Seçil Sağlam / Hürriyet Haber
Sıra dışı iki gelenek: Meksika’da ölüler günü, Türkiye’de ölüler bayramı!
Meksikalıların Hispanik dönem öncesine dayanan ve ölülerin yeryüzüne geri döndüğü efsanesinden yola çıkarak yaptığı ‘Ölüler Günü’ başladı! Günümüzde de geleneksel olarak devam eden geçit töreni, 31 Ekim'de başlayıp 2 Kasım’da sona eriyor. Gezgin yazarlarımızdan Seçil Sağlam, geçen yıl bu sıra dışı deneyimi yaşamıştı. Bu yıl da soluğu Meksika’da aldı. Hatta bu ilginç günün benzerinin Türkiye’de de kutlandığını biliyor muydunuz? Nerede olduğuna ise çok şaşıracaksınız. İşte Hem Meksika hem de Türkiye’deki Ölüler Günü ile ilgili detaylar…
Meksikalıların Hispanik dönem öncesine dayanan ve ölülerin yeryüzüne geri döndüğü efsanesinden yola çıkarak yaptığı ‘Ölüler Günü’ için geri sayım başladı! Günümüzde de geleneksel olarak devam eden geçit töreni, 31 Ekim'de başlayıp 2 Kasım’da sona eriyor. Gezgin yazarlarımızdan Seçil Sağlam, geçen yıl bu sıra dışı deneyimi yaşamıştı. Bu yıl da soluğu Meksika’da aldı. Hatta bu ilginç günün benzerinin Türkiye’de de kutlandığını biliyor muydunuz? Nerede olduğuna ise çok şaşıracaksınız. İşte Hem Meksika hem de Türkiye’deki Ölüler Günü ile ilgili detaylar…
Fotoğraflar: Seçil Sağlam, Alamy
Fotoğraflar: Seçil Sağlam, Alamy
Adıyla son derece tezat oluşturan bu sıra dışı festival mıknatıs gibi Meksika kültürünü sevenleri kendine çekiyor. Bir defa tadını alınca, bu renkli atmosferi tekrar yaşama isteği kanınıza giriyor.
Ölüler Günü döneminin atmosferi tüm Meksika'yı sarıyor ancak özellikle Oaxaca, Mexico City, San Miguel de Allende gibi şehirlerde sokaklar, restoranlar, dükkanlar hazırlanan altar'lar (sunak) ile bambaşka bir hal alıyor. Yerel pazarların tezgahları altar hazırlamak için satılan kurukafa şeklinde şekerlemeler, mumlar, dekoratif binbir çeşit malzeme ve çiçeklerle rengarenk oluyor.
Burada geçirdiğim son gün dahi ilk duyduğum coşku azalmadan, bandonun yaklaştığını duyar duymaz eğlenceyi ve insanları kaçırmamak için bulunduğum restorandan, kafeden ya da her neredeysem oturduğum yerden fırlıyorum.
Meksika’nın en ilginç festivallerinden olan ‘Ölüler Günü’, adıyla tamamen zıt bir atmosferde rengârenk geçiyor.
Masmavi gökyüzü ve sıcak havaya, birbirinden farklı kurukafa makyajlarıyla yüzlerini rengârenk boyayanlar, kafelerde bu keyifli zamanı Oaxaca’nın nefis sıcak çikolatalarını veya kahvelerini tadarak izleyenler, alışveriş yapanlar, yerel lezzetleri deneyenler ve sokaklarda, pazarlarda gezinenler karışınca şehir daha da canlanıyor.
Burada bildiğimiz lezzetinin yanı sıra, kakuleli, tarçınlı, zencefilli gibi pek çok çeşidi bulunan ‘sıcak çikolata’yı her fırsatta damağımdan süzmek, agave bitkisinden damıtılarak elde edilen hayli sert bir içki olan ‘mezcal’ çeşitlerini birer dilim lime ve pul acı biber eşliğinde denemek harika…
Pek çok kişinin bayılarak bahsettiği ve içeriğini duyduğumda seveceğime emin olduğum ancak tattıktan sonra aramın pek iyi olmadığı, çikolata, çeşitli baharatlar ve ‘chili’ karışımları ile hazırlanan bir sos olan, geleneksel lezzet ‘mole’u tatmak ve bir seyahatte en sevdiğim anlar arasında olan kahve keyfine Oaxaca’nın nefis kahvelerinden içmek eklenince bu rengârenk atmosfer daha da keyifli bir hal alıyor.
