İlber Hoca’nın sözüne uydular... “Evlenip mobilyacı gezeceklerine dünyayı geziyorlar”
Yeşim ve Özkan Kara çifti yollarda olan iki gezgin. Onların evlenirken hayallerinde ‘sade ve özgür’ bir yaşam vardı. Önce Türkiye’de dolaşmaya başladılar. Denizli’de tanıştıkları Elif Teyze ve Mehmet Amca’nın kendi tasarladıkları karavanı görünce ‘hayallerindeki yaşam’ı buldular. Amerika’ya gidip bir karavan satın aldılar. Şu sıralar Meksika’dalar. Kara çiftiyle yaşadıkları serüveni, nasıl böyle bir karar verdiklerini konuştuk.Serkan OCAK / serkan.ocak@hurriyet.com.tr
Yeşim ve Özkan Kara çifti yollarda olan iki gezgin. Onların evlenirken hayallerinde ‘sade ve özgür’ bir yaşam vardı. Önce Türkiye’de dolaşmaya başladılar. Denizli’de tanıştıkları Elif Teyze ve Mehmet Amca’nın kendi tasarladıkları karavanı görünce ‘hayallerindeki yaşam’ı buldular. Amerika’ya gidip bir karavan satın aldılar. Şu sıralar Meksika’dalar. Kara çiftiyle yaşadıkları serüveni, nasıl böyle bir karar verdiklerini konuştuk.
Kendinizden bahsedebilir misiniz? Karavanlı hayatınızdan önce neler yapıyordunuz?
Yeşim: Ege Üniversitesi Biyokimya Bölümü’nden yüksek lisans derecesiyle mezun oldum. Kendi alanımda çalışma şansım ne yazık ki olmadı. Uzun bir süre iş aradım; öğretmenlik, satış temsilciliği ve iş güvenliği uzmanlığı gibi geçici işlerde çalıştım. Şimdi yollarda olduğumuz için sosyal medya hesaplarımızı yönetiyorum. Aynı zamanda da gezimizi yazılı hale getiriyorum. Bir nevi ‘yazı işleri ve halkla ilişkilerden sorumluyum’ diyebilirim.
Özkan: İTÜ Telekomünikasyon Mühendisliği’nden mezun oldum. Kendi mesleğimle çok alakalı olmasa da borsa yazılımlarıyla uğraşmaya başladım. Şu an hâlâ otomatik alım satım yapan robot yazılımlar ve göstergeler geliştiriyorum. Bir kuruma bağlı olarak çalışmadığım için gezimizde de çalışmaya devam ediyorum. Tabii bu iş bana gezimizde çok büyük rahatlık sağlıyor. Aynı zamanda da YouTube kanalımıza içerikler üretiyorum.
Yeşim: Ege Üniversitesi Biyokimya Bölümü’nden yüksek lisans derecesiyle mezun oldum. Kendi alanımda çalışma şansım ne yazık ki olmadı. Uzun bir süre iş aradım; öğretmenlik, satış temsilciliği ve iş güvenliği uzmanlığı gibi geçici işlerde çalıştım. Şimdi yollarda olduğumuz için sosyal medya hesaplarımızı yönetiyorum. Aynı zamanda da gezimizi yazılı hale getiriyorum. Bir nevi ‘yazı işleri ve halkla ilişkilerden sorumluyum’ diyebilirim.
Özkan: İTÜ Telekomünikasyon Mühendisliği’nden mezun oldum. Kendi mesleğimle çok alakalı olmasa da borsa yazılımlarıyla uğraşmaya başladım. Şu an hâlâ otomatik alım satım yapan robot yazılımlar ve göstergeler geliştiriyorum. Bir kuruma bağlı olarak çalışmadığım için gezimizde de çalışmaya devam ediyorum. Tabii bu iş bana gezimizde çok büyük rahatlık sağlıyor. Aynı zamanda da YouTube kanalımıza içerikler üretiyorum.
Karavan hayatınıza nasıl girdi? Hikâyesi nedir?
