Ersin KALKAN
Son Güncelleme:
Deniz ürünleri cenneti Gelibolu
Tarihiyle ünlü Gelibolu’ya gidiyoruz. Ama bu sefer tarih turunu kısa tutup başka güzelliklerine bakacağız. Günlük tutulan balıkların, deniz ürünlerinin servis edildiği tertemiz lokantalara, Saroz gibi olağanüstü bir akvaryuma, kuşbakışı manzaraya doğru yol alıyoruz.
TEM yoluna gireceksiniz ve Kınalı ayrımından Tekirdağ’a sapacaksınız. Geçen yaz sezonunun başına kadar Kınalı-Tekirdağ yolu Türkiye’deki en kötü yollardan biriydi. İstanbul, Tekirdağ ve Çanakkale’yi birbirine bağlayan bu önemli güzergah bakımsızlıktan çökmek üzereydi. Ama bir yıl önce duble yol çalışmasına başlandı ve güzergahın üçte biri tamamlandı. Yol rahatladı.
Artık Tekirdağ’dan Keşan’a ve Gelibolu’ya doğru akan yol tertemiz, engelsiz ve güvenli. İstanbul’dan çıktıktan sonra 275’inci kilometrede Gelibolu’dayız.
YANINIZA OLTA ALIN BAGAJA MANGAL ATIN
Aklınızda olsun, derin koylardaki kayaların üzerinden balık yakalamak için yanınıza olta alın. Yüksek tepelerden Saroz’da dans eden balıkları izlemek için arabada bir dürbün bulundurun. Kıyıda, kayaların arasında gezinen yengeçleri, pavuryaları yakalamak istiyorsanız bir deniz kepçesi alın. Lokantalara mahkum olmak istemiyor, küçük balıkçı limanlarında taze balık alıp közlemek istiyorsanız bir de mangal koyun bagaja ve öyle çıkın yola.
Koru Dağları’ndan inip Evreşe Ovası’na vardığınızda sağınızda uzanan Saroz’la karşılaşacaksınız. Burada 7-8 kilometre uzunluğunda doğal plajlar var, 200-300 metre boyunca su dizinizi geçmiyor. Ama suya girmeyi havalar ısınınca denemenizi tavsiye ederiz.
Bu mevsimde Gelibolu’da dünyanın en lezzetli balıklarını günlük ve canlı olarak bulmak mümkün. Pavurya, yengeç, karides, ahtapot ve istakoz açısından da çok zengin bir liman burası. Günlük olarak yakalanıyor ve büyük bir bölümü ihraç ediliyor. Ama önce Gelibolu’ya göz hakkını ödüyor. Bu göz hakkının tadını çıkarmak için sahildeki lokantalardan birine kurulmanız yeterli.
İlçenin girişindeki Hamzakoy’da, Hamzakoy Otel ve Restoran var. Limanın içinde de İlhan, Yelkenci, İmren, Sahil ve Boğaz lokantaları uzanıyor. Eğer geleneksel Türk yemeği istiyorsanız, şehir içinde Trakya mutfağı açısından zengin, 50 çeşit yemeği olan Osmanlı Restaurant’a gitmelisiniz.
EGE’NİN EN GÜZEL AKVARYUMLARINDAN
Saroz’u en güzel tepeden seyretmek ve bölgenin en güzel koyunu görmek istiyorsanız yola devam edelim. Gelibolu’dan çıkıp Eceabat’a doğru yol aldığınızda 1.5 kilometre sonra sağda Fındıklı Köyü tabelasını görürsünüz. Bu sapaktan 12 kilometre sonra köye varırsınız. Köyün çıkışında Kömür Limanı’nı gösteren tabelayı izleyin, 6 kilometre sonra karşınıza ansızın deniz çıkacak ve aşağılarda, çok aşağılarda önünüzde uzanan eşsiz güzellikte bir koyla karşılacaksınız. Bu koy Trakya Ege’sinin en güzel akvaryumlarından biri. Dürbününüzle büyük balıkların denizdeki dansını izleyebilirsiniz.
