Tuğçe Özsu YALÇIN / Instagram: @tugceozsuyalcin
İnkaların doğuşu: Titicaca Gölü
Kültürü ve geleneklerini devam ettirme istekleriyle, görülmesi gereken ülkelerinden Bolivya ve Peru... Kıtanın en büyük tatlı su gölü çevresindeki yaşamları tecrübe ettiğinizde, hem İnka halkının doğuşuna tanıklık edeceksiniz hem de seyahat etmenin en güzel yanı olan sizden farklı yaşamların da var olduğunu gözlerinizle göreceksiniz.
Güney Amerika kıtası ülkelerinden Peru ve Bolivya arasında kalan, kıtanın en büyük tatlı su gölü Titicaca, hem coğrafi hem de tarihsel açıdan büyük önem taşıyor. 8 bin 882 km metrekarelik alana sahip olan bu heybetli gölün yüzde 60'ı Peru, yüzde 40'ı ise Bolivya sınırında yer alıyor.
Gerçekdışı söylemlerin sıkça duyulduğu ülkelerden olan Güney Amerika ülkelerinde, gölün derinliği konusunda da bilimsel olmayan dipsiz söylentisi en çok duyacaklarınız arasında. Ancak ölçümlere göre gölün en derin noktası 284 metre olarak kayıtlara geçmiş bulunmakta.
Her iki ülkeden de ziyaret edebileceğiniz Titicaca için, Peru tarafındaki Puno kentini, Bolivya tarafından ise Copacabana'yı geçiş için kullanmanız gerekiyor.
Ülkemizden Titicaca gölüne ulaşabilmek için, Avrupa aktarmalı uçuşları kullanarak ister Peru'nun başkenti Cusco'dan Puno' ya geçebilir, isterseniz de Bolivya'nın başkenti La Paz'dan Copacabana'ya geçerek göle ulaşabilirsiniz.
Bolivya sınırları dahilinde bulunan Isla del sol yani Güneş adası, tarihsel olarak en önemli ada olduğu için ziyaret etmeden gelmemeniz gerekenlerden. İnka efsanelerine göre en güçlü tanrı olan Güneş tanrısı İnti'nin bu adada doğduğu kabul ediliyor ve Güneş tanrısının oğlu olarak bilinen İnkaların ilk kralı Manco Capac ile karısı aynı zamanda kardeşi olan Mama Ocllo'nun İnti tarafından adadaki kedi başı şeklindeki kayaya bırakıldığına inanılıyor. Bu adada soylarını devam ettiren çift ile birlikte de İnka halkının doğuşu da gerçekleşmiş bulunuyor.
Turizmin adada gelişmesiyle geçim kaynaklarının da çeşitlendiği Aymara aileleri evlerinin odalarını kiraya vererek hem ek gelir elde edip, hem de gezginlere kültürlerini tanıma fırsatı veriyorlar. İspanyolca konuşabilseler de aralarında Aymara yerel dilini kullanarak iletişim kuruyorlar.
Titicaca Gölü çevresinde yaşayan halkın ana geçim kaynağı balıkçılık olsa da tarihi İnkalara dayanan teraslama yöntemiyle de çoğu kayalıklardan oluşan adada tarım yapmayı da sürdürüyorlar. Her çeşit sebzeyi yetiştirmeyi başardıkları bu sistemle hayatlarını devam ettiriyorlar.
Gelelim gölün Peru kısmına ki kültürlerine bağlılıklarıyla dikkat çeken ve İnka kültürünü hala devam ettiren Quechua halkına. Geçmişte savaşçı İnkalardan korunmak amacıyla gölün ortasında sazlıklardan yapılma yüzen adalarda yaşamayı tercih eden Quechua halkı, günümüzde de karada yaşamayı reddederek bu sallanan adalarda yaşamayı tercih ediyorlar.
Uro adaları denen adalarda yaşayanlara da Uros deniyor ve Urosların yaşadığı adalardan gölde yaklaşık 40 adet bulunuyor. Adaları ziyaret etmek isteyenleri kabul eden halk her turistik bölgede olduğu gibi ticari olarak ta bundan gelir elde etmeye başlamışlar. Yerel kıyafetleriyle sizi karşılayıp yaşamlarına dahil ediyorlar, gelir elde etme kısmını da elleriyle yaptıkları renkli takılar ve çeşitli el işlerini satarak sağlıyorlar.
Yine el yapımı sandallarıyla gölün üzerindeki ulaşımı sağlayan Qechua halkının yaşadığı Peru tarafındaki en meşhur ada Taquila Adası. Örgü ören erkekleriyle meşhur olmuş olan bu adada hayat, günümüz şartlarından çok uzakta yaşanıyor. Kabarık etekli kısa boylu kadınlar, kukuleta şapkalı erkekler, hiçbir teknoloji ile bağlantı kurmadan hayatlarına devam ediyorlar. Şef sisteminin geçerli olduğu adada düzen de bu şekilde sağlanıyor.
Eğer Bolivya tarafındaysanız ada ziyaretleriniz sonrasında geçmişte İspanyol egemenliğinin izlerini taşıyan balıkçı kasabası Copacabana'ya geçip Titicaca'ya ve İnkalara karşı buz gibi bir bira içmeyi unutmayın.