Evrim SÜMER
Son Güncelleme:
Hiç unutmayacağım manzara: Ufukta hortumlar, arada ağaç siluetleri ve bir fil sürüsü
Hürriyet Gazetesi Reklam Grup Başkanı Ayşe Sözeri Cemal, çok yoğun bir tempoyla çalıştığı için, tatil yapabileceği her fırsat onun için çok değerli. Eşi Hasan Cemal’in iş seyahatlerini de fırsat bilip, kısa yolculuklar yapmayı çok seviyor. ‘2-3 saatlik yolculuklar, bir gece bile kalacaksam, benim için hiçbir şey demektir’ diyor.
Seyahat çantası her zaman hazır, yeter ki zamanı olsun. Bayramlar onun için en güzel seyahat zamanları, son 15 senedir hiçbir bayramda İstanbul’da kalmamış. Sözeri, dokuz günlük bir seyahatte Klimanjaro’dan safariye, nehir turundan deniz kenarına kadar gördüğü Kenya’yı anlattı.
Kenya’ya ilk vardığınızda neydi dikkatinizi çeken?
- İlk aklımda kalan Nairobi havaalanı. Bir buçuk saate yakın bagaj bekledik. Nasıl kötü bir havaalanı, böylesi başka yerde yok! O bina, konuşacak hiç kimsenin olmaması çok sıkıcıydı. Havaalanından otele kadar olan yolda gördüğümüz yoksulluk otele girdiğimiz anda bitti. Kenya’nın en büyük gelir kaynağı turizm olduğu için turistlere yönelik her şey çok güzel. Bizi müziklerle, şampanyalarla karşıladılar, odalara çıktığımızda büyüklükleri karşısında şaşırdık.
Kenya’nın doğası nasıl?
- Hepimizin kafasında filmlerde gördüğümüz Afrika vardı. Sarmaşıklar, cangıllar, vahşi hayvanlar... Nairobi pek öyle değildi. Yoksul bir şehir içinde koloniyal tarzda inşa edilmiş oteller ve alabildiğine dümdüz bir arazi. İlk gece Nairobi’de kalıp, ertesi sabah Amboseli’ye doğru yola çıktık. Nairobi’ye birkaç saat mesafede, Tanzanya sınırına yakın 400 kilometrekarelik bir doğal park. Kilimanjaro manzaralı, fil sürüleri, vahşi hayvanlar var. Çevresi elektrikli çitlerle çevrilmiş, hayvanlar çıkmasın diye.
KİLİMANJARO’DA KAHVALTI
Amboseli’de gece kalınabiliyor mu yoksa günübirlik bir gezi noktası mı?
- İsteyenler gece kalıyor. Ahşap lodge tipi evler var. Orada gün batımını izlemek muhteşemdi. Gün içinde de sıcak bastırdığında uzaklardaki hortumları görüyorsunuz. Görüş açınızda aynı anda 10-15 tane oluyor. Hiç unutmayacağım bir manzara var aklımda; ufukta hortumlar, arada ağaç siluetleri ve önlerinden bir fil sürüsü geçiyor.
Hayvanlar nasıl?
- Biz tedirgindik ama maymunlar her yerde, keyifleri yerinde, bütün hayvanlar ortalıkta dolaşıyor, güneşleniyorlar.
Kilimanjaro’ya çıktınız mı?
- Ertesi sabahki programımızda o vardı. Söylene söylene sabahın 5’inde kalktık, arazi taşıtlarına doluştuk ve yola koyulduk. O saatte gitmemizin bir sebebi varmış tabii. Her zaman sisli ve bulutların arkasında olan dağ, sadece şafak vakti çok net görülebilirmiş. O turun en büyük sürprizi, seyahat programımızı yapan Yasemin Ez’den geldi. Dağa vardığımızda inanılmaz bir organizasyonla karşılaştık. Bizden önce 10 ciple malzemeler taşınmış, omletinden meyve suyuna kadar muhteşem bir kahvaltı büfesi hazırlanmıştı. Masalarda bembeyaz örtüler, garsonlar eldivenli. Burada kahvaltı geleneği böylece bizimle başladı. Duydum ki, bizden sonra gidenlere bu paket sunulmaya başlamış.
Sonraki durağınız neresiydi?
- Tam ekvator çizgisi üzerinde yer alan 5200 metre yüksekliğindeki Kenya Dağı’na gittik. Kenya örtüsü tamamen farklı burada. Her yer yemyeşil, golf sahaları var. İngiliz tarzında düzenlenmiş mekanlar ve bahçeler vardı. Hemen kenarındaki ormanın içinde yürüyüş yapabiliyorsunuz. Vahşi hayvan yok, sadece maymunlar, sürüngenler.
