Eşsiz güzellikleriyle Zanzibar...

Tanzanya’ya bağlı yarı-özerk yönetilen takımadalar bölgesinin adı Zanzibar. İki büyük ve birçok küçük adadan oluşan bu takımadanın adı farsça ‘zenci sahili’ anlamına geliyor. Zanzibar’a ülkemizden direkt uçuşlar bulunmakta. Daha ekonomik tercih ise Darüsselam’dan feribot veya pır pır uçakla adaya geçiş. Adaya vardığımızda aktarmalı uçuşlar sonrası yorgun hissediyordum ama duymazdan geldim yorgunluğu. Otele giderken ağzım kulaklarımda, merakla başladım çevreyi izlemeye. Tek şerit gidiş dönüş yolu mükemmel bir doğayı ikiye ayırıyor. Tropikal ağaçlar, tek katlı evler, üçerli beşerli toplanmış gençler, evlerin önündeki minik tezgâhlar, ayakkabısız koşturan çocuklar… Ne güzel bir yerdi burası!

İlk otelimiz adanın kuzeyinde Kendwa’da. Otele varır varmaz hemen sahili keşfe çıktık. Yazarken bile hissediyorum o heyecanımı. Her şey beklediğimden de güzel. Bembeyaz sahillerin turkuaz okyanusla sergilediği görüntü tarifi zor mükemmellikte. Uzayıp giden sahillerinde bambaşka bir evreni seyrediyordum sanki. Güneş batarken okyanusu kızıl turuncu renge boyuyor. Orada olduğumuz hiçbir gün bu anı kaçırmadık.

Kendwa’nın hemen komşu plajı olan Nungwi ikinci otelimizin bulunduğu bölge. Düşük med cezirin yaşandığı sahilde, son günümüz dolunaya denk geldiği için sular iyice çekilmiş ve bize denizyıldızlarını toplayıp açık sulara götürme şansı vermişti. Kendwa ve Nungwi Zanzibar’ın en ünlü plajları olup balayı tatilleri için çok talep gören bölgeler.

Sahillerde çeşitli turlar satan ‘beach boy’ dedikleri kişiler oluyor. Biz ‘Spicy Farm’, ‘Stone Town’ ve ‘Prison Island’ turlarımızı bu kişilerden kolaylıkla ayarlayabildik ve herhangi bir problem yaşamadık. Aynı şekilde fotoğraf çektirmek için kabile kıyafeti giyinen yereller, masaj yapanlar, saç örenler, hediyelik eşya satanlar da var. Biz saçlarımızı ördürdük ve çok memnun kaldık. Tatillerde saçla başla uğraşmayı hiç sevmiyorum ve çözene kadar asla bozulmayan örgülerim kurtarıcım oldu.

Sahillerin hemen arka sokaklarında yerliler yaşıyor. Sık sık iç taraflara geçip gezdik o sokakları. Farklı kültürlerin gündelik alışkanlıklarına karşı ayrı bir merakım var ama bu kısım biraz buruk oldu benim için. Sokakların, evlerin hali perişan. Kapılar, pencereler kırık dökük. Zanzibar İslami kurallara göre yönetiliyor ve erkekler 4 kadınla evlenebiliyor. E gelir seviyesi de düşük olunca günde ancak bir öğün yemek yiyebiliyorlarmış. Tüm bu yoksulluğa rağmen insanların mutlulukları yüzlerinden okunuyor. Bunu bilmek içimi ferahlatıyor inanın. Bu arada yanımıza kıyafet getirip ihtiyacı olan kişilere verebilirdik. Buna çok pişman olduk. Eğer giderseniz lütfen aklınızda olsun.

