Efes Cittantica'da 5 adımdaçağ atlama yöntemleri!

Efes’e 5 kilometre uzaklıktaki tema park, Pagan, Antik Yunan, Roma, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine göre tasarlanan mimari yapılardan oluşuyor. Bir nevi tarihi ortaya karışık yaşıyorsunuz. Girişte, Heredot'un 'Güneş'ten sonra dünyada gördüğüm en büyük şey' dediği Artemis Tapınağı'nın tıpatıp benzeri Artemission restoranı karşınıza çıkıyor. Daha sonra geniş bir Roma avlusunda ilerleyerek, Türk ve İtalyan yemeklerinin yapıldığı küçük restoranları görüyorsunuz. Roma avlusunda Türk kahvesine oturup, kahveyi közde pişirmenin sırrına vakıf olabilirsiniz. Kahvenin hemen bitişiğinde, Selçuklu mimarisine göre yapılan, yan yana tezgahların sıralandığı Arasta denilen bahçeye çıkılıyor. Uzun lafın kısası, Bilintur ve Tura Turizm işbirliğinde, 15.000 metrekarelik alana kurulan Cittantica’da 5 adımda çağdan çağa atlamış gibi oluyorsunuz.

ABLA ANTİK YUNAN YEMEKLERİ TAMAM DA VALLAHİ ROMA'YA İNEMİYORUZ!

"Yoldan geldim acıktım" diyenler günümüz yemekleriyle karınlarını doyuracaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar. Tekmili birden Roma dönemi kıyafetleri giymiş garsonların servisiyle antik lezzetleri tadabiliyorsunuz.

Yemeklerin hiçbirinde o dönemde yetişmeyen sebzeler (domates, patates vb. ) yok. Şef Alican Samut'la ayaküstü sohbette tarihin mutfağını çekiştiriyoruz. "Ustam nasıl gidiyor" diye hal hatır sorarken şef endişeyle cevaplıyor: "Abla Antik Yunan yemekleri tamam da vallahi Roma dönemine inemiyoruz"

Şeften öğrendiğimiz kadarıyla Antik dönemde keçi ve sığır eti yeniyormuş. Alt sınıf keçi, üst tabaka ise sığır eti yiyormuş. Haliyle, antik yemek tariflerini günümüz damak tadıyla öpüştürüyorlar. Yemeklerde en çok kullanılanlar ise et, sebze, zeytinyağı ve bal. Önce lor peynirli Ege otları böreği, sonra da ballı beyaz şarap soslu piliç ve kuru incirli pilav. Tatlı olarak da üzeri balla süslenmiş peynir tatlısı. Ege'nin nefis şaraplarını anlatmaya hacet var mı?

Bu menünün yanı sıra Hac için Meryem Ana'ya gelen Hıristiyanlara hazırladıkları başka bir menü de mevcut. Onu da Hz. İsa'nın son yemeğinden esinlenip, oluşturuyorlar. Menüde kuru yemiş, kasede bal, ege otları, kuzu eti, buğday, kendir tohumlu yoğurt ve incirli susamlı kek var. Şarabı ise susamla servis ediyorlar.

Masaya gelen ilginç bir ayrıntı da dönemin yiyeceklerinin İncil'de hangi ayetlerde geçtiğini anlatan ve Antik yemek tariflerinin ölçüsü ölçüsüne verildiği kitapçık.

Restoranın tuvaletini ısrarla gezdirmek istediklerinde, Roma döneminde 18 erkeğin arada hiçbir duvar olmadan yan yana hacetini giderip, önemli iş toplantılarını yaptığı umumi tuvaletler aklınıza düşmüyor değil. Neyse ki burada tarihten birebir esinlenmemişler!

'ARTEMİS TAPINAĞI'NI RAHİPLER YAKTI'

Kahve arasında Efes'i gezdirecek rehberimizle tarihin kulisini yapıyoruz. Artemis Tapınağı'nın varsayılan ve bir de bilinmeyen hikayesini anlatıyor bize. Meğer ilk tapınak yangınında Herostratus denilen meczubun "Ben bu tapınağı yakarım, adımı da tarihe yazarım" dediği rivayet dışında, Halikarnas Balıkçısı'nın savunduğu başka bir ihtimal daha varmış. Tapınağın rahipleri halka faizle kredi verirmiş. Bir gün rahipler hazineyi alıp, kaçar. Kaçarken de, tapınağı içeriden ateşe verip, giderler. Mermerin dışarıdan yanmayan bir madde olması ise bu ihtimalin en kuvvetli savunucusu.

Acı bir dipnot: Dünyanın yedi harikasından biri Artemis Tapınağı'ndan ne yazık ki bugün geride sadece iki mermer parçası kaldı!