GÖLGEDE UYUYAN ASLAN
En heyecanlı safarilerin yapıldığı Masai Mara’ya gittiniz mi?
- Masai Mara, gerçekten Amboseli’den sonra en ilginç yerdi. Aslandan zebraya, antiloptan zürafaya her türlü hayvan var. Burası da Tanzanya sınırına yakın, Serengeti’nin devamı gibi. 300 kilometrekarelik parkın içinde Maasai yerlilerinin yaşadığı yerler de var. Çadırda kalacaksınız dediler. Ben de böcekten çok korkarım, nasıl olacak diye düşünürken bir baktık, çadır ama nasıl çadır! Önlerinde İngiliz tarzı deri koltuklar, içleri muhteşem. Çanak şeklinde porselen lavabolar, sürahiler... Bir odanın tüm konforu vardı o çadırlarda. Masai Mara nehir kıyısında ve içinde bir sürü hipopotam var. Çok korkulan bir hayvan o, ne yapacağı belli olmuyor. Uzaktan bakması çok hoş, gece uyurken çıkardıkları sesler hálá kulağımda. Hem korkuyordum, hem de hoşuma gidiyordu.
Farklı bir safari yaptınız mı?
- Bir gün balon safarisi yaptık. En güzel tarafı, aşağıda avlanmaya, su içmeye giden sürüleri korkmadan izliyorsunuz. Tabii ben yine tedirgin olacak bir sebep buldum kendime: ‘Bu balon elbet inecek ama nereye’ diye düşündüm. Bir gün de kırmızılarını giymiş, yürüyen yerlilerle karşılaştık. Ondan hemen önce de bir gölgelikte uyuyan aslanları görmüştük. El kol hareketleriyle uyarmaya çalıştık, gruptan bir erkek bize harika bir İngilizce’yle ‘Evet biliyorum, hemen şurada bir aslan sürüsü var ve uyuyorlar, çok teşekkür ederim’ deyip yoluna devam etti. Bize seyahatin başlarında ‘Yerliler kırmızı giyer çünkü aslanlar kırmızıya gelmez’ demişlerdi. Meğerse kırmızı olayı hikayeymiş, vücutlarına bize çok kötü kokan bir doğal karışım sürüyormuş ve aslanlar o yüzden saldırmıyormuş.
Bu yerliler gerçekten bu fotoğraflardaki gibi kırmızlar giyip, alıştıkları hayatlarını mı yaşıyorlar yoksa turistler var diye mi böyleler?
- Tamamen doğallar, bazılarında takıda falan bir abartı seziliyor ama kırmızılar, kıyafetler orijinal. Aksesuvarları da kendileri üretiyorlar zaten.
ASIL HEYECAN SAFARİDE
Başka nereye gittiniz?
- Hint Okyanusu kıyısındaki Mombasa’da bir tekne kiralayıp saatlerce gezdik. Izgarada deniz mahsulleri yedik, dans ettik. Ama seyahatin en heyecanlı anları, safarilerde geçirdiğimiz zamanlardı.
Akşamlarınız nasıl geçti genelde?
- Hep doğadaydık ve hava dışarıda yemeye çok müsaitti. Dışarı upuzun masalar kuruluyordu. Bir gece ormanın içinde bir yerde yemek yedik. Öyle bir şey yapacağınız zaman mutlaka izin almanız gerekiyor ve size silahlı korumalar eşlik ediyor. Hayvanlar gelmiyor ama ne olur ne olmaz diye. Ortada ateş yakıldı, o akşam çok eğlendik ama arada bir korkuyla karanlıklara doğru bakmadan da edemedik. Yerlilerin bir müziği var, dans etmek çok mümkün değil ama onlarla birlikte belli bir tempoda, elimizde sopalarla yürüdük.
seyahatte ne okuyor
Okuduğu bir kitap varsa da uçakta bitiriyor ve gittiği yerde sadece rehber kitap, yerel gazete ve dergileri okuyor.
ne dinliyor
Yanında müzik taşımıyor.
ne yiyor, ne içiyor
Gittiği yerin yemeklerini yiyor, bütün spesiyaliteleri deniyor. Sadece suyu kapalı şişeden içiyor.
ne giyiyor
Spor giyiniyor ve yanında şıkça bir şey olmasına özen gösteriyor.
neyle seyahat ediyor
Uçakla ve kendi kullandığı otomobille.
nerede kalıyor
Küçük butik otellerde kalmayı seviyor. Mümkün olduğunca az odalı olmasını tercih ediyor.
kimle seyahat ediyor
Eşi Hasan Cemal en sevdiği yolculuk arkadaşı. Onsuz bir seyahat eksik geçiyor.
