GeriSeyahat Hem meydanda hem salonda
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Hem meydanda hem salonda

Hem meydanda hem salonda



Sebati KARAKURT

İstanbul Kent Orkestrası her tür müziği çalıyor, her mekanda konser veriyor.

Bu dinamik bir orkestra. Onu sadece salonlarda değil, İstanbul'da Ortaköy, Kadıköy ya da Taksim Meydanı'nda dinleyebilirsiniz. Dünyanın en ünlü solistlerine eşlik eder. Senfoni de çalar, caz da! İstanbul Kent Orkestrası, Türkiye'nin en eski orkestralarından biri.

Trafiğin ve insan kalabalığının bol olduğu Taksim Meydanı'nda boğuşurken yakınlarda bir yerden güzel sesler geliyor. Ceketlerini yarı omuzlarına asmış dandik kabadayıların darbelerini ve ayakkabı boyacılarının çekiştirmelerini ekarte ettikten sonra yanlarına yaklaşıyorum. Eurovision finalini izleyen papyonlu seyirci havasına girmekte gecikmiyorum. Meydandaki pespayeliğin bir orkestrayla darmaduman edilmesi benimle birlikte etrafımdakileri de mutlu ediyor.

İstiklal Caddesi boyunca birbirine girmiş yüksek volümlü kasetçilerin gürültüsünün ardından orkestra serap gibi beliriyor. Beş kuruş ödemeden böyle bir orkestrayı izlemek, İstanbul'un sunduğu en büyük nimetlerden biri. Bu huzuru zaman zaman Ortaköy veya Kadıköy Meydanları'nda duymak mümkün. Dünyanın büyük seslerine, virtüözlarına eşlik eden, büyük yorumcuların birlikte konser vermek istediği bu orkestranın adresi var mı? Bu müzisyenler ne yer ne içerler?

ZURNACILAR MI?!

Bu soruların yanıtını almak için Büyükşehir Belediyesi'nin devasa binasından içeri giriyorum. Ellerindeki evraklarla İmar Müdürlüğü'nün yolunu soranların yanından geçerek, mahallede dağıtılan beleş kömür yardımından yeterince istifade edemeyen afilli bir hanımın yanındaki zabıta görevlisine soruyorum. ‘‘Orkestra nerede çalışıyor?’’

- Zurnacılar mı? Bodrum katta.

Basamakları inince evrak koşturan insanların çıkardığı sesler azalıyor, etrafa trompet melodileri yayılıyor. Fiziki haritası farklı birkaç kişiye rastlıyorum. Çalışma arası, bazıları koridorda laflarken bir grup içeride kaptırmış. Küçücük bir alana sığdırılmış nefesli sazlar, klavyeler arasında öğlen arasını cazla renklendiriyorlar.

KÖKLÜ BİR ORKESTRA

Kısa bir aradan sonra Orkestra Şefi Kamil Coşkun zar zor sığabildiği küçük sete çıkarak çalışmayı başlatıyor. Yeni bir parça, kağıtların üzerindeki notaların mürekkebi neredeyse kurumamış, ama, ikinci tekrarda kusursuz olarak çalınıyor.

Aynı anda 40 kişi. Bunu nasıl başarıyorlar? Anlamakta zorluk çektiğimi farkeden Orkestra Müdürü Karabey Aydoğan, Türkiye'nin en eski orkestalarından birini dinlediğimi, fotoğraf çekerken sazlarına çarptığım müzisyenlerin de Türkiye'nin sayılı ustaları arasında olduklarını hatırlatıyor.

EN ÖNEMLİSİ KAHVALTI

1996'dan beri Orkestra Müdürlüğü'nü yürüten Karabey Aydoğan Kent Orkestrası'nı şöyle anlatıyor:

‘‘Sanatçılarımız kentin başka semtlerinde oturuyor. Hergün saat sekizde burada oluyorlar. Bu disiplini başka yerlerde bulmak oldukça zor. Olmazsa olmaz 4 saatlik bir provamız var. Peki sonuçta nefeslerini kullanan insanların bu enerjisi nereden geliyor diyecek olursan, bizde sabah kahvaltısı çok önemli. Mutlaka çok güçlü bir kahvaltı gerekiyor. Her sabah yeni bir koşturmaca. Eserleri yorumlarken hiçbiri işin kolayına kaçmıyor. Nüansların önemi bizler için tartışılmaz. Sanat büyük bir disiplin gerektiriyor. Şu an kullandığımız prova salonumuz yetmiyor. Daha da önemlisi çalgı gruplarının aynı anda çalışabileceği küçük mekanlar gerekli. Köklü bir geçmişe sahip olmamıza rağmen eski orkestralarımız başka kurumlara devredilirken arşivleri elimizde tutamamışız. Şu anda bizim için çok önemli bazı notaları İzmirli ve Ankaralı dostlarımızdan sağladık.’’