Bu koyda, eski bir bağevinden dönüştürülmüş küçük bir lokanta var. Bunun dışında tek bir yapıya rastlayamazsınız. Çünkü yapılaşmaya izin verilmiyor. İşte bu güzellik de böylece korunuyor.
Aslında havalar biraz daha yumuşak olsa arabanıza çadırınızı koyup gitmelisiniz. Çadırın önünde bir ateş yakıp yıldızları seyrederken gökyüzünün bu kadar derin ve hareketli olduğuna şaşırırsınız. Hele de aylardan temmuz ise, meteor yağmurlarının ortasında, uçsuz bucaksız bir lunaparkta, havai fişek gösterisindeymiş gibi hissedersiniz kendinizi.
Evreşe yolları hiç dar değil
Evreşe yolumuzun üzerinde. Yolları dar mı? Hayır, bazı bölümleri orta büyüklükte uçakların bile inebileceği kadar geniş. Yani bugüne kadar aldatılmışız. Bir rivayete göre, 1970’lerde bu küçük beldenin belediye başkanı para bitince, personel ücretlerini ödeyememiş. İçişleri Bakanı’nın kapısını çalmış ve ‘Sayın bakanım acilen paraya ihtiyacım var’ demiş. ‘Niçin?’ diye sormuş bakan. İşçi ücretlerinden söz etse olmayacak. ‘Bildiğiniz gibi yollarımız çok dar, genişletmek istiyoruz’ demiş, parayı koparmış. Tabii, bakan Evreşe’ye uğramadığı için gerçeği öğrenememiş. ‘Evreşe yolları dar, bana bakma benim yarim var’ türküsü ise bakandan para koparmak için yazılmamış. Yine bir rivayete göre vaktiyle ünlü Evreşe mandalarından dolayı insanlar yolda geçecek yer bulamazmış, türkü bundan esinlenmiş...
PİRİ REİS MÜZESİ’Nİ GEZİN
Gelibolu’yu herkes sadece Çanakkale Savaşı’yla hatırlıyor. Biz başka bir yönüne değinelim: Kaleburcu’nun içindeki Piri Reis Müzesi’ni gezin. Piri Reis, Gelibolu’nun yetiştirdiği en ünlü simalardan biri. Tasavvuf edebiyatının önde gelen simalarından, ‘Muhammediye’ ve ‘Ahmediye’ yazalarından Mehmedi Bican ve Kardeşi Ahmedi Bican kardeşler de Gelibolu’da doğmuşlar. Fener’e giderken Yazıcızade Camii’nin haziresinde yatıyorlar. Türkiye’nin en güzel namazgahlarından biri de bu küçük kasabada bulunuyor.
EN BÜYÜK MEVLEVİHANE BURADA
17. yüzyılda Ağazade Mehmet Dede tarafından yaptırılan Gelibolu Mevlevihanesi, Osmanlı düşünce dünyasının Avrupa’ya yayılmasında öncülük etti. Burada ayrıca çok sayıda önemli müzisyen yetişti.
33 bin metrekarelik alana yayılmış mevlevihanenin ana binası 15 sütun üzerine inşa edilmiş. Birinci Dünya Savaşı’na kadar faaliyet gösteren mevlevihane, 1923’te askeri saha içinde kaldı. Askerler 1994’te ana binayı Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devretti. Ama 14 dönümlük arazi hala Milli Savunma Bakanlığı’nda. Savunma Bakanlığı’ndan bir yetkili, birkaç ay içinde mevlevihane arazisinin tamamından çekilmeyi hedeflediklerini söyledi.
1994’e kadar Kahire Mevlevihanesi dünyanın en büyüğü kabul ediliyordu. 1994’te Gelibolu Mevlevihanesi’nin içine giren araştırmacılar, askerlerin, mevlevihaneyi birkaç değişiklik dışında çok iyi koruduğunu tespit ettiler. Dr. Barihüda Tanrıkorur, bir makaleyle araştırmasını duyurunca gelibolu Mevlevihanesi’nin hayata dönme süreci başladı. Gelibolu Belediye Başkanı Cihat Bingöl, iki yıl önce restorasyon için girişimlere başladı. Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt, mevlevihaneyi görünce çok etkilendi ve restorasyonun başlamasını sağladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı da katkı sağladı.
