Hürriyet Seyahat | Fotoğraflar: Alamy
Dünyanın en gizemli yeri! Yaşanan olaylar FBI'ı harekete geçirdi...
Bir zamanlar Amerika’nın korkulan hapishanelerinden birinin bulunduğu Alcatraz Adası aslında son derece zengin bir tarihle dolu. Hollywood filmlerinin de etkisiyle tüm dünya tarafından bilinen San Francisco Körfezi’ndeki bu özel ada, farklı dönemlerde orduya ve hapishane sistemine ev sahipliği yapmış. Yıllar içerisinde körfezin batı kıyısının tarihi değişimine tanıklık etmiş olan ve ‘İmkansızlar Adası’ olarak da isimlendirilen bu ilgi çekici yer günümüzde turistler için bir uğrak noktası. İşte Alcatraz Adası ile ilgili ilginç bilgiler...
Kötü şöhretli gangster ve mafya babası Al Capone, Ağustos 1934'te yeni Alcatraz federal hapishanesine getirilen ilk mahkumlar arasındadır. Al Capone, Atlanta'da vergi kaçırma cezasını yerine getirirken, ayrıcalıklı davranılması için gardiyanlara rüşvet verir. Ancak adadaki hapishaneye nakledilmesinden sonra bu durum tamamen değişir.
Şartlar Al Capone'u derinden etkiler. Bir görüşmesinde hapisane müdürüne “Alcatraz benim hakkımdan geldi” dediği söylenir. Hatta 85 sayılı mahkum olarak da bilinen Al Capone adaya o kadar uyum sağlar ki, görevliler hapishane bandosunda bonjo çalmasına izin verirler. Bir zamanlar mafyanın korkulan ismi, her pazar günü hücre arkadaşlarıyla birlikte düzenli olarak İmkansızlar Adası sakinleri için müzik yapmaya başlar.
AKIL ALMAZ KAÇIŞIN PLANLANDIĞI HAPİSHANE
Tarihi boyunca toplam 36 mahkum, kaçışı imkansız bu özel ada hapishanesinden kurtulmayı dener. Bu mahkumlardan 23'ü yakalanır, 6 tanesi vurularak öldürülür ve iki kişi ise boğulur. Frank Morris ile John ve Clarence Anglin'in de aralarında olduğu diğer beş mahkum ise 1965 yapımı 'Alcatraz'dan Kaçış' filmine ilham kaynağı olur.
Kaçmaya çalışan 36 mahkumdan geriye sağ kalan kurnaz üçlü, çürüyen beton hücre duvarlarını kaşık yardımıyla kazıyarak kaçış tünellerini açarlar. Biri varmışçasına kabarttıkları yataklarına, hapishane berberinden aldıkları saçlarla yaptıkları kafaları ekleyerek gardiyanları kandırmayı başarırlar. Firarilerin eşyaları ve kıyafetleri, San Francisco Körfezi kıyılarında yüzer halde bulunsa da, bedenlerine hiç bir zaman ulaşılamaz. Bu da zekice planlarıyla adadan kaçmayı başardıkları yönündeki inancı arttırır.
ADINI DENİZ KUŞLARINDAN ALAN ADA
Bol rüzgâr alan ada, hapishane görevlileri ve suçlular sakini olmadan önce kahverengi pelikan sürülerinin yaşam alanı olmuştur. İspanyol Teğmen Juan Manuel de Ayala, 1775 yılında Golden Gate kıyılarından ilk kez geçer ve adaya Pelikanlar Adası anlamına gelen ‘La Isla de los Alcatraces’ ismini verir.
ALCATRAZ KUŞÇUSU’NIN YAŞADIĞI CEZAEVİ
Alcatraz Kuşçusu olarak bilinen Robert Stroud, bir bar kavgasında barmeni öldürerek hapse düşer ve daha sonra 1916 yılında bir gardiyanı bıçaklar. Ölüm cezası müebbet hücre hapsine çevrilen Stroud, penceresinde gördüğü kuşlar sayesinde yaşama bağlanır. Kuş bilimi alanında okuduğu kitaplarla kendini geliştiren Stroud iyi bir ornitolog olmayı başarır.
PROTESTOCU AMERİKAN YERLİLERİNİN MİSAFİRHANESİ
Hapishane kapandıktan altı yıl sonra,1969 yılında, Mohawk Richard Oakes liderliğindeki yaklaşık 100 Amerikan yerlisi, 1868 tarihli bir anlaşmayı gerekçe göstererek adayı işgal eder. Protestocular adaya bir üniversite ve kültür merkezi kurulmasını talep ederler.
PASİFİK KIYISI’NIN İLK DENİZ FENERİNİN EV SAHİBİ
1854 yılında kayalık adanın üstündeki küçük deniz feneri kullanıma açıldığında, Amerika Birleşik Devletleri'nin Batı Kıyısındaki türünün ilk örneği olmuştur. ABD Ordusu, Golden Gate'i görmesini engelleyen bir hücre evi inşa ettikten sonra, deniz feneri 1900'lerin başlarında kullanılmaz hale gelir. 1909 yılında, günümüze kadar korunan yeni, uzun bir deniz feneri ile değiştirilir.
FBI'IN ELİNE GEÇEN GİZEMLİ MEKTUP
Birkaç ay önce ABD Federal Soruşturma Bürosu'na (FBI) ulaşan bir mektup, Alcatraz Adası Cezaevi'nden 1962'de kaçan üç mahkûmdan birinin yaşayabileceğini gösterdi. ‘KPIX 5’ isimli televizyon kanalının haberine göre, San Francisco Richmond Bölgesi Polis Merkezi, mahkûmlardan John Anglin'in imzasını taşıyan bir mektup aldı. "Adım John Anglin.
Haziran 1962'de kardeşim Clarence ve Frank Morris ile birlikte Alcatraz'dan kaçtım. 83 yaşındayım ve yaşıyorum. Kanser hastasıyım. Firar ettiğimiz gece ölmedik, hayatta kalmayı başardık" yazan mektubun daha sonra FBI'ya iletildiği ve banka soyguncusu Anglin kardeşler ile Morris hakkındaki dosyanın yeniden açıldığı belirtildi.
Anglin, mektupta sadece bir yıl cezaevinde kalması güvencesi halinde teslim olacağını belirtirken, Anglin'in gerçekten hayatta olup olmadığı ise bilinmiyor. Mektupta Frank Morris'in 2008'de, Clarence Anglin'in ise 2011'de öldüğü ileri sürülüyor. FBI'nın mektup üzerindeki parmak ve DNA izlerini incelediğini ancak bir sonuca ulaşamadığını belirtiliyor.