çantasının olmazsa olmazları
İlaçları ve vitaminler, kitap, tuvalet çantası.
Kenya’ya ilk vardığınızda neydi dikkatinizi çeken?
- İlk aklımda kalan Nairobi havaalanı. Bir buçuk saate yakın bagaj bekledik. Nasıl kötü bir havaalanı, böylesi başka yerde yok! O bina, konuşacak hiç kimsenin olmaması çok sıkıcıydı. Havaalanından otele kadar olan yolda gördüğümüz yoksulluk otele girdiğimiz anda bitti. Kenya’nın en büyük gelir kaynağı turizm olduğu için turistlere yönelik her şey çok güzel. Bizi müziklerle, şampanyalarla karşıladılar, odalara çıktığımızda büyüklükleri karşısında şaşırdık.
Kenya’nın doğası nasıl?
- Hepimizin kafasında filmlerde gördüğümüz Afrika vardı. Sarmaşıklar, cangıllar, vahşi hayvanlar... Nairobi pek öyle değildi. Yoksul bir şehir içinde koloniyal tarzda inşa edilmiş oteller ve alabildiğine dümdüz bir arazi. İlk gece Nairobi’de kalıp, ertesi sabah Amboseli’ye doğru yola çıktık. Nairobi’ye birkaç saat mesafede, Tanzanya sınırına yakın 400 kilometrekarelik bir doğal park. Kilimanjaro manzaralı, fil sürüleri, vahşi hayvanlar var. Çevresi elektrikli çitlerle çevrilmiş, hayvanlar çıkmasın diye.
KİLİMANJARO’DA KAHVALTI
Amboseli’de gece kalınabiliyor mu yoksa günübirlik bir gezi noktası mı?
- İsteyenler gece kalıyor. Ahşap lodge tipi evler var. Orada gün batımını izlemek muhteşemdi. Gün içinde de sıcak bastırdığında uzaklardaki hortumları görüyorsunuz. Görüş açınızda aynı anda 10-15 tane oluyor. Hiç unutmayacağım bir manzara var aklımda; ufukta hortumlar, arada ağaç siluetleri ve önlerinden bir fil sürüsü geçiyor.
Hayvanlar nasıl?
- Biz tedirgindik ama maymunlar her yerde, keyifleri yerinde, bütün hayvanlar ortalıkta dolaşıyor, güneşleniyorlar.
Kilimanjaro’ya çıktınız mı?
- Ertesi sabahki programımızda o vardı. Söylene söylene sabahın 5’inde kalktık, arazi taşıtlarına doluştuk ve yola koyulduk. O saatte gitmemizin bir sebebi varmış tabii. Her zaman sisli ve bulutların arkasında olan dağ, sadece şafak vakti çok net görülebilirmiş. O turun en büyük sürprizi, seyahat programımızı yapan Yasemin Ez’den geldi. Dağa vardığımızda inanılmaz bir organizasyonla karşılaştık. Bizden önce 10 ciple malzemeler taşınmış, omletinden meyve suyuna kadar muhteşem bir kahvaltı büfesi hazırlanmıştı. Masalarda bembeyaz örtüler, garsonlar eldivenli. Burada kahvaltı geleneği böylece bizimle başladı. Duydum ki, bizden sonra gidenlere bu paket sunulmaya başlamış.
Sonraki durağınız neresiydi?
- Tam ekvator çizgisi üzerinde yer alan 5200 metre yüksekliğindeki Kenya Dağı’na gittik. Kenya örtüsü tamamen farklı burada. Her yer yemyeşil, golf sahaları var. İngiliz tarzında düzenlenmiş mekanlar ve bahçeler vardı. Hemen kenarındaki ormanın içinde yürüyüş yapabiliyorsunuz. Vahşi hayvan yok, sadece maymunlar, sürüngenler.
GÖLGEDE UYUYAN ASLAN
En heyecanlı safarilerin yapıldığı Masai Mara’ya gittiniz mi?