LOKANTALAR
İlhan Restoran: 566 11 24
Liman Restoran: 566 11 25
Yelkenci Restoran: 566 46 00
Boğaz Restoran: 566 16 06
İmren Restoran: 566 23 22
OTELLER
Gallipoli Otel: 0286 576 81 00
Hamzaköy Otel: 0286 566 80 80
Türkmen Otel: 0286 566 21 64
Artık Tekirdağ’dan Keşan’a ve Gelibolu’ya doğru akan yol tertemiz, engelsiz ve güvenli. İstanbul’dan çıktıktan sonra 275’inci kilometrede Gelibolu’dayız.
YANINIZA OLTA ALIN BAGAJA MANGAL ATIN
Aklınızda olsun, derin koylardaki kayaların üzerinden balık yakalamak için yanınıza olta alın. Yüksek tepelerden Saroz’da dans eden balıkları izlemek için arabada bir dürbün bulundurun. Kıyıda, kayaların arasında gezinen yengeçleri, pavuryaları yakalamak istiyorsanız bir deniz kepçesi alın. Lokantalara mahkum olmak istemiyor, küçük balıkçı limanlarında taze balık alıp közlemek istiyorsanız bir de mangal koyun bagaja ve öyle çıkın yola.
Koru Dağları’ndan inip Evreşe Ovası’na vardığınızda sağınızda uzanan Saroz’la karşılaşacaksınız. Burada 7-8 kilometre uzunluğunda doğal plajlar var, 200-300 metre boyunca su dizinizi geçmiyor. Ama suya girmeyi havalar ısınınca denemenizi tavsiye ederiz.
Bu mevsimde Gelibolu’da dünyanın en lezzetli balıklarını günlük ve canlı olarak bulmak mümkün. Pavurya, yengeç, karides, ahtapot ve istakoz açısından da çok zengin bir liman burası. Günlük olarak yakalanıyor ve büyük bir bölümü ihraç ediliyor. Ama önce Gelibolu’ya göz hakkını ödüyor. Bu göz hakkının tadını çıkarmak için sahildeki lokantalardan birine kurulmanız yeterli.
İlçenin girişindeki Hamzakoy’da, Hamzakoy Otel ve Restoran var. Limanın içinde de İlhan, Yelkenci, İmren, Sahil ve Boğaz lokantaları uzanıyor. Eğer geleneksel Türk yemeği istiyorsanız, şehir içinde Trakya mutfağı açısından zengin, 50 çeşit yemeği olan Osmanlı Restaurant’a gitmelisiniz.
EGE’NİN EN GÜZEL AKVARYUMLARINDAN
Saroz’u en güzel tepeden seyretmek ve bölgenin en güzel koyunu görmek istiyorsanız yola devam edelim. Gelibolu’dan çıkıp Eceabat’a doğru yol aldığınızda 1.5 kilometre sonra sağda Fındıklı Köyü tabelasını görürsünüz. Bu sapaktan 12 kilometre sonra köye varırsınız. Köyün çıkışında Kömür Limanı’nı gösteren tabelayı izleyin, 6 kilometre sonra karşınıza ansızın deniz çıkacak ve aşağılarda, çok aşağılarda önünüzde uzanan eşsiz güzellikte bir koyla karşılacaksınız. Bu koy Trakya Ege’sinin en güzel akvaryumlarından biri. Dürbününüzle büyük balıkların denizdeki dansını izleyebilirsiniz.
Bu koyda, eski bir bağevinden dönüştürülmüş küçük bir lokanta var. Bunun dışında tek bir yapıya rastlayamazsınız. Çünkü yapılaşmaya izin verilmiyor. İşte bu güzellik de böylece korunuyor.
Aslında havalar biraz daha yumuşak olsa arabanıza çadırınızı koyup gitmelisiniz. Çadırın önünde bir ateş yakıp yıldızları seyrederken gökyüzünün bu kadar derin ve hareketli olduğuna şaşırırsınız. Hele de aylardan temmuz ise, meteor yağmurlarının ortasında, uçsuz bucaksız bir lunaparkta, havai fişek gösterisindeymiş gibi hissedersiniz kendinizi.
