GeriSeyahat Emret Komutanım
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Emret Komutanım

Emret Komutanım

1986’da Türk Silahlı Kuvvetlerinin kimlerden oluştuğunu, nasıl eğitim gördüğünü anlatan kitabım, Genelkurmay tarafından yerden yere vurulmuştu. En büyük eleştiriyi eşlerin etkinliğinden söz edilen bölümler almıştı.Geçen hafta Genelkurmay Başkanı Org. Özkök adına bir talimatname yayınlandı. (Radikal, Murat Yetkin 8.7.2004)  çok dikkatimi çekti ve beni yıllar öncesine götürdü. Talimatnamenin bir bölümü aynen şöyleydi: "General/amiral, subay ve astsubay eşlerinin, bir kısım askeri hizmetlerin ifasında eşlerini desteklemekle yükümlü olduğu unutulmayacaktır. Ancak bayanların askeri hizmetlere ilişkin işlere karışmalarına asla müsaade edilmeyecektir." Bir Genelkurmay Başkanı böyle bir talimatname yayınlıyorsa bazı şeyler tahammül sınırlarını aşmış demektir. Zira bu tip konular talimat haline getirilmez. Kurum içinde dikkatler çekilir ve sorun kapanır. Genelkurmay Başkanı başka türlü hareket etmişse, bunun mutlaka bir gerekçesi vardır. Neyse, ne olmuşsa olmuş. Bu subay kadrolarının bilecekleri şeylerdir. Beni asıl düşündüren nokta. Neredeyse 18 yıl önce yazdığım ve yayınlandıktan sonra büyük tartışmalar çıkaran EMRET KOMUTANIM kitabıyla ilgili yaşadığım bir olaydı. Kitap (zaten bir daha böyle bir deneme yapılamadı) Türk Silahlı Kuvvetlerini oluşturan subay kadrolarının toplumun hangi kesimlerinden geldiğini, nasıl yetiştirildiklerini, nasıl yaşadıklarını, ne kazandıklarını, nasıl rütbe aldıklarını ve nasıl emekli olduklarını anlatıyordu. Doğrusu, bu kitaptaki temel verilerin hiçbiri değişmedi. Sadece, enflasyon nedeniyle maaşlar çok farklılaştı, o kadar. Yoksa Türk subayı aynı kesimlerden geliyor, aynı dozda eğitim alıyor ve emekli oluyor. Bu kitap 1986’da  yayınlandıktan birkaç hafta sonra, Genelkurmay Başkanlığından zehir zemberek uzun bir açıklama yayınlandı. 1983’te seçimler yapılmış ve 12 Eylül askeri yönetimi, ülkeyi sivil idareye (Özal’ın ANAP’ına) bırakmıştı. İlk defa bir tepki bildirisi ile ortaya çıkıyorlardı. Şaşırmıştım. Hele bildirinin bir bölümü çok şaşırtıcıydı. “Bu kitapta eşlerine dil uzatıldığı, yalan söylendiği, haksızlık edildiği” belirtiliyor ve sert bir dille eleştiriliyordum. Oysa yazdıklarımın hemen hemen tamamını, yine kendileri bana anlatmıştı.  TSK içinde çok iyi tanıdığım ve çok değer verdiğim komutanlar, eşlerin subay kocaları üstünde ne kadar etkili olduklarını,  rütbeyi en çok eşlerin istediğini, sosyal toplantılar, hatta davetlerde bile subay eşlerinin rütbe sırasına göre oturduklarını anlatmışlar, bende yazmıştım. Üstelik bunu da son derece doğal karşılamıştım. Acaba hangi meslekte eşler kocalarının daha da yükselmesini istemezler? Nedense asker alınmıştı. Sonradan duyduğuma göre, o açıklamanın yapılmasını bile yine eşler istemişler.(!) Şimdi bakıyorum da, Genelkurmay Başkanı herhalde farklı nedenler ve değişik bir konteks içinde, aynı olguya dikkat çekiyor. Ne kadar değişiyoruz değil mi?                                                *                      *                      *  BALIK ÇİFTLİKLERİ KOYLARI MAHVEDİYOR Daha önce defalarca yazıldı, tekrar yazılacak. Bodrumun canım koylarını mahveden balık çifliklerinden söz ediyorum. Görseniz üzülürsünüz. O pırıl pırıl, dibi görünen koylar, hergeçen gün biraz daha  mahvoluyor. Balık yetiştirmek için atılan yemlerin tahribatını gözlerinizle görebiliyorsunuz. Heryıl, gelecek sezon kaldırılacakları söyleniyor. Oysa bu yıl baktık ki, özellikle  Bodrum yarımadasının en güzel bölümlerindeki çiftliklerin sayısı daha da artmış. Bu çiflikler sadece denizin dibini mahvetmekle kalmıyorlar, aynı zamanda koyun kara bölümünü de  pis bidonlar ve hurda eşyalarla öylesine çirkinleştiriyorlar ki, insanın yüreği acıyor. Bunun sorumlusu, hem kara ham de denizi pisleten mal sahipleri ise, aynı sorumluluk bu iş için izni veren devlet bürokrasisindedir. Aynı çiftlikler açık denize kurulabilir ve böylece en gözde koylar korunabilir. Tarım Bakanlığının ilgili bölümlerini arayıp bu konuda sizlere bilgi vereceğim. İşin ucunu bırakmak niyetinde değilim.*                  *                    *(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.) yayınlanmaktadır
False