Geldi, gördü, hayran kaldı
İngiltere’nin ünlü seyahat dergisi Conde Nast Traveller’ın yazarı Lisa Johnson geçen ay Türkiye’de müşiş keşifler yaptı. Johnson derginin tam altı sayfa ayırdığı Ege ve Akdeniz kıyılarını öve öve bitiremedi
ELİTLERİN YERİ ÇEŞME
Kitle turizmi kıyıların çoğunu etkisi altına almış ama hâlâ keşfedilecek bir sürü korunmuş plaj ve güzel butik otel var. Sıcak baharları ve rüzgâr güllerini döndürmeye yetecek Ege esintileriyle Çeşme yarımadası uzun zaman önce ıstanbul ve ızmir elitlerinin favorileri arasına girmiş. Bugünlerde gösterişsiz ama şık Alaçatı köyü, dünya standartlarına uygun rüzgâr sörfü imkânıyla uluslararası ilgi odağı. Datça’ya göre daha sessiz olan Bozburun Yarımadası’ndaysa ağaçlarla gölgelenmiş villalar, yolun kenarına dağılmış boyalı arı kovanları ve duru deniziyle göz dolduran koylar var. Kalkan ve Kaş’taki tatil beldeleri, yakın zamanda bir inşaat furyasına yakalanmış olsalar bile, bir zamanlar oldukları Yunan köyünün karakterini yansıtıyor. Ayrıca bu köyler, etraftaki antik kentleri gezip görürken konaklamak için de bire bir.
Nars Ilıca Beach Club ve sekiz-odalı otelini kesinlikle anlatılandan çok daha fazlası. Mısır Valisi Osmanlı Muhammed Ali Paşa’nın oğlu tarafından 18.yy.’da inşa edilen mâlikane, mimar Süreyya Saruhan ve dekoratör Hakan Ezer tarafından restore edilmiş. Yaratılan bu muhteşem atmosfer otelin özel bahçesinde yapılan aromaterapi mesajları ve sizin için hazırlanan termal havuzla birleşince inanılmaz derecede dinlendirici bir etki ortaya çıkıyor.
Alaçatı’nın sörf dışı faaliyete kapalı koyunda rüzgâr sörfü öğrenebilir, Urla şarapçılık’ta şarap tadabilir ya da Efes’i ziyaret edebilirsiniz. ıki saatlik araba yolculuğunun sonunda Curetes Sokağı ve Celsus Kütüphanesi’ni gördüğünüzde inanın “buna değdi” diyorsunuz. Rehberim Burak Doğanay’ın söylediği gibi: “Bu yürüdüğün sokaktan senden önce Sezar, Kleopatra ve niceleri yürüdü”.
CAN YÜCEL’İN ESKİ DATÇASI
Yakın zamana kadar, Datça Yarımadası’ndaki yollar çok kötü durumdaymış. Hatta Marmaris’te yaşadığı 20 yıl boyunca Sibel Romano buraya sadece iki kere uğramış. Ama yollar yapıldıktan sonra, Romano Mehmet Ali Ağa Konağı’nı işletme fırsatını kaçırmamış.
Geçmişi 1809’a dayanan konak, bir Osmanlı valisi için yapılmış. Ama çocukları konağa sahip çıkacak varis bırakmadan ölünce, konak 2002’de Türk işadamı Mehmet Pir tarafından satın alınana kadar boş ve bakımsız kalmış.
Sonradan otantik bir şekilde restore edilen konak; şu an gül bahçesi, yüzme havuzu ve hamamıyla çok güzel bir yapı..
Otelin müşterileri için özel olarak yer ayırdığı deniz kıyısındaki Kızlan Resort ve yeni açılan Nirva Beach Club da otele çok yakın. Yine de ben; satirik Türk şair Can Yücel’in hakkında yazdığı, deniz kenarındaki Palamutbükü köyü ve koyunun bulunduğu, Le Jardin de Semra’nın sahibi Semra Uzun’un hazırladığı lezzetli kalamarların olduğu Eski Datça’yı daha çok beğendim.
KALKAN’DAN CENNETE 181 BASAMAK
Hotel Villa’ya giden yol birden öyle yokuş haline geliyor ki, bir an için neredeyse denize uçacağımızı sandım. Bir garsonun gömleğindeki logo bütün her şeyi bizim için özetliyor: “Cennete Çıkan 181 Basamak.”
Orijinal altı odaya şu ana kadar beş tane oda ve iki tane havuzlu suit eklenmiş ve tek kelimeyle muhteşemler. Bütün gününüzü yüzerek, pide yiyerek, masajdan sonra rahatlayarak, suyun kenarında bir şeyler atıştırarak, belki arada bir otele ait botu kullanıp koyun karşısındaki restoranlara giderek (marinadaki Trio’yu deneyin) otel etrafında geçirebilirsiniz. Ama o zaman da Patara’yı kaçırırsınız.
KAŞ, UZANSA MEİS’E DOKUNACAK
Neredeyse Meis Adası’na dokunacak kadar Akdeniz’e uzanan Çukurbağ Yarımadası’nın yarattığı dramatik atmosfer ve ihtişamlı günbatımı manzaralarının ortasında yeni bir otel var: Peninsula Gardens Hotel.
Otelin 18 odasından 13’ünde havuz bulunuyor. Ben oteli açılmadan bir ay önce ziyaret ettim, ama yine de sonuç ortadaydı. Odalarından çıkan çiftler hamama, açık veya kapalı havuza, iskeleye veya parıldayan denize gitme seçenekleriyle karşılaşıyor.
Diğer aktivite seçenekleriyse gulet turları, Kekova Adası yakınlarındaki batık şehre yapılan turlar ve Kaş’ı keşfetmek olabilir. Orijinalin yanında yeni bir marinası da olan Kalkan, eski şehre göre daha ilgi çekici. Ama yine de eski şehirde Uzunçarşı denilen, peştamal ve eski yazmaların satıldığı, antik evlerden dönüştürülmüş dükkanlarla dolu bir cadde var.