Ersin KALKAN
Son Güncelleme:
Bu kiliseyi kurtaranlar Avrupa’nın en büyük koruma ödülünü kazandı
Kapadokya’da bir kayanın içine oyulmuş olan Sarıca Kilisesi’nin restorasyonu, kendi alanında Avrupa’nın en önemli ödülünü kazandı. Tüm-Avrupa Kültür Mirası Federasyonu Europa Nostra’nın verdiği Kültürel Büyük Miras Ödülü’ne böylece ilk kez Türkiye sahip oldu.
Bu projenin başka bir ilginç yönü var. İlk kez bir turizm şirketi, Vasco Turizm, bir restorasyonun sponsorluğunu üstlendi. Vasco Tur’un aynı zamanda bir felsefe doktoru olan yönetim kurulu başkanı Dr. Yusuf Örnek, geçen hafta ödülü İstanbul’da Europa Nostra Yürütücü Başkanı Dr. Andrea Schuler’in elinden aldı. Onarımdan önce Sarıca Kilisesi’nin sütunları erimeye başlamış, neredeyse tüm dini motifleri kaybolmaya yüz tutmuştu. KA.BA Mimarlık’ın yaptığı restorasyon, tam beş yıl sürdü.
Kapadokya, yüzyıllar önce insanların kayaları oyarak yarattığı yaşam alanları nedeniyle UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alıyor. Sarıca Kilisesi bu ilginç yapılardan biri. Restorasyonu 1997’de başladı, ancak 2002’de bitirilebildi. Kilisenin orijinal yapısına dokunulmadı, kullanılan doğal malzeme iyileştirildi, sağlamlaştırıldı, üst kayadaki yarıklar ve yapısal çatlaklar onarıldı, sert doğal koşullarının yarattığı tahribat engellendi.
Kilisenin bulunduğu bölge, dünyada eşine ender rastlanan güzellikteki doğal oluşumlar yani peri bacaları ile çevrili. Eski adı Sinasos olan Mustafapaşa beldesinin hemen bitişiğinde. Burası, Asmalı Konak dizisindeki konak sayesinde son yıllarda yeniden şöhrete kavuştu. Vaktiyle Hıristiyan Karaman Türkleri’nin oturduğu Sinasos’un çevresi manastırlar ve irili ufaklı kiliselerle çevrili.
Hem Sarıca Kilisesi hem de Sinasos Kapadokya’nın tam ortasında yer alıyor. Kapadokya’nın peribacalarının içlerine oyulan ev ve kiliselerle, bunları süsleyen fresklerle bugüne kadar gelen binlerce yıllık bir tarihi var. Burası aynı zamanda ilk Hıristiyanların da yaşadığı yerlerden biri. O dönemde Roma İmparatorluğu Hıristiyanlığı sapkın bir inanç olarak yasakladığı için, önemi daha da artıyor çünkü Kapadokya, baskılardan korunmak ve Hıristiyan öğretiyi yaymak için ideal bir yer. Derin vadiler ve volkanik yumuşak kayalardan oydukları sığınaklar Romalı askerlere karşı güvenli bir alan oluşturuyor. Çok sayıda Hıristiyan sanatçı, mimar ve çiftçi Roma’nın merkez şehirlerinden kaçarak buraya sığınıyor.
BİZANS DÖNEMİNİN GİZLİ KİLİSELERİ
Kapadokya, Hıristiyanlığın Doğu Roma başkentinde yani İstanbul’da resmi din haline dönüşmesinden sonra bir kez daha barınak işlevini yerine getiriyor. Çünkü Bizans başkentinde ikonalar yasaklanınca, bu kez ikonaların kutsal olduğuna inanan Hıristiyanlar soluğu Kapadokya’da alıyorlar. İkona yasağı bir yüzyıldan fazla sürüyor. Kapadokya manastırları bu devirde gelişiyor. Bugün bize miras kalan tarihi yapıların ve ibadet yerlerinin büyük bir bölümü işte o devirde şekilleniyor.
