GeriSeyahat Dünyanın en güney ucunda 18 gün
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Dünyanın en güney ucunda 18 gün

Dünyanın en güney ucunda 18 gün

İlk cruise seyahatimden bu yana farklı farklı rotalara onlarca seyahat yaptım.Her biri bende ayrı bir iz bıraktı. Ancak Güney Amerika seyahati, sınırlarımı zorlayan, ufkumu açan, zihnime en kalıcı şekilde yerleşendi. Eğer Macellan’ın izinden gitmek, Ateş Toprakları’nı keşfetmek, buzulları görmek, penguenlerin yaşamlarına tanıklık etmek ve dünyanın en güney ucuna ayak basmak istiyorsanız, bu güzergah tam size göre...

Bavulunuzu hazırlarken zorlanacağınızı itiraf etmeliyim. 18 günlük bu rota oldukça zorlu. Önce, başlangıç ve bitiş durakları Buenos Aires ve Santiago için askılılarınızı, şortlarınızı, bikinilerinizi yerleştirmeli; ardından dünyanın en güney ucuna ve Antarktika’ya doğru seyir sırasında gerekecek olan palto, atkı ve berelerinizi de aynı bavula sığdırmalısınız. Zira yolculuğunuz esnasında ısı, 33 dereceden -5’e kadar düşecek ve tekrar yükselecek.

İlk durak Arjantin’in başkenti Buenos Aires... Tangonun, kırmızının ve aşkın başkenti! Buenos Aires, ‘Güzel havalar’ anlamına geliyor. Sokaklarında bandoneon eşliğinde tango yapılıyor. Leziz Arjantin etlerinin servis edildiği restoranları ve eğlence mekanları dolup taşıyor. Lila rengi salkım salkım çiçekleriyle jakarandaların süslediği caddeleri, yeşil-kahveye çalan Plata Nehri ve La Boca’nın teneke görünümlü rengarenk evleri kentin adının anlamının hakkını veriyor.

Dünyanın en güney ucunda 18 gün


Bağımsızlık mücadelesi
Florası ve faunası ile adeta bir doğa mucizesi sayılan Falkland Adaları sonraki durağımız... Macellan Boğazı ile Horn Burnu’na yakınlığı sebebiyle stratejik önemi bulunan, sadece 3 bin kişinin yaşadığı bir adalar topluluğu. İçişlerinde tamamen bağımsız, dışişlerindeyse İngiltere’ye bağlı denizaşırı topraklardan... Arjantin’se, uzun zamandır ada üzerinde hak iddia ediyor. Halk, referandumla İngilizlere bağlı kalmayı tercih etmiş olsa da ülkede halen gösteriler yapılıyor, protesto amaçlı İngiliz bayrakları yakılıyor. Otuz yılı aşkın bir zamandır süren bu diplomatik savaş, otuz yıl öncesinde iki tarafın da savaşta verdiği kayıpların acısını her daim canlı tutuyor.

Falkland Adaları’nın başkenti Stanley, gördüğüm en huzur veren, en sessiz başkentlerden... Telefon numaraları hala beş haneli. Tek bir gazeteleri var, ‘Penguin News’. Adada yaşayan penguen sayısı da zaten insan sayısından fazla. Hiç ATM cihazları yok. Cep telefonuyla bile ilk kez 2005’te tanışmışlar.

Dünyanın en güney ucunda 18 gün



Dünyanın sonuna doğru...
Falkland Adaları’ndan sonra dünyanın sonuna, en güney ucundaki yerleşim yeri olan Ushuaia’ya yolculuğumuz başlıyor. Jules Verne’in sözünü ettiği “Dünyanın sonundaki fener”e düşüyor yolumuz. Burası, gerçek anlamıyla dünyanın son bulduğu yer... Ve her şeyin de başladığı...

Büyük Ayaklar’ın toprakları
Patagonya, Macellan’ın izinde yapacağınız yolculuğun kalbi. 1520’de bölgeye gelen kaşif, yaklaşık iki metre boyundaki Tehuelçe yerlilerinin kocaman ayaklarını gördüğünde, onlara Portekizce “Pata Grau” anlamında ‘Büyük Ayaklar’ adını vermiş. Patagonya, böylelikle ‘Büyük Ayaklar’ın toprakları’ olarak anılmaya başlamış. Burada göllerin, buzulların, ormanların ve şelalelerin büyüsüne kapılacak; tabiatının el değmemiş güzelliğine hayran kalacaksınız.

Dünyanın en güney ucunda 18 gün


Penguen meraklılarına...
Punta Arenas kentiyse Şili Patagonyası’na açılan kapı... Eskiden ticaret gemileri için oldukça işlek bir limanken, Panama Kanalı’nın açılması ile birlikte popülerliğini yitirmiş. Koyun yetiştiriciliği, yün ticareti ve balıkçılık, kentin geçim kaynağı olmuş. Kent yakınlarındaki koyun yetiştirilen çiftliklerden birini ziyaret etmenizi ve barbekü keyfi yapmanızı öneririm. Siz de benim gibi penguenlere meraklıysanız ve yüzlercesini bir arada görmek istiyorsanız, gelmeniz gereken yer yine burası. Punta Arenas, Macellan penguenlerinin yuvası... Ancak görüntüleri ne kadar hoşsa, çıkardıkları sesler de bir o kadar ürkütücü. Fazla yaklaşmamanızı öneririm. Pek uysal da sayılmazlar.

Dünyanın en güney ucunda 18 gün


Neruda’ya selam olsun...
Valparaiso’dan sonra Bahçe Kent Vina del Mar’a uğradık. Ardından nakışlı sokakları ve aşıkların güneşlendiği parklarıyla ünlü başkent Santiago’ya vardık. Burası son durak... Kentte hangi tarafa bakarsak bakalım yaşamın canlılığına, bizi kavrayan enerjisine şahit olduk. Desen desen grafitiler her yerde... Sanki yetenekli eller bu kente dokunmuş ve onu adeta bir kaldırım sergisine dönüştürmüş...

Burası, aynı zamanda Pablo Neruda’nın yaşadığı yer. Muhteşem manzarasıyla kenti tepeden izleyen ve günümüzde müze olarak ziyarete açık olan evi La Sebastiana, her gün binlerce turisti ağırlıyor. Evini ziyaret ederken yazdıklarına bir kez daha kulak veriyoruz:

“Yavaş yavaş ölürler / Seyahat etmeyenler / Yavaş yavaş ölürler...”

Dünyanın en güney ucunda 18 gün

False