Hafta sonu ne yapsak

10 - 11 EKİM C.TESİ - PAZAR

Mudanya Gezisi

Tarihi M.Ö. 7. yüzyıla dayanan Bursa'nın Mudanya ilçesi ismini Bizans döneminde haçlı seferleri sırasında Montagna ismini almıştır ve ardından da çevrilerek Türkçe Mudanya olarak kullanılmaya başlanmıştır. Doğayla başbaşa ve deniz kıyısında bir hafta sonu geçirebileceğiniz Mudanya'ya İstanbul'dan feribot ile 75. dakika gibi kısa bir sürede ulaşmanız mümkün. Şirin bir sahil kasabası olan Mudanya'da eski ahşap evlerin bulunduğu Giritli Mahallesi'ni gezip tarihi evleri görebilir, deniz kenarında yürüyüş yapabilirsiniz. Ayrıca Mudanya'dan Bursa'ya geçerek teleferikle Uludağ'a da çıkmanız mümkün. Bursa'ya kadar gitmişken kestane şekeri almayı ve meşhur iskenderini yemeyi unutmayın.

10 EKİM 2009 CUMARTESİ

Cumartesi günü çocukları alıp şöyle güzel bir müzikal izlemek isteyenler ya da içindeki çocuğa sarılıp eğlenmek isteyenler Kadıköy'deki Deniz Kızı Müzikali'ne gidebilirler. Halis Kurtça Kültür Merkezi'nde gerçekleşecek olan oyun bir aşk adına yapılmış fedakarlığın öyküsüdür. Paylaşmanın, sevginin büyüklüğünü anlatırken; çevremizin ve  denizlerimizin temizliği konusunda duyarlı olmamız gerektiğinin altını kalın çizgilerle çiziyor.

Okyanus Ülkesi’nde güzel bir deniz kızı, sihirbaz bir kral, sevimli bir yengeç, unutkan bir balık ve bir deniz cadısı... Büyülü bir yolculuk... Meraklı bir martı, ışıl ışıl bir saray, yakışıklı bir prens ve büyük bir aşk...

Okyanus Krallığı’nda mutlu bir yaşam sürdüren prenses, insanların yaşamını merak eder. Kızının üzülmesini istemeyen Okyanus Kralı, insanlara yaklaşmasını yasaklar. Küçük deniz kızı, babasını dinlemez ve bir gemiyle yolculuk yapan yakışıklı bir prensi izlemeye başlar. Ancak korkunç bir fırtına çıkar ve deniz kızı, prensin hayatını kurtarır. Prense aşık olan deniz kızı ona ulaşabilmek için korkunç bir cadıyla pazarlık yapmak zorunda kalır. Deniz kızının vereceği karar çok önemlidir; insan olup prensine kavuşabilmek için önemli bir fedakarlık yapar.

Fratres Etkileşimli Performans

Yer: Galata Meydanı

Tarih: 10 Ekim Cumartesi

Bilet Fiyatları: 23.00 TL Öğrenci 13.00 TL

İtalyan sanatçı Verena Stenke ve Alman Andreas Pagnes, 20 dakikalık seanslara 7'şer gruplar halinde alınan izleyicileri, karanlığın içinde Arvo Part’ın “Fratres” adlı bestesi eşliğinde meditatif bir atmosfere sokuyor.

“Kendi müziğimi içinde bütün renkleri bulunduran beyaz bir ışığa benzetebilirim. Sadece bir prizma bu renkleri bölebilir ve görünür kılabilir; işte bu prizma, dinleyicinin ruhu olabilir”. Arvo Part

Dokunmak, görmek, hissetmek: duyularımız – sıra dışı bir şekilde uyarıldıklarında – hepimize ait olan ve hepimizi benzersiz kılan anlatılmaz iç dünyamızı uyandırmak üzere harekete geçerler.

