GeriSeyahat Dan Brown’ın ‘Cehennem’ine yolculuk
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Dan Brown’ın ‘Cehennem’ine yolculuk

Dan Brown’ın ‘Cehennem’ine yolculuk

Dan Brown’un ‘Cehennem’ adlı romanını okuyan milyonlarca insan, üç şehrin sokak, cadde, meydan ve tarihi yapılarında geçen aksiyonu bol bir hikâyeye dahil oldu. Simge bilim uzmanı Robert Langdon, bizi Floransa’da gezdiriyor; Rönesans’ın başkenti Floransa’nın tarihi mekânlarına götürüyordu. Venedik’te ilerleyen yolculuk, İstanbul’da son buluyordu. Kitabın bu yıl filmi yapılacak ve izin alınabilirse İstanbul sahneleri Ayasofya ile Yerebatan Sarayı’nda çekilmesi planlanıyor. Ama biz şimdi gelin Dan Brown’ı konuşalım.

İtalya’ya yaptığımız bir haftalık turda durduğumuz birçok akaryakıt istasyonunun kafeteryasında, marketindeki kitap hâlâ reyonlarda. Okuyanlar bilir, kahramanımız Langdon, macerasına Floransa’nın Avrupa’da en sevdiği yerler arasında olduğunu söyleyerek başlıyor. Floransa, nefes nefese koştuğu Arno Nehri’nin çevresinde kurulmuş, İtalyan Rönesansı’nın doğduğu, şaraplarıyla ünlü Toskana Bölgesi’nin de başkentidir.
Şehre ilk girdiğinizde sizi Mussolini döneminde yapılan gösterişsiz tren istasyonu karşılar, trafik onun etrafında akar. Trafikte ilerlemeye çalışırken, gözümüz Floransa belediye otobüslerinin arkasını kaplamış Türkiye’yi tanıtan reklama takılıyor.

Dan Brown’ın ‘Cehennem’ine yolculuk

Dan Brown’un ‘Cehennem’i hâlâ marketlerde satılıyor.

Sabahın erken saatlerinde olduğumuz için henüz turist akınına uğramamış cadde ve sokaklarında ilerliyoruz ve tren istasyonuyla aynı adı taşıyan Santa Maria Novella Bazilikası’nın olduğu meydana geliyoruz. Meydanla kilise aynı adı taşıyor. Saraybosnalı arkadaşımız Emir bize rehberlik ederek, meydanda geçmişte stadyum bulunduğunu ve at yarışlarının yapıldığını ancak günümüzde festival alanı olarak kullanıldığını söylüyor. Emir’den, kilisenin yapıldığı mermerlerin kırmızı beyaz ve yeşil renklerin anlamını, Leonardo Da Vinci’ye ilham veren Mona Lisa’nın da bu kilisede evlendiğini öğreniyoruz.

Dan Brown’ın ‘Cehennem’ine yolculuk


Duomo meydanındayız... Roman kahramanımız Langdon “Kırmızı tuğlalardan dev bir kubbe yükseliyor, zirvesindeki yaldızlı bakır top bir fener gibi parlıyor” demişti ya... Floransa’nın sembolü haline gelmiş Santa Maria del Fiore Katedrali’nin önüne geldiğimizde, yaptığı tanımın ne kadar doğru olduğunu anlıyoruz. Kubbenin etrafında Floransa’yı yukardan izlemek için çıkmış turistler var... Katedralin yapım hikâyesiyse 1296’da başlıyor, dönemin papa’sı tarafından kutsanarak resmen açılışıysa 1436 yılını buluyor. Hemen yanında Giotto’nun Çan Kulesi var.

CENNETİN KAPILARI

Dan Brown’ın ‘Cehennem’ine yolculuk

Gondola altı kişi bindik ve 210 TL ödedik. Gondolcu bize Marco Polo’nun evini gösterdi.

Dan Brown’ın ‘Cehennem’ine yolculuk


Rönesans akımının hâkim olduğu birçok Avrupa kenti gibi Floransa’nın da en önemli yapıtlarından biri katedral. Şehir merkezinde bulunan Santa Maria del Fiore Katedrali’nin yapımında, beyaz, yeşil ve kırmızı renkli mermer kullanılmış. Kubbesindeki muhteşem freskleri keşfetmek için zorlu bir tırmanışı göze almanız gerek ama neyse ki sonu mutlu bitiyor. Zira buradan şehre kuşbakışı bakmak mümkün. Katedralin bir başka özelliği de Langdon’un, katlı bir pastaya benzettiği vaftizhaneyi hatırlar mısınız? İşte o da hemen yanı başımızda. Nefes kesici kapıları var. İtalyan ressam-heykeltıraş Michelangelo, bu kapılardan birini gördüğünde güzelliğine hayran olarak ‘Cennetin Kapıları’ ismini vermiş. Öğreniyoruz ki Dan Brown’un kitabına konu olan ‘İlahi Komedya’nın yazarı Dante Alighieri de burada vaftiz edilmiş.