Yeşim: Aslında her insanın hayalinde vardır... “Şöyle bir karavanım olsa, atlasam da dünyayı gezsem...” diye. İkimizin de vardı öncelerde ama hayatımızda hiç gerçekten bir karavanın içini görmemiştik. Çadırlı kamp yaptığımız dönemde Denizli Kefe Yaylası’na kampa gitmiştik. Kamp alanına vardığımızda tadilat nedeniyle kapalı olduğunu gördük. Karanlığa kaldığımız için de yakınlarda gördüğümüz bir ışığı takip edip karavanlı bir çiftin yanına çadır kurduk. Sabah bizi kahvaltıya davet ettiler, ilk kez gerçek bir karavanı o zaman gördük. Elif Teyze ve Mehmet Amca ile tanışmak, emekliliklerinde kendi elleriyle tasarlayıp yaptıkları karavanı gezmek, onlardan karavan hayatı hikâyelerini dinlemek bizim dönüm noktamız oldu. “Bize bir karavan lazım” dedik.
Yeşim: Aslında her insanın hayalinde vardır... “Şöyle bir karavanım olsa, atlasam da dünyayı gezsem...” diye. İkimizin de vardı öncelerde ama hayatımızda hiç gerçekten bir karavanın içini görmemiştik. Çadırlı kamp yaptığımız dönemde Denizli Kefe Yaylası’na kampa gitmiştik. Kamp alanına vardığımızda tadilat nedeniyle kapalı olduğunu gördük. Karanlığa kaldığımız için de yakınlarda gördüğümüz bir ışığı takip edip karavanlı bir çiftin yanına çadır kurduk. Sabah bizi kahvaltıya davet ettiler, ilk kez gerçek bir karavanı o zaman gördük. Elif Teyze ve Mehmet Amca ile tanışmak, emekliliklerinde kendi elleriyle tasarlayıp yaptıkları karavanı gezmek, onlardan karavan hayatı hikâyelerini dinlemek bizim dönüm noktamız oldu. “Bize bir karavan lazım” dedik.
Kendinizi bir gezgin olarak görüyor musunuz, gezgin olmaya ya da böyle bir tura çıkmaya nasıl karar verdiniz? Kendinizi bir gezgin olarak görüyor musunuz, gezgin olmaya ya da böyle bir tura çıkmaya nasıl karar verdiniz?
Özkan: Biz kendimizi sıradan insanlar olarak görüyoruz. Hayatımızı birleştirmeye karar verdiğimizde ikimizin de hayalinde özgür ve sade bir yaşam vardı. İkimiz de yeni yerler görmenin, yeni deneyimler kazanmanın, kredi ile borçlanarak ev ve araba sahibi olmaktan, 8-5 çalışmaktan daha değerli olduğuna inanıyorduk. Hani İlber Hoca’nın bir lafı var ya “Evlenip mobilyacı gezeceğinize dünyayı gezin” diye... Biz de onu düşünerek bu tura çıkmaya karar verdik.
Özkan: Biz kendimizi sıradan insanlar olarak görüyoruz. Hayatımızı birleştirmeye karar verdiğimizde ikimizin de hayalinde özgür ve sade bir yaşam vardı. İkimiz de yeni yerler görmenin, yeni deneyimler kazanmanın, kredi ile borçlanarak ev ve araba sahibi olmaktan, 8-5 çalışmaktan daha değerli olduğuna inanıyorduk. Hani İlber Hoca’nın bir lafı var ya “Evlenip mobilyacı gezeceğinize dünyayı gezin” diye... Biz de onu düşünerek bu tura çıkmaya karar verdik.
Özkan: Biz kendimizi sıradan insanlar olarak görüyoruz. Hayatımızı birleştirmeye karar verdiğimizde ikimizin de hayalinde özgür ve sade bir yaşam vardı. İkimiz de yeni yerler görmenin, yeni deneyimler kazanmanın, kredi ile borçlanarak ev ve araba sahibi olmaktan, 8-5 çalışmaktan daha değerli olduğuna inanıyorduk. Hani İlber Hoca’nın bir lafı var ya “Evlenip mobilyacı gezeceğinize dünyayı gezin” diye... Biz de onu düşünerek bu tura çıkmaya karar verdik.
