Extreme St. Petersburg
Bir ayağı St. Petersburg’da yapılan ‘Maxi’ yarışlarına misafir olarak katıldım. ‘Maxi Yarışları’ nedir, nerede ve nasıl yapılıyor? Türk takımı kaptanı, babadan yelkenci, Edhem Dirvana’dan dinledim ve onun yelkenlisinde bu zorlu yarışı deneyimledim.
Nehir kıyısında bir yapay plaj, günlerden pazar, Rus ablalar şeffaf ve soğuk tenlerine bir nebze olsun güneş ısısı depolamak üzere kumlarda sere serpe uzanmışlar. Heyhat! Güneş yılda sadece iki ay gülecek onlara. Kışlar çok sert geçiyormuş. Türk takımının olduğu büyük çadıra doğru ayaklarımız ve gözlerimiz takılmadan ilerlemeye çalışıyoruz. Bizim çocuklar aslanlar gibi karşımdalar, bizim usul sarılıp öpüşüyoruz. Tüm ülkelerin takımları masalarda oturmuş, açık büfeden sunulan basit ama doyurucu yemekler ile karın doyuruyor. İngiltere, Rusya, İtalya, Umman, Avusturya, Danimarka, Almanya ve Türkiye katılıyor bu olağanüstü yarışlara. Günde 8 yarış yapılacak. Dev ekranlardan yarışın grafik imajını izleyebiliyorsunuz. Bana uygun ceket, can yeleği ve kask almak için giysi odasına götürülüyorum. Giyiniyorum, botlara biniyoruz ve teknemize doğru hareket ediyoruz. Yelkenlerimiz çok etkileyici, siyah, üzerinde, kocaman ‘Team Turx’ yazısı. Bu isim ‘Extreme Sailing’ adından etkilenmiş. (Her şeyden nem kapan ve “Neden Türkçe değil de yabancı lisan efendim?” diyenlere benim notum: Bu bir uluslararası etkinliktir halk oyunları yarışması değildir).
EN ZOR YARIŞTA İLK TÜRK TAKIMI
“Extreme 40” katamaranlarında yelkenler 18 metre direğe dört yiğit tarafından basılıyor. Takımda kaptan Edhem Dirvana, serdümen ve taktikte çifte altın madalyalı Avusturyalı Micth Booth, ayrıca Türkiye’nin başarılı yelkencilerinden Selim Kakış, genç üyeler Can Bayülken, Cem Gözen ve Portekizli yelkenci Diogo Cayolla bulunuyor.
‘Maxi Yarışları’ nedir, nerede ve nasıl yapılıyor? Türk takımı kaptanı, babadan yelkenci, Edhem Dirvana’dan dinleyelim; “Extreme Yelken Serisi 12 metre uzunluğunda özel yapım, tek tip katamaranlarla yapılan ve 8 ayaktan oluşan profesyonel bir yelken yarışıdır. Dünyanın en iyi yelkencilerinin kıyasıya mücadele ettiği bu organizasyon büyük markaların desteği ile yürütülmektedir. Diğer yelken yarışlarından farklı olarak, seyirci unsurunu ön plana çıkaracak şekilde tasarlanmıştır. Sahile yakın yerlerde, izleyicinin rahatlıkla anlamasını sağlayacak bir düzende, yarış yorumcularının anlatımlarıyla, Formula 1’i andırır. Her ayakta dört gün boyunca günde sekiz yarış yapılır ve bunun sonucunda derecelendirme yapılır. Yelken yarışları arasında dünyada kazanması en zor yarışlardan biri olarak geçer. Türkiye’den bu seviyedeki bir yarışa katılmış ilk takım ise Team Turx.”
