GeriSeyahat Hem mağarada, hem dere kenarında trekking DUPNİSA
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Hem mağarada, hem dere kenarında trekking DUPNİSA

Hem mağarada, hem dere kenarında trekking DUPNİSA

Doğa sporlarının içinde belki de en mütevazı görüneni trekking. Denizin altına dalmak, rafting yapmak ya da yamaç paraşütü ile uçmak kadar cesaret ve özel yetenek gerektirmiyor. Ama dere, bayır yürümek, caddede gezmeye de benzemiyor.

"Doğa ve Macera" kitaplarının editörü Gündüz Mutluay’ın (63) belirttiği gibi, "Dağ-bayır yürümeyi bir kenara bırak, eğer alışkın değilseniz, Büyükada’da tur atmak bile zor gelir." Bu yüzden ilk trekking deneyiminizde doğanın güzelliği kadar, bacaklarınızın ağrısını da hissedeceksiniz. Sonbahar trekking için uygun bir zaman. Bu mevsimde en güzel trekking parkurlarından biri ise Kırklareli il sınırları içindeki Dupnisa Mağarası. Toplam üç mağaranın oluşturduğu bir sistem olan Dupnisa Mağarası ve civarında yapacağınız turda hem Istıranca Ormanları’nın tadını çıkarabilirsiniz, hem de Kuru Mağara’da yaşayan 60 bin yarasanın arasından geçmenin heyecanını duyabilirsiniz.

Dupnisa Mağarası, Kırklareli ili sınırları içinde son yıllarda yürüyüş meraklılarını çeken bir alan. Dupnisa Mağarası; Kuru Mağara, Sulu Mağara ve Kız Mağarası’ndan oluşan bir sistem. "Doğa ve Macera" kitaplarının editörü Gündüz Mutluay’a göre bu sistemi trekking açısından özel kılan özelliklerinden biri, Türkiye’nin en güzel ormanlarından, Istırancalar’ın içinden geçmesi. Bir de tabii, Sulu Mağara’nın içinden dere akması bu yürüyüş deneyimini bambaşka kılıyor. Mağaranın içindesiniz ama bir yandan dere kenarında yürüyorsunuz. Kanyon geçişleri veya kaya tırmanışları yapılmadığı için, bu parkur çok zor değil. Dolayısıyla hemen herkes burada trekking yapabilir.

Sulu Mağara 1700 metre uzunluğunda. Bunun ilk 1000 metresinde dere akıyor. Derenin suyu nedeniyle mağarada yer yer göletler oluşmuş durumda. Zaten "Sulu" ismi de buradan geliyor. Burada trekkinge açık alan 200 metre uzunluğunda. İçinde aynı zaman eğimli bir girişle ulaşılabilen Kız Mağarası var.

60 BİN YARASA VAR

Sulu Mağara’dan 15 dakika uzaklıktaki Kuru Mağara’nın özelliği ise çok büyük sarkıt ve dikitlerin bulunduğu, hareketli bir mağara olması. Bir de toplam 15 türde, 60 bine yakın yarasanın burada yaşaması. Sarkıt ve dikitleri seyretmeye dalmışken, yarasaların tiz çığlıklarını duyabilirsiniz.

Yarasa lafını duyunca tüyleriniz diken diken olmasın. Gündüz Mutluay’a göre yarasalar çok masum hayvanlar: "Özellikle korku filmlerinde bu yarasalar çok kullanılır, tıpkı ahtapotlar gibi. Bu hayvanlar kötü semboller haline getirilmiştir. Yarasa da korunmasız bir hayvandır ve son derece zararsızdır. İnsanlar kafalarından bu korkuyu atarlarsa hiç sorun kalmaz."

GÜZ AYLARI ÇOK UYGUN

Dupnisa Mağarası’nda trekking için en uygun zaman bahar aylarında başlıyor ve kışa kadar devam ediyor. Yani şu güz ayları Dupnisa için en iyi zaman ve bu mevsimde birçok şirket buraya tur düzenliyor. Gündüz Mutluay, Dupnisa’da trekking yapmak isteyenlerin, kışa kalmamasını tavsiye ediyor. Bunun iki sebebi var: Hem Trakya’nın kışları sert, hem de patika ve orman yollarında kaybolma ihtimali kışın daha yüksek.

Dupnisa mağaraları yürüyüş severler için aydınlatılmış durumda. Tabii çok cılız bir ışıkla. Fazla ışık, özellikle Kuru Mağara’daki yarasaları rahatsız edeceği için tercih edilmiyor. Mağaraların yakınında konaklama imkanları kısıtlı. Yosunlu Vadi Piknik Alanı’nda çadır kurup kamp yapabilirsiniz. Veya yakındaki Demirköy’e giderek, bir pansiyonda geceyi geçirebilirsiniz.

Mağaralarda Trakya Üniversitesi’nin yaptığı araştırmalar sonucunda, Kuru Mağara’nın yarasaların üreme tarihi olan 1 Haziran-31 Temmuz arası kapalı kalmasına karar verilmiş. Sulu Mağara ise yaşayan bir mağara, yani burada sarkıt-dikit oluşumları halen devam ediyor. Bu sebeple mağara 15 Kasım-15 Mayıs arasında güvenlik nedeniyle kapalı tutuluyor.

RAHAT AYAKKABI ÇOK ÖNEMLİ KOT VEYA ŞORT GİYMEYİN

Trekkinge giderken, ne giydiğiniz çok önemli. En önemlisi bileği saran, yere sağlam basabileceğiniz bir yürüyüş ayakkabısı. Ayakkabınızın rahat olması da çok önemli. Yanlış seçilmiş bir ayakkabı, trekkingi işkence haline getirir. Mesela hava nasılsa güzel diyerek, dere kenarında bir yürüyüşe sandaletle giderseniz; o yürüyüşü hayat boyu unutamazsınız.

Gittiğiniz bölgenin koşullarına göre seçtiğiniz rahat kıyafetler, gezinizin başarılı ve zevkli geçmesinde anahtar bir rol oynar. Uygun olduğu ayrıca belirtilmezse şort giymeyin. Kot türü pantolonlar da bu aktivite için uygun değil. Bol ve tercihen çok cepli sentetik pantolonlar rahat bir yürüyüş yapmanızı sağlar. Pantolonun paçalarının botunuzun koncunda kalmasına da dikkat edin.

İç giyimde sentetik kumaşlar tercih etmeyin. Terlemeye karşı vücudu daha sağlıklı koruyan fanilalar giyin. Giyiminiz içten dışa; inceden kalına doğru bir sırayla olursa, değişen sıcaklığa göre, fazla gelen kıyafetlerinizi çıkarabilirsiniz.

Beraberinizdeki malzemeleri rahatça taşıyabilmek için, omuzlardan asılan bir sırt çantası kullanın. Çantayı mümkün olduğunca küçük tutmaya gayret edin. Çünkü hacim büyüdükçe, içine koyduğunuz malzemeler, yani sırtınızda taşıdığınız yük miktarı da artacaktır.

Yağmur ihtimaline karşı su geçirmez kıyafetler almayı unutmayın. Ayrıca güneş gözlüğü, cildiniz hassas ise güneş kremi ve gerekince yağmur veya güneşten korumaya yarayacak şapka da bulundurun.

Su matarası veya şişesi: Yalnız mataranın cam olmamasına dikkat edin. Plastik yerine, metali tercih edebilirsiniz.

Donanımlı bir çakı, mendil, el feneri zorunlu olmamakla beraber, yanınızda bulunsa iyi olur.
False