HEM SENFONİ HEM CAZ

Kent Orkestrası'nı diğer orkestralardan ayıran özellik nedir? 1997'den beri orkestranın şefliğini yürüten Kamil Coşkun yanıtlıyor;

‘‘Senfonik müziği, senfoni orkestraları yapıyor. Ancak meraklıları izliyor. Caz orkestrasını da yalnızca cezseverler izliyor. Bizim farkımız, senfonik müziği de cazı da topluma sevdirmek. Nasıl diyecek olursan, biz halkın kolay kolay dinleyemeceği şeyleri anlaşılır hale getiriyoruz. Eserleri klasik hallerinden çıkararak günümüz sounduna uyarlıyoruz.’’

İşte bazı orkestra üyeleri: Besteleriyle 1978-1979'da Eurovision finaline kalan piyanist Ali Behiç Altındağ. Yurdaer Doğulu ve Ritm 73'e flütüyle eşlik eden Barbaros Hayrettin Işık. Durul Gence ve Aydın Esen'le 8 yıl aynı sahneyi paylaşmış nefesli çalgılar üstadı Bayram Yılmaz Beyaz. Tuba sanatçısı Tuncay Atik, trompette Mahmut Sonat Çerçioğlu ve Merve Dikerman, Topkapı Orkestrası solistlerinden Oya Tülümen... Başkan Gürtuna ise, orkestranın doğal şefi.

17 Ağustos depreminde yaşamını yitiren ünlü orkestra solisti Yalçın Gürbüz'ün ismi şimdiki çalışma solonunun adı olarak yaşıyor.

ŞEF KAMİL COŞKUN

1987'den beri bandonun aranjörlüğünü yapan Kamil Coşkun 1989'da sınavı kazanarak orkestrada gitarist oldu. Dört yıldır Kent Orkestrası'nın şefi. Ayrıca kuruluşundan beri orkestranın aranjörlüğü de üstleniyor.

EUROVISION FİNALİSTİ

Ali Behiç Altındağ yıllarca kendi orkestralarında çaldıktan sonra aileye katılanlardan. Bestesiyle 1978-79 yıllarında Eurovision finallerine yükselen Altındağ'ın sayısız ödülü vardı.

GİTARİSTLER

Ailenin en yeni üyesi gitarist Hakan Cumhur (solda).

Bas ustası Murat Şensesli'yle prova aralarını bile müzik yaparak değerlendiriyor.

İKİ ORKESTRADA ÇALIYOR

Devlet Konservatuvarı Trompet Bölümü mezunu Merve Dikerman. Kent Orkestrası'nın yanısıra Ülker Caz Orkestrası'nda da yer alıyor.

Darülacezeli 11 genç kurdu

1926'da dönemin Valisi Muhittin Üstündağ'ın çabalarıyla Darülaceze'den alınan 11 ‘‘sağlam’’ gençle bandonun temeli atılıyor. Belediye Bandosu'nun içindeki bir grup genç bugünkü modern orkestanın çekirdeği sayılan ‘‘Şehir Caz Bandı’’nı oluşturuyor. Bando daha sonra Şehir Bandosu, İtfaiye Bandosu gibi isimlerle varlığını sürdürüyor. 1945'de Şehir Armoni Orkestrası adını alarak Konservatuvara bağlanıyor. 1987’de 41 kişiyle Kent Orkestrası kuruluyor.

YAĞMURDA FLÜT

Açıkhava konser için pek çok riski de beraberinde taşıyor. Yağmurlu ve esintili hava koşullarında belli bir soundu yakalamak oldukça güç. Flütün ustaları Barbaros Hayrettin Işık ve Ayşe Uğur Ustaoğlu, arkadaşlarıyla birlikte bu sorunun da üstesinden geliyorlar.

False