Ezgi KOPUZ / Hürriyet Seyahat Gezgini - Instagram: @ezgikopuz
Dünyanın dördüncü büyük adasında tek başıma
Yaşadığımız dünya yalnızca tek bir yere ait olmak için oldukça sıradışı... Madagaskar’ın başkenti Antananarivo’dan başlayıp, güney sahil kenti Tuléar’a kadar, geçtiğim 2150 km boyunca, büyük hayranı olduğum tropik adanın yağmur ormanları, kanyonları, şelaleleri, insanı ve diğer canlıları bana yaşadığımı hissettirdi. Lemurlar, kertenkeleler, bukalemunlar, gezgin palmiyeler, baobab ağaçlarıyla vahşi doğanın içinde olmanın hayali bu rüya ada sayesinde gerçekliğim olurken, aklımda en çok, ayakucuma kalktığımda yıldızlara uzanıp, neredeyse onlara dokunabildiğim geceler kaldı.
Yaşadığımız dünya yalnızca tek bir yere ait olmak için oldukça sıradışı... Madagaskar’ın başkenti Antananarivo’dan başlayıp, güney sahil kenti Tuléar’a kadar, geçtiğim 2150 km boyunca, büyük hayranı olduğum tropik adanın yağmur ormanları, kanyonları, şelaleleri, insanı ve diğer canlıları bana yaşadığımı hissettirdi. Lemurlar, kertenkeleler, bukalemunlar, gezgin palmiyeler, baobab ağaçlarıyla vahşi doğanın içinde olmanın hayali bu rüya ada sayesinde gerçekliğim olurken, aklımda en çok, ayakucuma kalktığımda yıldızlara uzanıp, neredeyse onlara dokunabildiğim geceler kaldı.
Fotoğraflar: Ezgi KOPUZ / Hürriyet Seyahat Gezgini
Fotoğraflar: Ezgi KOPUZ / Hürriyet Seyahat Gezgini
Adanın mükemmel senfonisini duymak için, çok düşünmenize gerek yok, en küçük bir plan dahi yapmayın ve yola çıkın. İyi niyetli insanlarla karşılaşmak, benim tek dileğimdi.
Benim keşfim, uçsuz bucaksız pirinç tarlasındaki zarif kızla sessizce birbirimize bakmak ve sayısız köyde oyunlar oynadığım küçük çocuklardan biri olmak içindi.
Hayatınız yol, siz yoldaki mucize
Rota 7, Madagaskar’ın en ünlü rotası. Zor ve çok uzun bir yol olması korkutmasın, adanın mistik ruhu ve özgürleştiren masalsı doğası köşe bucak her yerde.
Rota 7, Madagaskar’ın en ünlü rotası. Zor ve çok uzun bir yol olması korkutmasın, adanın mistik ruhu ve özgürleştiren masalsı doğası köşe bucak her yerde.
Madagaskar Adası, yüzde 99’u adaya özel bitki ve hayvanların evi. Bu renkli galaksinin alışılagelmemiş habitatı hayatta bir kere yaşanır maceralardan biri. O yüzden de plansızlık, bilinmezlik yegâne özgürleştirici.
Özgür alanları seven, yaşamı olduğu gibi kabullenen gezginler için rota 7 biçilmiş kaftan; küçücük kasaba ve köylerde; elmas çıkaran yerlilerden hiçliğin ortasındaki gülümsemelere, evleri minicik tabutları kocaman kabilelere kadar gördüğünüz çeşitlilik panoraması sayesinde saf güzelliğin rüzgârına kapılmamak elde değil.
Yerliler, taxi-brousse adı verilen, içinde nefes alması zor ve 80 kişiye varabilen kalabalık otobüslerde, kuzey-güney şehirleri arası günlerce yoldalar.
En büyük hasreti şeker olan minikler, bonbon paketi davetinizle mutluluktan zıplarken; eğitim, uzaktan seçilemeyen müzik gibi, eğer ki şehirli değilseniz.
Zébus, yani Hint öküzleri, kutsallığının yanı sıra daha çok zenginlik simgesi ve bazı kabileler için cesaret, güç sembolü. Yıllardır süregelen yeşil alan kaybı yüzünden, ülke bugün, ciddi derecede vahşi yaşamda büyük rolü olan ve dünyada başka hiçbir yerde görülmeyen lemurları ve diğer tüm canlıları kaybetme riskiyle karşı karşıya.
Vahşi ve mistik: Ranomafana yağmur ormanı
Madagaskar’ın dünyaya imzasını atan, gözle görülmeden inanılmayacak zenginlikteki fauna ve florasını birebir yaşatan büyüleyici Ranomafana, lemurların semalarında gezinmeyi pek sevdiği egzotik bir cennet.
