Filiz GÜLTEN
Barcelona'dan özgür şehir 'Girona'ya yolculuk
Barselona'yla ilgili pek çok şey yazılmış, çizilmiştir. Ben size Barselona'dan 1,5 saat uzaklıkta şirin mi şirin bir kasabayı, Girona'yı anlatacağım. Game of Thorens'un altıncı sezon bölümünün sahneleri de bu kasaba da çekildi. İşte Girona gezi rehberi...
Girona, Barcelona'dan 1,5 saat uzaklıkta şirin mi şirin bir kasaba. Sizlere Game of Thorens'un 6. sezon bölümünün sahneleri de çekildiği bu kasabayı anlatacağım. İşte Girona gezi rehberi...
Barcelona'dan Girona'ya trenle ya da araba kiralayarak gidebilirsiniz. Girona'da şehir içinde araba geçişi yok. Bunu öncelikle belirtmek isterim. Girona'ya geçmeden Pirenelerden bahsetmek isterim. Pireneler, her türlü kara şekillerinin var olduğu dağlar, volkanlar, vadiler ve tepelerin oluşturduğu olağanüstü heybetli ve bir o kadar da misafirperver Orta Çağ kasabalarına ev sahipliği yapan gizemli bir doğa harikası.
Bu küçük kasabaların bir tanesi, en değerlisi Girona ayrıca "Game of Thorens"un 6. sezon bölümünün sahnelerinin çekildiği, İlk Çağ kültürünün burada doğduğu, İberya yarımadasında hem Grek, hem Roman kültür miraslarının günümüze kadar taşındığı olağanüstü sevimli bir yer. Şehre girişte sizi taş bir köprü karşılıyor. Köprüyü geçerken durun ve mutlaka rengârenk evlerin nehirde yansımalarını görün. Böylelikle gökkuşağının yeryüzünde temsiline şahit olacaksınız. Paha biçilemez bir duygu! Durun ve seyreyleyin...
Taş köprüyü geçer geçmez dar avlular sizi geçmişe, tarihin eski çağlarına götürecek. Labirent şeklinde taştan döşenmiş sokakları keşfettikçe önünüze çıkan tarihi eserleri, tabloları karşınızda gördüğünüzde açık hava müzesinde gezdiğinizi düşüneceksiniz. Ve şaşıracaksınız. Zamanın önemli Yahudi kolonilerine ev sahipliği yapmış Yahudi Mahallesine mutlaka uğramalısınız. Önemli diyorum çünkü mahalle defalarca Hristiyan baskınlarına uğramış ve buna rağmen bu tedirgin ortamda birçok bilim insanı, filozof, sanatçı, doktor yetiştirmiş.
Şehir içinde 'Güçler Sokağı'nda kendi aralarından da izole olmuş ve belli bir ücret ödeyerek kralın koruması altında yaşamış bu koloniler, şehrin ekonomisinin gelişmesinde önemli bir rol oynamış. Girona şu an hem geçmiş tarihi, hem de şimdiki zamanı birlikte kucaklayan güzel, özgür bir şehir.
Romanesk yapının yansıması, Katedrali oluşturan duvarları, bir zamanlar güvenliği sağlamak amacıyla kalın taşlardan yapılmış. Katedral hem kilise, ama aynı zamanda da şatoyu andırıyor. Yapı hem sade, hem ihtişamlı... Game of Thrones sahnelerinin birçok bölümünün geçtiği yerlerden biridir Girona Katedrali.
Dar ve sempatik labirent sokaklardan geçerken alışveriş yapma fikri aklınıza gelmiyor sağınızdan ve solunuzdan ne çıkacak diye merakla bakarken yukarı tırmanan merdivenlerde oturmuş gitarıyla şarkı söyleyen birini seyredip, şarkısına kulak verirken hiç de alışveriş umrunuzda olmuyor. Sonrasında kendinizi aşağı doğru neler var diye kaptırdığınızda sıra sıra minik şirin dükkânlara gözünüz ilişiveriyor.
Renkli ve davetkâr bu dükkânlara hemen dalıp, şehre özel bir şeyler alıp çıkıveririm tarzında bir düşünceyle dükkânların içine giriveriyorsunuz. Alışveriş yaparken mutlaka İspanya'nın kendine özel helvasını ve Narcis( Narsis) likörünü ( özellikle orman meyveli olanını) tatmalısınız ve almalısınız. Bağımlılık yapacaktır, uyarırım. Ben arkadaşlarım gittikçe sipariş veriyorum. Likörü vazgeçilmez kılan ağzınızda bıraktığı tatlı ve buruk tadı. O tadı veren de Pirene dağlarından koparılmış kırmızı meyvelerin özü.
Otoparka gidiş için köprüden geçerek dönüş yolunu bulduğumda dükkânlardan birinin dışarısında renkli uçuşan kelebekler gördüm. Sonrasında bu kelebeklerin sahici olmadığını ve bir bahçe süsü olduğunu anladım. Çiçekleri çok severim. Çiçeklerden bahsetmişken, tam da konusu gelmişken Girona'da her sene çiçek festivali düzenleniyor.
Festival hem görsel hem duyusal şölen yaşamak isteyenlere davetiye çıkarıyor. Bu yıl 13-21 Mayıs tarihlerinde gerçekleşecek olan festivalde aynı zamanda sadece insanların enstrümansız olarak söyleyeceği şarkılar da sizlere eşlik edecek.
Yer altı tünellerinde serpilmiş, hatta ihtişamlı Girona Katedraline doğru çıkan merdivenlerin basamaklarından fışkıran çiçekleri görüp, Tanrı'nın doğada yarattığı mucizelerine, beş duyunuzun da şahitlik ettiğinde bir kez daha şükretmeniz gereken çok ama çok şey olduğunu anlayacaksınız. Tarihin gizlenmiş köşelerindeki renk cümbüşlerini şarkılar eşliğinde keşfetmeye ne dersiniz?