Bunlardan biri olan Sarıca Kilisesi, Mustafapaşa (Sinasos) yakınlarında, bir kaya kütlesine oyulmuş, Kepez Vadisi’ndeki diğer kaya kiliselere bakan bir tepede. Kilise, Bizans mimarisinde ilk örneklerine IX. yüzyılda rastlanan kapalı Yunan haçı ile üç yapraklı yonca plan şemasının karışımı olarak inşa edilmiş. Zaten kilisenin yapılış tarihi de buna bakılarak tahmin edilebiliyor. Anadolu’da Yunan haçı şemalı kiliseler var. Göreme’deki Elmalı, Karanlık, Hacı İsmail Deresi Kiliseleri de böyle. Duvar resimlerinin özelliklerine de bakılarak bunların 10.-13. yüzyıllar arasında yapıldığı düşünülüyor. Sarıca Kilisesi’nin duvarlarındaki tek renk kızıl kahve aşı boyası ile yapılmış bezemeler var. Gerçi bunlar yeterli ipucu sağlamıyor ama planı nedeniyle bu kilisenin de aynı tarihlerde inşa edildiği tahmin ediliyor. Doğu-Batı doğrultusunda uzanan kilise, naos, narteks ve restorasyon sırasında ortaya çıkarılan mekandan ibaret. Naos, eski mabedlerde iç odaya verilen isim. Kiliselerin ön cephelerinde bulunan giriş bölümüne de narteks deniliyor. Hıristiyanlığın ilk yıllarında bu dine inanmayanlar, ancak nartekse kadar gidebiliyordu. Sadece inananların girebildiği iç oda ise narteksten duvar ya da kolonlarla ayrılmıştı; göz önünde değildi.
PROJE ON YIL ÖNCE BAŞLADI
Kare planlı naosun ortasında, dilimli yüksek bir kubbeyi taşıyan dört sütun, doğusunda sadece din adamlarına açık olan, rahibelerin bile giremediği bema yer alıyor. Bu kilisede, koronun arkasında yer alan tonozla örtülü üç "narteks" var. Kubbeli bölümün dik eksenlerinde haç kolları, çapraz eksenlerinde ise köse odaları bulunuyor. Kilise paye ve sütun başlıklarında basit kabartma, kazıma ve sarkıtlardan oluşan mimari plastik bezemeler; duvarlarda, özellikle kemer, başlık yüzeylerinde, doğrudan tüf üzerine işlenmiş kızıl kahve bezemeler görülüyor.
Proje yatırımcısı Vasco Turizm, Sarıca Kilisesi’nin onarılması için bundan on yıl önce harekete geçmiş. Kültür Bakanlığı’na başvurarak Ağustos 1997’de gerekli onarım izinlerini almış. Projenin hazırlanması bir yıl sürmüş. Anıtlar Kurulu’nca onaylanan projenin uygulaması 2001-2004 yılları arasında yapılmış. KA.BA Mimarlık’ın üstlendiği çalışmalar, Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sacit Pekak ve Arkeolog, Duvar Resmi Koruma Uzmanı Rıdvan İşler danışmanlığında gerçekleştirilmiş. Uygulamaları, Şehir Plancısı Uğur Kangal ve Mimar Zehra Tulunoğlu denetlemiş.
154 PROJE ARASINDAN SEÇİLDİ
Sarıca Kilisesi’nin restorasyonu projesi, çeşitli aşamalardan geçirilerek ödül alabildi. Avrupa genelinde 32 ülkeden kültürel mirası korumayı amaçlayan tam 158 proje arasından seçilerek Mimari Mirasın Korunması dalında büyük ödülü aldı. Türkiye, İtalya, Almanya, Belçika, Birleşik Krallık, Fransa ve Romanya’dan 5 projenin kazandığı ödülün diğer kategorileri Kültürel Peyzajın Korunması, Sanat Yapıtlarının Korunması, Kayda Değer Araştırma ve Özverili Hizmet olarak sıralandı.
FELSEFE DOKTORU TURİZMCİ
Dr. Yusuf Örnek, felsefe doktorası yapmış bir turizmci. Vasco Seyahat Acentası’nın yönetim kurulu başkanı. Kültürel mirasa özel bir ilgi duyuyor. Turizmle kültürel miras arasında doğru bir ilişki kurulursa, bunun turizme de büyük katkısı olacağına inanıyor. Kapadokya’da pek çok kilise var ancak Yusuf Örnek, Sarıca Kilisesi’ni seçmesinin nedenini şöyle anlatıyor: "Kilise yeraltındaydı, yarıklar vardı ve su almaya başlamıştı. Çok büyük bir tehlike altındaydı, yok olmak üzereydi. Bu nedenle kilisenin çok acil olarak elden geçmeye ihtiyacı vardı." Vasco Tur, kültürel mirasa verdiği desteği sürdürüyor. Şimdi de Kayakapı projesini gerçekleştiriyor. Kapadokya’daki bu eski mahalledeki binaları restore ederek, orijinal haline döndürmeye çalışıyorlar. Bu proje de yine KA.BA Mimarlık’la birlikte yapılıyor. Yusuf Örnek "Bu proje de bittiğinde turistlerin çok ilgisini çekecek bir bölge yaratacağımızı düşünüyoruz" diyor. Vasco Tur, kültür turizmine de ağırlık veren, yabancı turistler için Türkiye’de tur düzenleyen bir şirket.
