GeriSeyahat Her derdin bir de kilisesi var
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Her derdin bir de kilisesi var

Her derdin bir de kilisesi var

Yarın Noel. Müslümanlarla Hıristiyanlar yaklaşık bin yıldır birlikte yaşıyor bu topraklarda. Tanrı’ya yakarmak için kimi elini göğsünde birleştiriyor, kimi de avuçlarını gökyüzüne doğru açarak dualarını mırıldanıyor. Hastalığın şerrinden kurtulmak için kiliselerle camilerde aynı anda dualar okunuyor. Yüz binlerce insan bazı kiliselerin, camilerin, tekkelerin, ayazmaların şifa dağıttığına inanıyor hálá.

Mucize arayışının pagan-şaman döneminden kalma bir alışkanlık olduğu söyleniyor. Buyrun hep beraber yola çıkalım ve İstanbul’da hangi kilisenin hangi derde derman olduğuna bakalım.

ŞAŞILAR İYİLEŞİR, GÜZELLEŞİR BURADA

Silivrikapı’daki Balıklı Rum Manastırı, Bizans döneminde sur dışında kalan en önemli ibadethane. Kiliseden, kaynağının nerede olduğu bilinmeyen bir su çıkıyor. Bu suyun ve içindeki balıkların mukaddes olduğuna inanan
/images/100/0x0/55eab61ef018fbb8f891d681
Ortodoks Hıristiyanlar, araziye bir manastır kurarak bölgeyi kutsamışlar. İçindeki balıklardan dolayı da manastıra Balıklı adını vermişler. Suyun yüz ve göz hastalıklarına iyi geldiğine inanılıyor. Hayat veren kaynak anlamına gelen "Zoodohu Piğis" günü, her yıl nisan-mayıs aylarında papazın belirlediği bir günde yapılıyor. Yüzde iyileşmeyen yaralar, derin sivilceler ve lekelerin bu suyla yıkanırsa geçeceğine inanılıyor. Rivayete göre bu kiliseye şaşı gelenler, görme kaybı bulunanlar sağlıklı çıkıyormuş.

FELÇLİ VE DİLSİZLER BALAT’A

Balat Surp Hraştagabet Kilisesi’nde her yıl eylül ayının ikinci haftasonunda ilginç bir ayin yapılıyor. O cumartesiyi pazara bağlayan gece, felçli, yatalak, dilsiz olan Hıristiyanlar, Müslümanlar, Yahudiler bu kiliseye akın ediyor. Mucizesinin kaynağının Hazreti Meryem’in tasviri olduğuna inanılıyor. Hazreti Meryem tasvirinin başından tarih boyunca büyük felaketler geçmiş. Rivayete göre önce İznik’teymiş. 1509’da İznik’i yerle bir eden depremde tüm binalar yıkılmış ama Hazreti Meryem’in tasviri sunağının üstünde dimdik ayakta kalmış. Tasvirin ikinci durağı olan kilise bir yangın sonucu kül olmuş. Şimdi yerinde Surp Hraştagabet’in bulunduğu üçüncü durağı da 1729’da çıkan büyük Balat yangınında alevlerin içinde kaybolup gitmiş. Fakat, Hazreti Meryem’in yüzü şimdi karşımızda asırlar önce yapıldığı gibi duruyor.

KISMETİ KAPANANLAR AYA YORGİ’YE

Büyükada’da bulunan kilise 6’ncı yüzyılda, Bizans döneminde yapılmış. Rivayete göre bu dönemde yapılan yağma ve talanlarla yok olmuş ve dönemin din adamları burada bulunan kutsal ikonaları yeraltına gömmüşler. Yıllar sonra bir gün Aziz Georgeus (Aya Yorgi) bir çobanın rüyasına girmiş ve çıplak ayakla bu yokuşu tırmanmasını söylemiş. Yokuşun sonuna geldiğinde, bastığı yerde bir çan sesi duyacağını ve orayı kazması gerektiğini anlatmış. Rüyasını izleyen çoban ikonaları bulmuş. O tarihten sonra bu tepe tekrar kilise haline getirilip, her 23 Nisan ve 23 Eylül’de yapılan ayinlerle halka açılmaya başlamış. Sinir hastaları ve felçli insanların şifa bulduğuna inanılan kilisenin altında
/images/100/0x0/55eab61ef018fbb8f891d683
ayazması var. Ziyaretçiler, uzun ve dik yokuşu çıplak ayakla, kimseyle konuşmadan tırmanıp, kilisede dilek diliyor. Yokuş boyunca bir makara ipliği açarak çıkanlar, kısmetlerinin de açılacağına inanıyor. Ağaçlara mendil bağlıyor, ayazmadaki mermerden resme para yapıştırıyorlar. Eğer para resme yapışırsa duaların kabul olduğuna inanılıyor. Dilekleri gerçekleşenler, ertesi sene tekrar burayı ziyarete geliyor.

