BURASI GAZİANTEP...

ANTEP’TEKİ LONDRA�

* 1904’te tütün tüccarı Bayaz Ahmed Ağa tarafından yaptırılan, işgal yıllarında ıngilizler’in karargah olarak kullandığı tarihi Bayazhan, şimdinin eğlence kompleksi olmuş.

İçinde Antep yemeklerinin sunulduğu şık bir restoran, salsa gecelerinin ve canlı performansların yapıldığı gerçekleştirildiği bir disko&bar ve SPR adlı pub var.

Benim ilgimi en çok SPR pub (ya da tam adıyla Shakespeare) çekti.

İçerisi dekorasyon itibariyle küçük bir Londra adeta.

Hemen girişte bir kırmızı telefon kulübesi, ortada koca bir bar, çeşit çeşit biralar, kolonlarda iki adet saat var: Biri Gaziantep’te saatin kaç olduğunu gösteriyor, diğeri de Londra’da saatin kaç olduğunu!

Hani isimden dekorasyona, hatta belki de ruh olarak bir “kardeşlik” söz konusu Londra’yla.

* SPR’nin sorumlu müdürü Mehmet Yıldırım’ın Antep’in sosyal hayatına dair ilginç bir gözlemi var: “ıki bayan beraber gidemezdi bir mekana, artık gidebiliyor. Ama bu tür barların çoğalması lazım”.

Üniversitede okuyan, bir yandan Garaj adlı mekanda şarkıcılık yapan Ahmet de Antep’teki değişime bizzat şahit olanlardan:
“Buraya ilk geldiğimde, ki bundan üç sene önce filandı, kulağımda küpe olduğu için yolda çevrilmişliğim bile vardır. Oysa şimdi kimse kimseye karışmıyor. Antep her yıl çağ atlıyor sanki. Ben bu hızı pek anlayamıyorum”.

Bir de İstanbul’da okuyup tekrar buraya dönmüş gençler var. Onlara tabii ki buradaki gece hayatı yetmiyor, daha çok mekan istiyorlar.
“Buradan Garaj’a gideriz ya da Dedeman Disko’ya” diyorlar.

“KUDURUK AYOL ANTEPLİLER!”

* Garaj tipik bir Etiler “ellere havaya” mekanı. Oturma düzeninden tut, sahnesine kadar her şey o tatta, o dokuda.

Müşterileri son model arabalar, ciplerle geliyor. ılk bir saat kasılarak oturuyorlar. Ne zaman ki sahneye “Antep’in Aliş’i” Emrah çıkıyor, işte o zaman olay kopuyor. Herkes oynamaya başlıyor, sabah beşe kadar!

şarkıcı Emrah’la programı öncesi konuşuyorum, “Kuduruk ayol Antepliler” diyor. * Garaj iki yıldır açıkmış. ıçeriye damsız giremiyorsunuz. Çok katılar.

Bir Etiler mekanı kopyası olmasının da hakkını veriyor Garaj.

Bir kez kurşunlanma olayı yaşanmış. Hani şamdan’ın da kapısını tararlar ya arada bir, onun gibi...

DÜĞÜNDEN DİSKOYA HOP HOP HOP!

* Anteplinin esas koptuğu yer meğer Dedeman’ın diskosuymuş.

Ama Dedeman’ın oteli öyle şehir merkezinde filan değil, bayağı şehrin dışında.

Ben gittiğimde otelde bir düğün töreni yeni bitmişti. Ve düğünden çıkan diskoya iniyordu. Hem düğün davetlileri hem de Antep’in merkezinden gelenler öyle bir dans ediyorlardı ki...

Toplu halde kopma ayini diyorum ben buna.  �

Benzerine Diyarbakır Asmin’de de rastladığım.�

şöyle oluyor toplu halde kopma ayini: Herkes sanki aynı anda dans ediyormuş gibi, aynı vahşi/seksi/ritim yoksunu hareketleri tekrarlıyormuş, ama çok da eğleniyormuş gibi bir durum.

Bir karmaşa. Bir zincirleme aksiyon. Hani açıklaması cidden zor.

ANTEP’İN SOSYAL HAYATINA DAİR DİĞER ŞEYLER

* Her Anadolu kentinde olduğu gibi buranın da büyük bir AVM’si var: SankoPark. Big Chefs bile şube açmış buraya. Lüks markalarında hepsi mevcut.

* SankoPark’a yakın mesafede yeni açılan barlardan biri de Kips. Tam parkın içine konuşlanmış olan bu mekanın dekorasyonu gökdelen atmosferli.

BURASI ADANA....

THE NORTH SHIELD’E LÜKS MEKAN MUAMELESİ

* Türkiye’de -çoğunluğu havalimanlarında olmak üzere- 18 şubesi bulunan ünlü ıngiliz pub zinciri The North Shield, Adanalı tarafından Lucca muamelesi görüyor! Hani normal, sıradan bir pub iken, The North Shield burada önemli bir sosyalleşme merkezine dönüşmüş.
Nasıl mı? şöyle ki: Bir cumartesi gecesi Ziyapaşa üzerindeki North’dayım.

