Bu ülke için gayri safi milli mutluluk önemli
Niyazi Savaşan (50), Enerji sektöründe insan kaynakları müdürü. Yunanistan, İtalya, İspanya, İngiltere, Belçika, Hollanda, Monaco gibi Avrupa ülkelerinin yanı sıra Nepal, BAE (Dubai), Singapur, Tayland, Mısır, ABD ve Kanada’yı görmüş. Gezmeye 19 yaşında Avrupa ile başlamış. ABD’de okurken de sık sık ülke içinde geziler yapmış.
Beş yıllık öğrencilik hayatında, Kaliforniya’nın da içinde bulunduğu doğu sahillerinden başlayarak bütün güney sahilini, Batı ve Orta ABD’yi gezmiş, Kanada’ya da gitmiş. Hâlâ Amerika’ya iş gezileri olduğunda gezmediği yerlerini görmeye devam ediyor.
Savaşan, evlendikten sonra seyahatlerini eşi Nazlı ve kızı Defne ile birlikte yapmaya başlamış: “Kızım bizimle birlikte çok gezdi; Tayland, Singapur, Avrupa’da bir çok yer ve son olarak Butan’a benimle birlikte geldi.”
Savaşan gideceği ülkeyi yola çıkmadan evvel derinlemesine araştırıyor, gezilecek görülecek yerlerini iyice öğreniyor ve genellikle gezisini kendi başına organize ediyor. Kaldığı yerler butik oteller veya sadece konaklama ihtiyacını görebilecek basit yerler. Şehrin içine, bölgenin insanlarına karışmayı seviyor, iletişim kurmaya çalışıyor, özellikle ara sokaklarda gezmek istiyor.
Butan’a 2008’de bir kültürel turla gitmiş. Krallık olan ülkeye seyahat etmek kolay değil. Sınırlı sayıda turist alınıyor. Örneğin geçen yıl sadece 21 bin turistin girişine izin verildi. Vize için aylar öncesinden başvurmanız gerekiyor. Kendi başınıza da gezemiyorsunuz, mutlaka bir turla gezmeniz veya bir grup için seyahat planı çıkartıp onaylatmış olmanız lazım.
Butan Krallığı, bunu kültürü ve doğası bozulmamış ülkeyi korumak için yapıyor. Zengin turisti çekmek için de iyi bir yöntem. Çünkü Butan’da turist olarak kalacağınız her gün başına 250 ABD dolarını ülkeye girişte peşin olarak ödüyorsunuz.
EN UYGUN MEVSİM BAHAR
Butan seyahati Niyazi Bey’in aklına, yıllar önce Nepal’e yaptığı bir gezi sırasında girmiş. Nepal’den Butan’a geçmek istemiş ama vize almanın kolay olmadığını öğrenince, bu isteğini geçen yıla kadar saklamak zorunda kalmış: “Gittiğiniz diğer ülkeler turizmle haşır neşirler ama Butan bunun dışında. Orada lüksü aramamanız lazım. Butan, Tibet topraklarının sonu ve kükreyen ejderha demek. Benim gittiğim dönem temmuz ayıydı, aslında ilkbahar veya sonbaharda gidilmesi daha iyi olur. Çünkü bize göre yaz olduğunda, orada yağmurlu dönem başlıyor. Neyse ki biz şanslıydık da büyük bir yağmura yakalanmadık.”
Savaşan Butan’da Paro, Timpu, Bumtang ve Punaka kentlerini görmüş. Seyahatlerini de karayoluyla yapmış: “Yolların riskli olduğunu söyleyebilirim. Son derece dağlık ve ormanlık bir ülke. Zaten yüzde 79’u ormanla kaplı. Ormanların bu kadar güzel korunmasının sebebi tamamen inançlarıyla ilgili. Orman veya akarsularda kirlenme olursa başlarına bir felaket geleceğine inanıyorlar. Yollarda araç sayısı çok az, virajlı yollarda önünüze aniden inek veya başka bir hayvan çıkabiliyor. Karayolu bu yüzden riskli ve tedirgin ediciydi. Butan insanları son derece sempatik ve insancıl. Bu sıcaklık, kendi kültürlerinden geldiği gibi Budizm inancı ve ülkeye az sayıda yabancının gelmesi ile de ilgili.”
TANTRİK BUDİZMİN ÜLKESİ
Ülkede erkekler go denilen bir tür etek giyiyorlar. Kadınların da çok renkli yöresel kıyafetleri ve otantik takıları var. Kadınların hemen hepsi kısa ve düz saçlı. 700 bin nüfuslu bu küçük ülkede insanlarının etnik kökeni Moğol, Hint ve Nepal. Şehirleri de ancak Anadolu’da bir kasaba veya ilçe kadar büyük. Hiçbir yerde cep telefonu çekmiyor. Savaşan ülkede Hindistan’ın etkisinin büyük olduğunu gözlemlemiş. Çünkü hem Butan para birimi Ngultrum, hem de Hint Rupisi her yerde kullanıyor.
