Başka Türlü Bir Şey
Dünya turunda sıra Moskova'da
Dünya turumuzda sıra Moskova'daydı. Hem yapıları hemde şehir mimarisiyle oldukça ilgi çekici olan Moskova'da gezilecek yerleri sizler için derledik.
Başka Türlü Bir Şey ekibinin dünya turu yolculuğunda sıra Moskova'da! İşte Moskova'nın gezilecek görülecek yerleri... Moskova'ya 10 saat sürdü tren yolculuğu. Tren garından dışarıya adımımızı attığımızda serin bir havayla karşılaştık. Ağustos ayında olmamıza rağmen hava sıcaklığı yaklaşık 10 dereceydi. Yağmurlu ve kasvetli bir hava vardı Moskova'da.
Kalacağımız eve metroyu kullanarak geldik. Ev sahibimiz bize odamızı gösterdi. Odada kırık bir kanepe vardı. İki kişi beraber uyumamız gerekiyordu bu kanepe üzerinde. Çantalarımızı koyup soluklandık. Kaldığımız ev şehrin merkezindeydi. Camdan dışarı baktığımızda inanılmaz bir araç trafiği gördük. Sadece İstanbul'da böyle trafik olur sanırdık.
Halletmemiz gereken önemli bir iş vardı. Moğolistan vizesine başvuracaktık Moskova'dayken. Çünkü Moğolistan o yıllarda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından vize istiyordu. Moğolistan rotamızdaki en heyecan yaratan noktalardan biriydi yani olmazsa olmaz bir ülkeydi. Moskova'daki Moğolistan konsolosluğuna gittik. İngilizce bilmiyordu konsolosluk görevlisi. Yanımızda ev sahibimiz vardı neyse ki.
Pasaportlarımızı uzatıp vize istediğimizi söyledik. Ancak görevli vize almamıza gerek olmadığını söyledi. Dış işleri bakanlığının internet sitesinden daha önce kontrol etmiştik vize almamız gerekiyordu. Emin olmak için tekrar sorduk. Cevap değişmedi. "Hadi gidin gezin, vizeye gerek yok." Yapabileceğimiz bir şey yoktu. Konsolosluk görevlisinden daha iyi bilecek halimiz yoktu ya? (daha iyi bildiğimizi birkaç hafta sonra acı bir tecrübeyle anlayacaktık)
Vize konusunu halledince geri kalan günlerimizi şehri gezerek geçirdik. Kendimizi önce meydana attık, meşhur Kızıl Meydan'a. Moskova'nın merkezindeki bu büyük meydan Rusya'nın en özel yerlerinden. Çevresindeki bazı yapıların kırmızı olmasından dolayı zamanla meydanın ismi Kızıl Meydan adını almış. Sovyet Rusya'nın havasını hissetmek için burada vakit geçirmek gerekiyor. Meydanın çevresinde önemli yapılar bulunuyor.
St. Basil's Katedrali (Aziz Vasil Katedrali)
Bu sıra dışı mimariye sahip katedral Moskova'nın simgesi bir kilise ve 16. yüzyılda inşa edilmiş. Renkli şekerleri andıran kuleleri var. İnsanlar tarafından karıştırılıp Kremlin Sarayı sanılıyor ancak Kremlin Sarayı bu küçük kilisenin yan tarafında bulunan büyük bir kompleks.
Bu sıra dışı mimariye sahip katedral Moskova'nın simgesi bir kilise ve 16. yüzyılda inşa edilmiş. Renkli şekerleri andıran kuleleri var. İnsanlar tarafından karıştırılıp Kremlin Sarayı sanılıyor ancak Kremlin Sarayı bu küçük kilisenin yan tarafında bulunan büyük bir kompleks.
Moskova Nehri
Kızıl Meydan'ın güneyine doğru gidildiğinde bir nehir çıkıyor karşımıza, Moskova Nehri. İstenirse bu nehir üzerinde bir tekne turu yapılabiliyor.
Kızıl Meydan'ın güneyine doğru gidildiğinde bir nehir çıkıyor karşımıza, Moskova Nehri. İstenirse bu nehir üzerinde bir tekne turu yapılabiliyor.
Moskova'nın yapıları gibi şehir mimarisi de sıra dışı özellikle ulaşım mimarisi ilgimizi çekti. Şehrin yolları iç içe 2 büyük daireden oluşacak şekilde tasarlanmış. Bu daireler şehrin ana arterleri ve büyük olan daire yaklaşık 60 km çapında. Bu daire aynı zamanda Moskova'nın sınırı olarak kabul ediliyor. Buna karşılık şehrin altında da çok benzer bir yapı mevcut. Yani metro sistemi de yerin üstündeki gibi dairesel bir yapıya sahip.
Metro ağı yüzlerce duraktan oluşuyor ve durakların bazıları 1930'larda inşa edilmiş. Bunun yanında birçok durak heykelleri, freskleri, ışıklandırması ve hatta kokusu ile birer sanat eseri. Bu yüzden Moskova'da metroyu sadece ulaşım aracı olarak kullanmadık. Durakları da müze gezer gibi gezdik ve fotoğrafladık.
Ayrıca durakların bazıları 80 metreden daha derinde bulunduğu için dışarıda hava çok soğuk olmasına rağmen içerisi çok sıcaktı. Sonradan öğrendik ki bu sıcaklık farkını Moskova'nın sokak köpekleri de fark etmiş. Kışın dondurucu soğuklarında metro istasyonlarında sokak köpeklerini görmek mümkün oluyormuş.
Bunların dışında Moskova dünya turumuzda şu ana kadarki en pahalı şehir oldu. Özellikle Arbat olarak adlandırılan cadde turistik olduğu için fiyatlar çok yüksek. İngilizce bilen insan sayısı fazla değil. Ancak şaşırtıcı derecede Türkçe konuşabilen epey insan var. Çünkü birçok Rus ülkemizde tatil yaparken bir taraftan da iletişim kurabilecek kadar Türkçe öğrenmiş.
Şaşırdığımız diğer bir konu da Rus mutfağı oldu. Türk mutfağına göre çeşitlilik oldukça az. En çok karşılaştığımız yemekler bir çeşit pancar çorbası olan borş, bizdeki şiş kebaba benzer şaşlık ve yine gözleme diyebileceğimiz blini oldu.