Bir baktım, lüks arabalar yanaşıyor birer birer.

Süsüne, giyimine düşkün Adana gençliği arabasını valeye teslim ediyor, sonra da rezervasyonlu masasına doğru ilerlemeye başlıyor.
Hem içerisi hem de dışarısı kalabalık North’da.

Geceye buradan akıyor Adana gençliği. Doğum günlerini burada yapıyor.

Öyle ki en son Ali Sabancı bile burada doğum gününü kutlamış.

KADIN KADINA EĞLENCE

* Bir de Seyhan baraj gölünün kenarındaki Park Zirve adlı eğlence kompleksinde The North Shield var.

Orası da benzer şekilde “lüks mekan” muamelesi görüyor. Kapıda badigartlarla karşılanıyorsunuz, filan...

Her iki North’da dikkatimi çeken esas nokta şu: Üçer-beşerli gruplar halinde kadınlar baş başa eğleniyor. Bu iyi bir şey, çünkü her Anadolu kentinde maalesef zor rastlanır bir durum bu.

Malum, bazı yerlerde ya hiç dışarı çıkmıyor kadınlar ya da “erkeksiz” adım atmıyorlar mekanlara...

* Tıpkı North Shield gibi buluşma noktası olan bir kafe daha var. O da Kıpkırmızı. Bir tarafı canlı müzik mekanı bir tarafı kafe olan Kıpkırmızı, çok katlı Adana apartmanlarının arasına sıkışıp kalmış bir yer.

Buraya daha çok yemek için geldim. Eğer geleneksel tatlardan uzakta bir yemek istiyorsanız Kıpkırmızı’nın yemekleri lezzetli, yeri gelmişken tavsiye edeyim...

ADANA’NIN REINA’SI: LAVA

* Her şehirde gittim, ama bir tek pavyonuyla meşhur Adana’da pavyona gitmedim! Oysa Afrodit Pavyon’dan herkes bahsediyordu.
Bana göre Adana’nın sürekli pavyonla anılıyor olması artık haksızlık.

Adana’daki son gecemde Lava adlı mekana gidince ve orada arka arkaya “yeni Adana gençleri”yle tanışınca kesinlikle buna karar verdim.
Evet, bu gençlerin çoğunluğu belli bir kesimden.

Yurtdışında ya da İstanbul’da okumuş, daha sonra ailesinin isteğiyle tekrar Adana’ya dönmüşler.

Burada ya aile şirketinin başına geçmişler ya da iş kurmuşlar.

Hepsi giyimine/süsüne düşkün.

Mekanlara, düğüne gider gibi giyiniyorlar. Özenip bezenerek...

Eğlenmeyi seviyorlar. Adana’da daha çok bar açılsın istiyorlar.

Lava, onları şimdilik kurtaran bir “ada” niteliğinde.

Çünkü DJ müziği var. Yabancı da çalıyor, ansızın Demet Akalın da...

Mekan şık, İstanbul’daki benzerleri gibi.

Hatta açık hava barıyla kendinizi Çeşme’deymiş gibi hissetmeniz bile olası.

Ve işte yeni Adana gençliği aynı zamanda “Gossip Girl” dizisindeki gibi ilişkiler yaşıyor.

Bir genç gelip aniden kulağıma, “Ben şu kızla şöyle bir şey yaşıyorum” diyor; aşk entrikalarından bahsediyor şehvetle.

ADANA GECE HAYATINA DAİR DİĞER ŞEYLER

* Cazara, Adanalılar’ın geceyi sonlandırdıkları bir diğer popüler mekan.

Bu sıradan barın girişinde hayli katı kurallar var. Mesela bir gece beni gezdiren Adanalı arkadaşımı, pantolonu “eşofmana benziyor” diye içeri almadılar.

Bu arada Cazara’nın solisti daldan dala atlayan performansıyla ünlü.

Serdar Ortaç şarkısı söyledikten beş dakika sonra bir Cranberries şarkısı patlatabiliyor.

GECE SONUNDA ŞIRDAN!

* Gecenin sonunda nasıl İstanbullu dürüm döner/ıslak hamburger ya da ızmirli kumru filan yer, Adanalı da şırdan yiyor! Nedir şırdan?
ıneğin midesinin bölümlerinden biri! Önce içi temizleniyor şırdanın.

Sonra da baharatlı pirinç doldurulup dikiliyor. Pişirildikten sonra da afiyetle yeniyor. Adanalı arkadaşların ısrarına rağmen yemedim şırdandan!

Hem görüntüsü tuhaf geldi (“yüzen penis mi, ne bu?” dedim, hepsi pis pis baktı) hem de o kadar iç organlarına kadar yiyemem bir hayvanı.

Hele geceyarısı...