Dünyanın en kalabalık adası: Santa Cruz del Islote

Sadece 9 bin 700 metrekare büyüklüğündeki bir adada yaşamak ister miydiniz? Buranın adı: Santa Cruz del Islote... Kolombiya’daki Santa Cruz del Islota Adası dünyanın en ilginç adalarından biri... Burada 90 hane bulunuyor ve tamamen doğanın içinde dünyanın en kalabalık adalarından biri. Adanın bu hale gelmesindeki hikaye de oldukça ilginç...

Fotoğraflar: Alamy, Condé Nast Traveler

Kolombiya’daki Santa Cruz del Islote Adası, 200 metre uzunluğunda ve 60 metre genişliğinde ilginç bir ada.

Santa Cruz del Islote, San Bernardo takımadalarının kalbinde, Kolombiya'nın kıyısında yer alıyor.

Bu son derece küçük mercan adası 1200 nüfusa sahip. Büyüklüğü göz önüne alındığında, buradaki nüfus yoğunluğu Manhattan’ın dört katından daha fazla!

Adada yaşam koşulları modernlikten tamamen uzak.

Günde sadece beş saat elektrik var, musluktan akan su yok ve tatlı suyun tek kaynağı da Kolombiya donanması, oda ayda bir kez geliyor.

Adada yerleşim başlayalı 150 yıl olmuş ve zorlu koşullara rağmen kimsenin göç etmeye niyeti yok.

Efsaneye göre, balık avlamak için yeni yerler ararken küçük bir balıkçı grubu bu adayı keşfetti.

Balıkçıların bir geceyi adada geçirdikleri ve adada sivrisinek olmadığı için çok rahat uyudukları bunun sonucunda da adaya yerleştikleri biliniyor.

Bu bilginin paylaşıldığı yerlerden biride Condé Nast Traveller seyahat dergisi.

Derginin de yazdığına göre, adada yaşam bu olaydan sonra başlamış.

Balık tutmak günümüzde ada halkının en önemli işi durumunda. Alanı yaklaşık 9 bin 700 metrekare olan adada 90 ev, iki dükkan, bir okul ve bir lokanta bulunuyor.

Burada sadece birkaç da turistik yer bulunuyor. Ada sakinlerinin çoğu ya turizmle uğraşıyor ya da takımadalardan birinde çalışıyor. Ayrıca adada ne hastane var, ne de polis var.

Burada herkes birbirini tanıyor ve huzurlu bir yaşam ortamı bulunuyor.

Aslında Santa Cruz del Islote Adası'nın ibret alınması gereken bir yönü de şiddet konusu...

Ada yaklaşık bir buçuk futbol sahası büyüklüğünde. Yani saklanacak bir yeri yok. Bu yüzden suç oranı sıfır ve kapılar kilitlenmiyor.

Burada neredeyse 'şiddet' kavramı yok.

Dünyanın en huzurlu ortamı dersek yanlış olmaz.

Zaten yerli halkın çoğunluğu adadaki yaşamı huzurlu ve sakin olarak tanımlıyor ve herhangi bir şeyin ticaretini yapmıyorlar.

Adada sosyal hayat neredeyse hiç yok. Hiçbir etkinlik veya organizasyona da ev sahipliği yapamıyor.

Oldukça dar olan adada insanlar sıradan televizyon programlarını izlemek için birbirlerine misafirliğe giderek vakit geçiriyor.

Jeneratör saat 19.00'da açılıyor, beş saat sonra kapatılıyor. Neden bu saat aralığı?

Çünkü tüm diziler bu zaman aralığında!

Heyecanla beklenen bir maç olursa, birkaç ev sahibi birleşerek yeteri kadar yakıt alıp ve jeneratörü beslermiş.

Çok daha ilginç olan bilgilerden biri ise adada hayatını kaybedenlerle ilgili...

Burada yaşayan ya da yaşayanların akrabalarından biri ölürse, ölen kişi yakınlardaki başka bir adaya defnediliyor. Adada mezarlık bulunmuyor.

Karasal alan yokluğundan dolayı son yapılar denize taşarcasına inşa edilmiş.

Burada yaşayan halk ya balıkçı ya da etraftaki adalarda çalışanlar.

Son dönemde balıkçılık zorlaştığı için turizm sektörüne kayma başlamış.

Sayısı giderek artan yerli halk, bugün lüks tatil yerlerinde veya restoranlarda çalışmak için Mucura gibi yakın adalara gidiyor.