DHA
5 bin yıllık şehir ortaya çıktı! Türk arkeologlardan ilginç keşif...
Eskişehir’in Seyitgazi ilçesindeki Küllüoba Höyüğü'nde yapılan arkeolojik kazılarda, milattan önce 3 bin yıllarına dayanan Anadolu’nun ilk şehir yapılanması gün yüzüne çıkarıldı.
“Burada avluya bakan, dış taraflarında savunma niteliği olan birbirine bitişik yapılardan bahsedebiliriz. Bu yapılar, kamusal yapıları da içeriyor. Dolayısıyla biz burayı, 'Yukarı Şehir' olarak adlandırıyoruz. Aşağı kısımda ise daha çok konut yapıları bulunuyor. Bu da aslında, sosyal organizasyonun, sınıflaşmanın ve bir yönetici sınıfın burada var olduğunu gösteriyor. Şehirleşmeyle birlikte artık sınıflar ortaya çıkmaya başlıyor.
5 BİN YILLIK İNSAN İSKELETLERİ BULUNDU
İlk tunç çağına ilişkin yürütülen kazı çalışmalarında 20’ye yakın mezar bulundu. Mezarlarda hayvan kemiklerinin yanı sıra insan iskeletleri ortaya çıkarıldı. Titizlikle yapılan çalışmalarla çıkarılan iskeletler DNA incelemesine alınırken, sonuçlarının en az 1 yıl sonra alınacağı belirtildi.
İlk tunç çağına ilişkin yürütülen kazı çalışmalarında 20’ye yakın mezar bulundu. Mezarlarda hayvan kemiklerinin yanı sıra insan iskeletleri ortaya çıkarıldı. Titizlikle yapılan çalışmalarla çıkarılan iskeletler DNA incelemesine alınırken, sonuçlarının en az 1 yıl sonra alınacağı belirtildi.
"Alanın geri kalan kısmında ise daha çok, bizim küp mezar dediğimiz çömlek mezarlar ortaya çıkarıldı. Mezarlığın bu kesimi daha çok, kadınların ve çocukların olduğu, biraz daha mezarlık alanının etrafındaymışız gibi görünüyor. Mezarlığın tam olarak merkezini kazmadık. Çocuk gömülerinde ve diğer gömülerde ölü hediyelerine de rastladık. Bunlarla ilgili çalışmalarımız devam ediyor.
Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü Öğretim Üyeleri bizlerle birlikte çalışıyor. Yine ortaya çıkardığımız iskeletlerden biri, çömlek mezar içerisinde. Aslında bir taş sandukanın içine oturtulmuş. Üzerini açtıktan sonra içerisinde 13-14 yaşlarında bir çocuğa ait kemiklere rastladık. Yine alanın kuzey kısmında, hemen aşağısında 2-4 yaşlarında bir bebeğe rastladık. Yine yanında hediyesiyle ve kaplarıyla birlikte. Özellikle gömülüş pozisyonlarında, bizim anne karnındaki fetüs pozisyonu görüyoruz.''
2.5 MİLYON ZARİFE OTU BULUNDU
Çalışmalarda sadece mimari bulguları, çanak-çömleği veya iskeletleri değerlendirmediklerini anlatan Doç. Dr. Türkteki, hala tıp alanında kullanılan zarife otundan 2,5 milyon adet bulduklarını belirterek, “İnsana ait her şey ve onun dışında, o gün burada olan her şey bizim ilgi alanımız.
Çalışmalarda sadece mimari bulguları, çanak-çömleği veya iskeletleri değerlendirmediklerini anlatan Doç. Dr. Türkteki, hala tıp alanında kullanılan zarife otundan 2,5 milyon adet bulduklarını belirterek, “İnsana ait her şey ve onun dışında, o gün burada olan her şey bizim ilgi alanımız.
Dolayısıyla hayvan kemiklerini de bitki kalıntılarını da analiz ediyoruz. Yukarı şehirde yaptığımız kazılarda, iki katlı yangın geçirmiş bir bina içerisindeki bir çömlekte yaklaşık 2 buçuk milyon tane zarife otu tohumu tespit ettik. Zarife otu bugün tıp alanında, aromatik olarak hala kullanılan bir bitki” dedi.
KAZIDA ALMAN, JAPON VE İTALYAN AKADEMİSYENLER VAR
Bu yıl tamamlanan kazı çalışmalarında farklı üniversitelerden akademisyen ve doktora öğrencileri de yer aldı. Akademisyenlerin kendi uzmanlık alanlarında çalışmalarını sürdürdüğünü ve iskeletler üzerinden yaşam süreleri, hastalıkları ve beslenme alışkanlıklarının bile ortaya çıkarılacağını belirten Doç. Dr. Türkteki, “Uluslararası çalışıyoruz diyebiliriz.
Bu yıl tamamlanan kazı çalışmalarında farklı üniversitelerden akademisyen ve doktora öğrencileri de yer aldı. Akademisyenlerin kendi uzmanlık alanlarında çalışmalarını sürdürdüğünü ve iskeletler üzerinden yaşam süreleri, hastalıkları ve beslenme alışkanlıklarının bile ortaya çıkarılacağını belirten Doç. Dr. Türkteki, “Uluslararası çalışıyoruz diyebiliriz.
Antropologlar, zooarkeloglar, arkeobotani çalışanlar burada arkeologlarla birlikte çalışıyorlar. Bu disiplinler arası çalışmanın uluslararası bir yönü de var. Japonya'dan, Almanya'dan ve İtalya'dan meslektaşlarımız kazımıza katılıyorlar. Kendi uzmanlık alanlarında çalışmalarını sürdürüyorlar. Özellikle bu mezarlık alanıyla ilgili şunu söyleyebiliriz; önümüzdeki yıldan itibaren bu kemikler üzerinde antik DNA çalışmaları yürütülecek.