Çivisi çıkmış dünyaya medeni bir yanıt
Evet, alabildiğine kitapla dolu ama bildiğiniz kütüphanelere pek benzemiyor. Kitaplara; albümlerin, filmlerin yanı sıra kutu oyunları da eşlik ediyor bir kere... Sonra sinema salonunda, kafesinde, restoranında, galerisinde şehrin sakinleri bir araya geliyor. 3D yazıcı da var, kod yazmak isteyene özel bilgisayar da... İster stüdyolarından birine girip müzik kaydedin, ister e-sport odasında oyun oynayın. Helsinki Merkez Kütüphanesi Oodi, çıtayı çok yükseğe taşıyor.
Gözüyle görmese, kulaklarıyla duymasa inanmaz insan... Bir şehir, nefesini tutmuş kütüphane açılışı bekliyor. Lars, 32 yaşında, garson. “Ah hanımefendi, ne kadar şanslısınız” diyor, “Demek sizi açılıştan önce gezdirdiler...” Tia ve Marjo, iki genç anne... Çocuklarıyla birlikte daha açılış günü gezmek için şimdiden plan yapmışlar. Anna, 20 yaşında, üniversite öğrencisi, “Bu, ülkemiz adına bir dönüm noktası” yorumunu yapıyor.
Kütüphane kavramına bazı ülkelerde çok önem veriliyor, Finlandiya bunlardan biri, tamam. Yine de bir kütüphane nasıl bu kadar heyecan yaratabilir ki? Hani hiç olmasa belki anlar insan... Ama 5.5 milyonluk ülkenin 853 kütüphanesi var zaten. Sebebi şu; kanaatkâr Finlandiyalıların ‘fazlası göz çıkarmaz’ diyecekleri belki de yegâne şey bu. Çünkü onlar için bu kamusal alan, herkesin kullanımına açık kitapların bir arada durduğu yer demek değil. Kütüphaneleri de öyle devlet dairelerini andıran; karanlık, gri, soğuk mekânlar değil.
Şehrin tam kalbinde
Onlar için kütüphane, günlük hayatın önemli bir parçası. Her mahallede, her köşe başında, ama büyük ama küçük mutlaka bir tane var. Trenin gelmesine 20 dakika kala Instagram’a gömülmek yerine en yakındakine girip şöyle bir turluyorlar o yüzden. Çeşit çeşit çocuk etkinliğinin adresi, kütüphaneler... Kitap okuma kulüpleri buralarda faaliyet gösteriyor. Söyleşiler, paneller hep kütüphanelerde... Öğrencilerin ne kadar rağbet gösterdiğini söylemeye gerek bile yok belki ama şu güzel uygulamadan bahsetmeden olmaz; evden çıkamayacak durumda olanlar için adrese servis sistemleri de var.
Finlandiya’nın eğitim sistemi defalarca ‘dünyanın en iyisi’ seçildi. Vatandaşlarının okumaya düşkünlüğünde bu eğitim sisteminde yetişmiş olmalarının payı yadsınamaz elbette. Ama her ne kadar gelir seviyeleri Türkiye’ye kıyasla çok yüksek olsa da burada da her vatandaş istediği kitabı, dergiyi, filmi, albümü alacak finansal güce sahip değil. Hele de ülkedeki göçmen nüfus düşünülürse... İşte kütüphanenin asıl görevi burada devreye giriyor. Kültürel materyallerin herkesin kullanımına açık ve bu kadar kolay ulaşılabilir olması, toplumdaki gelir eşitsizliğinin ayağına çelme takıyor. Bilginin karşısında paranın hükmünü geçersiz kılıyor. Bu nedenle Finlandiyalı devlet yetkilileri için yeni açılan Helsinki Merkez Kütüphanesi Oodi, başlıbaşına bir demokrasi projesi. Çivisi çıkan dünyaya, medeni bir yanıt.
Hayatın her alanının hızla dijitalleştiği bir çağda, 1 milyon Euro’luk bir yatırımı kütüphaneye yapmak mantıklı mı peki? Biri de çıkıp “Kamu parasını bu işe harcamayalım. Yeterince var zaten” demiyor mu? Helsinki Belediye Başkanı Jan Vapaavuori şöyle yanıtlıyor: “Demiyor. Açıkçası bir opera binası ya da müze olsa böyle itirazlar yükselebilirdi. Ama bizim ülkemizde kimsenin aklına bir kütüphane projesine karşı çıkmak gelmez.”
Zaten Oodi, bildiğiniz kütüphanelerden değil. Şehirdeki diğerlerine de pek benzemiyor hatta. Giriş katında; küçük bir sinema salonu, bir kafe-restoran, bir çokamaçlı etkinlik salonu, bir de galeri var. Birinci kata çıktığınızda geleceğe ışınlanmış gibi oluyorsunuz. Kod yazmak isteyenler için özel bilgisayarlar, 3D yazıcılar, lazer kesim makineleri... Ücretsiz kullanabiliyorsunuz. Nasıl kullanacağını bilmeyenler için bir görevli yardıma hazır. Video ya da müzik kaydetmek, fotoğraf projesi yapmak isteyenler için gerekli ekipmanla dolu olan stüdyolar sonra... E-sport için, grup çalışmaları için özel alanlar... Tam donanımlı bir mutfak... İkinci katsa; alabildiğine kitap, film, albüm ve kutu oyunuyla dolu.
“Bir kütüphane için onca yolu tepip Helsinki’ye gitmeye değer mi” diye sorarsanız yanıtımız hazır: Değer. Oodi, şimdiden Avrupa’nın görülmesi gereken mimari yapıları arasında gösteriliyor. 17 bin metrakarelik alanı kaplayan bu binanın projesi; uluslararası bir yarışmayla, 554 anonim proje içinden seçildi, Finlandiyalı mimarlık şirketi ALA’nın üç mimarı; Juho Grönholm, Antti Nousjoki ve Samuli Woolston tarafından tasarlandı.
Oodi Kütüphanesi, şehrin tam kalbünde yer alıyor; parlamento binası, büyük bir müzik merkezi ve Kiasma Modern Sanat Müzesi’yle çevrili. Belediye Başkanı Yardımcısı Nasima Razmyar, “Şehrin kalbi işte şimdi atmaya başlayacak” diyor.
Kitapları, kitap okuyan insanları, kütüphanelere değer veren ülkeleri seven bir gezginseniz, bir şekilde yolunuzu buraya düşürün. Ülkenin en köklü geleneklerinden saunayı deneyin, bu yıl açılan modern sanat müzesi Amos Rex’i gezin, somon çorbası için... Sonra da bir kütüphane turuna girişin; Oodi’yi en başa yazın tabii ama Ulusal Kütüphane’yi, Helsinki Üniversitesi’ne bağlı Kaisa’yı, şehrin en eskilerinden Kallio’yu görmeden dönmeyin.