Bahar Gündoğdu/ Instagram: @nerdesinbahar
'Maskeli Kadınlar'ın peşinde ilginç macera! "Hayal ettiğim belgeselin içinde gibiydim..."
Keşm Adası, İran'ın Hormozgan Bölgesi'ne bağlı, Basra Körfezi'nde bulunan bir ada... Aynı zamanda İran'ın en büyük adası... Burada Keşm’e komşu dört ada daha var. Larak, Hengam, Hormuz ve Nas... İran Körfezi’nin sıcak ve balık zengini suları bu bölgede yer alıyor. Özellikle yöresel kadın kıyafetleri ve kadınların yüzüne örttüğü maskeler çok ilginç... Hatta bu kadınları fotoğraflamak neredeyse imkânsız… Fotoğraf uğruna yola düştüm ve ilginç şeyler yaşadım. İşte size Keşm Adası maceram…
Keşm Adası, İran'ın Hormozgan Bölgesi'ne bağlı, Basra Körfezi'nde bulunan bir ada... Aynı zamanda İran'ın en büyük adası... Burada Keşm’e komşu dört ada daha var. Larak, Hengam, Hormuz ve Nas... İran Körfezi’nin sıcak ve balık zengini suları bu bölgede yer alıyor. Özellikle yöresel kadın kıyafetleri ve kadınların yüzüne örttüğü maskeler çok ilginç... Hatta bu kadınları fotoğraflamak neredeyse imkânsız… Fotoğraf uğruna yola düştüm ve ilginç şeyler yaşadım. İşte size Keşm Adası maceram…
Fotoğraflar: Bahar Gündoğdu, Alamy
Fotoğraflar: Bahar Gündoğdu, Alamy
30 gündür İran’daydı. Keşm Adası’na gitmişti ama maskeli kadınları fotoğraflayamadığını anlatıyordu. Çektiği fotoğraflar çok uzaktan ve kötüydü. Hem de öyle profesyonel bir makinayla… Benimse elimde sadece bir cep telefonu vardı.
Bir gece yarısı Şiraz’dan otobüse bindik ve maceram başladı. Şiraz-Keşm Adası arası sekiz saat sürüyor. İran’nın konforlu otobüslerinde gece uyuyarak yolculuk ediyoruz. Sabah güz ağarırken gözümüzü adaya geçen feribotta açıyoruz.
Nasıl bir fırsat kaçırdık böyle? Meğer o kadınlardan biriyle sekiz saat yolculuk yapmışız ve farkında bile değilmişiz. Naeim’in beş ablası varmış. Biz sabah yedi gibi eve vardığımızda herkes uyuyordu ve ev çok sessizdi.
Kendi ablalarının fotoğrafının çekilmesini istememiş anlaşılan. Evin arkasında bir bahçedeyiz. Kadınlar bir hazırlık içinde. Biri palmiye yapraklarından bir şey yapıyor. Diğeri hamur hazırlıyor. Ben fotoğraf ve video için kalkınca açık olan başını kapatıyor.
Fotoğrafları silip yeniden çekiyorum. Rahatsız etmek en son isteyeceğim şey. Keşm Adası’nın yerel ekmeği Tomoşi pişiriyorlarmış. Sac gibi bir ocağın üstüne daireler çizerek sıvadığı, zar gibi nişastadan bir hamur ve ateşten almadan önce palmiyeden yaptıkları fırçayla üzerine damlatılan balık suyu.
Enteresan bir karışım. Her zamanki gibi yer sofrasındayız ve her zamanki gibi çay termosa demlenmiş. Bir bardak çay veriyorlar. O balık suyunun kırmızılığı beni biraz itse de tabi ki, yiyip tadına bakacağım. “Gözlerini kapa ve ye Bahar” diyorum. Balık suyunun kırmızı görüntüsünün aksine müthiş lezzetli bir ekmek bu, çıtır çıtır. Çocuklar sıraya girmiş. Pişen ekmeği kapan sofraya oturuyor. Onları izliyorum.
O her zamanki krem peynir yine sofrada. Onu sürüp yiyor çocuklar. Öyle de deniyorum. Çok güzel oluyor. Çaydan bir yudum alınca bal gibi şekerli olması beni şaşırtıyor. Bu kadar çocuk olunca şekeri içine katıp getirmişler diye düşünmüştüm ama sonraki günlerde her gittiğimiz yerde bu bal gibi şekerli baharatlı çaylardan içmek zorunda kalacağımızı o an bilmiyoruz.