Özkan: Biz kendimizi sıradan insanlar olarak görüyoruz. Hayatımızı birleştirmeye karar verdiğimizde ikimizin de hayalinde özgür ve sade bir yaşam vardı. İkimiz de yeni yerler görmenin, yeni deneyimler kazanmanın, kredi ile borçlanarak ev ve araba sahibi olmaktan, 8-5 çalışmaktan daha değerli olduğuna inanıyorduk. Hani İlber Hoca’nın bir lafı var ya “Evlenip mobilyacı gezeceğinize dünyayı gezin” diye... Biz de onu düşünerek bu tura çıkmaya karar verdik.
Türkiye’de önce nereleri gezdiniz? Bu karavan seyahatine nasıl karar verdiniz?
Özkan: İlk önce yaşadığımız yer olan Antalya çevresini gezdik. Başlarda günübirlik geziler yapıyorduk. İstanbul, Büyükada, Kocaeli’ni gezdik. Sonraları çadırlı kamp yapmaya başladık. Adrasan, Kaş, Olimpos, Marmaris, Dalyan, Yedigöller, Salda, Bartın, Fethiye, Isparta ve çevresinde kısa kamplar yaptık. Daha sonra ilk uzun kamplı gezimize Antalya’dan başlayıp Kapadokya ve Doğu Karadeniz’i gezdik. İkinci uzun kamplı gezimiz ise İzmir çevresinde oldu. Bir süre sonra sadece tatillerde, hafta sonu gezmek bize yetmemeye başladı. “Daha uzun, daha güvenli ve daha az maliyetle nasıl gezilebilir?” diye düşündüğümüzde de karşımıza hep karavan çıkıyordu. Bu gezileri yaşam tarzımız haline getirmek istiyorduk.
Yeşim: İstediğimiz hayat, az eşya ile yaşayarak paramızı yeni deneyimlere ve güzel anılara harcamaktı. Evlendikten sonra birikimlerimizle ev, araba almak yerine hayallerimizi gerçekleştirelim, “Dünya turuna çıkalım” dedik. Bu nedenle düğünümüzü planlarken bir yandan da dünya turu hazırlıkları yapmaya başladık. Özkan zaten internet üzerinden çalışıyordu. Ben de istifa edecekken işimden oldum. Olabildiğince para biriktirdik. Düğünümüze gereksiz paralar harcamadık. Özkan’ın arabası vardı, onu sattık. Yaklaşık bir yıl harcadık planlara. Çok yorucu ama heyecanlı bir süreçti. Düğünümüzden bir hafta sonra uçakla Los Angeles’a geldik ve buradan 91 model eski bir karavan aldık. Her şey böyle başladı...
Özkan: İlk önce yaşadığımız yer olan Antalya çevresini gezdik. Başlarda günübirlik geziler yapıyorduk. İstanbul, Büyükada, Kocaeli’ni gezdik. Sonraları çadırlı kamp yapmaya başladık. Adrasan, Kaş, Olimpos, Marmaris, Dalyan, Yedigöller, Salda, Bartın, Fethiye, Isparta ve çevresinde kısa kamplar yaptık. Daha sonra ilk uzun kamplı gezimize Antalya’dan başlayıp Kapadokya ve Doğu Karadeniz’i gezdik. İkinci uzun kamplı gezimiz ise İzmir çevresinde oldu. Bir süre sonra sadece tatillerde, hafta sonu gezmek bize yetmemeye başladı. “Daha uzun, daha güvenli ve daha az maliyetle nasıl gezilebilir?” diye düşündüğümüzde de karşımıza hep karavan çıkıyordu. Bu gezileri yaşam tarzımız haline getirmek istiyorduk.
