Özlem KÖSEOĞLU | Fotoğraf: Alamy
Deniz tatilinin en sakin adresi! Her yer bomboş, şimdi tam zamanı...
Paros Adası, rüya gibi turkuaz rengi denizi, samimi ve bembeyaz evleriyle son dönemlerde Yunanistan’ın en sakin adası olarak anılıyor. Paros, Yunanistan’ın yıldızları Mikonos ya da Santorini kadar meşhur olmasa da plajları, spor aktiviteleri, son trend mekânları, kulüpleri, yerel lezzetleri ve trekking parkurlarıyla oldukça sevilebilecek bir tatil beldesi.
Adeta bir tabloyu andırırcasına temiz plajlara sahip olan Paros, 10 bini aşkın yerli halkı ve 120 kilometrelik sahil şeridi ile huzurlu bir atmosfere sahip. Yunanistan’ın Güney Ege Bölgesi’nde bulunan Kiklad grup adalarının ikinci en büyük adası olan Paros Adası’nda nerelere gidilir, neler yapılır, nerede denize girilir merak ediyorsanız, bu yazı tam size göre…
Avrupalıların tatil yaptıkları en sıcak sezon olan temmuz ve ağustos ayları, Paros Adası’na gitmekten kaçınılması gereken en yoğun zamanlardır. Dolayısıyla mayıs, haziran ya da eylül ayları, rahat bir tatil için tercih edilebilir.
Diğer alternatifte ise yine İstanbul’dan havayolu ile Atina’ya ulaşıp Atina’dan Pire Limanı’na 30 dakikalık otobüs yolculuğu ile gidilebiliyor. Ama yolculuğumuz bu kez devam ediyor ve Pire Limanı’ndan Paros’a feribot ile 3 ya da 3,5 saat aralığında ulaşılabiliyor.
Sakin ve kum plaja sahip olan Kolimpithres Plajı’nda şezlong ve şemsiye kiralamak mümkün. Anlamı aynı zamanda 'Yüzme Havuzu' anlamına gelen Kolimpithres Plajı’na, tekne ya da kara yolu ile rahat bir ulaşım sağlanabiliyor.
Ama plaja varınca, denizin berraklığı ve temizliği, bu yolculuğa değdiğini gösterir nitelikte. Kısmen nudist bir plaj olduğunu da belirtelim.
Geleneksel Yunan çiftliklerine ve birbirinden güzel restoranlara ve kafelere, Parikia’da rastlamak mümkün.
Gece hayatına düşkünseniz, gün ağarana kadar kapıları ziyaretçilerine açık olan bar ve kulüpleri tercih edebilirsiniz.
Bu kilisenin, bir diğer ismi 100 Kapılı kilisedir. Pek çok hikayesi olan görkemli kilise kompleksi, Paros’a gidildiğinde görülmesi gereken tarihi değerlerden birisidir.
Birkaç gün vaktiniz daha varsa, kaktüs ağaçlarıyla, birbirinden güzel plaj kulüpleri ve beyaz şapelleri ile Antiparos’a bir göz kırpmaktan zarar gelmez. Adayı gezdikten sonra kristal denizi ve adanın dingin havası, sizi alıp götürmeye yetecek türden.