AA
Huzur ve barış kenti: Antalya
Denizi, doğası, güneşi kadar kadim tarihi, sahip olduğu kültürel mirasıyla da dikkati çeken "Türk turizminin amiral gemisi Antalya", antik çağda "karışık halkların ülkesi" anlamına gelen "Pamfilya" olarak da adlandırılıyor.
Antik çağlarda 14 dilin konuşulduğu coğrafya
Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik, AA muhabirine, Antalya'nın antik dönemlerde yüzlerce kültüre vatan olduğunu, Pamfilya, Likya ve Psidia gibi antik uygarlıkların bir bölümünün bugünkü il sınırları içerisinde yer aldığını söyledi.
Çevik, "Prehistorik dönemlerden bugüne 500 bin yıldır insan toplulukları Antalya'da yaşamış ve antik çağlarda 14 dilin konuşulduğu bir coğrafyadır. Tarihin her döneminde değişen farklı kültürler yan yana bazen de bir arada yaşamışlardır. Ne zaman ki Helenizasyon ve Romanizasyon gibi emperyal kültür işgalleri oldu o zaman tek bir kültürle biçimlendiler." diye konuştu.
Bölgenin her dönem ilgi gördüğünü ifade eden Çevik, bu durumu ise tarım, hayvancılık ve denizcilik açısından elverişli olmasına bağladı. Çevik, kentte adım başı antik yerleşim yerlerinin bulunmasının da Antalya'nın dönemler boyunca yüksek ilgi gördüğünün bir kanıtı olduğunu ifade etti.
Dünyaya barış ve huzur mesajları verilebilecek en uygun yer
Kentin doğusundaki Side, Aspendos ve Perge'nin pamfilya dokusunu bir ziyaretçiye yeterince anlatacağını, Likya bölgesini tanımak isteyenlerin ise Ksanthos, Patara ve Myra'yı görmeleri gerektiğini belirten Çevik, Osmanlı ve Selçuklu izleri için ise Alanya, Elmalı ve Korkuteli'ni adres olarak gösterdi.
Antalya turizminin de eşsiz arkeolojik kalıntılar üzerinde yükseldiğinin altını çizen Çevik, şunları söyledi:"Sürüdürülebilir turizmin tek dayanağı da kültür turizmidir. Antalya eski dönemlerinde olduğu gibi bugün de uluslararası bir merkezdir. Dünya halkları burada buluşmakta ve burada birlikte yaşamaktadırlar. Dünyaya barış ve huzur mesajları verilebilecek en uygun yerdir. Geçmişin bu denli zengin kültürel birikimi, olağanüstü doğası ve modern turizm olanaklarıyla 'Cumhuriyet Antalya'sı en parlak çağını yaşamaktadır."
Birçok kaynakta bölgede Yunanlılar'dan önce Dorlar, Persler ve Hititler'in de yaşadığının belirtildiğini aktaran Çimrin, bölgenin bu nedenle çok dilli, dinli ve kültürlü bir yapıya sahip olduğunu kaydetti.
Bölgenin dışarıdan gelen pek çok saldırı girişimine ve işgale tanıklık ettiğini kaydeden Çimrin, şu değerlendirmede bulundu:"Her ne kadar dışarıdan gelen işgaller ve saldırılar olsa da ve bunlara bağlı isyanlar gerçekleşmiş olsa da bölgede yaşayan halklar arasında sıklıkla gerçekleşen bir çatışmaya dair henüz bir iz yok. Öte yandan çeşitli kaynaklar bölgenin çok ırklı bir yapıya sahip olduğunu kaydediyor. Bu yönüyle Antalya'ya farklı kültürlerin, renklerin bir arada binlerce yıldır yaşadığı bir coğrafya denilebilir. Günümüzde de onlarca milletten insanın turizm faaliyetleri kapsamında geldiği bu bölgenin, bu yönüyle tarihin en eski dönemlerinden beri bir huzur adası olduğunu bugünkü verilerle söylemek mümkün."
Türk misafirperverliği, bu destinasyonu vazgeçilmez kılıyor
Antalya Tanıtım Vakfı (ATAV) Başkanı Yeliz Gül Ege ise tarihte birçok medeniyete iskan olanağı sağlamış Antalya'nın bugün de dünyanın her bir köşesinden millete ev sahipliği yaptığını söyledi.
Geçmişte birçok uygarlığın başkenti olan Antalya'nın turizmin de başkenti olduğunu ifade eden Ege, "Farklı kültürlere sahip insanların turizmin dili olan barış içerisinde huzurla tatillerini yaptıklarını ve tekrar tekrar geldiklerini görüyoruz. Geçmişten günümüze süregelen bu geleneğin bozulmaması ve Türk misafirperverliği bu destinasyonu vazgeçilmez kılıyor." diye konuştu.