Son Güncelleme:
Ennn kuzeydeki cami
Gazprom’un Pestsovo gaz yatağındayım. Yeni biten tesis iÅŸletime açılacak ve ben de bu ana ÅŸahitlik edeceÄŸim. BaÅŸmühendis Ä°vanoviç bana vanalardan birini göstererek, ‘Bunu aç, dört gün sonra gaz Türkiye’de’ diyor. Vanayı indiriyorum ve sirkülasyon baÅŸlıyor. Burası Sibirya’da, Kuzey Kutbu’nun hemen altındaki, Yamal-Nenets otonom bölgesi. BulunduÄŸumuz ÅŸehrin adı Uringoy. Bir yandan devasa tesisleri gezerken bir yandan bölgeyi tanıyoruz. Gezi benim için tam bir dayanıklılık sınavı. Termometre -40 gösteriyor. Bölgenin yerlileri, uçsuz bucaksız steplerde çuma denilen çadırlarda (üstte) yaÅŸamaya alışmış Neneyler. Åžartlar o kadar sert ki ortalama ömür 46 yıl. Ama bölge gaz sayesinde müthiÅŸ bir refah içinde. Derken uzakta minareyi andıran bir siluet görüyorum. Yanımdaki Gazprom yetkilisi söylüyor: Ä°ÅŸte dünyanın en kuzeyindeki cami Bu pazartesi ocağınıza gelen gaz bendenGazprom’un Kuzey Sibirya’daki Pestsovo gaz yatağındayım. Yeni inÅŸa edilen tesis iÅŸletime açılacak ve ben de bu ana ÅŸahitlik edeceÄŸim. Yanımda BaÅŸmühendis Valeriy Ä°vanoviç var. Bana vanalardan birini göstererek, ‘Bunu aç, dört gün sonra gaz Türkiye’de olacak’ diyor. Elimi uzatıyorum, vanayı indiriyorum ve sirkülasyon baÅŸlıyor. Yarın gaz ocağınızı yaktığınızda göreceÄŸiniz ateÅŸ, size Sibirya’dan gönderdiÄŸim gazın mavi ateÅŸi olacak. Rus doÄŸalgazı, Türkiye’de 16 yıldan beri kullanılıyor, ancak günümüze dek hiçbir gazeteci bu gazın kaynağında, buz tutmuÅŸ Sibirya’daki kuyusu başında bulunmamıştı. Rusya’dan Türkiye’ye gelen gazın büyük bölümü Kuzey Kutbu’nun hemen altındaki, Yamal-Nenets otonom bölgesi, Uringoy yataklarından çıkartılıyor.Uçağımız Moskova’dan havalandığında büyük bir maceraya atılıyorum hissi beni bir türlü terk etmiyordu. Gazprom ÅŸirketinden refakatçimiz Denis Ä°gnatiyev önceden uyarmıştı: ‘Bu gezi bir dayanıklılık sınavı. Ay’a veya Mars’a gittiÄŸinizi düşünün. Tek fark buzların sardığı steplerde nefes almanız için yeterli oksijen var. Geride kalan ortam aynı.’Denis, elbiselerimiz konusunda da uyarıda bulunmuÅŸtu: ‘Önceki gün Uringoy’da ısı -45 dereceydi. Åžansımız var, aldığım son habere göre hava ısınmış. Åžimdi sadece -25. Ama siz yine de en sıcak elbiselerinizi alarak gelin.’Uçağımız çarÅŸamba saat 11.00 civarında alacakaranlığın hakimiyetindeki bembeyaz alana indi. Burada yerle gök aynı, mavimsi beyaz. Ä°kisi birleÅŸmiÅŸ, sanki tek parça gibi görünüyor.Bizi karşılayanlar, ‘Elimizi çabuk tutmalıyız. Üç saatimiz var. Sonra tekrar gece olacak’ diyor.Apar topar alanın bir baÅŸka ucundaki helikoptere gidiyoruz. Dantel dantel buz tutmuÅŸ otobüsün camını temizleyerek dışarısını seyrediyoruz. Helikopterin çevresinde koÅŸuÅŸan hayvanlar gözümüze iliÅŸiyor. Yerli Ä°gor esprili bir dille yanımızdaki kadın gazetecilere sesleniyor: ‘Kızlar bakın kürkler size karşılama düzenliyor.’Helikopter çevresindeki yaratıkların, postu çok deÄŸerli vizonlar olduÄŸunu öğreniyoruz. 