GeriSeyahat Güneşi yere indirdiler
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Güneşi yere indirdiler

Güneşi yere indirdiler

Önceki hafta sonunda Mersin’in sokakları, meydanları portakal ve greyfurtlarla süslendi. Verimli geçen bir hasat sezonu daha Narenciye Festivali’yle kutlandı. Tarihte birçok uygarlığa ev sahipliği yapan Mersin, kumsalları, ören yerleri, narenciye bahçeleri, arkeolojik değerleri, limanı, uluslararası festivalleriyle dinamik bir Akdeniz kenti. Yılın 310 günü güneşli. Kasımın sonuna yaklaştığımız şu günlerde bile deniz suyu sıcaklığı 22 derece. Yazı şimdiden özlediyseniz, havayollarının ucuz Adana biletlerinden yararlanıp bir hafta sonunu Mersin’de geçirebilirsiniz.

Mersin il merkezi, Akdeniz’de tatlı bir liman şehri. Doğusunda Adana, batısında Antalya, kuzeyinde Niğde, Konya ve Karaman illeri, güneyinde Akdeniz bulunuyor. İlin kuzeyini kaplayan Toros Dağları’nın eteklerinde yeşil yaylalar, ormanlar uzanıyor. Yaz mevsiminde çok sıcak olmasıyla ünlü şehir, sonbahar ve kışta güneşli, ılık havasıyla cazip. Narenciye üretiminin en fazla yapıldığı illerden biri olan Mersin’de bu yıl 19-20 Aralık’ta ikinci kez Narenciye Festivali düzenlendi. Yurtiçi ve yurtdışından geniş bir katılımın olduğu festival Mersin’in il
/images/100/0x0/55ea78baf018fbb8f8822280
merkezinde, Mezitli ilçesi sahilinde yapıldı. Portakal, limon ve greyfurtlarla süslenen festival alanında defileler düzenlendi, standlarda ikramlar dağıtıldı. Bulgaristan’dan Gürcistan’a, festivale konuk olan ekiplerin gösterileri ortalığı daha da renklendirdi.
Bu festivallerle adını giderek daha çok duyuran Mersin, önümüzdeki yıl da çok özel bir organizasyona ev sahipliği yapacak. 24 ülkenin katılacağı Akdeniz Oyunları burada düzenlenecek, Mersin çok sayıda sporcu ve gazeteci ağırlayacak.
Narenciye Festivali’ne katılmak için bulunduğumuz Mersin’de kasımın son günlerinde olmamıza rağmen güneşli günler geçirdik. Burada evlerin çoğunda kalorifer bulunmuyor, çünkü gerek duyulmuyor. Bir küçük gazlı sobayla bütün kışı rahatlıkla geçirebiliyorlar. Festivalin yapıldığı Mezitli sahili boyunca geniş, bakımlı bir park uzanıyor. Mersinliler burada yürüyüşler yapıyor, çocuklar oyun oynuyor.
Mersin mutfağı ziyaretçilere farklı lezzetler sunuyor. Burada hem kebap çeşitlerinin hem de deniz ürünlerinin en iyisini tadabilirsiniz. Tantuni, şehrin en ünlü yiyeceklerinden. Özellikle dürümü tercih ediliyor, hemen her yerde tantunici bulabilirsiniz. Tatlılardan ise havuçtan yapılan, lokumu andıran cezerye ünlü. Antep fıstıklı, fındıklı, karışık çeşitleri var. Bir diğer ünlü tatlı kerebiçin içi Antep fıstığı ya da cevizle dolu. Üzerine dökülen, kaymağı andıran fakat aslında çöven otundan elde edilen beyaz kreması damağınızda hoş bir tat bırakıyor. Bu tatlı aslında daha çok ramazanda tüketiliyor fakat diğer aylarda da bulabilirsiniz. Mersin’e gittiğinizde alabileceğiniz hediyelikler arasında cezerye ve özel paketlenen kerebiçin yanı sıra halı, kilim çeşitleri ve rengarenk yazmalar var.

