Türkiye’nin sıra dışı adresi: Yanartaş! Alevler hiç sönmüyor, CNN Travel yazarı hayran kaldı… ‘Gerçeküstü bir görüntüye sahip’

Doğa, insanlara her zaman keşfedilmeye değer büyüleyici manzaralar sunuyor. Dağların zirvelerinden derin vadilere uzanan görkemli alanlar, ziyaretçilerin ruhunu dinlendirirken, aynı zamanda düşünmeye ve hayal kurmaya da teşvik ediyor.

Ülkemiz ise bu konuda son derece şanslı. Her bir doğal bölgemiz, yalnızca güzelliğiyle değil, aynı zamanda geçmişe dair hikâyeler ve efsanelerle dolu zengin içeriğiyle de dikkat çekiyor.

Bu zenginliklerin en etkileyici örneklerinden biri de Antalya’nın Yanartaş bölgesi. Doğal gaz kaynaklarıyla tanınan bu benzersiz alan, yüzyıllardır süregelen alevleriyle hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekiyor.

Geçtiğimiz günlerde CNN Travel editörü Pavlo Fedykovych, bölgede keşfe çıktı. Yanartaş’ın görüntüsü ve hikâyelerine hayran kalan Fedykovych, ‘Burası Türkiye'nin efsanevi yanan dağı, alevler hiç sönmüyor’ başlıklı bir gezi yazısı kaleme aldı. İşte Pavlo Fedykovych’in yaşadıkları ve Yanartaş hakkında ilgi çekici bilgiler…

HAVALANDIRMA DELİKLERİNİN ALTINDAKİ MAGMATİK KAYAÇLAR, METAN OLUŞUMUNA KATKIDA BULUNAN RUTENYUM İÇERİYOR

Yanartaş, geçmiş dönemlerin mitlerinin gerçeğe daha yakın hissedildiği bir mekân olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Kızgın kayalar arasında yer alan deliklerden çıkan alevler, Palaephatus’un zamanından beri sürekli yanıyor. Burayı özel kılan bir başka özellikle de Akdeniz’in muhteşem güzelliği eşliğinde, antik Likya’nın deniz bölgesinin tarihine tanıklık ediyor olması…

Yanartaş’ın alevleri, yer altından çıkan metan gazının atmosfere karışarak patlayıcı bir etki yaratmasıyla oluşuyor. Ayrıca Yanartaş, dünya üzerindeki en yanıcı doğal metan emisyon alanlarından biri olarak da biliniyor.

Havalandırma deliklerinin altındaki magmatik kayaçlar, metan oluşumuna katkıda bulunan rutenyum (Gümüş-gri renkli, sert ve oldukça yoğun bir metal olan rutenyum, genellikle platin grubunda yer alır ve nadir bulunan bir elementtir) içeriyor. Bu bilimsel açıklama, ziyaretçilerin gözlemlerini daha da ilginç kılıyor.

GERÇEKÜSTÜ BİR GÖRÜNTÜ

Yanartaş’a yaklaşmak, ziyaretçileri Tahtalı Dağı’nın eteklerinden başlayarak taş kaplı bir patikadan geçmeye davet ediyor. Bu yürüyüş, hafif gaz kokusu ve ağustos böceklerinin ritmik vızıltısı eşliğinde, bir dönümlük bir alana ulaşmayı sağlıyor.

Alevlerin hiç sönmediği topraktaki deliklerle karşılaşmak ise gerçeküstü bir görüntü sunuyor. Aynı zamanda, çevredeki çam ağaçları ve uzaktaki Akdeniz’in parıldayan mavisi ile birleşen bu görüntü, sakinleştirici bir atmosfer de yaratıyor.

BÖLGEDE KEŞFE ÇIKILACAK EN DOĞRU ZAMAN SONBAHAR

Yanartaş, kıyı köyü Çıralı'nın kuzey sınırlarında bulunan bir koruma alanının parçası. Buraya ulaşmak, güzel manzaralar arasında yokuş yukarı yapılacak oldukça kolay bir yürüyüşle mümkün.

25 yıldır profesyonel tur rehberi olan İbrahim Genç, “Gelmek için en iyi zaman Eylül ortasından Kasım sonuna veya Mart ortasından Mayıs sonuna kadardır. Yaz aylarında ise güney Türkiye’nin sıcaklığı ve doğrudan güneş ışığı nedeniyle öğle saatlerinde ziyaretten kaçınmak en iyisi” ifadelerini kullandı.

Akşam ziyaretleri ise alevlerin daha canlı yanmasını sağlayarak Olympos parkının büyüleyici manzarasını kucaklıyor. Parkın saat 20.00’de kapandığına dikkat etmekte fayda var. Ayrıca bu keşifte bölgenin flora ve faunası hakkında bilgi edinmek de oldukça keyifli.

UÇAN ATLI BİR KAHRAMAN İLE ÜÇ BAŞLI CANAVAR ARASINDA GEÇEN BİR SAVAŞ

Efsaneler arasında ise Likya’yı dehşete düşüren ateş püskürten üç başlı canavar Chimera’nın hikâyesi öne çıkıyor. Antik Yunan şairi Hesiod, Chimera’yı “Ön tarafında bir aslan, arka tarafında bir ejderha ve ortasında alev püsküren bir keçi” olarak tarif ediyor.

Yunan mitolojisinde canavarlara karşı genellikle bir kahraman da bulunuyor. Chimera’nın kaderi de böyleydi… Homeros, destanı İlyada’da, Likya kralı Iobates’in Bellerophon’a Chimera’yı öldürme görevini verdiğini yazıyor.

Olympos Milli Parkı manzarasında uçan atlı bir kahraman ile üç başlı canavar arasında geçen bir savaşı hayal etmek eğlenceli olsa da, Chimera’nın bir yaratık değil, aslında aslanların yaşadığı ve keçilerin dolaştığı bir dağ olması muhtemel. Yanartaş ise canavarın alevlerini sağlayan doğal bir kaynak olarak karşımıza çıkıyor. İlk yüzyılda yaşamış bir bilgin olan Sevillalı Isidore, “Bellerophon [dağı] yaşanabilir hale getirdi ve buradan ‘Chimaera’yı öldürdüğü’ söylenir” diyerek bu efsanenin derinliğini gözler önüne seriyor.

OLYMPOS BEYDAĞLARI MİLLİ PARKI DA KEŞFEDİLMEYİ BEKLİYOR

Olympos Beydağları Milli Parkı, doğa tutkunlarının yanı sıra tarih meraklılarının da ilgisini çeken bir yer. Antik Olympos kentinin etkileyici kalıntılarına ev sahipliği yaparak, deniz ve dağlar arasında hayranlık uyandıran bir manzara sunuyor. MÖ 3. yüzyıla tarihlenen bu kalıntılar arasında bir tiyatro, bazilika, hamam ve çeşitli mezarlar bulunuyor.

Bölgenin en yüksek manzarasını ise 2 bin 365 metre yükseklikteki Tahtalı Dağı’nın zirvesine kadar uzanan Olympos Teleferik sağlıyor. Maceraperest ziyaretçiler, burada yamaç paraşütü ile uçma deneyimi yaşayarak, kendilerini ateş püskürten Chimera'yı öldüren bir kahraman olarak hayal edebiliyor. Ancak, güneş kremi sürmeyi unutmamak da önemli…

Fotoğraflar: iStock, Alamy