30 yıl içinde vizonlar da bir parça evcilleÅŸmiÅŸ. Korkularını yenerek insan sofrası kırıntılarını toplamak için yakına gelmeye baÅŸlamış.Milattan kalma MI-8 helikopteri görünce herkesin ödü koptu. Bu araca binerek yol yordamı olmayan steplerin 300 km derinliklerindeki birkaç yerleÅŸim bölgesini gezeceÄŸiz. Artık dönüşü yok deyip köhne hava taşıtına bindik. Helikopter her an parçalanacakmış gibi sesler çıkartarak havalandı. Gövdesindeki deliklerden içeri sızan buz gibi hava, enerji birikimimizi kısa sürede yok etti. Yarım saat sonra diÅŸler çivi kesmeye, ayaklarımız sıcak botlara raÄŸmen karıncalanmaya baÅŸladı. Allah’tan bu kabus sadece 20 dakika daha sürdü.Yeni yıl yaklaÅŸtığı için bizim gezimizi fırsat bilen Gazprom, yerli okuldaki çocuklara Noel ÅŸenliÄŸi düzenleyecekti. Biz ise sıcak bir yere ulaÅŸmanın mutluluÄŸunu yaşıyorduk.TURÄ°ST BÄ°ZÄ°Z AMA ONLAR BÄ°ZÄ° ÇEKÄ°YORNadim kasabası uygarlığın çivi çaktığı ilk yerleÅŸim bölgesi. Prefabrik Fin evleri yanısıra 120 öğrencinin okuduÄŸu okul bile var. Yılda bir-iki sefer yabancı gören çocuklar bizi, biz onları inceliyoruz. Derken ilginç bir hadise yaÅŸanıyor. Biz fotoÄŸraf makinelerini çıkartıp onları görüntülemeye çalışırken, öğrencilerin her biri minik Sony kamera çıkararak bizi çekmeye baÅŸlıyor. Manzara karşısında gülmekten kendimi alıkoyamıyorum.Giyimine bakılırsa fakir görünümlü yerli halk aslında Rusya ölçülerine göre çok zengin. Bölgede çıkartılan gaz gelirinden bir bölümü anlaÅŸmalarla yerel yönetimlere aktarılıyor. Parayı da harcayacak yer pek olmadığı için son model cihazlar burası için yenilik deÄŸil.Okulu gördükten sonra yerli Neney halkı için inÅŸa edilen prefabrik evlerden birini ziyaret ediyoruz. Ä°ki gün önce buraya 45 yaşındaki Simeon Ne Dede yerleÅŸmiÅŸ. Benden sadece üç yıl daha yaÅŸlı adama neden mi dede diyorum? Çünkü yerli Neney halkının ortalama ömrü 46 yıl. Yani Avrupa’daki ortaçağın baÅŸlarındaki düzey. Öyle olunca 45 yaşındaki bir Neneyli, ömrünün son yıllarında sayıldığından dede diye çağırılıyor.Kalorifer sistemiyle donatılmış iki odalı evin içi fırın gibi. Ne, eÅŸiyle birlikte bizi kapıda karşılıyor. Birkaç gün önce yerleÅŸime açılmış evin içinde geyik postu kokusu hissediliyor. Yeni evinizden memnun musunuz, diyorum. Zor anlaşılır Rusça’sıyla ‘Ooo... Hanım çok memnun. Gazprom saÄŸ olsun bu yaÅŸta bizi uygarlığa kavuÅŸturdu’ diye cevap veriyor önce. Sonra ağız deÄŸiÅŸtirerek, ‘Bu evde beni uyku tutmuyor. Ben kırlarda yaÅŸamaya alışkınım. Yerin üzerinde uyumaya alışkınım. Karyolaya yatınca alttan gelen sıcaklık rahatsız ediyor. Ä°lk gün kapıya yakın geyik postumu sererek rahat uyudum’ diyor.UYGARLIÄžA ALIÅžAMAYAN YERLÄ° NENEY HALKIBuzların ortasında büyük bir kültür çeliÅŸkisi yaÅŸanıyor. Uçsuz bucaksız steplerde ‘çuma’ adını verdikleri çadırlarda yaÅŸamaya alışmış yerli halk, Moskova’nın getirmeye çalıştığı uygarlığa adapte olamıyor. Bazı aileler, bedava verilen evleri bir süre sonra terk ederek çadırlara geri dönmeyi tercih ediyor.Uygarlığın Neney halkına getirdiÄŸi en büyük kötülük ise alkol. 