CENNET VE CEHENNEM YANYANA İKİ ÇUKURDA

Mersin’de gezebileceğiniz yerler arasında Mustafa Erim Mersin Kent Tarihi Müzesi, Taşucu Arslan Eyce Amfora Müzesi, Tarsus’taki Nusret Mayın Gemisi, Silifke’deki cennet cehennem mağaraları, plajlar, anıtlar, yaylalar olduğunu hatırlatalım.
Mustafa Erim Mersin Kent Tarihi Müzesi 150 yıllık bir sivil mimarı örneği. Mustafa Erim tarafından restorasyonu ve teşhiri yapılarak Mersin’in kültür sanat yaşamına kazandırılmış. Müze, Mersin’in geleneksel mimarisi, eğitim tarihine ışık tutuyor, kurtuluşunu anlatıyor, Çanakkale Savaşı’nda şehit düşen Mersinliler’i, ildeki tarihi yapıları tanıtıyor. Türkiye’deki ilk ve tek amfora müzesi olma özelliğini taşıyan Taşucu Arslan Eyce Amphora Müzesi’nde, Taşucu, Mersin ve Antalya açıklarından balıkçıların ağlarına takılarak toplanan ticari amphoralar sergileniyor.
Silifke’deki cennet cehennem mağaraları, tam bir doğa harikası. Cennet Çöküğü, yer hareketleriyle meydana gelmiş büyük bir çukurluk. 400 yüzün üzerinde basamakla inebileceğiniz çöküğün tabanında, en derin noktası 135 metre olan bir mağara girişi ve bu mağaranın ağzında küçük bir kilise bulunuyor. Bu çöküğe inmek keyifli fakat çıkmak oldukça yorucu. Yine de manzarayı görmek bu yorgunluğa değer. Cehennem Çukuru ise bu çöküğün 75 metre kadar kuzeyinde. 128 metre derinliğindeki bu çukur da etkileyici bir manzaraya sahip. Burayı da küçük bir balkonun üzerine çıkarak seyredebiliyorsunuz. Cennet ve cehennem mağaralarını gezmek için en uygun mevsimin sonbahar ya da kış olduğunu hatırlatalım. Çünkü hava soğukken bile yüzlerce merdiveni inip çıkmak zor. Bunaltıcı sıcaklarda ise bu neredeyse imkansız.
Kızkalesi, Mersin’de görülmesi gereken bir başka önemli ören yeri. Erdemli ilçesindeki kale, kıyının 200 metre kadar açığında. Kimileri buraya yüzerek de gidiyor. Bu arada güneşli şehirde kış aylarında bile denize girenlere raslamak mümkün. Kalenin eski bir hikayesi var: Mersin’de yaşayan krallardan biri kız çocuğu olsun diye çok dua ediyor. Sonunda kız çocuğu oluyor. Kızının kaderini merak eden kral, bir falcıdan prensesin yılan sokması sonucu öleceğini öğreniyor. Kızını korumak için denizin ortasında bir kale inşa ettiriyor. Fakat günün birinde saraydan kaleye gönderilen bir sepetten yılan çıkıyor ve prensesi öldürüyor. Kızkalesi, bugün Mersin turizminin önemli simgelerinden biri.
Nusret mayın gemisi Tarsus ilçesinin hemen girişinde sergileniyor. Çanakkale Savaşları sırasında önemli görevler üstlenen gemi hurdaya çıkarılıp yok olmak üzereyken Tarsuslular tarafından sahiplenilip, koruma altına alınıyor.
Mersin’de her bütçeye göre konaklama seçeneği bulunuyor. Şehirde yıldızsız otel de, 5 yıldızlı tesisler de var. Kıyıda bulunan Suphi Öner Öğretmenevi ekonomik olmasının yanı sıra, güzel manzarasıyla da cazip bir seçenek.
Mersin, aynı zamanda Devlet Opera ve Balesi’ne ev sahipliği yapan bir kent. Son yıllarda kültür-sanata giderek daha da fazla önem veriliyor. Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin yaptırdığı 4 kilometrelik sahil parkını çok sayıda heykel süslüyor.
/images/100/0x0/55ea78baf018fbb8f8822282


TARİHİ KALINTILAR GEÇMİŞE IŞIK TUTUYOR

Mersin’de en önemli tarihsel kalıntılar, eski mahallelerden Demirtaş’taki Yumuktepe höyüğünde yer alıyor. Burada 1936’da başlayan kazılarda Neoliktik, Kalkolatik ve Tunç çağlarıyla Yunan, Bizans ve sonraki dönemlere ait çeşitli araçlar, konut kalıntıları, çanak çömlek parçaları bulunmuş. Kentin yaklaşık 14 km batısındaki Viranşehir’de ise Pompeiopolis kentinin kalıntıları var. Soloi adıyla kurulan, 525’teki depremde yıkılan bu kentten günümüze tapınak, tiyatro, hamam, suyolları ve nekropol kalıntıları ulaşmış. Kentin doğusundaki Karaduvar’da mozaikleriyle ilgi çeken bir Roma hamamı var. Kent içindeki Osmanlı döneminden kalma en önemli yapı ise 1870’te yapılan Eski Cami.
False