz?
İstanbul’dan 176 kilometre yol yaparak Oeştii’ye (Romanya) vardım. Güzel Transilvanya köylerinden, dere kenarlarından, ormanın içinden geçerek Vidraru Barajı’na geldim. Sibiu ve Cluj’da ikişer gün, Oradea’da da bir gece kalıp Macaristan’a geçtim.
Altı gün kaldığım Macaristan’da Szolnok, Budapeşte ve Esztergom şehirlerini gördüm. Bir gece Bratislava’da kaldıktan sonra Avusturya’ya geçtim. Sonra İtalya’ya devam ettim. Deniz seviyesinden 2 bin 760 metre yüksekte olan Stelvio geçidini yorulmadan ve keyif alarak çıktım. Stelvio’dan sonra başka tırmanış planlarım da vardı ama bunlardan vazgeçip geziyi rölantiye alarak Lecco ve Como göllerine, daha sonra da Milano’ya gittim. Sonra yönümü doğuya çevirdim ve Venedik üzerinden Ljubljana’ya, oradan Zagreb’e, sonrasında da Bosna Hersek’e geçtim.
Nasıl hazırlık yapıyorsunuz?
Çantalarımda ihtiyacım olan giysiler, alet-edevat, ilaçlar, temizlik malzemeleri, çadır ve yiyecek-içecek gibi şeyler oluyor. Uzun yıllardır outdoor sporlarla ilgilendiğim için hazırlanırken zorlanmıyorum. Yaptığım en önemli hazırlık, doğru güzergâhı belirlemek ve gideceğim yollara çalışmak oluyor.
Gideceğim ülkelerin yollarını en ince ayrıntısına kadar ezberliyorum. Bunun yanı sıra İngilizcenin konuşulmadığı, iletişim sıkıntısı çekeceğimi düşündüğüm ülkelerin dillerini öğrenmeye çalışıyorum.
Bisikletle yollarda olmanın ne gibi avantajları var?
Bisikletle her gün uzun mesafeler kat ettiğinizde günlük düzenli bir kardiyo egzersizi yapmış oluyorsunuz. Dolayısıyla yağ yakıyorsunuz, bacak kaslarınız çalışıyor ve daha dayanıklı, sağlıklı oluyorsunuz. Yolculuk esnasındaki hemen hemen tüm detayları görüyorsunuz ve gördüklerinizi unutmuyorsunuz.
En önemli avantajı çevreye zarar vermeden yolculuk yapıyor olmak. Fosil yakıt kullanmıyorsunuz, karbon salınımınız olmuyor. Hayvanları ezmiyorsunuz ve gürültü yapmadığınız için onları korkutup rahatsız etmiyorsunuz.
Gezdiğiniz ülkeler arasında favoriniz hangisiydi?
İtalya’yı, Romanya’yı ve Bosna Hersek’i çok sevdim. İtalya’ya gittiğinizde bozulmamış bir estetik anlayışa, tarihe, doğaya ve sanatsal değerlere saygıyı görüyorsunuz. Mutfağı güzel ve insanlar çok yardımsever. Birine yol sorduğunuzda, ne yapıp edip size yardım ediyor. Ya kâğıda çiziyorlar ya da araçlarıyla önden giderek size gideceğiniz yolu gösteriyorlar.
Romanya’nın Transilvanya bölgesini çok beğendim. Dağlık yapısı ve bitki örtüsü bana Karadeniz’i anımsattı. Rumenler de oldukça yardımsever ve misafirperver. Bosna Hersek’in doğası çok güzel. Yemyeşil ve sulak bir ülke.
En büyük hayaliniz nedir ve sonraki rotanız neresi olacak?
Henüz net bir plan yapmadım ama önümüzdeki yıl hedefim Asya’ya gitmek. Müzisyen olduğumdan ve sürekli üretmeye ihtiyaç duyduğumdan, beynimin nötrlenmeye ve başka renklerle beslenmeye ihtiyacım oluyor. Seyahat sonrasında yenilenmiş, sağlıklı ve mutlu oluyorum. Bu da her konuda hayatımı olumlu etkiliyor.
Büyük bir hayalim yok ama küçük birkaç hedefim var. Blog sayfamda anlattığım hikâyelerden de alıntılar yaparak bisikletle ilgili bir seyahatname yazmak istiyorum.