Yeşim: İstediğimiz hayat, az eşya ile yaşayarak paramızı yeni deneyimlere ve güzel anılara harcamaktı. Evlendikten sonra birikimlerimizle ev, araba almak yerine hayallerimizi gerçekleştirelim, “Dünya turuna çıkalım” dedik. Bu nedenle düğünümüzü planlarken bir yandan da dünya turu hazırlıkları yapmaya başladık. Özkan zaten internet üzerinden çalışıyordu. Ben de istifa edecekken işimden oldum. Olabildiğince para biriktirdik. Düğünümüze gereksiz paralar harcamadık. Özkan’ın arabası vardı, onu sattık. Yaklaşık bir yıl harcadık planlara. Çok yorucu ama heyecanlı bir süreçti. Düğünümüzden bir hafta sonra uçakla Los Angeles’a geldik ve buradan 91 model eski bir karavan aldık. Her şey böyle başladı...
Karavanınıza ‘Düldül’ ismini koydunuz. İsme nasıl karar verdiniz? Karavanı ne kadara satın aldınız?
Yeşim: Karavanı ilk aldığımızda isim koymak istedik. Sonuçta hem evimiz hem arabamız, bizimle gezecek, her türlü kahrımızı çekecek, her anımıza ortak olacaktı. Takipçilerimize soralım dedik ve ufak çaplı bir anket düzenledik. Çok ilginçtir, çoğu kişi de anlaşmış gibi ‘Düldül’ dedi. Bizim de çok hoşumuza gitti.Böylece adını Düldül koyduk. Düldül’ü 7 bin dolara satın aldık. Şimdilik sağ olsun her türlü kahrımızı çekiyor. Eğer karavanla gezemeyeceğimiz, karavanı götüremeyeceğimiz bir yere gitmeye karar verirsek satmayı düşünüyoruz. Çok da alıştık, nasıl ayrılırız bilemiyoruz ama şimdilik düşüncemiz bu yönde.
Yeşim: Karavanı ilk aldığımızda isim koymak istedik. Sonuçta hem evimiz hem arabamız, bizimle gezecek, her türlü kahrımızı çekecek, her anımıza ortak olacaktı. Takipçilerimize soralım dedik ve ufak çaplı bir anket düzenledik. Çok ilginçtir, çoğu kişi de anlaşmış gibi ‘Düldül’ dedi. Bizim de çok hoşumuza gitti.Böylece adını Düldül koyduk. Düldül’ü 7 bin dolara satın aldık. Şimdilik sağ olsun her türlü kahrımızı çekiyor. Eğer karavanla gezemeyeceğimiz, karavanı götüremeyeceğimiz bir yere gitmeye karar verirsek satmayı düşünüyoruz. Çok da alıştık, nasıl ayrılırız bilemiyoruz ama şimdilik düşüncemiz bu yönde.
Tur programınız nasıl, nereden başladınız? Bundan sonra nereye devam edeceksiniz?
Özkan: İlk altı aylık süreçte ABD’nin batı tarafını kuzeyden güneye epey bir dolaştık. Şimdi Meksika’ya geçtik. İki haftadır Meksika’dayız. Çünkü turist vizesi ile ABD’de maksimum 180 gün kalınabiliyor 1 yıl içerisinde. İlk planımız tüm Amerika kıtasını gezmek ama bu ne kadar sürer ve nasıl olur bilemiyoruz. Şu an Meksika için de kesin bir plan yapmadık. Araştırmalara devam ediyoruz. Belki Meksika’dayken uçakla Küba’ya gideriz...
Özkan: İlk altı aylık süreçte ABD’nin batı tarafını kuzeyden güneye epey bir dolaştık. Şimdi Meksika’ya geçtik. İki haftadır Meksika’dayız. Çünkü turist vizesi ile ABD’de maksimum 180 gün kalınabiliyor 1 yıl içerisinde. İlk planımız tüm Amerika kıtasını gezmek ama bu ne kadar sürer ve nasıl olur bilemiyoruz. Şu an Meksika için de kesin bir plan yapmadık. Araştırmalara devam ediyoruz. Belki Meksika’dayken uçakla Küba’ya gideriz...
Bunu herkes yapabilir mi? ‘Hayallerini gerçekleştirmek isteyenlere’ ne gibi tavsiyeleriniz var?