SÜTÜNÜZ GELMİYORSA

Aya Dimitrios Rum Kilisesi, 1540 yılında inşa edilmiş. Kuruçeşme Kırbas Sokak’ta bulunan kilisede cumartesi günleri ayin yapılıyor. Dileğinizin tutmasını istiyorsanız üç cumartesi üst üste buraya gelmeniz gerekiyor. İçinde bir de ayazma, yani kutsal suyun çıktığı şapel var. Konuşmayan çocuklar ayazma suyunda yıkanıp, duvarda asılı olan halkaları ısırırsa dillerinin açılacağına inanılıyor. Ayazmanın duvarında meme şeklinde kabartmalar var. Sütü gelmeyen, göğüslerinde sorun yaşayan kadınlar, önce papaz tarafından kutsanıp, sonra meme şeklindeki mermerleri üç kere öpüyor.

GÖZ HASTALIKLARINA İYİ GELİYOR

Arnavutköy Kamacı Sokak’taki Aya Paraskevi Kilisesi’ndeki ayazmanın suyunun göz hastalıklarına iyi geldiğine inanılıyor. İnsanlar ayazmaya göz şeklinde metal tabakalar getirerek dertlerine deva arıyor. Ayazma her sene 26 Temmuz’da açılıyor. Yine Arnavutköy Elçi Sokak’ta yer alan Aya Kiryaki Rum Kilisesi’ndeki ayazma suyuyla gözlerini yıkayıp dua eden ve adak adayanların iyileşeceğine inanılıyor. Ayazma her yıl 7 Temmuz’da açılıyor. Aziz Paraskevi’nin göz doktoru olduğu biliniyor.

ÇOCUĞUNUZ OLMUYORSA

Vefa Panayia Meryem Ana Ayazması, Unkapanı’nda İMÇ’nin arkasında. Halk arasında "Ayın Biri Kilisesi" olarak biliniyor. Ayinler her ayın ilk ve yılın ilk günü yapılıyor. Ziyaretçiler rahip tarafından kutsandıktan sonra, kilisenin alt katındaki ayazmadan su içip yıkanıyor. Dileğinizi diledikten sonra bir anahtar alıyorsunuz ve kabul olursa anahtarı tekrar kiliseye teslim ediyorsunuz. Dileği gerçekleşenler ayazmada ekmek dağıtıyor. Yeni gelenler de bu ekmekten yiyerek dilek tutuyor. Ziyaretçilerden bazıları anahtarı aldıktan sonra Şehzade Camii bahçesindeki ulu çınarın altında dileğini yineliyor.

YURDUNDAN AYRI KALANLAR

Bizans İmparatoru 8. Michael Palaleagos, kızı Maria Palalogia’yı Moğol Hanı Abagu’yla evlendirdi. Sevdiği delikanlıdan ve rüyalarının şehrinden ayrılan talihsiz Maria tam 17 yıl boyunca Abagu Han’ın karısı oldu. Han ölünce İstanbul’a döndü ve burada bulunan küçük kiliseye yerleşip inzivaya çekildi. Fener’deki Aya Maria Kilisesi’nin (Kanlı Kilise) altında bir ayazma var. Buraya sevdiğinden ve yurdundan ayrı düşmüş olanlar geliyor. Evlenmek isteyen sevgililer el ele tutuşarak dilek dileyip kilisenin çevresinde üç kez dönüyorlar.

HAVALE GEÇİRENLER VE KEKEMELER

Vlaherna Kilisesi ve Ayazması, Ayvansaray Kapısı’nın olduğu yerdeki Kuyu Sokağı’nın tam karşısında. Havale geçirenler, menenjite yakalananlar, kekeme olanlar buraya gelip dua ediyorlar.

Çengelköy’deki Ayios Pandelemion Ayazması Kıbrıslı bir keşiş tarafından 15. yüzyılda kurulmuş. Kıbrıs’ta yaşayan ve İstanbul’a hiç gelmemiş olan keşiş, bir gece rüyasında İstanbul Boğaziçi’nde bir tepeden kutsal su çıktığını görür. Yollara düşüp buraya gelir. Tepeye bir ayazma inşa eder. Gördüğü güzel rüyanın gerçekleşmesini, kabuslarından kurtulmayı isteyenler bu ayazmanın suyunu içerek şifa bulurlarmış.
False