- Masai Mara, gerçekten Amboseli’den sonra en ilginç yerdi. Aslandan zebraya, antiloptan zürafaya her türlü hayvan var. Burası da Tanzanya sınırına yakın, Serengeti’nin devamı gibi. 300 kilometrekarelik parkın içinde Maasai yerlilerinin yaşadığı yerler de var. Çadırda kalacaksınız dediler. Ben de böcekten çok korkarım, nasıl olacak diye düşünürken bir baktık, çadır ama nasıl çadır! Önlerinde İngiliz tarzı deri koltuklar, içleri muhteşem. Çanak şeklinde porselen lavabolar, sürahiler... Bir odanın tüm konforu vardı o çadırlarda. Masai Mara nehir kıyısında ve içinde bir sürü hipopotam var. Çok korkulan bir hayvan o, ne yapacağı belli olmuyor. Uzaktan bakması çok hoş, gece uyurken çıkardıkları sesler hálá kulağımda. Hem korkuyordum, hem de hoşuma gidiyordu.
Farklı bir safari yaptınız mı?
- Bir gün balon safarisi yaptık. En güzel tarafı, aşağıda avlanmaya, su içmeye giden sürüleri korkmadan izliyorsunuz. Tabii ben yine tedirgin olacak bir sebep buldum kendime: ‘Bu balon elbet inecek ama nereye’ diye düşündüm. Bir gün de kırmızılarını giymiş, yürüyen yerlilerle karşılaştık. Ondan hemen önce de bir gölgelikte uyuyan aslanları görmüştük. El kol hareketleriyle uyarmaya çalıştık, gruptan bir erkek bize harika bir İngilizce’yle ‘Evet biliyorum, hemen şurada bir aslan sürüsü var ve uyuyorlar, çok teşekkür ederim’ deyip yoluna devam etti. Bize seyahatin başlarında ‘Yerliler kırmızı giyer çünkü aslanlar kırmızıya gelmez’ demişlerdi. Meğerse kırmızı olayı hikayeymiş, vücutlarına bize çok kötü kokan bir doğal karışım sürüyormuş ve aslanlar o yüzden saldırmıyormuş.
Bu yerliler gerçekten bu fotoğraflardaki gibi kırmızlar giyip, alıştıkları hayatlarını mı yaşıyorlar yoksa turistler var diye mi böyleler?
- Tamamen doğallar, bazılarında takıda falan bir abartı seziliyor ama kırmızılar, kıyafetler orijinal. Aksesuvarları da kendileri üretiyorlar zaten.
ASIL HEYECAN SAFARİDE
Başka nereye gittiniz?
- Hint Okyanusu kıyısındaki Mombasa’da bir tekne kiralayıp saatlerce gezdik. Izgarada deniz mahsulleri yedik, dans ettik. Ama seyahatin en heyecanlı anları, safarilerde geçirdiğimiz zamanlardı.
Akşamlarınız nasıl geçti genelde?
- Hep doğadaydık ve hava dışarıda yemeye çok müsaitti. Dışarı upuzun masalar kuruluyordu. Bir gece ormanın içinde bir yerde yemek yedik. Öyle bir şey yapacağınız zaman mutlaka izin almanız gerekiyor ve size silahlı korumalar eşlik ediyor. Hayvanlar gelmiyor ama ne olur ne olmaz diye. Ortada ateş yakıldı, o akşam çok eğlendik ama arada bir korkuyla karanlıklara doğru bakmadan da edemedik. Yerlilerin bir müziği var, dans etmek çok mümkün değil ama onlarla birlikte belli bir tempoda, elimizde sopalarla yürüdük.
seyahatte ne okuyor
Okuduğu bir kitap varsa da uçakta bitiriyor ve gittiği yerde sadece rehber kitap, yerel gazete ve dergileri okuyor.
ne dinliyor
Yanında müzik taşımıyor.
ne yiyor, ne içiyor
Gittiği yerin yemeklerini yiyor, bütün spesiyaliteleri deniyor. Sadece suyu kapalı şişeden içiyor.
ne giyiyor
Spor giyiniyor ve yanında şıkça bir şey olmasına özen gösteriyor.
neyle seyahat ediyor
Uçakla ve kendi kullandığı otomobille.
nerede kalıyor
Küçük butik otellerde kalmayı seviyor. Mümkün olduğunca az odalı olmasını tercih ediyor.
kimle seyahat ediyor
Eşi Hasan Cemal en sevdiği yolculuk arkadaşı. Onsuz bir seyahat eksik geçiyor.
çantasının olmazsa olmazları
İlaçları ve vitaminler, kitap, tuvalet çantası.