GeriSeyahat Çılgınlığı kendine pek yakıştırmıyor, yere saÄŸlam basmayı seviyor Ankara
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Çılgınlığı kendine pek yakıştırmıyor, yere saÄŸlam basmayı seviyor Ankara

Çılgınlığı kendine pek yakıştırmıyor, yere saÄŸlam basmayı seviyor Ankara

Ankara’ya trenle varırsanız, geldiÄŸiniz ÅŸiirsel bir kenttir... Ankara Garı’na ayak bastığınızda, hastalanmadan önce son kez bindiÄŸi Beyaz Tren’in penceresinden bakarken, Atatürk’le göz göze gelmeniz ihtimali de yüksektir. Dışarıda sizi neyin beklediÄŸini bilmiyorsanız, garda biraz daha oyalanın. Eski Ankara güzeldir ve en iyi burada hissedilir. Televizyondan gelen, ‘Ankara’nın sıcak gündeminden baÅŸlıklar... Parlamento muhabirleri uykusuz geceler yaÅŸayacak görünüyorlar’ anonslarına kulaklarınızı tıkayın... Basının ve siyah makam arabalarının önünde biriktiÄŸi Ankara Palas’ın karşı kaldırımında bekleyen, aralarında ‘Tayyip çıkacakmış’ diye birbirine haber veren Çingene kadınların da bulunduÄŸu, kalabalığa henüz karışmayın... Belki hemen garın içindeki Demiryolları Müzesi’nin kapısını çalıp, içerideki 1896 yapımı beyaz Bechstein piyanoyu, eski tren biletlerini, kondüktör kıyafetlerini, haberleÅŸme olmadığı zamanlardan kalma kestane fiÅŸeklerini, demiryollarını Fransızlar’ın iÅŸlettiÄŸi dönemde serviste kullanılan gümüş tepsileri ve porselenleri görmek istersiniz. İçeri giremeseniz de belki garın 137 yıllık, nostaljik Åžeref Salonu’na, penceresinden bir göz atabilirsiniz. Dışarı çıkmak için acele etmeyin...Ä°LK BAKIÅžTA, KAMU RENGÄ°NDEDışarıdan, özellikle de deniz kenarındaki bir kentten gelen için, hayal kırıklığı yaratabilir Ankara. Kasvetli ve boÄŸucudur. Her adımda, binalar bir duvar gibi dikilir karşınıza. Kendinizi, hareketlerinize dikkat etmenizi gerektiren, kontrol altındaki bir bölgede hissedersiniz. Nefes almak için tek çıkış yolu, meydanlar, heykel dipleri ve parklardır. Ä°lk bakışta, gri ve ‘kamu renginde’ bir kenttir. DiÄŸer bakışlarda da çok deÄŸiÅŸtiÄŸini söyleyemem. Kentin en eski ve görülmeye deÄŸer kısmı Ulus’a gitmezseniz, Arjantin Caddesi ve Tunalı Hilmi’de bir ileri bir geri yaparak, belki bu Ankara sıkıntısını üzerinizden atabilirsiniz. Ancak o zaman da gerçek Ankara’nın yakınından bile geçmemiÅŸ olursunuz. Bu tıpkı, Ankara’ya gelip, meÅŸhur simidini tatmamaya benzer... Ankara, çok kiÅŸilikli bir karakter gibi... Yer yer aydınlık, yer yer karanlık... Sokakları arşınladıkça, farklı Ankara’lar çıkıyor karşıma. Tunalı Hilmi, Arjantin, Paris ve Cinnah gibi, ismi de kendisi de havalı caddelerin ötesinde, baÅŸka Ankara’lardan biri var; gerçek bir savaÅŸ alanını andıran Bit Pazarı... Burası halk arasında Hergele Meydanı olarak da bilinir. Ä°lk yerleÅŸim Ulus’ta kurulduÄŸundan, Ankara’ya her gelen önce buraya uÄŸrarmış. Burası, Hergelen Meydanı adını böyle almış. Zamanla adı Hergele’ye dönüşen meydanda, baÅŸkalarının çöplüğe attığı bir yığının içinde, birçokları yeni bir hayat arıyor. KuÅŸkusuz ki kentin steril ve turistik noktalarından deÄŸil burası. Her parçanın bir umuda dönüşebildiÄŸi, bir ihtimaller çarşısı. Ä°kinci, belki de beÅŸinci el botlar, gözlükler, burayı mesken tutanların hayatları kadar karmaşık bilgisayar devreleri, kullanılmış gömlekler, çamaşır makineleri, kırık vantilatörler, tablolar, iÅŸe yarayan ya da yaramayan her ÅŸey... Birisi eÅŸyaların öykülerini topluyor olsa, burası tam yeri.Kentin kasvetinden uzak kalmayı baÅŸarabilmiÅŸ yerlerden biri, Ulus Hali. Çıplak ampuller altında, gümüş gibi