Evreşe yolları hiç dar değil
Evreşe yolumuzun üzerinde. Yolları dar mı? Hayır, bazı bölümleri orta büyüklükte uçakların bile inebileceği kadar geniş. Yani bugüne kadar aldatılmışız. Bir rivayete göre, 1970’lerde bu küçük beldenin belediye başkanı para bitince, personel ücretlerini ödeyememiş. İçişleri Bakanı’nın kapısını çalmış ve ‘Sayın bakanım acilen paraya ihtiyacım var’ demiş. ‘Niçin?’ diye sormuş bakan. İşçi ücretlerinden söz etse olmayacak. ‘Bildiğiniz gibi yollarımız çok dar, genişletmek istiyoruz’ demiş, parayı koparmış. Tabii, bakan Evreşe’ye uğramadığı için gerçeği öğrenememiş. ‘Evreşe yolları dar, bana bakma benim yarim var’ türküsü ise bakandan para koparmak için yazılmamış. Yine bir rivayete göre vaktiyle ünlü Evreşe mandalarından dolayı insanlar yolda geçecek yer bulamazmış, türkü bundan esinlenmiş...
PİRİ REİS MÜZESİ’Nİ GEZİN
Gelibolu’yu herkes sadece Çanakkale Savaşı’yla hatırlıyor. Biz başka bir yönüne değinelim: Kaleburcu’nun içindeki Piri Reis Müzesi’ni gezin. Piri Reis, Gelibolu’nun yetiştirdiği en ünlü simalardan biri. Tasavvuf edebiyatının önde gelen simalarından, ‘Muhammediye’ ve ‘Ahmediye’ yazalarından Mehmedi Bican ve Kardeşi Ahmedi Bican kardeşler de Gelibolu’da doğmuşlar. Fener’e giderken Yazıcızade Camii’nin haziresinde yatıyorlar. Türkiye’nin en güzel namazgahlarından biri de bu küçük kasabada bulunuyor.
EN BÜYÜK MEVLEVİHANE BURADA
17. yüzyılda Ağazade Mehmet Dede tarafından yaptırılan Gelibolu Mevlevihanesi, Osmanlı düşünce dünyasının Avrupa’ya yayılmasında öncülük etti. Burada ayrıca çok sayıda önemli müzisyen yetişti.
33 bin metrekarelik alana yayılmış mevlevihanenin ana binası 15 sütun üzerine inşa edilmiş. Birinci Dünya Savaşı’na kadar faaliyet gösteren mevlevihane, 1923’te askeri saha içinde kaldı. Askerler 1994’te ana binayı Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devretti. Ama 14 dönümlük arazi hala Milli Savunma Bakanlığı’nda. Savunma Bakanlığı’ndan bir yetkili, birkaç ay içinde mevlevihane arazisinin tamamından çekilmeyi hedeflediklerini söyledi.
1994’e kadar Kahire Mevlevihanesi dünyanın en büyüğü kabul ediliyordu. 1994’te Gelibolu Mevlevihanesi’nin içine giren araştırmacılar, askerlerin, mevlevihaneyi birkaç değişiklik dışında çok iyi koruduğunu tespit ettiler. Dr. Barihüda Tanrıkorur, bir makaleyle araştırmasını duyurunca gelibolu Mevlevihanesi’nin hayata dönme süreci başladı. Gelibolu Belediye Başkanı Cihat Bingöl, iki yıl önce restorasyon için girişimlere başladı. Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt, mevlevihaneyi görünce çok etkilendi ve restorasyonun başlamasını sağladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı da katkı sağladı.
LOKANTALAR
İlhan Restoran: 566 11 24
Liman Restoran: 566 11 25
Yelkenci Restoran: 566 46 00
Boğaz Restoran: 566 16 06
İmren Restoran: 566 23 22
OTELLER
Gallipoli Otel: 0286 576 81 00
Hamzaköy Otel: 0286 566 80 80
Türkmen Otel: 0286 566 21 64