Madagaskar’ın dünyaya imzasını atan, gözle görülmeden inanılmayacak zenginlikteki fauna ve florasını birebir yaşatan büyüleyici Ranomafana, lemurların semalarında gezinmeyi pek sevdiği egzotik bir cennet.
Nocturne gece yürüyüşümüzde fenerim elimde Diamond ile keşfe çıktığımda şansa bağlı görülen minicik, 45 gramlık brown mouse lemuruyla tanıştım! Gece hayvanların izini bulmak kolay olmasa da, 19 senesini ormanda geçiren Diamond’a güvenim sonsuzdu.
Karanlık sessizlikte, perinet yaprak, O’Shaughnessy’s ve mavi bacaklı bukalemunu görmek nefes kesiciydi. Ertesi gün, yağmur ormanının derinliklerinde, 1350 m yüksekliğe tırmanış yaparken minicik nasutum bukalemunu, serçeparmak büyüklüğünde mossy leaf-tailed gecko, uroplatus phantasticus gecko’yu gördüm.
Doğadaki renklerin böylesi fazla dedirten mor mantarlara dahi rastladım. Yol üzerinde, köylüler tarafından işletilen Anja rezervi de, elde edilen gelir sayesinde hastane, okul ve pazar yapılan ve yine lemur kata’lara ve bitkisel tıbbi bitkilere ev sahipliği yapan keşfedilesi bir yer.
Kristal netlikte suya sahip piscine naturelle (doğal havuz), piscine noire (siyah havuz), piscine bleue (mavi havuz) ve cascade des nymphes’in doğasıyla karşılaştığımda zaman algımı kaybettiğimi hatırlıyorum.
Ateşe dayanıklı ‘Tapia’ ağaçları her yerde, endemik ‘Aloe’ bitkisi, ‘Pachypoidum Rosulatum’ çiçeği de görülecekler arasında. Bara kabileleri için ‘Isalo’, kutsal. Bara kabilelerinin kültürü ve gelenekleri çok ilginç ve kulak verilesi, onlar için en değerli şey erdem.
Ifaty’de tropik hava ve bembeyaz kumsallar
“Kaosun kenarındalık, hem varlığını sürdürmeye yetecek bir düzeni hem de hayat sözcüğünün hakkını verebilecek dinamizmi ve yaratıcılığı içerir.” Engin Geçtan’ın bu satırları yolculuğumun ve öğrendiklerimin özeti. R7 macerasının sonuna geldikçe, yaşanmışlık ve anılarım artık adanın her yerine saçılmıştı. Tuléar’ın girişinde bana hoş geldin diyen çocukları hâlâ özlüyorum. Ölümsüzlüğü dallarında taşıyan, tarihsel değeri ve heybetli görünüşüyle baş döndüren ‘Baobab’ ağaçlarının hikâyesini dinleyin. Aynı yolu dönmeden önce, izole ve sakin bir balıkçı kasabasında yorgun savaşçılığımın ödülü olarak huzurun ta kendisi bir otelle karşılaştım: : Le Relais De La Reine.
“Kaosun kenarındalık, hem varlığını sürdürmeye yetecek bir düzeni hem de hayat sözcüğünün hakkını verebilecek dinamizmi ve yaratıcılığı içerir.” Engin Geçtan’ın bu satırları yolculuğumun ve öğrendiklerimin özeti. R7 macerasının sonuna geldikçe, yaşanmışlık ve anılarım artık adanın her yerine saçılmıştı. Tuléar’ın girişinde bana hoş geldin diyen çocukları hâlâ özlüyorum. Ölümsüzlüğü dallarında taşıyan, tarihsel değeri ve heybetli görünüşüyle baş döndüren ‘Baobab’ ağaçlarının hikâyesini dinleyin. Aynı yolu dönmeden önce, izole ve sakin bir balıkçı kasabasında yorgun savaşçılığımın ödülü olarak huzurun ta kendisi bir otelle karşılaştım: : Le Relais De La Reine.
Ifaty’de dalga sesleriyle başlayan günler daha aheste akarken, renkli balıklar için yaptığım dalışın ardından, sahilde palmiyelerin gölgesinde okyanusa bakarak günü batırdım. Kahvaltılarda tropikal meyvelerin, ay ışığı altında birbirinden leziz deniz mahsullerinin tadına doyamadım. Aslına bakarsanız, Madagaskar rüyamdan hiç uyanmak istemedim.