parlayan balıkların, bütün gün ıslatılıp görücüye çıkarılan meyve ve sebzelerin sıralandığı tünelden geçip, eski ÅŸehre doÄŸru ilerliyorum. Alışverişçi kadınların cirit attığı Samanpazarı, baÅŸka bir Ankara’nın daha habercisi. Bütün dünyada el üstünde tutulan eski kent, Ankara’da saf dışı kalmış gibi... Oysa, kentin en özellikli mahalleleri, evleri, Kale, Çıkrıkçılar YokuÅŸu, Pirinç Han ve Hasan Amca’nın Erzurum DadaÅŸ Turistik Çayevi burada. Bir zamanlar korsanlardan korunmak için, gezginlerin sığındığı Pirinç Han’ın avlusunda, ÅŸimdi bakırcıların ve antika tamircilerinin çekiç sesleri yankılanıyor. Klimalı büyük alışveriÅŸ merkezlerinin vitrinlerini yakından takip eden Ankaralılar’dan çok azı Çıkrıkçılar YokuÅŸu’nu tırmanma zahmetine katlanıyor. Oysa burada gerçek Ankara’dan izler var...Hasan Amca’nın alçak taburelerine oturmuÅŸ, birçoklarının merak ettiÄŸi soruyu soruyorum. Tek aldığım cevap, ‘Onu diyemem iÅŸte.’ Kravatı, takım elbisesi ve köstekli saatiyle çay demleyen, tanıdığım tek erkek. Grand tuvalet çay servisi prensiplerinden ilki, ikincisi de 7-8 türde çaydan harmanladığı formülü asla kimseye söylememek.DAHA SADE, DAHA Ä°DDÄ°ASIZKiralık ev arayan Ankaralı bir arkadaşım, bir gün heyecanla, manzaralı bir ev tuttuÄŸunu haber vermiÅŸti. Bir an, Ankara’da neresinin ‘manzara’ olabileceÄŸini düşündüm ve sordum; ‘GeldiÄŸinde görürsün’ dedi. Bir akÅŸam evine uÄŸradım. Salona girdiÄŸimde, pencereye asılmış bir tablo gibi orada duruyordu; Ankaralı arkadaşımın manzarası, ışıl ışıl bir Anıtkabir’di. Ankara’nın bir baÅŸka manzarası için, 18 yıldır, günde 8 saat, 125 metreyi inip çıkıyor, Ä°srafil Bey. Ankara’nın ünlü Odakule’sinin asansör görevlisi, her sabah ütülenmiÅŸ kostümünü giyip, yüksek taburesine oturuyor ve 1182 metre rakıma doÄŸru, yolcularını çıkardığı bu Ankara serüveninin pilotu oluyor. Terasa çıktığımda, adeta siyah- beyaz bir Ankara haritası var karşımda...Böylesine kalabalıklaÅŸacağı hiç tahmin edilmemişçesine kurulmuÅŸ bir ÅŸehir izlenimi veriyor, Ankara. Trafikten çok çekiyor. Ama üst geçitlere dikkat edin, bir düzen sembolü adeta. Kimse, ‘şu merdivenleri çıkmayayım da, altından fırlayayım’ demez. Kuralları bozmaya, saygısızlığa ya da başına buyruk olmaya pek alışık deÄŸildir Ankaralı. Sıklıkla kullanılan bu üst geçitlerin içinde ya da ayaklarında satıcılar birikir. Dilekçe yazanlar hep buradadır, bir de her gün aynı noktada duran kör bebek satıcısı... Atatürk Bulvarı kenarında bir meydanda, bankta oturuyorum, kenti keÅŸfetmeye çıktım ama Ä°zmir Caddesi’nde buldum kendimi. Kaçınılmaz bir ÅŸekilde Ankara’yı, yaÅŸadığım deniz kenarındaki kentle karşılaÅŸtırıyorum. Ankara, daha sade, daha iddiasız, daha gerçek, yavaÅŸ ve derinden... Sanki herkese, er ya da geç, bir yaÅŸam hakkı tanınıyor burada. Sokaklarda disiplin var ama bu kendiliÄŸinden, insanlar içine kapanık ama maskesiz... Çılgınlığı kendine pek yakıştırmıyor Ankara, yere saÄŸlam basmayı seviyor. Bankta yanımda oturan genç adama dönüp, ‘Bana Ankara’yı anlatır mısın?’ diye soruyorum... ‘Erken yatıp, erken kalkan, güvenli bir memur kentidir... Sınıflar arasında büyük uçurumlara izin vermez. Yeni türedi zenginlerden de yoktur burada. Parayla asalet ya da unvan alamazsın. Buraya göç edenler bile, buna uyum saÄŸlamaları gerektiÄŸini bilir. Yine de Ankara, onlara kendi kültürlerini kaybetmeden bunu baÅŸarabilme fırsatı verir. Sanatsal etkinlikler öyle Ä°stanbul’dakiyle karşılaÅŸtırılamaz, çok az galeri gezene rastlanır, akÅŸam herkes koÅŸa koÅŸa evine gider. Ne kadar canlılık, çılgınlık varsa, hepsi üniversite öğrencilerinin katkısıdır.’TBMM’den sonra, Ankara’yla en çok özdeÅŸleÅŸen kısaltmalardan biri, ODTÃœ... Öğrencilerinin, 1960’lardan itibaren dikmeye baÅŸladıkları fidanlar, bugün artık Ankara’nın soluk almasını saÄŸlayan kocaman bir orman. Adeta Ankara içinde, 25 bin nüfuslu bir cumhuriyet. Ãœniversitenin yollarında hız kontrolü yapan ve ceza kesen jandarmalar var. Arazi, bölgelerine göre, doÄŸal ve arkeolojik SÄ°T alanı ilan edilmiÅŸ. Ãœniversite arazisi içinde bulunan Eymir Gölü’ne gidebilmek için, yıllık kart çıkartmak gerekiyor. ODTÜ’de kurulan, Türkiye’nin ilk teknoloji parkı Teknokent, fikri olup parası olmayan genç mezunlara, araÅŸtırma yapmaları için laboratuvarlarını ve akademik desteÄŸini paylaşıyor. ODTÃœ, insanın yeniden okuma tutkusunu kaşıyan bir üniversite. Ãœniversitede birkaç saat geçirmek, burada hiyerarÅŸinin demode olduÄŸunu anlamaya yetiyor. ODTÜ’den kente taÅŸan bir gelenek sonucu, öğrencilerden servis sürücülerine herkes birbirine ‘Hocam’ diyor. Hatta bazı öğretim üyelerinin bile, öğrencilerine böyle hitap ettiÄŸini söylemek yanlış olmaz. ROCK BARA BAKAN BELEDÄ°YEAnkara gecelerinde, pahalı kulüplere raÄŸbet etmeyen öğrencilerin, klasik bir rotası vardır; Ezgi Çayocağı- Nihayet- Limon ve Gölge... Çay ve tavlayla baÅŸlanır, gittikçe fiyatların arttığı bir güzergahta, her adımda daha iyi müzik dinleyerek, sabaha kadar devam edilir. Bu klasik rota, müzik zirvedeyken, kentin en iyi rock barı, 365 gün açık Gölge’de sona erer. Kentin kalbinin attığı yerde olmak isteyenler, akÅŸamüstüne doÄŸru, barların sıralandığı Sakarya Caddesi’ne, bankta tek başına oturan bir kadın heykelinin yalnızlığının paylaşıldığı Yüksel Caddesi’ne ya da Dost ve Ä°mge kitabevleriyle, herkesin selamlaÅŸarak oturduÄŸu yazar çizer kahvesi Engürü’nün bulunduÄŸu Konur Caddesi’ne gider. Ankara’nın ender klasikleÅŸmiÅŸ mekanlarından Gölge, oldukça sıradışı bir yerdedir; SSK Ä°ÅŸ Hanı’nda... Gün boyu, bürokrasinin verdiÄŸi ağırlıkla daha da tatsızlaÅŸan bu beton yığınında, Çankaya Belediye BaÅŸkanı’nın penceresi rock ve türkü barlarına bakar. Memurlar evlerine giderken, neonlar yakılır ve müzikler açılır... Ä°ÅŸte o zaman, binanın her katından yayılan farklı müziklerle, Sosyal Sigortalar Kurumu binası öyle bir silkinir ki, o ağır ciddiyetinden eser kalmaz. Ve bu ertesi sabah, iÅŸ başına kadar böyle sürer. Ankara’ya burun kıvıranların farkında olmadığı bir ÅŸey vardır; bu kent böyledir; resmiyeti ne zaman bir kenara bırakıp hayata katılacağını çok iyi bilir...BEN OLSAYDIM BUNLARI YAPARDIMAnkara’yı yürüyerek dolaÅŸmakEsenboÄŸa Havaalanı’ndan kente gelirken, çirkin manzaraya gözlerinizi kapamakTren, Ankara Garı’na varırken, gözlerinizi olabildiÄŸince açmakGece, ışıklandırılmış Anıtkabir’i seyretmekPirinç Han’ın avlusunda çay içmekGüzel bir havada, Papazın Bağı’nda keyif yapmakFaturanızı, Ulus’taki Cumhuriyet döneminden kalma Ä°ÅŸ Bankası’nda ödemekEngürü Kahve’de, Ankara’yı bir Ankaralı’dan dinlemekBeypazarı konaklarından birinde, sedirli, dantelli bir odada gecelemekKentte trafik kilitlenmiÅŸken, KuÄŸulu Park’ta, kuÄŸularla çocukları seyretmek Bir Ankara klasiÄŸini yapmak; Tunalı Hilmi’de turlamakAnkaralılar’daki iç disiplini kendinizde aramakSiyah & Beyaz Bar’da bir içki ısmarlayıp, sanat galerisini dolaÅŸmak Günümüz TBMM’sinde, rehberli ‘Meclis Turları’ düzenlenebileceÄŸini hayal etmek Atatürk Orman ÇiftliÄŸi’ndeki Atatürk Evi Müzesi’nde Atatürk’ün karnelerini görmekÂ
False