Paylaş
1995 yılında, her kasım ayı “Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı” olarak belirlendi. O tarihten beri, tüm sağlık kuruluşları ve ilgili sivil toplum örgütleri tarafından kasım ayı boyunca, konu ile ilgili farkındalığı artırmak amacıyla; çeşitli etkinlikler düzenleniyor, duyurular yayımlanıyor.
Ben de bu vesileyle konuya hâkim bir doktorla görüşüp, ondan öğrendiklerimi Sizler’ le paylaşmak istedim. Ve Koç Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden, nefes alma sorunum nedeniyle yaşadığım rahatsızlıklarda defalarca hayatımı kurtarmış olan Sevgili Doktorum F. Işıl Uzel’ den randevu alarak, kendisini ziyaret ettim. Bana vermiş olduğu değerli bilgiler için, buradan kendisine tekrar teşekkür ediyorum.
1991’de St. Georg Avusturya Kız Lisesi'nden, 1997'de de İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi'nden derece ile mezun olan Dr. Uzel, 1998 yılında USMLE (United States Medical Licensing Examination -ABD Tıp Doktorluğu Lisans İmtihanı) sınavını geçip ECFMG (Educational Commission for Foreign Medical Graduates) sertifikasını almış, göğüs hastalıkları konusundaki bilgilerine çok güvendiğim, ayrıca kendisini çok da sevdiğim bir doktor. Türk Toraks Derneği Klinik Sorunlar Çalışma Grubu üyesi, American Thoracic Society (ATS)‘de Thoracic Oncology Assembly üyesi, European Respiratory Society (ERS)’de Clinical Problems Assembly üyesi olan Dr. Uzel’ in başlıca klinik ilgi alanları şöyle sıralanıyor:
Akciğer kanseri en sık görülen ve tüm dünyada en çok ölüme yol açan kanser türü. Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC) verilerine göre 2022 yılında 2,5 milyon kişi akciğer kanseri tanısı almış ve 1,8 milyondan fazlası ne yazık ki bu nedenle hayatını kaybetmiş bulunuyor.
Akciğer kanseri, akciğerlerde anormal hücrelerin kontrolsüz olarak çoğalması sonucunda ortaya çıkıyor. Bu hastalık, sıklıkla, bir akciğerde tek odaktan gelişmeye başlıyor. Ancak, aynı zamanda, birden fazla odaktan gelişim de söz konusu olabiliyor. Kanser hücreleri akciğerlerin tamamına, komşu dokulara veya vücudun diğer bölgelerine de yayılabiliyor.
Akciğer kanserlerinin % 80-90’ının nedeni sigara. İçilen sigara miktarı ve içilen süre ne kadar uzun ise, akciğer kanseri gelişme riski de o kadar yüksek oluyor. Yirmi yıl süreyle günde bir paket, sigara içen bir kişinin riski, içmeyen bir kişiye göre yirmi kat daha fazla. Bu oran, günde 40 sigara içenlerde ise 24 kata çıkıyor. Sigara içimi terk edildiğinde, akciğer kanserine yakalanma oranı da giderek azalıyor, beş yıl sonunda da sigara içenlerin yarısı oranına iniyor. Pipo, sigar, puro içen kişilerde de akciğer kanserine yakalanma riski, içmeyenlere göre daha fazla. Ayrıca, kendisi sigara içmeyen ancak uzun süre sigara dumanına maruz kalanlarda da akciğer kanseri riski artıyor. Sigara kullanımının verdiği zarara göre daha az olmakla birlikte, hava kirliliği de akciğer kanseri riskini artıran bir etken.
Genetik yatkınlık, tüberküloz gibi akciğerlerde nedbe dokusu oluşumuna neden olan bir hastalık geçirmiş olmak, radon gazı maruziyeti, sigaraya bağlı diğer akciğer hastalıklarının olması, daha önce akciğer kanseri nedeniyle tedavi görmüş bulunmak ise akciğer kanseri riskini artıran diğer nedenler arasında yer alıyor.
Akciğer kanserinin belirtileri, genellikle, erken dönemde ortaya çıkmıyor. Bu nedenle, bir çok durumda, tanı; kontrol amacıyla veya başka bir nedenle çekilen akciğer filmleri ile konuluyor. Hastalığın sık görülen belirtileri:
Akciğer kanserlerinin; küçük hücreli ve küçük hücreli dışı olmak üzere başlıca iki tipi var. Bu iki ana grup tüm akciğer kanserlerinin % 90’ını oluşturuyor.
Küçük hücreli akciğer kanseri: Akciğer kanserlerinin % 15-25’ini oluşturuyor. Oldukca hızlı büyüyor ve erken dönemde uzak metastaz (yayılım) yapabiliyor.
Küçük hücreli dışı akciğer kanseri: Akciğer kanserlerinin % 70-75’i bu gruba giriyor. Başlıca üç alt grubu bulunuyor:
Hastalığın yaygınlığının, tedavi için uygun yöntemin belirlenmesi için yapılan değerlendirme ‘evreleme’ olarak adlandırılıyor. Bu değerlendirme sonucuna göre; cerrahi, radyoterapi, kemoterapi gibi tedavi yöntemlerinin seçimi hakkında karar veriliyor.