Dan Brown’ın ‘Cehennem’ine yolculuk


Dante Kilisesi’ni de mutlaka görmelisiniz. Langdon’ın ‘Karşılıksız aşk acısı çekenlerin tapınağı’ dediği bu yerde, aşıkların sepete koyduğu küçük dilek notlarını göreceksiniz. Floransa’da nereye gidersek gidelim, bu şehrin, sanatına, mimarisine büyük katkı sağlamış Medici ailesinin izlerini görmek mümkün.
Sırada Uffizi Müzesi’nin olduğu ‘U’ şeklindeki yapı var... Burada Leonardo Da Vinci’nin ‘Müjde’, Michelangelo’nun Meryem’in bebek İsa’yı Vaftizci Yahya’ya verdiği tablosu ve Boticelli’nin ‘Venüs’ün Doğuşu’ tablosu da var. Piazza del Signoria Meydanı’na geçtiğimizdeyse Vecchio Sarayı (Signoria) ile David ve Hercules heykellerinin kopyalarını görüyoruz. Meydanda Medici ailesinden Küçük Cosimo’nun at üzerindeki heykelini görmek de mümkün.

ÖNCE ‘ÇAN KULESİ’NE ÇIKIN

Dan Brown’ın ‘Cehennem’ine yolculuk


İki katlı üstü açık otobüsler şehir turu attırıyor. Piazza Michelangelo Tepesi’ne çıkarak, şehre buradan bakabilirsiniz. Floransa’da gezip görülecek çok yer var. Bunlardan biri de Piti Sarayı’nın arkasındaki ünlü ‘Boboli Bahçeleri.’ Zamanınız varsa gezin ama yoksa 1.5 saat uzaklıktaki Pisa Kulesi’ni görmek bence size daha fazla görsel şölen sunacaktır.

Dan Brown’ın ‘Cehennem’ine yolculuk


Akabinde roman kahramanımız Langdon, Venedik’e geçti diyerek, biz de aynısını yaptık. San Marco Bazilikası, Venedik’in en büyük kilisesi olarak biliniyor. Bir diğer adıysa ‘Altın Kilise.’ Tepesinde, İstanbul’dan kaçırılan dört at bulunuyor. Atların hikâyesi ilginç. Birkaç el değiştirmiş, son olarak Venedik’e gelmiş ama kilisenin üzerinde duranlar şu an için kopyadan ibaret.
Meydandasınız... Durmayın, başınızı göğe kaldırın. Göreceğiniz en en yüksek yapı, Canpanile di San Marco (Çan) kulesi. Dokuzuncu yüzyılda yapılmış, tam 97 metre yüksekliğinde. Önce 21 TL karşılığında tepeye çıkarak Venedik’i izleyin, akabinde Grand Canal’a doğru yürüyün.

SAKIN GÜRÜLTÜ YAPMAYIN!

Dan Brown’ın ‘Cehennem’ine yolculuk


Kanalın hemen yanında gondollar, su otobüsleri ve su taksileri var. Kanal üzerinde üç köprü bulunuyor, en ünlüsüyse uğur getirdiğine inanılan, Ponte di Rialto Köprüsü. Burası, kuyumcu, ipek, cam ve deri ürünleri satan işyerleriyle dolu. Biz, pazarlık yapmadıkları söylenen gondola altı kişi bindik, 210 TL ödedik. 45 dakika, daracık kanallar arasında gezdik. Gondolcumuz bize, Marco Polo’nun evini gösterdiğinde sevindik.
Karşımıza adım başı makarna, pizza ve dondurma dükkânlarının çıktığı Floransa ve Venedik’ten güzel izlenimler edindik. Yalnız gidecek olanları uyarayım: Venedik Belediyesi gürültü yapan turistlere ceza kesiyor. O yüzden tekerlekli bavulunuzu cadde, sokak ve meydanlarında dolaştırırken aman ha ses çıkarmamaya özen gösterin.

Dan Brown’ın ‘Cehennem’ine yolculuk

Floransa’nın en önemli yapıtlarının başında katedraller geliyor.

Siz gezdiniz, iyi hoş da Robert Langdon ne yapıyor derseniz, söyleyeyim. Biz Venedik’ten ayrılmak üzereyken kendisi İstanbul’a uçuyordu. İstanbul’da misafir edeceğimiz Dan Brown’dan daha bakalım hangi şehirlerde geçen hikâyeler okuyacağız. Başrolünü Tom Hanks’ın oynayacağı ‘Cehennem’, kitaptaki tadı verecek mi? Bunu öğrenmek için biraz bekleyeceğiz. Siz bu arada Floransa ve Venedik’i ziyaret edebilir, romanda geçen yerleri görebilirsiniz. “Hani üçüncü şehir İstanbul’du” mu dediniz? Evet, işte o bir pırlanta ve neyse ki her zaman gideceğimiz mesafede...

False