Yeşim: Herkesin bir ‘karavanla dünya turu’ hevesi var. Sürekli “Hayallerimizi yaşıyorsunuz” diye mesajlar geliyor. “Kolay mı” derseniz, “Hayır, hiç de kolay değil ama imkânsız da değil!” Bence insanın önündeki en büyük engel kendisi. Her insanın yaşamak istediği hayat tarzı farklı, bu hayat tarzı herkesin yapabileceği türden değil bence...
Yeşim: Herkesin bir ‘karavanla dünya turu’ hevesi var. Sürekli “Hayallerimizi yaşıyorsunuz” diye mesajlar geliyor. “Kolay mı” derseniz, “Hayır, hiç de kolay değil ama imkânsız da değil!” Bence insanın önündeki en büyük engel kendisi. Her insanın yaşamak istediği hayat tarzı farklı, bu hayat tarzı herkesin yapabileceği türden değil bence...
Bu turu neden Türkiye’de değil de Amerika’da yapmaya karar verdiniz?
Yeşim: Karavanla gezmek aslında az maliyetli olsa da Türkiye’de karavan almak veya yaptırmak çok maliyetli. Bu sadece karavan için geçerli değil, ülkemizde genel olarak araç satın almak çok pahalı. Hele karavan almak, yaptırmak büyük bir lüks maalesef. Yurtdışında, özellikle de Avrupa, Amerika, Kanada ve Avustralya gibi ülkelerde karavancılık çok yaygın. Biz de hem karavanların ucuz olduğu hem de karavan kültürünün yaygın olduğu bir yer olduğu için Amerika’yı tercih ettik. Amerika’da devletin belirlediği, 14 gün kalınabilen pek çok ücretsiz kamp yeri, pek çok ücretsiz atık ve su istasyonu var. Kısacası Amerikalılar karavancılar için her türlü imkânı düşünmüş.
Yeşim: Karavanla gezmek aslında az maliyetli olsa da Türkiye’de karavan almak veya yaptırmak çok maliyetli. Bu sadece karavan için geçerli değil, ülkemizde genel olarak araç satın almak çok pahalı. Hele karavan almak, yaptırmak büyük bir lüks maalesef. Yurtdışında, özellikle de Avrupa, Amerika, Kanada ve Avustralya gibi ülkelerde karavancılık çok yaygın. Biz de hem karavanların ucuz olduğu hem de karavan kültürünün yaygın olduğu bir yer olduğu için Amerika’yı tercih ettik. Amerika’da devletin belirlediği, 14 gün kalınabilen pek çok ücretsiz kamp yeri, pek çok ücretsiz atık ve su istasyonu var. Kısacası Amerikalılar karavancılar için her türlü imkânı düşünmüş.
Karavanla gezmek sanıldığı gibi kolay mı? Zorlukları nelerdir?
Özkan: Seçilen karavan türüne göre değişebilir. Bizim gibi eski ve büyük bir karavanla gezmek sanıldığı kadar kolay değil. Bize göre en zor kısmı park etmek, dar ve kalabalık yerlere büyük araçla girmek çok zor oluyor. Şehir trafiklerine girdiğimizde ödümüz kopuyor. O nedenle şehirlere girmiyoruz, mecbur kalmadıkça. Onun dışında karavanımızın eski olması, arıza yapma olasılığını da artırıyor. Bazen ‘Düldül’ümüzden değişik sesler geldiğinde çok korkuyoruz yolda kalacağız diye. Onun dışında atık istasyonu ve su depomuzu dolduracak temiz su bulmak bazen zorlayabiliyor. ABD’de pek sorun yaşamadık, karavan kültürü yaygın olduğu için pek çok ücretsiz atık boşaltma ve su alma istasyonu vardı. Fakat Meksika’da bu konuda biraz zorlanacağız gibi görünüyor.