Küçük hücreli akciğer kanserinde evreleme; sınırlı ve yaygın hastalık olarak yapılıyor.
Küçük hücre dışı akciğer kanseri ise; Evre I-IV arasında dört evrede değerlendiriliyor. Evre I, II ve III, A ve B olmak üzere ikişer alt gruba ayrılıyor. Evre IV hastalığın en ileri dönemini tanımlıyor. Bu durumda tümörün göğüs kafesi dışındaki organlara yayılımı da söz konusu oluyor.
Akciğer kanseri önlenebilir kanserler arasında yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre; hastalığın nedenleri arasında %85 oranı ile tütün ürünleri, özellikle de sigara kullanımı birinci sırada yer alıyor.
2024 yılında tıp dünyasının en prestijli dergilerinden Lancet Public Health’de yayınlanan bir makalede, 185 ülkeyi kapsayan bir değerlendirme yapılmış durumda. Bu değerlendirmede; “tütünsüz nesil” (tobacco-free generation) tanımı, belirli bir yıldan sonra doğmuş kişilere tütün ürünü satışının engellenmesi anlamına geliyor.
Bu çalışmada; 2006-2010 yılları arasında doğmuş kişilere tütün satışının engellenmesi ile akciğer kanserine bağlı ölümlerin ne oranda önlenebileceği araştırılmış ve bu toplum bazlı tahmin çalışmasına göre 1,2 milyon akciğer kanserine bağlı ölümün önüne geçilebileceği sonucuna varılmış bulunuluyor.
Tütünsüz nesillere ulaşmanın, tüm dünyada sağlığı iyileştirmek için çok önemli bir adım olacağı kesin gibi görüyor…
Akciğer kanserinin bir diğer özelliği de geç belirti verebilmesi. Bu durumda, ileri evrede saptanan hastaların tedavisinde zorluklar yaşanıyor ve uygun tedaviye rağmen sağkalım oranları düşüyor. Normal akciğer grafisi ile yapılan değerlendirmelerde, başlangıç evresindeki tümörlerin gözden kaçması mümkün olabiliyor. Bu durumun önüne geçmek için, tüm dünyada; akciğer kanseri gelişimi için yüksek risk taşıyan hastaların düşük radyasyon dozu ile çekilecek akciğer bilgisayarlı tomografisi ile tarama programına alınmaları tartışılıyor. Ancak şimdilik, yalnızca 3 ülke bu taramayı ulusal sağlık programına dahil etmiş bulunuyor.
A.B.D. Önleyici Hizmetler Görev Gücü’ nün akciğer kanseri için tomografi taraması önerdiği kişiler; 50-80 yaş aralığında, 20 paket-yıl* ve üzerinde sigara içme öyküsü olan ve halen sigara içen veya son 15 yıl içinde bırakmış olan bireyler. Ayrıca, düşük doz bilgisayarlı tomografi taramalarının; akciğer kanserini erken evrede tespit ederek, ilişkili ölümleri %22’ye yakın oranlarda azalttığına dair çalışmalar da bulunuyor.
Akciğer kanseri ile ilişkili olabilecek semptomlara sahip (uzun süren öksürük, kanlı balgam çıkarma, göğüs ağrısı, nefes darlığı, kilo kaybı gibi) ya da diğer risk faktörlerine maruz kalan (mesleki ve çevresel kanserojenler, asbest maruziyeti, aile öyküsü, radon gazı, pasif sigara içiciliği, göğüs bölgesine radyoterapi) kişilerin bir Göğüs Hastalıkları Hekimi’ ne başvurmaları ve akciğer kanseri konusunda bilgi sahibi olmaları çok büyük önem taşıyor.
Ben, ne yazık ki, eşimle birlikte yaşlanma şansına sahip olamadım. Zira Sevgili Eşim Özer Yelçe’ yi “akciğer kanseri” nedeniyle 14 yıla yakın bir süre önce kaybettim. Hastalık, teşhis konulduğunda, kemiklerine de atlamış durumdaydı. Zaten teşhisten sonra, ancak dört buçuk ay hayatta kalabildi.
Ben bu yüzden çok acı çektim. Sizler de aynı acıyı çekmek ya da çektirmek istemiyorsanız, yukarıda verilen bilgileri lütfen tüm sevdiklerinizle paylaşın ve her daim sağlık ve mutlulukla kalın…
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
*Paket-yıl hesaplaması: 20 yıl boyunca günde 1 paket veya 10 yıl boyunca günde 2 paket sigara içimi 20 paket-yıl olarak belirtilmiş bulunuyor.
Not: Bu yazının hazırlanmasında öncelikle Sevgili Doktorum Işıl Uzel’den aldığım bilgilerden, Türk Kanser Derneği Destek Çağrısı’ ndan ve Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği web sitesinden yararlandım.
Paylaş