KÖTÜ BAŞLADIK, İYİ BİTİRECEĞİZ
Isınma turlarına başlıyoruz. Kural olarak her tekneye yarışta, sadece gözlemci olarak, yarışmayacak birini almak zorundalar. Bu yarışta da bendeniz misafirim. Ekibe yardım etmem kural dışı olduğu için, en az rahatsız edeceğim köşeye konuşlanıyorum. Bu katamaranların ayak bastığınız güvertesi gerilmiş bir ağ. Bu nedenle, üzerinde hareket etmek maymun çevikliği gerektiriyor. Yarışı sancak-iskele (sağ ve sol) zıplayarak geçiriyorum. Sahilde on binlerce izleyici ellerinde dürbünler merakla izliyorlar. Bizim ekip, çift taraflı uzun bir flama toka ediyor, bir tarafında “Teşekkürler St. Petersburg”. Diğer tarafında ise “Türkiye sizi bekler” yazıyor. Turizm Bakanlığı yerinde bir karar vermiş, müthiş bir tanıtım. Ekip gayet uyumlu ama ilk yarışı kötü bir start ile sonuncu bitiriyoruz. Sonlara doğru birkaç kez birinciliği ve üçüncülüğü kapıyoruz. Türkiye bu sene ilk defa katılıyor bu yarışlara. Dünya’da 8 ayrı ülkede yapılacak olan bu yarışlar; Singapur, Umman, Çin, İngiltere, Almanya ve Rusya’da yapılmış. 1-5 Ekim arası Türkiye’de yapılacak ve son olarak da Avustralya’da.
1057 ODALI SARAYDAN MÜZEYE
Yarışın heyecanı sırasında, nehir kıyısındaki dev sarayların ihtişamından etkilenmemek imkânsız. Çarice Anna, 1754 yılında, İtalyan mimar Bartolomeo Rastrelli’ye bu müthiş sarayı inşa ettirmiş. Sonraları eklemeler yapılmış ve 1837 yılında yangın geçirmiş, ilaveler yapılmış. İlk kez, 1852 yılında bir kısmı, halkın ziyaretine müze olarak açılmış. Şu an tüm bina 1057 odası ile dünyanın sayılı müzelerinden ‘Ermitaj Müzesi’. Başka bir St. Petersburg yazısında anlatacağım, söz.
Sarayın önündeki şamandırayı sancağımıza (sağımıza) alarak tramola atacağız (döneceğiz). Verilen bir komut ile balon yelkeni fora edeceğiz, komut bekliyoruz ve yıldırım hızı ile pupa rüzgâr balonu dolduruyoruz. Kötü bir start ile sonuncu başladık ama şu an üçüncü sıradayız ve bu yarışı üçüncü olarak bitireceğiz.
KENDİSİ DE UFKU DA BÜYÜK PEDRO
Deli Pedro
‘Deli Pedro’ sadece biz Türklerin verdiği lakap. Rusya’da ‘Büyük Pedro’ olarak anılıyor. Baba hakikaten 2.04 cüssesi ile ‘Büyük’ imiş. Ufku da kendi gibi çok büyük olmalı ki, rüyalarındaki bu modern masal şehrini Neva Nehri’nin bataklık deltasına 1703 yılında kurmuş. Doğunun Venedik’i, tılsımlı şehir St. Petersburg, 44 ada üzerine kurulmuş ve 300’den fazla köprü ile birbirine bağlanmış.
Pedro’ya kadar içine kapanık olan ülke, Rusça adı ile Pyotr’ın bilim ve sanata düşkünlüğü, tebdili kıyafet tüm Avrupa ülkelerini gezmesi sonucu, ‘Batı’ya dönük olarak inşa edilmiş. Venedik’teki kanalları, Paris’teki köprüleri gördüm sanki St. Petersburg’ta. Şehir, koruyucu azizi ‘Sankt Pieter Burkh’dan almış adını. Bu isim Sovyet döneminde ‘Leningrad’ olarak değişmişse de, rejim sonu gene eski adına dönmüş.
İlerde detaylı bir St. Petersburg yazısı yazacağım, ama bu hafta olayımız başka.