Özkan: Seçilen karavan türüne göre değişebilir. Bizim gibi eski ve büyük bir karavanla gezmek sanıldığı kadar kolay değil. Bize göre en zor kısmı park etmek, dar ve kalabalık yerlere büyük araçla girmek çok zor oluyor. Şehir trafiklerine girdiğimizde ödümüz kopuyor. O nedenle şehirlere girmiyoruz, mecbur kalmadıkça. Onun dışında karavanımızın eski olması, arıza yapma olasılığını da artırıyor. Bazen ‘Düldül’ümüzden değişik sesler geldiğinde çok korkuyoruz yolda kalacağız diye. Onun dışında atık istasyonu ve su depomuzu dolduracak temiz su bulmak bazen zorlayabiliyor. ABD’de pek sorun yaşamadık, karavan kültürü yaygın olduğu için pek çok ücretsiz atık boşaltma ve su alma istasyonu vardı. Fakat Meksika’da bu konuda biraz zorlanacağız gibi görünüyor.
Size en çok ne soruyorlar, siz ne cevap veriyorsunuz?
Özkan: En çok sorulan soru “Bu hayat için kaç para gerekiyor?” sanırım. Bu soru biraz anlamsız geliyor, çünkü biz aynı zamanda gezerken de para kazanmaya çalışıyoruz. Birikimlerimizi olabildiğince harcamamaya çalışıyoruz. Ne kadar para kazandıysak o kadar harcıyoruz. Planlarımızı yaparken de şu şekilde düşünmüştük: Para kazandıkça yola devam edeceğiz, az kazandıysak durup daha fazla çalışacağız. Bu plana sadık kalmaya çalışıyoruz.
Özkan: En çok sorulan soru “Bu hayat için kaç para gerekiyor?” sanırım. Bu soru biraz anlamsız geliyor, çünkü biz aynı zamanda gezerken de para kazanmaya çalışıyoruz. Birikimlerimizi olabildiğince harcamamaya çalışıyoruz. Ne kadar para kazandıysak o kadar harcıyoruz. Planlarımızı yaparken de şu şekilde düşünmüştük: Para kazandıkça yola devam edeceğiz, az kazandıysak durup daha fazla çalışacağız. Bu plana sadık kalmaya çalışıyoruz.
Bu karavan yolculuğundan sonraki planınız nedir?
Yeşim: Karavan hayatının ve gezinin bize kazandırdığı en büyük alışkanlık uzun vadeli planlar yapmamak. Anı yaşamaya çalışıyoruz, ne de olsa hayat çok kısa. Sağlığımız elverdikçe, gücümüz yettikçe yola devam etmeyi düşünüyoruz. Turumuza bir süre biçmedik. Sağlığımız yerinde olduğu müddetçe, maddi durumumuz elverdiği kadar, hevesimizin devam ettiği yere kadar gitmeye niyetliyiz.
Yeşim: Karavan hayatının ve gezinin bize kazandırdığı en büyük alışkanlık uzun vadeli planlar yapmamak. Anı yaşamaya çalışıyoruz, ne de olsa hayat çok kısa. Sağlığımız elverdikçe, gücümüz yettikçe yola devam etmeyi düşünüyoruz. Turumuza bir süre biçmedik. Sağlığımız yerinde olduğu müddetçe, maddi durumumuz elverdiği kadar, hevesimizin devam ettiği yere kadar gitmeye niyetliyiz.
Türkiye’den giderken yanınıza neler aldınız?
Yeşim: Türkiye’den ayrılmadan önce minimalizm felsefesini benimsemiştik çoktan, o nedenle pek çok kıyafetimizi ve kullanmadığımız eşyalarımızı ayırıp az eşya ile yaşama denemelerine başlamıştık. Her mevsimi yaşayacağımızı düşünerek seçtik kıyafetlerimizi. Özellikle çabuk kuruyacak kıyafetler ve havlu tercih ettik. Onun dışında olmazsa olmaz
Yeşim: Türkiye’den ayrılmadan önce minimalizm felsefesini benimsemiştik çoktan, o nedenle pek çok kıyafetimizi ve kullanmadığımız eşyalarımızı ayırıp az eşya ile yaşama denemelerine başlamıştık. Her mevsimi yaşayacağımızı düşünerek seçtik kıyafetlerimizi. Özellikle çabuk kuruyacak kıyafetler ve havlu tercih ettik. Onun dışında olmazsa olmaz