Tatlar, kokular ve renkler dünyasında bir de sadece bu dönemde yapılan bir ekmek çeşidi var. ‘Pan de muerto’. Kendisi de tatlı bir ekmek olmasına rağmen genellikle sıcak çikolataya batırılarak yeniliyor. Bu ekmeğin asıl ilginç tarafı tadından çok şekli. Ekmeğin içine yine hamurdan yapılmış renkli insan figürleri yerleştiriliyor.
Kökeni Aztekler’e dayanan, Meksika’ya özgü ve son derece özgün olan bu Ölüler Günü döneminde herkes kaybettiği yakını için günler öncesinden ‘altar’ adı verilen bir sunak hazırlıyor.
Ölmüş ruhların anıldığı bu son derece renkli atmosferin havasından çıkıp, bir an ölümün gerçekliğini hatırlayarak üzüldüğüm altar ‘şiddet sonucunda hayatını kaybeden kadınlar için’ yapılmış olan altar oluyor.
Çocuklar ve bebeklerin ruhlarının onurlandırıldığı ve anıldığı gece 1 Kasım gecesi. Bu gece aile bireyleri mezarlıklara gidiyor ve ölen kişinin sevdiği şarkılar söyleniyor, mezarı başında yenilip içiliyor. Aynı zamanda müzik yapan ‘estudiantina’ adı verilen gruplar oluyor.
Sık sık mezcal ‘shot’ yapan grup üyeleri bu geceyi ne kadar ve nasıl hatırlar orası muamma… Bu son derece bakımlı ve binlerce mumla aydınlatılmış mezarlıklar arasında, kaybettikleri yakınlarını anmaya gelmiş aile üyelerine rahatsızlık vermeden dolaşmak, zaman zaman bir festival havasına dönüşen anları gecenin karanlığında hafızama kaydetmek için çabalıyorum.
Gece geç saatlere kadar taco, quesadilla, tlayuda gibi Meksika lezzetlerinin olduğu tezgahlarda hareket bitmiyor.
Birbirinden çılgın, korkunç aynı zamanda eğlenceli kostümler gecenin karanlığında bandonun peşi sıra mahalle mahalle yürüyor. Biz de bu kervana katılıyoruz ve hiç geçmediğimiz sokakların, mahallelerin köşelerinde, tek sıra evlerin önünde gecenin o saatinde bir takım çılgın kostümler etrafımızı sarmış halde rüyada gibi dans ediyoruz. Birbirini tanımayan insanların bir anda böyle bir eğlencenin içinde hep beraber eğlenmesini harika buluyorum.
Türkiye’de Ölüler Bayramı…
Iğdır’da caferiler, her yıl Nevruz’dan önceki salı ve perşembe günleri, Nevruz geleneğinin önemli parçalarından biri olan ölü bayramı kapsamında kabir ziyaretleri yapıyor. Fotoğraf: Kürşad Bayhan
Iğdır’da caferiler, her yıl Nevruz’dan önceki salı ve perşembe günleri, Nevruz geleneğinin önemli parçalarından biri olan ölü bayramı kapsamında kabir ziyaretleri yapıyor. Fotoğraf: Kürşad Bayhan
Bu zamanda bozulan mezarlar tamir ediliyor. Yıl içinde ölen vatandaşların yakınları için de yas tutuluyor ve evleri ziyaret ediliyor. Bu ziyaretlerin sonunda da nevruz kutlamaları yapılıyor.Fotoğraf: Kürşad Bayhan
Özelikle büyükşehirlerde yaşayan bazı dinî ya da farklı kültürel pratiklere sahip topluluklar Iğdır’a gelerek bu törene katılır.Fotoğraf: Kürşad Bayhan
Meksika’daki ölüler günü ile benzerlikler ve farklılıklarYrd. Doç. Dr. Adem Sağır “ölüm, kültür ve kimlik: Iğdır ölü bayramı ile Meksika ölü günü örneği” başlıklı makalesinde benzerlikleri ve farklılıkları irdeliyor: Fotoğraf: Kürşad Bayhan
Evin içine sunaklar hazırlanır ve bu sunaklara ölünün sevdiği yemekler, ölüye ait fotoğraflar koyulur ve kandiller yakılır. Evin içerisi, böylece ölüme dair düşüncenin ve inançların organize ettiği bir kimlik yapısına bürünür."