Paro’da başlayan gezileri başkent Timpu’da sürmüş. Timpu’da kraliyet sarayı ve doğal park müzesi var. İnek ile keçinin karışımı gibi görünen tankin de burada yaşıyor.
Ülkenin her yerinde Budist kültürü hakim. Butan’daki Budizm’e Tantrik Budizm deniyor. Vajrayana mezhebindenler. Vajrayana Budizm; ezoterik ve tantrik bir okul. Mistik spekülasyonlara ve genel olarak mistisizme önem veriliyor, yoga uygulanıyor, göksel varlıklarla iletişime geçerek daha hızlı bir aydınlanmanın mümkün olduğuna inanılıyor.
Savaşan bir gece Timpu’da kalıp 8 saatlik otobüs yolculuğundan sonra Bumtang’a varmış: “Akarsuları büyüleyiciydi. Şehirler ormanın içinde, zaten her yer orman. Bumtang çok önemli bir dini şehir, sık sık festival yapılıyor. Burası Timpu’dan daha farklı çünkü tamamıyla Butan’a ait yerel kültürü görüyorsunuz. Şehirde kaldığımız süre içinde 3 gün süren Kurjey Festivali vardı. Ana tema, iyiliğin kötülüğe karşı zaferi” diyor.
Kurjey Festivali’nde insanoğlunun öteki dünyada hesap vermesi anlatılıyor. Renkli maskeler takılıyor. Dansların bir kısmı da Tantrik Budizmi Butan’a getiren kişi olan Guru Rinpoche adına yapılıyor. Festivaller halk için bir sosyalleşme vesilesi. Bizde de olduğu gibi, uzak yerlerde oturan akrabalar festivaller dolayısıyla birbirini ziyaret ediyor. Festivallerde ilk gün, kötü ruhları uzaklaştırma töreniyle geçiyor, sonra gerçek festival başlıyor. Dans eden rahiplere Chhams diyorlar. Bu festivalin önemli figürlerinde biri Atsara (kırmızı burunlu maske takan adam). Yıl boyunca daha birçok festival var. Festivaller ilkbahar ve sonbaharda daha da yoğun.
BEREKET GETİREN ÇUBUKLAR
Yemekleri çok zengin bulmamış Niyazi Savaşan. “Genelde yemekleri vejetaryen esaslı. Et yemekleri de var. Çin ve Hint mutfağının karışımı. Ama daha az baharatlı ve soslu, sadece haşlanmış yiyecekler tüketiyorlar. Zaten ülkenin sadece iki komşusu var ve iki kültürün de ülke üzerinde etkisi var” diyor.
Savaşan ve kızının şansı, Bumtang’da eski bir manastırda, genelde yabancıların alınmadığı bir ayine girmek olmuş. “Bize çok nazik davrandılar, biz de ayini izledik. Butan’a gittiğimiz sıralar Avrupa Şampiyonası yeni bitmişti. Bumtang’da sohbet ettiğimiz insanlara Türkiye’den olduğumuzu söyleyince ‘Biz de Türkiye’yi tuttuk ve yenilmenize üzüldük’ dediler. Türkiye’ye karşı büyük sempatileri var, haritadaki yerimizi ve Müslüman bir ülke olduğumuzu biliyorlar.”
Gezi boyunca Savaşan tüm evlerin üzerine konan bir çok çubuk görmüş. Bu çubuklar erkek cinsel organını sembolize ediyor. Bunun bereket getireceğine inanıyorlar.
Bumtang’da üç gün kaldıktan sonra Punaka kentine geçmişler. Orada da eski bir manastırı dışından görmüşler. Daha sonra tekrar Timpu’ya dönüp milli spor olan okçuluk müsabakalarını izlemişler: “O kadar uzaktan hedef vurmaları inanılmaz bir şey. Çocuklar küçük yaştan itabaren okçuluk yapıyor. Amigo kızları bile var. Ülkenin çok güzel bir sözü var, diyor ki: Bizler için gayri safi milli hasıladansa gayri safi milli mutluluk önemli. Krallarını çok seviyorlar, meşruti demokrasiye yeni geçmişler. Kral halkla iç içe. Buraya giden insanın, bunun kesinlikle kültürel bir gezi olduğunu bilmesi lazım. Ülkeye girince sanki Alis Harikalar Diyarında masalına girmiş gibi oluyorsunuz. Kıyafetler ve evler değişik, bizim için geçmişte kalan şeyler burada hala var. Orada bulunduğum sürece gülmeyen insan görmedim.”