“Aşkın Işığı” oyunu; aşkı için ölümü göze alan bir kahramanın hikâyesi ile başlıyor ve aşkı için yaşamayı seçen bir kartalın savaşı ile devam ediyor. Sözün, müzik ile dansın aşkına büründüğü oyun; her daim güneye iltimas geçen güneş ışınlarının, kuzey için hazırladığı bir sürprizle doruğa ulaşıyor. “Aşkın Işığı”nın, Kuzey Işınları’nın bu mucizevî oyunu ile son bulup bulmadığı sorusunun cevabını ise ancak oyunu izleyenler öğrenebiliyor.

“Görünürlük Projesi ‘09” programı kapsamında yer alan oyunda; Batur Belirdi ve Seda Orsel  aşkı yaşatırken, Paul Strachan, Eray Düzgünsoy ve Gülce Özen Gürkan aşkı dinletiyor. Tuğba Özkul’un aşkın dansını kurguladığı “Aşkın Işığı” adlı oyununda DJ Jenz Grund; sahne Jörn Fröhlich’e,  kostümleri Aslı Ersüzer'e, grafiklerini ve internet sitesinin tasarımı Gül Arguner’e ait. Nazlı Özpay ise “Aşkın Işığı”nın vücut bulmasında destek oluyor. Kendi dallarında deneyimli ve başarılı sanatçılardan oluşan bu ekipten unutulması zor bir aşk şöleni izliyoruz.

Türkiye’de aşkı tartışmasız en güzel anlatan isimlerden Halit Ergenç, “Aşkın Işığı”na sesiyle hayat verirken; “Aşkın Işığı” ateşini ilk yakan, eserin yazarı Pınar Altanoğlu Salman oyunun yönetmenliğini üstleniyor.

Yer: St. Antuan Kilisesi

Tarih: 20:30 - 10 Ekim Cumartesi

Bilet Fiyatları: 1. Kategori 84.00 TL, 2. Kategori 56.00 TL - Öğrenci: 36.00 TL

“Bach İstanbul’da! VIII. İstanbul Bach Günleri”, Bach müziğinin yaşayan en büyük ustası, orkestra şefi ve klavsenci Gustav Leonhardt’ın St. Antuan’da 2 Ekimde vereceği resitalle başlıyor. 50’li yılların sonlarında Barok müziğini yeniden tanımlayan Leonhardt’ın yanı sıra, aşılamayan yorumlarıyla kariyerinin zirvesindeki Andreas Staier’in hem klavsen hem de forte piyano çalacağı festivalde, Sigiswald Kuijken’in yöneteceği La Petite Bande bütün Brandenburg Konçertoları’yla İstanbul’da tarihi bir müzikal buluşma sağlıyor.

Laura Vikman’ın, Joseph Beuys eserlerinin arasında Bach’ın bütün sonat ve partitalarını çalacağı resital ise belki de dünyada bir “ilk” olacak. Bu konsere gelenler, istedikleri takdirde, konser sonrası Changa lokantasının vereceği Bach yemeğine katılabilecekler.

European Union Chamber Orchestra (EUCO) ve Hymnos Korosu “Bach İstanbul’da”nın ilk koral konserini verecek. Alexander Rudin, üçüncü kez katılacağı festivalde, iki resitalde bütün çello suitlerini çalacak. Aydın Esen’in Aya İrini’de vereceği “Aydın Esen Plays for BACH” resitali benzerine rastlanması güç bir müzikal deneyim olacak. Thomas Gabriel Trio da çok sevdiğimiz Sirkeci Garında bir caz konseri verecek.
 
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından desteklenen projeye, Akbank, Goethe Institut ve Hollanda Konsolosluğu katkıda bulunuyor.