Zanzibar’ın şehir merkezi Stone Town 2000 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras listesine alınmış. Daracık sokakları, eski binaları, oymalı kapıları ile tarihi dokusunu korumuş bir yer burası. Kentte köle ticaret merkezi olan eski köle pazarlarını ve müzeye çevrilmiş iki zindan odasını ziyaret edebilirsiniz. Adaya getirilen köleler bu pazarlarda toplanıp kırbaçlanırmış. Dayanıklı olanların fiyatı artar, dayanıksızlar öldürülürmüş. Kölelerin tutulduğu zindanları içimiz ezile ezile gezdik, ben çok duramadım hatta daha fazla görmek istemedim. Bu eğilerek yürüyebildiğimiz odalarda kadınlar ve erkekler ayrı bölümlerde zincirlenerek satılana kadar tutulurmuş. 1873 yılına gelindiğinde sonunda kölelik yasaklanmış. Köle pazarının hemen yanında Anglican Cathedral kilisesinin bahçesinde boyunlarından zincirlenmiş 5 Afrikalı köle heykeli ve kölelerin kanlarını temsilen kırmızı bir sütun bulunuyor.

Queen grubunun solisti Freddie Mercury’nin doğduğu evi, House of Wonders, Arap Kalesi, Darajani Market (gündüz pazarı), Forodhani Gardens (gece pazarı)  Stone Town’da görmenizi tavsiye ettiğim yerlerden. Dev kaplumbağaların adası Prison Island’a (Changuu Adası) Stone Town’dan küçük tekneler ile 20 dakikada gidilebiliyor. Bu ada isminden anlaşıldığı gibi zindan adası olarak değil, adaya hastalık bulaşmaması için karantina bölgesi olarak kullanılmış. Ticaret gemileri önce bu adada durdurulup cüzzam hastalığı kontrolü yapıldıktan sonra geçirilirmiş. Şuan adanın popülerliği ise ev sahipliği yaptığı dev kaplumbağalardan kaynaklanıyor. Seyşeller hükümetinin Umman sultanına hediye olarak gönderdiği dört kaplumbağa çoğalmış çoğalmış ada nüfusunu 100 küsürlere getirmiş. En tonton kaplumbağa şuan 193 yaşında.

Baharat adası olarak da bilinen Zanzibar’da Spicy Farm turu beklentimizin üzerinde keyifli geçti. Adadaki baharat tarlalarının birinde karabiber, kimyon, kişniş, tarçın, köri, zencefil, safran ve daha birçok baharat hakkında bilgi veriliyor bu turlarda. Baharatları merak ettiğimizden değil, bu yemyeşil ortamda bol bol zaman geçirdiğimiz için çok mutluyduk. Yolun sonunda hindistancevizi ağaçlarının olduğu bir yere gittik. Burada kendini Mr. Butterfly olarak tanıtan bir amcamız hindistancevizi ağacına tırmandı, şarkı söyleye söyleye inerek gösterisini tamamladı.

Biz ‘Spicy Farm’, ‘Stone Town’ ve ‘Prison Island’ turlarını 1,5 günde bitirdik. Bunların dışında dilerseniz aşağıdaki aktiviteleri de deneyimleyebilirsiniz:

Zanzibar dünyada soyu tükenmekte olan Kızıl Colobus maymun türüne ev sahipliği yapıyor. Jozani ormanında koruma altına alınmış bu maymun türünü ziyaret edebilirsiniz.

Zanzibar’ın doğusunda okyanusun ortasındaki bir kaya üzerine yapılmış olan ‘The Rock’ hem konumu hem de yerel, lezzetli yemekleri ile ünlü bir restoran.

Yunuslar ile yüzmek isterseniz Zanzibar’ın güneyinde Kizimkazi’de yüzme turları düzenleniyor.

Dalış meraklısıysanız Zanzibar’ın kuzeyindeki Pemba adasına yapılan scuba diving turlarına katılabilirsiniz. Bu arada adanın güneyinde Mafia adası köpekbalıkları ile dalış yapılabilen bir rota. Listenize ekleyebilirsiniz…

Zanzibar yapılacak aktiviteler olarak zengin bir destinasyon ancak benim tavsiyem sahilin keyfini doya doya yaşamanız için kendinize yeterli gün bırakmanız yönünde. Ben deniz tatili aşığı bir insan değilim aslında ama Zanzibar’da olay farklı boyutta ve beni de büyüsüne kaptırdı.