O kadar kalabalıklar ki, biraz da yoksullar ama bir o kadar da mutlular. Arkadaşım pek mutlu değil ama ben hayal ettiğim belgeselin içinde gibiyim. Bu kalabalık içinde hayatımda gördüğüm en mutlu insanları seyrediyorum. Evin hijyeni ve kokusu aklıma geldikçe mutluluğun başka bir şeyle ilgisi olduğunu düşünüyorum.
Keşm Adası’nın maskeli kadınları
Maskeli kadınları fotoğraflamaktan ümidi kesmiştim artık. Tüm denemelerimiz boşa çıkıyordu. Fırsatımız olmuştu ama kaçırmıştık. Şiraz’da çarşıda, Keşm Adası’nda yollarda görmüştük, konuşmak istemiştik ama çekinmiştik. Hele ki o gün cumaydı… Cuma günleri sokağa çıkmazlarmış. Çıksalar bile kaçarlarmış ki, bir köyden geçerken buna şahit olmuştuk.
Maskeli kadınları fotoğraflamaktan ümidi kesmiştim artık. Tüm denemelerimiz boşa çıkıyordu. Fırsatımız olmuştu ama kaçırmıştık. Şiraz’da çarşıda, Keşm Adası’nda yollarda görmüştük, konuşmak istemiştik ama çekinmiştik. Hele ki o gün cumaydı… Cuma günleri sokağa çıkmazlarmış. Çıksalar bile kaçarlarmış ki, bir köyden geçerken buna şahit olmuştuk.
‘Chakkooh’ denilen bölgeye geldik. Artık akşam olmak üzereydi. Arabaya yer ararken bir baktık bir ağacın altında, arabaların arasında maskeli kadınlar oturuyorlar. O an gözlerime inanamadım. Yanlarına gidip konuşmaya çalıştık. “Fotoğraf” dedik. Güldüler ve izin verdiler. Hayal gibiydi.
Elleriyle ağızlarını kapatıyorlardı ama gülüyorlardı. Bize çok güldüler. Hep birlikte eğleniyorduk. Dillerimiz ayrıydı ama kadındık en nihayetinde. Üç kadından ikisi bu dediklerimizi bizimle birlikte yaptı. Sadece bir tanesi arkasını döndü ve sessiz kaldı.
Yerde oturan yaşlı teyzeyle ne ara sarmaş dolaş olduk bilmiyorum. Yaşlı teyzemle birbirimizin takılarını, giysilerini gösterip beğendik. Ellerim ellerine, gözlerim gözlerine, yüreğim yüreğine değdi. Her an birisi gelecek ve bizi kovalayacak telaşımız vardı. Sonradan fotoğrafları gören bir İranlıdan öğrendiğime göre şalvarı el işiymiş ve çok pahalıymış.
Bandar Abbas kadınları
Maske kullanımı 200 küsür yıllık bir gelenekmiş. ‘Burka’ diyor onlar. Bandar Abbas’da kaldığımız evin kapısına pazar kuruluyordu. Orada pazar tezgâhındaki balıkçı kadınları fotoğrafladık. Onlardan alışveriş yaptık. Bir kısmı fotoğraf çekerken tepki gösterdi bir kısmı kol kola bize poz verdi.
Maske kullanımı 200 küsür yıllık bir gelenekmiş. ‘Burka’ diyor onlar. Bandar Abbas’da kaldığımız evin kapısına pazar kuruluyordu. Orada pazar tezgâhındaki balıkçı kadınları fotoğrafladık. Onlardan alışveriş yaptık. Bir kısmı fotoğraf çekerken tepki gösterdi bir kısmı kol kola bize poz verdi.
Keşm Adası’ndaki maskeler yüzün büyük bir bölümünü açıkta bırakırken buradaki maskeler tamamen kapalıydı. “Fotoğraf çekebilir miyiz?” diye sorduğumuz çoğu kadından hayır cevabı aldık. Israr da etmedik. Teşekkür edip gülümsedik birbirimize. Ülke içinde ülke gibi olan İran’da kuzeydekiler başka, Tahran’daki kadınlar başka, Güney İran ise tamamen ayrı bir dünyaydı.
Çektiğim tüm fotoğrafları Fernando’ya yolladım. İnanamadı. İran’ın güneyi başlı başına ayrı bir ülke gibi… Tekrar kuzeye döndüğümüzde kuzeydekilerde o maskeleri ilk kez gördüler. İnanamadılar. Seyahatlerimde doğayı, şehirleri geziyordum ama bu seferki deneyimi ömrümün sonuna kadar unutmam mümkün değil. İran ile ilgili daha fazla bilgiye 'www.nerdesinbahar.com' blog adresinden ulaşabilirsiniz.