1966 yılında büyük karadan ilk yerleÅŸimciler gelmeye baÅŸladığında yerel halkı votkayla tanıştırmış. İçki Neneylerin hoÅŸuna gitmiÅŸ. Ama ölçüsünü bir türlü tutturamıyorlar. Yanımızdaki Rus anlatıyor ‘Neney’ler içkiyi su gibi ve düşene kadar içiyor. Bizden farklı bünyeleri de alkolü çabuk iÅŸleyemiyor. Bu yüzden alkol bu yörede batıdaki uyuÅŸturucu kadar tehlikeli ve öldürücü madde sınıfına giriyor.’Yanımızdaki biri alkolle ilgili fıkralaÅŸmış gerçek bir hikaye de anlatıyor. Birkaç yıl önce iki Neney dört kızağı peÅŸ peÅŸe baÄŸlayarak kasabaya erzak için gelmiÅŸ. Aldıklarının arasında çuvala doldurdukları 30 votka ÅŸiÅŸesi de varmış. Geri dönüş yolunda öndeki Neney geyikleri sürerken, arkadaki bir ÅŸiÅŸeyi açıp tadına bakayım demiÅŸ. Bakış o bakış. Kısa sürede kafayı bulan adam çuvalla birlikte kızaktan yuvarlanıp düşmüş. Arkadaşının yokluÄŸunu sonradan fark eden diÄŸeri, kar fırtınası çıktığı için arkadaşını bulamamış. Ertesi gün ve sonraki iki hafta aramalar sürmüş. Bir netice alınamayınca herhalde donarak öldü denmiÅŸ. Aradan bir hafta daha geçmiÅŸ. Günün birinde kaybolan Neney köyüne yarı sarhoÅŸ halde çıkıp gelivermiÅŸ. Ä°lk söylediÄŸi söz ise votka bitti olmuÅŸ.BATAKLIK ÃœZERÄ°NE Ä°NÅžA EDÄ°LEN GAZ TESÄ°SÄ°Bizim gezimizin sebebi, Gazprom’un bölgedeki ÅŸirketi Urengoygazprom’un yeni tesis açılışı. Ä°ki yıl süren çalışmadan sonra ‘Pestsovo’ gaz yatağı, ÅŸirketin 16. iÅŸletmesi olacak.Steplerdeki Neney halkının yaÅŸamını gördükten sonra aynı helikopterle yeni tesislere geliyoruz ve Türkiye’ye gidecek gazın vanasını iÅŸte orada açıyorum.Bataklık üzerinde yere beton direkler çakılarak inÅŸa edilmiÅŸ gaz arıtma tesisi sayısız boru zincirinden oluÅŸuyor. Kuyudan çıkan doÄŸal gaz boru hattı üzerinden Türkiye’ye gelmeden önce belirli iÅŸlemden geçirilmesi gerekiyormuÅŸ. Teknisyenin kullandığı ilginç ifadeyle, gazın kurutulması gerekiyormuÅŸ. Gazdaki su borularda donarak tıkanmalara yol açmaması için mekanik ve kimyasal yöntemlerle nemden arındırılıyor. 100 atmosfer basınçlı ortamda gerçekleÅŸen arıtma insanı dehÅŸete düşürüyor. Sadece bir saat içinde bulunduÄŸumuz üniteden geçen gaz miktarı tüm Ä°stanbul’a bir hafta yetecek miktarda.KUTUPLARDA TÃœRK MALI BÄ°R OTOBÃœSTE GÄ°DÄ°YORUZGaz tesislerini gezdikten sonra 200 km mesafedeki il merkezi Novi Uringoy’a otobüsle döndük.Fabrika kapısında bizi yepyeni bir Mercedes otobüs bekliyordu. İçine girdiÄŸimizde soÄŸuk komasından tekrar hayata dönmüş gibiydik. İçerisi sıcacıktı. Bir ara gözüm ön camın alt köşesindeki etikete takıldı. Mercedes-Benz Türk A.