 

 

360'ta Dawuda fırtınası

Yer: 360 İstanbul

Tarih: 10 Ekim Cumartesi

Bilet Fiyatları: Giriş ücretsiz

“Down Down Down” ve “Digi Digi” gibi hit olan pek çok parçası ile dünya müzik listelerini alt üst eden Inusa Dawuda, 360İstanbul’da…Dinamik sahne şovları, güçlü sesi ve etkileyici saksafonu ile tüm izleyenlerini kendine hayran bırakan Dawuda, 10 Ekim Cumartesi gecesi 360 İstanbul’da müzikseverler ile buluşacak.

 

 

 

 

11 EKİM 2009 PAZAR

Yer: İstanbul Jazz Center

Tarih: 23:00 - 11 Ekim Pazar

Bilet Fiyatları: 23.00 TL

Dünya çapında gitarist olan Gustav Lundgren grubu ile 9-10 Ekim tarihlerinde Garanti Caz Yeşili konserleri kapsamında ilk defa cazın merkezi JC’S'de.

2000 yılından beri Japonya, Amerika,İngiltere, İspanya ve Türkiye gibi birçok ülkede turneler yapmış olan Gustav Lundgren İsveç’in en önemli caz gitaristlerinden birisidir. 40’ın üzerinde CD kaydında çalmış ayrıca kendi adına da 4 solo albüm kaydetmiştir. Gustav Lundgren Jimmy Rosenberg, LeloNika, Dorado Schmitt, Dick Oatts, Marian Petrescu, Rasmus Faber & Gustavo Bergalli.

Gustav Lundgren caz, Gypsy-swing ve House music türleri içerisinde bilinen bir sanatçıdır. Kendisi ayrıca TV reklamları içinde müzikler yazıp bestelemektedir. Gustav Amerika dahil birçok ülke televizyon ve radyolarında performanslarda bulunmuştur.
2004 yılında AJL gitarları Gustav adına bir gitar modeli üretmişlerdir.
2005 yılında Louis Armstrong bursu kazanmıştır.
2009 yılında İsveç Sanat Ödülleri komitesi tarafından ödüllendirilmiştir.

Gustav Lundgren - Guitar
Johan Hörlen - Sax
Martin Höper - Bass
Jussi Lehtonen - Davul

 

Romeo ve Juliet'in Dansı

Yer: İstanbul Devlet Tiyatrosu Üsküdar Tekel Sahnesi

Tarih: 20:30 - 11 Ekim Pazar

Bilet Fiyatları: Tam 34.00 TL - Öğrenci 19.00 TL

Nature Theater of Oklahoma /
Romeo ve Juliet

New York’un en önemli tiyatro topluluklarından Nature Theater of Oklahoma, aşka dair bu klasik öyküyü yeniden ele alarak/yeniden icat ederek, bize tiyatronun tiyatrosunu, yorumun yorumunu ve anlamlandırma çabasının anlamlı çabasını, hayatın, aşkın ve benliğin anlatısal inşasını inceleyerek sunuyor. Eser aynı zamanda hafızanın karanlık koridorlarını aydınlatma çabasındaki yaratıcılığı gözler önüne seriyor.

Lilian 17 yaşındaydı. Âşık olduğu eroinman genç Martin’i kaybetmemek uğruna eroin bağımlısı oldu. Oysa onlar sadece önemsenmek istiyorlardı. Dinlenilmek, duyulmak istiyorlardı. Kavgaları hayatlaydı. Hayatı değiştiremedikleri için kendilerini değiştirmek zorunda kaldılar.

Martin ve Lilian, kendilerini uyuşturucu kullanmaya iten sıkıntılarını, tepkilerini ve çocukluktan gençliğe geçme çağındaki yaşadıklarını, bütün ayrıntılarıyla tiyatro sahnesine taşıyor.

Toplumumuzun en büyük yarası olan uyuşturucu bağımlılığının en gerçek yüzünü gözler önüne seren bu tiyatro eserini, Korhan Abay yazdı, Bora Severcan sahneledi. Orijinal müzikleri Uygur Vural besteledi. Şarkı sözleri ise Ömer Vatanartıran’a ait.