GeriSeyahat Ezan sesinin çan sesine karıştığı İstanbul artık yok
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Ezan sesinin çan sesine karıştığı İstanbul artık yok

Ezan sesinin çan sesine karıştığı İstanbul artık yok

Hürriyet Seyahat yazarı Saffet Emre Tonguç, ünlü seyahat yazarlarından Pat Yale ile birlikte tam üç sene boyunca İstanbul sokaklarını karış karış gezdi, 15 bin kilometreden fazla yol kat etti ve ortaya “İstanbul Hakkında Her şey” ismini verdiği süper kullanışlı, kapsamlı bir rehber çıkardı.

Saffet, tarihi ve turistik mekanlar dışında şehirdeki restoran, kafe, bar, dükkan, otel, hostel, gece kulübü ve hamam gibi 2 bine yakın mekanı gezmiş. Yaşadığınız yerle bağlarınızın zayıf olduğunu düşünüyorsanız bu kitap size başlangıç noktası olacak, orası kesin.
Karıştırması çok eğlenceli bir rehber hazırlamış. Sayesinde tahmin etmediğiniz semtlerdeki gizli kalmış yerleri, ilginç öyküleri, mekanların bilinmeyen yönlerini fotoğraflar, gravürler, eski resim ve belgeler eşliğinde öğreniyorsunuz. Bir yandan “Canım İstanbul” hisleriyle dolarken, öte yandan şehrin tarihinin nasıl parça parça edildiğine bir kez daha şahit oluyorsunuz...

Nereden çıktı bir İstanbul kitabı yazma fikri?       

- 1987’den beri profesyonel rehberlik yapıyorum, turlarımda yıllarca yabancıların yazdığı rehber kitapları kullandım. Üç yıl önce “Türkler de kendi ülkelerini detaylı bir şekilde kağıda dökebilirler” diye düşündüm, “Türkiye’de Görülmesi Gereken 101 Yer” ve hemen ardından “Avrupa’da Görülecek 101 Yer”i yazdım. 2007’de Pat ile İstanbul’u yazmak üzere yola çıktık. Tabii konu İstanbul olunca iş değişiyor. Bir yılda kat edeceğimizi zannettiğimiz mesafe üç yılımızı aldı. Neye cüret ettiğimizi biraz geç kavradık.
 
İstanbul’u gezerken seni en çok şaşırtan şey ne oldu? 

- Beni en çok şaşırtan, iyi ya da kötü, İstanbul’un her köşesinde bir sürprizin gizli olmasıydı. Bu şehir tezatlar yumağı, güzelliği de oradan geliyor. şehrin içine girdikçe kaybolduk. Bazen bir derviş tekkesinde, bazen bir Bizans manastırında dolaştık. Fatih Camii’nde mevlide, Fener Rum Patrikhanesi’nde ayine katıldık. şehrin insanlarıyla konuştuk, onlardan aldığımız ipuçlarıyla yeni ufuklara yelken açtık. Yenikapı Batığı’nı kazan profesörle görüşüp Kılıç Ali Paşa Camii’nin imamıyla sohbet ettik. Boğaz’daki yalıların içine girip yaşanmışlıkları dinledik...

AZINLIKLARA YAZIK ETMİŞİZ 

şehirle ilgili yaşadığın en büyük hayal kırıklığını sorsam ya da “En çok içini acıtan durum” diyelim...


- Suriçi olarak geçen Tarihi Yarımada ile Boğaz talandan çok fazla zarar görmüş. Bunun yanı sıra “şehrin rengi” azınlıklara yazık etmişiz, onlar gidince geriye grisi bol, kozmopolit yapısını yitirmiş bir İstanbul kalmış. şehrin kalbinin attığı ana caddelerden biri, Aksaray’dan Unkapanı’na giden Atatürk Bulvarı. II. Dünya Savaşı sırasında şehrin planını yapan Fransız Henri Prost’un tasarladığı bulvarın yapımı sırasında çok sayıda Osmanlı eseri yok edilmiş. Adnan Menderes döneminde yol yapacağız diye şehrin tarihi dokusu mahvedilmiş. Vatan ve Millet caddeleri yapılmış. Oysa Suriçi’ni muhafaza edip modern şehri dışarıda inşa etmeleri gerekiyordu... Kilise ve sinagogların neredeyse tamamı sürekli kapalı. Bakımsızlıkları iç acıtıyor. ılk darbeyi azınlıklara yönelik Varlık Vergisi vurmuş ama asıl deprem 6-7 Eylül olayları. Ekonomik krizler ve 1980 ıhtilali azınlıkların göçünü daha da hızlandırmış. Bugün şehirde sadece 1200 Rum kalmış. Biz bu kitabı yazarken dinlerin kardeşliğinden bahsedilen, ezan sesine çan seslerinin karıştığı söylenen İstanbul’u bulmakta çok zorlandık.

ÜLKEMİ YABANCILAR DAHA İYİ TANIYOR

Bu kitabı Pat ile birlikte yazma sebebin nedir?


- 1990’lı yıllarda Anadolu’nun her köşesinde ve dünyanın farklı ülkelerinde rehberlik yaparken ülkemi yabancıların daha iyi tanıyıp anlattıklarını gördüm. Lonely Planet’in her yıl güncellenen kitabını takip ediyordum. Kitabı yazan Pat Yale’in Türkiye ile ilgili bilgi zenginliği, dildeki ustalığı dikkatimi çekti, adını hafızamın bir yerlerine kaydettim. 2000’lerde Kapadokya’da yeni açılmış bir otele gittiğimde ortalıkta dolaşan, sarışın, kısa saçlı bir kadın gördüm, yüzü tanıdıktı. Yanına gidip “Siz Pat Yale misiniz?” dedim. Gerisi geldi... Ben tesadüflere inanmıyorum. Tesadüf denilen, önceden planlananın vakti geldiğinde gerçekleşmesi bence...

DÜNYA YILDIZLARI EN ÇOK NEREYİ SEVDİ

İstanbul’u ziyaret eden ünlülere sen rehberlik yapıyorsun. Peki İstanbul’da kim nereyi sevdi?


- Oprah Winfrey, Demet Sabancı Çetindoğan’ın oturduğu Zarif Mustafa Paşa Yalısı’na bayıldı. Colin Powell, Boğaz’ı çok sevdi. Candice Bergen, Büyükada’yı “cennetten bir köşe” olarak tanımladı. Google CEO’su Eric Schmidt, Ayasofya’ya hayran kaldı. Top model ve “Las Vegas” dizisinin oyuncusu Molly Sims, Tophane’de nargile keyfi yaptı. “Yüzüklerin Efendisi”nin yapımcısı Michael Lynn, Sevan Bıçakçı’nın yüzüklerine bayıldı...

False