Instagram: @nerdesinbahar
Bir tatlı huzur: Gökçeada
Burası tarihteki adıyla ‘İmroz’ olan, çorak topraklardaki Bereket Tanrısı Imbrasos'un bolluk diyarı Gökçeada… Biraz olsun şehrin gürültüsünden sıyrılmak istiyorsanız en doğru adres… Gökçeada dendiğinde hemen hemen herkesin aklına Rum köyleri ve muhteşem sahilleri gelir. Ama bu güzel cennet sadece bu kadarla sınırlı değil. Rüzgarlı havası, ister kumluk ister kayalık denizi, lezzetleri ve meşhur gün batımıyla size aradığınız her şeyi verebilir. İşte size Gökçeada gezi rehberi…
Burası tarihteki adıyla ‘İmroz’ olan, çorak topraklardaki Bereket Tanrısı Imbrasos'un bolluk diyarı Gökçeada… Biraz olsun şehrin gürültüsünden sıyrılmak istiyorsanız en doğru adres… Gökçeada dendiğinde hemen hemen herkesin aklına Rum köyleri ve muhteşem sahilleri gelir. Ama bu güzel cennet sadece bu kadarla sınırlı değil. Rüzgarlı havası, ister kumluk ister kayalık denizi, lezzetleri ve meşhur gün batımıyla size aradığınız her şeyi verebilir. İşte size Gökçeada gezi rehberi…
Bu huzurun merkezine Saros’daki Kabatepe feribotuyla geçiliyor. Bence bu yola en güzel gece dört civarı çıkıp, İstanbul Kabatepe arasını dört buçuk saatte alıp, sabah 8.45 feribotunu yakalamak.
Pazartesileri kalkan bir uçak vardı, onunda bu sene olmadığını söylediler. Feribotla araç geçişi 35 TL, karavan içinde ayrıca 30 TL ödedik. Araç içi yolcuya ekstra ücret alınmıyor.
Türk plaka yok. Kefalos tarafında bir Tuz gölü var. Buraya akan bir akarsu yok. Deniz suyu ve yağmurlarla oluşuyor.
Biz gelirken ana ihtiyaçlarımızı Gökçeada merkezinden almıştık. Şehir gibi bankalar, marketler, kasap, restoranlar her şey var.
Biz Divepark’taki arkadaşlarımızın yanına dönüp muhabbete doyuyoruz. Gece rüzgâr o kadar şiddetli oluyor ki, karavan konusunda deneyimsiz olan ben karavanın ne zaman devrileceğini bekliyorum sabaha kadar. Rüzgar ertesi günde şiddetli.
Adada kalanlar genelde Bademli köyündeki sayısız apartları tercih ederler. Yıldızkoy’a giderken bu şirin apartların olduğu bir yerleşim yerinden geçersiniz.
Çok değişik bir kaya yapısı var. Plajı taşlık ve suyun içi kaygan kayalık, bir dubalı iskelesi var. Atlarken dikkatli olun, çok derin değil. Biz milli parkın da içinde kaldığı koyda dalıp çıkıp kamp alanında bir şeyler yedik. Bir ada tostu 12 liraydı. Bize pahalı geldi. Sırada Zeytinli köye gidip Barba Hristo'nun damla sakızlı muhallebinden yemek, dibek kahvesi içmek var.
Köy hareketli. Burayı terk edip gidenler yaz aylarında köylerine geri dönüp para kazanıyorlar ve eylülde kapatıp gidiyorlar.
Sırada Dereköy var. Buradaki tarihi kiliseleri ve çamaşırhaneyi gezeceğiz. Köyde karşılaştığımız genç bir delikanlı bize çamaşırhanenin yanında dut ağacının yerini tarif ediyor. Ellerimizi dut yaprağıyla yıkarsak boyasının çıkacağını da anlatıyor. Adını öğrenemeden de hızlıca uzaklaşıyor. Dereköy zamanında adanın hatta Türkiye'nin en büyük köyüymüş.
Haliyle en büyük çamaşırhanede burada… İlk defa tarihi bir çamaşırhane görüyorum. Şimdilerde 150 hane anca yaşıyor. Her yer yıkılmış, viran. O yıkılmış evlerin üstünde satılmıştır yazıları var. Kim almış niye almış bilinmez.
İlk defa dalacaksanız sizinle çok ilgileneceklerdir. Kefalos’daki dalış kulübünde her türlü dalabilirsiniz. Adada bir şelale var ama bu seferde gitmeyi başaramadım. Toprak bir yolu var ve yerden yüksek bir araç gerekiyor. Biz yarı yoldan döndük. Gidenlere göre çok güzelmiş. Dereköy’den biraz ileride sağdan ayrılan bir yolu var.
Adanın ve Türkiye'nin en batı ucu Uğurlu- Gizli liman. İri kumlu uzunca bir plajı, sağ taraftaki çamlık alanıyla kampçıların gözdesi. Ücretsiz olmasının da etkisi çoktur bence. Gün batımlarıyla ünlü. Sessizlik ve rüzgarsız bir plaj arayanlar adanın güneyindeki Laz koyuna gitmeli. Genelde rüzgarsız oluyor.
Adada internet çok iyi çekmiyor. Hatta yunan hatlarına geçiyor. Adaya geçerken şebeke ayarlarınızı otomatikten çıkarmanızı tavsiye ederim. Gökçeada genelde rüzgarlı havasıyla, ister kumluk ister kayalık deniziyle, adaya has lezzetleri, meşhur gün batımlarıyla size aradığınız her şeyi verebilir, her zevke uygun bir yer.