6 ay çalışıp 6 ay geziyorlar

Alev ve Tamer Şenyuva, seyahati hayatlarının merkezine koyan gezgin bir çift. Alev’in mesleği avukat, Tamer ise Türkiye’de turist rehberi. Çiftin son 20 yılda Türkiye’de geçirdikleri süre yılda ortalama altı-yedi ay. Bugüne kadar Avrupa, Asya, Amerika ve Afrika’da 40 ülke gezdiler. Gittikleri ülkelerde en az iki ay kalıyorlar. 50 gün boyunca Endonezya’da birçok adayı da keşfe çıktılar, 80 kiloluk caretta carettalarla da yüzdüler. Şenyuva çiftiyle seyahat tutkularını konuştuk.

Eşinizle tanışmadan önce de sık seyahat eder miydiniz?
Alev: Dünyayı gezmeye beraber başladık. Her yıl Tamer’in çalışma sezonlarının bitiminde soluğu yurt dışında alıyoruz.

Anladığım kadarıyla evdeki evli çift olmaktansa ilişkilerini yol alırken yaşayan sevgililer olmayı tercih etmişsiniz. Tamer: Evet. Biz, sırt çantasıyla gezmeyi seviyoruz. Sonra oğlumuz Sarp aramıza katıldı. Şu an 18 yaşında. Bu sefer üç kişi çantamızı alıp evde oturan aile yerine yol alan aile olduk. Bizim gezi hayatımızın başlangıcı 1997. O Yıl Alev, büyük bir karar verip işinden istifa etti yani gemileri yaktı ve o psikolojiyle Hindistan’a yol aldık.

İşinizde mutlu değil miydiniz?
Alev: Devlet kurumunda çalışıyordum ve kendimi o dönem çok mutsuz hissettim. Maddi durumumuz çok iyi olmasa da Tamer istifa etmemi destekledi ve hemen özgürlüğü tadabileceğimiz ilk hareketi yapıp yola çıktık.

Tam 21 yıl öncesi… O zamanlar bölgeyi gezmek daha zordur?
Tamer: Pek sayılmaz. Hindistan muhteşem bir kültür, adeta başımızı döndürdü. Sonra Burma’yı geçtik. Burayı halkın kullandığı ulaşım araçlarıyla yol alarak ve herhangi bir köye varıp ilkel ama pek romantik yerlerde konaklayarak gezdik.

Sonra Burma’dan Tayland’a orman içinde sekiz gün boyunca hiçbir büyük yerleşim yeri görmeden çiftçi kulübelerinde gecelediğimiz bir yürüyüşle geçtik. O yürüyüşte bize rehberlik eden genç adam ve o zamanlar küçük bir kulübeden ibaret olan sınır karakolundaki polisler Türkiye adında bir ülkenin varlığından bile habersizdiler. Kaldığımız şehir ve köylerin sakinleri ilk defa bir Türk görüyordu.

Anlaşılan bu gezi, maceranızın dönüm noktası olmuş.
Tamer: Kesinlikle… Sonrasında Avrupa, Asya, Amerika ve Afrika’da 40’ın üzerinde ülke gezdik.

Eğer bizim gibi herhangi bir organizasyona dâhil olmadan sadece kendi planlamanızla geziyorsanız, ilginç olaylar da yaşanıyor.

Mesela?
Tamer: Anlatmakla bitmeyecek kadar çok. En unutamadığımızdan bahsedeyim. Oğlumuz 10 yaşındayken ilk seyahatimizi Endonezya’ya yaptık. 17 bin adadan oluşan belki de gezmesi en zor ülkelerden bu Hint Okyanusu ve Pasifik ülkesinde 50 gün boyunca gemilerle adadan adaya dolaştık.

Gorontalo’dan Sulawesi’nin Togean Adaları’na yaptığımız yolculuk unutulmazdı. Oğlumuzla bakir adaları ve dünyanın en güzel mercan resiflerini yaşadık. Şnorkellerimizi takıp denize girerken 80 kiloluk caretta carettaların bize eşlik ettiğine tanık olduk. Harikaydı…

Bir seyahate karar verdiğinizde o ülkede kaç gün kalıyorsunuz?
Alev: Seyahatlerimizi 1.5 - 2 ay olarak planlıyoruz. Böylelikle ana uçuş biletiyle birden fazla ülkeyi görme ve tanıma fırsatımız oluyor. Örnek vermek gerekirse Tayland’dan Laos’a, Kamboçya’ya ya da Burma’ya, Malezya’dan Endonezya’ya, Güney Hindistan’dan Sri Lanka’ya geçmek hem daha kolay hem de daha ekonomik.

Dört kıtaya da ayak basmışsınız en çok hangisi sizi etkiledi?
Tamer: Hepsi ama Amerika biraz farklı… Özellikle Jamaika’yı gezmek çok hoşumuza gitmişti. Çok ilginç bir halk, güzel bir ada… Karayipler’de olmasına rağmen şehirlerinde ağır bir Afrika atmosferi var. Çünkü insanlar Afrika’nın çeşitli bölgelerinden gelmiş, daha doğrusu İngilizler tarafından köle olarak kullanılmak üzere getirilmiş.

O yüzden de İngilizce konuşuyorlar. Hemen yanı başındaki Küba ise tam bir İspanyol- Latin havasında, çünkü çok uzun süre İspanyol sömürgesiymiş. O yüzden de İspanyolca konuşuyorlar.

Kısacası Amerika kıtasını gezerken sömürgeler tarihinde yolculuk eder gibi hissediyor insan.

Peki gözlemlediğiniz kadarıyla istila ve sömürgeye rağmen kültürünü iyi şekilde koruyan ülke hangisi?
Tamer: Onca hırpalanmaya rağmen kesinlikle Hindistan. Dinin yaşam biçimi olduğu hiçbir ülkede bu kadar çok ve çeşitli dinin bir arada barış içinde yaşadığını göremezsiniz.

140 dil, binlerce lehçe, onlarca din, yüzlerce etnik grup bir arada. Geleneklerine bağlı, oldukça tutucu ama gelişime açık bir toplum. Her ne kadar Delhi gibi büyük şehirlerde sokakların trafiği ve kaosu gezginin üstüne üstüne gelse de Hindistan’da dolaşmak, renk, müzik, dans, koku cümbüşü içinde sarhoş olmak gibi bir şey.

Uzun yolculuklar maddi olarak daha yüksek oluyor olmalı, ne kadar harcama yapıyorsunuz?
Alev: Bu tür gezilerde bütçeyi zorlayan uçuşlar. Bankaların mil programları en büyük kurtarıcı.

Rakamlarla örnek vermek gerekirse, İstanbul- Kanada- Halifax- Jamaika- Küba- İstanbul biletlerimize bu şekilde mil ve ödül biletler kullanarak iki kişi için toplamda 4 bin lira ödedik. Yola çıkarken bütçemize göre kendimize günlük bir harcama limiti koyuyoruz ve bundan taviz vermeyerek yolun sonunu getiriyoruz.

“Gitmek istediğimiz bir sürü yer var. Moğolistan, Etiyopya, Malezya… Endonezya’da gezdik ama Filipinlere gitmedik. Orası da listemizde…”

Şenyuva çifti, seyahatleriyle ilgili fotoğraflarını ‘@colorfulsteps’ Instagram adresinden paylaşıyor.