Åž. yazısı okunuyordu. ÅžaÅŸkına döndüm desem yeridir. Türkiye’den 7 bin km uzakta, üstelik Rusya’nın Arktik bölgesinde Türk imalatı Mercedes kullanılıyordu.Åžoförü sorgulamaya baÅŸladığımda çok daha ilginç detaylar öğrendim. Otobüsü Gazprom, Rusya’da deÄŸil Türkiye’ye gelerek satın almış ve Ä°stanbul’dan karayoluyla getirmiÅŸ.DÃœNYANIN EN KUZEYÄ°NDEKÄ° CAMÄ° Kuzey Sibirya Arktik bölgesindeki Novi Uringoy ÅŸehrinde bir keÅŸifte daha bulundum. -40 derecede ÅŸehir turuna çıktık. 70 bin nüfuslu ÅŸehrin bir mahallesinde inanmayacaksınız ama cami gördüm. Dünyanın en kuzeyinde cami olduÄŸunu da Gazprom yetkilisinden öğrendim. 1966 yılında doÄŸalgaz rezervi bulunduÄŸunda bölgeye genelde Ukraynalı ve Çeçen işçiler gelmiÅŸ. Uringoy Camii ÅŸehir geniÅŸledikçe Çeçenler sayesinde inÅŸa edilmiÅŸ. Sıfırdan bataklık üzerine 30 yılda inÅŸa edilen Novi Uringoy soÄŸuklara raÄŸmen modern ÅŸehir görünümünde. Tiyatro, spor salonu ve çok sayıda okul ve çocuk yuvası var. Ä°nsanlar burada bir ay vardiya usulü çalıştıktan sonra bir ay sıcak bölgelere dinlenmeye gidiyor. BaÅŸka türlü insan vücudunun bu iklime dayanması mümkün deÄŸil.BÃœYÃœKLERE REHABÄ°LÄ°TASYON ÇOCUKLARA KREÅžLERDE YAPAY IÅžIK Gazprom’un bölgedeki 17 bin çalışanı için bir rehabilitasyon merkezi kurulmuÅŸ. Yetkililere göre insan burada ancak 9 yıl kalabilir. Sonra saÄŸlık sorunları baÅŸlıyor. Hava, kuru ve soÄŸuk olduÄŸu için ilk önce ciÄŸerler iflas ediyor. Ä°kinci tehlike sinir hastalıkları. Uzun ve karanlık kış ayları insanlarda bunalımlara neden oluyor. Bu yüzden yılda iki defa tüm çalışanlara deÄŸiÅŸik rehabilitasyon programları uygulanıyor. Çocuklar ise evde duramayacağı için günün büyük bölümünü kuvvetli yapay ışık altında kreÅŸlerde geçiriyor.KIÅžIN -50o SOÄžUK, YAZIN ET YÄ°YEN SÄ°NEKLERÄ°ki Türkiye yüzölçümünde, sadece 500 bin insanın yaÅŸadığı Yamal-Nenets bölgesindeki Neney halkının iki temel uÄŸraşısı var. Birisi balıkçılık, diÄŸeri avcılık. Ä°ki nehir, on binlerce dere ve milyonlarca gölcükten oluÅŸan geniÅŸ arazi, deniz seviyesinden sadece 70 metre yüksekte uçsuz bucaksız bir bataklık. Yılın 9 ayında kar ve buzun altında kalan bu bataklığa yaz iki aylığına geliyor. Ä°ÅŸte bu iki ay içinde Neney halkı kışlık balığını tutuyor. En lezzetlisi Maksun adı verilen iri beyaz balık. Kısa yaz mevsiminde 2 metre yerin altı buz kaldığı için çukurlar kazılarak tutulan balıklar buralarda muhafaza ediliyor. Sonra ihtiyaca göre çıkartılarak kullanılıyor. Temmuz sonu buranın en sıcak mevsimi. Isı +35 dereceye kadar yükselebiliyor. Karanlık kıştan farklı olarak batmayan güneÅŸin altında gece gündüz ÅŸenlik yaÅŸanıyor. Kış aylarında -50 dereceye varan soÄŸuk sorunu, yaz aylarında yerini baÅŸka bir soruna bırakıyor: Sinekler. Sivrisinek sürüleri yanısıra uçan Piranya dedikleri diÅŸli bir sinek türü, açığa bırakılan bir kilo eti 10 dakika içerisinde kemiklerine kadar yiyip bitirebiliyor. Anlayacağınız yazın belası daha büyük.Â