Sevda Serbest / Instagram: @kesfettik | Fotoğraflar: Sevda Serbest, Alamy
Türkiye’nin el değmemiş koylar diyarı… Sakin bir yaz tatili için tam zamanı
Fethiye, her yıl gitseniz de keşfedecek çok fazla güzelliği içinde barındıran bir ilçe. Her yıl biraz daha fazlasını keşfetmek ve her toprağına adımımı atmak, her köşesinde günü batırmak en sevdiğim hedeflerimden biri. Özellikle el değmemiş ve büyüleyici manzaralar sunan Yediburunlar köyü ve çevresini keşfedilmeyi bekliyor.
Eski zamanlarda Kutsal Burun (Hiera Akra) adıyla anılan Yediburunlar, güneye doğru sırasıyla Yediburunbaşı, Kötü, Sancak, İnkaklık, Yassı, Kılıç ve Zeytin burunlarından oluşuyor.
Bazı plajlara araç ile inmek isterseniz işinize yarayacaktır. Araç kiralamadıysanız Havaş sonrasında dolmuş ve Yediburunlar'a yakın mesafede köyde yaşayanlardan birileri mutlaka sizi oraya götürecektir. Mis gibi çam ağacı kokuları her bi tarafınıza dolarken, giderek yükseliyor ve sağınızda mükemmel manzaralar ile Yediburunlar'a minik bir başlangıç yapıyorsunuz.
Burası “Doğa ile birlikte doğal yaşam” konseptinde hizmet veren tamamen inzivaya çekilip, yenilenip bambaşka duygularla ayrılacağınız bir doğa oteli. Burada denizden 600 metre yüksekliktesiniz.
Yediburunbaşı tepesinin orta noktasından kuzey cephesiyle Ege’nin eşşiz koylarını, güney cephesiyle de binlerce yıldır ekilen buğday tarlalarını ve Akdeniz’in sonsuzluğunu kucaklayabiliyorsunuz. Yerel ürünler ile doğaya saygılı yemekler, güneşi çok güzel selamlayabileceğiniz deniz manzaralı yoga salonu ile bölge tabiatına çok uygun bir konaklama alanı.
Böyle güzel bir manzarada insanın canı yamaçtan aşağı süzülüp deniz ile kavuşmak istiyor. Ancak trekking tecrübeniz yoksa çok önerilmiyor. Araçla 20 dakikalik mesafe sonrasında Likya yolu üzerindeki bir yürüyüş parkurundan inmek ise nispeten daha kolay.
Her yorulup kafanızı kaldırıdığınızda daha da güzelleşen koyun manzarası sizi yürümeye de teşvik ediyor. Nihayetinde Kalabantia Koyu’na ulaşınca tüm yorgunluğunuz da gidiveriyor. Tüm günü 2 kişilik bu güzel koyda sadece kuş sesleri ile geçirmek yaşadığınızı çok yoğun hissettiriyor.
Bu plajda herhangi bir tesis ya vs. bulunmuyor. Her şeyi yanınıza aldığınıza emin olun ve sudan çıkmak istemeyeceğiniz bu koyun tadını çıkarın. Yediburunlar Köyü'nün civarı trekking yapmak için çok uygun. Yüksek konumu nedeniyle bunaltmayan havası ile Likya yolunun bir kısmını dahi bitirebilirsiniz.
Civardaki Dodurga köyündeki Lykia yerleşimi Sidyma, Sancaklık Limanı'ndaki Kalabantia antik yerleşimi, Gâvurağılı'ndaki on bir burçlu Pydnai Kalesi, Minare Köyü’ndeki Pınara Antik Kenti, Kumluova'daki Letoon Antik Kenti, Kınık'taki Xantos Antik Kenti ve Gelemiş'teki Patara Antik Kenti seçenekleriniz arasında.
Yürüyüşleriniz boyunca etrafınızda belki de daha önce hiçbir insanın inmeye cesaret edemediği mink minik onlarca koy var. Kekik kokuları eşliğinde yürünen yollar boyunca fotoğraf makinemin deklanşöründen elimi çekemem beni yol boyu çok düşündüren bir başka detay oldu. İnsanın bu görüntüleri kucaklayıp, eve götüresi geliyor.
Yapamayınca da fotoğraf makinemize sarılıyoruz. Yediburunlar Köyü'nde mola verip, köyün sakinleri ile muhabbet etmeyi ve eğer vaktiniz varsa köyün bakkalında soluklanıp, soğuk bir şeyler içmeyi de unutmayın.
El dokuması halı ve kilimleriyle de ünlü Yediburunlar köyünün ucundaki burunda bir deniz feneri de bulunuyor. Bir başka el değmememiş plaj rotası için yine tüm ihtiyaçlarımızı yanımıza alıp yola koyuluyoruz. Aracınız yoksa Yediburunlar köyünden Mehmet Amca'yı bulun ve sizi adını kimsenin bilmediği bir koya yaklaşık bir saate süren toprak bir yoldan ulaştırsın.
Bu güzel koya inerken her köşeden kalbinizi sonsuzluk hissi ile dolduran bir manzara ile karşılaşacaksınız. Yemyeşil suyu ile sizden başka kimsenin olmadığı bir başka koy daha... Koya indiğinizde ruhunuzu doğanın güzelliği ile doyurun.
Ayrıca yaklaşık bir buçuk saat uzaklıktaki Ölüdeniz Milli Parkı daha önce görmediğimiz sakinlik ve güzellikteydi. Deniz suyu ısınmış, yeni yeni tatile gelenler güneşle kucaklaşmıştı.