Çinilerin şehri İznik
Eğer bir yer İstanbul’a yakınsa, gönüllere huzur veren bir gölün kenarında konuşlanmışsa ve muhteşem bir tarihe sahipse ziyaretçi akınına uğramasını beklersiniz değil mi? Oysa ki tam tersi oluyor ve hem yerli hem de yabancı turistlerin çoğu burayı ıskalıyor. İznik gibi bir mücevherin değerinden habersiz Bursa’ya doğru yollarına devam ediyorlar.
İznik tarih sahnesine önce Nicaea adıyla çıkmış, aynı isimle de Hıristiyanlık tarihinde silinmez izler bırakmış. Kilisenin I. Ekümenik Konsül’ü 325 yılında Nicaea’da toplanmış ve bugün bile kullanılan, Hıristiyanlığın ana ilkeleri olan İznik Amentüsü burada kaleme alınmış. İstanbul’un kurucusu Konstantin’in ön ayak olduğu bu konsüle Demre doğumlu Noel Baba da katılmış. Nicaea Roma İmparatorluğu’nun ardından Bizans yönetimine geçmiş. Marmara Denizi’nin karşısındaki İstanbul’da görkemli Aya Sofya’yı yaptıran Bizans İmparatoru Büyük İostinianos bugün İznik’in merkezini çevreleyen surların yapımını da başlatmış. IV. Haçlı ordusu her nedense planladığı rotadan ayrılıp Kudüs yerine İstanbul’a gelip şehri yağmalayınca İznik’e kaçan Bizans İmparatorları 57 yıl (1204-1261) boyunca İznik’ten yönetmişler. Ailenin bir kolu da Trabzon’a gidip Pontus Rum İmparatorluğu’nu kurmuş. İznik’in surları Arap istilacıların saldırılarına dayanacak kadar güçlüymüş ama Selçuklular’a dayanamamış ve şehir Selçuklu İmparatorluğu’nun bir parçası haline gelip İznik adını almış.
1331’de İznik’i kontrollerine alan Osmanlılar buraya damgalarını da vurmuşlar. Şehre etkisi çağlar boyu sürecek olan dönüm noktası ise Sultan I. Selim döneminde olmuş; Tebriz’i ele geçiren padişah burada yaşayan büyük seramik ustalarını İznik’e getirmiş. Şehre yerleşen ve dükkanlar açan ustalar geleneksel mavi ve beyaz renklerin yanı sıra seramiklerde mercan kırmızısını da kullanmaya başlamışlar. Ardından çini sanatı İznik’in hayatına, İznik ise tarihe altın harflerle yazılmış. Üretilen çiniler dünyanın dört bir yanındaki camilere ama en çok da İstanbul’dakilere güzellik katmışlar. Ne yazık ki şöhretleri aynı zamanda sonlarının da gelmesine neden olmuş. Meşhur “Mavi” caminin (Sultanahmet Camii) yapımı sırasında İznikli çini ustalarının başka hiçbir işle uğraşmamasını isteyen Sultan I. Ahmet maalesef iyi niyetle başlanan işlerin her zaman istenildiği gibi sonuçlanmayacağını unutmuş. Bu kararı protesto eden birçok çini imalatçısı daha fazla para kazanabilecekleri Kütahya’ya doğru yola koyulmuş. Böylece dönemin çini modasında kaçınılmaz sona ulaşılmış; Kütahya “in”, İznik “out”. Dediklerine göre Sultanahmet Camii’nin yapımı başladığında İznik’te 300 kadar seramik fırını varmış. Yedi yıl sonra cami tamamlandığında ise sadece dokuz tane kalmış.
HEYBETLİ LEFKE KAPISI
İznik’e yaklaştıkça etrafı çeviren surlardan ötürü İstanbul’un minyatürüne varıyormuşsunuz gibi geliyor. Şehrin merkezine vardığınızda Aya Sofya’yı görmekse bu hissinizi doruğa çıkarıyor. Merak etmeyin, sadece 20.000 kişinin yaşadığı şehrin huzuru size büyük şehirde olmadığınızı kısa sürede hatırlatacak. Hemen ardından Romalılardan kalma yerleşme düzenini hâlâ koruyan, devasa çınar ağaçların gölgelediği caddelerinde dingin bir kenti keşfederken yakalayacaksınız kendinizi.
Eski surlar şehrin etrafında beş kilometrelik bir yol kat ediyor. Takip ettiğiniz takdirde hem şehri büyük ölçüde dolaşmış hem de trafikten kurtulmuş olursunuz. Vaktiniz azsa bile ne yapın edin şehrin dört ana girişini mutlaka görün: İstanbulkapı, Yenişehir Kapısı, Lefke Kapısı ve Göl Kapısı. Aralarında en heybetlisi olan Lefke Kapısı’nda bugün bile surlara tırmanabilir ve etrafı seyredebilirsiniz. Surların haricinde şehirdeki en önemli anıtı sorarsanız, herkes sözbirliği etmişcesine önce Aya Sofya’yı gösterecektir. Eskiden içeriye girince berbat bir bahçenin içinde harap halde bir bina görüyordunuz. Yangın, deprem gibi felaketler atlatan yapı en büyük darbeyi ilgisizlikten görmüştü. Şimdi restore edildi ve cami olarak hizmete açıldı.
GÖL KIYISINA İNİN
İnsanı görür görmez etkileyen Yeşil Cami yolun aşağısında yer alıyor. 14. yüzyılda inşa edilen bina çapraz dizilmiş muhteşem turkuaz renkli çinilerle süslü minaresiyle dikkat çekiyor. Yolu geçtiğinizde göreceğiniz İznik Müzesi’ne Sultan I. Murat’ın 1388 yılında yaptırdığı bir aşevi evsahipliği yapıyor. Dillere destan İznik çinilerini güzel bir vitrinde sergileniyor görmeyi umarak içeri girdiğinizde karşılaştığınız manzara biraz hayal kırıklığı yaratıyor; son derece sıradan çini örnekleri ve son derece yetersiz bir etiketleme. Binanın kendi güzelliğiyse ziyaretçiler için tek ama büyük bir teselli armağanı gibi.
9. yüzyılda yapılmış Koimesis Kilisesi’ne ait kalıntıları Horoz Kapısı’nın civarındaki arka sokaklarda görebilirsiniz. 1204 yılındaki Haçlı seferinde sürgüne gönderilen Bizans imparatoru I. Theodore Lascaris İznik’i eski gücüne kavuşturmuş ve daha sonra da buraya gömülmüş. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra kilise, büyük olasılıkla modern Bizanslıların burayı Lascaris’in türbesi haline getirmesini önlemek için kasten yıkılmış. Eğer çini imalatının tarihi ile ilgileniyorsanız bakımsız eski Osmanlı seramik fırınlarından kalanları mutlaka görün. 15. yüzyılda yapılmış II. Murad Hamamı’nın kadınlar kısmı bugün bir seramik galerisine ev sahipliği yapıyor. Dün ve bugün çini ustalarının neler yapabileceğini görmek için göle doğru yürümeniz ve surları Saray Kapısı’na kadar takip etmeniz gerekir. Surların içinde son derece güzel bir gül bahçesinde İznik Vakfı’nın galerileri ve atölyelerine ulaşacaksınız. 1993 senesinden beri eski çini yapım geleneğini canlandırmaya çalışan vakıf, bu sebatkar çalışmalarının sonucunda büyük başarılara imza atmış. İlk Ekümenik Konsül’ün İznik Amentüsü’nü yazdığı Eski Saray’ın kalıntılarına da göz atmayı unutmayın.
İznik görülesi birçok tarihi anıta sahip birkaç küçük şehirden biri. Ama sakın şehrin her yerinde ilanları asılı olan Elbeyli’deki yeraltı lahitinin fresklerini görebileceğiniz gibi yanlış bir fikre kapılmayın; anahtarı sanki Topkapı hazinesini koruyormuş gibi saklanıyor. Etrafı gezmeyi bitirdiğinizde yapabileceğiniz en iyi şey yaz aylarında birçok şirin kafenin olduğu göl kıyısına inmek. İznik’teki birçok küçük otel de göl kenarında kümelenmiş. Çoğu pek dikkat çekici değil ama Çamlık Motel’in gölün tam kıyısında hoş bir restoranı var. Kalınılabilecek en iyi yer olan İznik Vakfı’nın bitişiğindeki misafirhanenin odaları çini sanatçılarından boş yer kalırsa turistlere veriliyor.
NASIL GİDİLİR?
Yenikapı’dan Yalova’ya giden İDO’nun hızlı feribotlarına ve oradan İznik’e kalkan otobüslere binin. Bursa’dan otobüsle de İznik’e gidebilirsiniz.
NEREDE KALINIR?
Çamlık Motel. Tel: (0224) 757 1631
İznik Vakıf Konukevi. Tel: (0224) 757 6025