Kapadokya, yüzyıllar önce insanların kayaları oyarak yarattığı yaşam alanları nedeniyle UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alıyor. Sarıca Kilisesi bu ilginç yapılardan biri. Restorasyonu 1997’de başladı, ancak 2002’de bitirilebildi. Kilisenin orijinal yapısına dokunulmadı, kullanılan doğal malzeme iyileştirildi, sağlamlaştırıldı, üst kayadaki yarıklar ve yapısal çatlaklar onarıldı, sert doğal koşullarının yarattığı tahribat engellendi.
Kilisenin bulunduğu bölge, dünyada eşine ender rastlanan güzellikteki doğal oluşumlar yani peri bacaları ile çevrili. Eski adı Sinasos olan Mustafapaşa beldesinin hemen bitişiğinde. Burası, Asmalı Konak dizisindeki konak sayesinde son yıllarda yeniden şöhrete kavuştu. Vaktiyle Hıristiyan Karaman Türkleri’nin oturduğu Sinasos’un çevresi manastırlar ve irili ufaklı kiliselerle çevrili.
Hem Sarıca Kilisesi hem de Sinasos Kapadokya’nın tam ortasında yer alıyor. Kapadokya’nın peribacalarının içlerine oyulan ev ve kiliselerle, bunları süsleyen fresklerle bugüne kadar gelen binlerce yıllık bir tarihi var. Burası aynı zamanda ilk Hıristiyanların da yaşadığı yerlerden biri. O dönemde Roma İmparatorluğu Hıristiyanlığı sapkın bir inanç olarak yasakladığı için, önemi daha da artıyor çünkü Kapadokya, baskılardan korunmak ve Hıristiyan öğretiyi yaymak için ideal bir yer. Derin vadiler ve volkanik yumuşak kayalardan oydukları sığınaklar Romalı askerlere karşı güvenli bir alan oluşturuyor. Çok sayıda Hıristiyan sanatçı, mimar ve çiftçi Roma’nın merkez şehirlerinden kaçarak buraya sığınıyor.
BİZANS DÖNEMİNİN GİZLİ KİLİSELERİ
Kapadokya, Hıristiyanlığın Doğu Roma başkentinde yani İstanbul’da resmi din haline dönüşmesinden sonra bir kez daha barınak işlevini yerine getiriyor. Çünkü Bizans başkentinde ikonalar yasaklanınca, bu kez ikonaların kutsal olduğuna inanan Hıristiyanlar soluğu Kapadokya’da alıyorlar. İkona yasağı bir yüzyıldan fazla sürüyor. Kapadokya manastırları bu devirde gelişiyor. Bugün bize miras kalan tarihi yapıların ve ibadet yerlerinin büyük bir bölümü işte o devirde şekilleniyor.
Bunlardan biri olan Sarıca Kilisesi, Mustafapaşa (Sinasos) yakınlarında, bir kaya kütlesine oyulmuş, Kepez Vadisi’ndeki diğer kaya kiliselere bakan bir tepede. Kilise, Bizans mimarisinde ilk örneklerine IX. yüzyılda rastlanan kapalı Yunan haçı ile üç yapraklı yonca plan şemasının karışımı olarak inşa edilmiş. Zaten kilisenin yapılış tarihi de buna bakılarak tahmin edilebiliyor. Anadolu’da Yunan haçı şemalı kiliseler var. Göreme’deki Elmalı, Karanlık, Hacı İsmail Deresi Kiliseleri de böyle. Duvar resimlerinin özelliklerine de bakılarak bunların 10.-13. yüzyıllar arasında yapıldığı düşünülüyor. Sarıca Kilisesi’nin duvarlarındaki tek renk kızıl kahve aşı boyası ile yapılmış bezemeler var. Gerçi bunlar yeterli ipucu sağlamıyor ama planı nedeniyle bu kilisenin de aynı tarihlerde inşa edildiği tahmin ediliyor. Doğu-Batı doğrultusunda uzanan kilise, naos, narteks ve restorasyon sırasında ortaya çıkarılan mekandan ibaret. Naos, eski mabedlerde iç odaya verilen isim. Kiliselerin ön cephelerinde bulunan giriş bölümüne de narteks deniliyor. Hıristiyanlığın ilk yıllarında bu dine inanmayanlar, ancak nartekse kadar gidebiliyordu. Sadece inananların girebildiği iç oda ise narteksten duvar ya da kolonlarla ayrılmıştı; göz önünde değildi.
PROJE ON YIL ÖNCE BAŞLADI
Kare planlı naosun ortasında, dilimli yüksek bir kubbeyi taşıyan dört sütun, doğusunda sadece din adamlarına açık olan, rahibelerin bile giremediği bema yer alıyor. Bu kilisede, koronun arkasında yer alan tonozla örtülü üç "narteks" var. Kubbeli bölümün dik eksenlerinde haç kolları, çapraz eksenlerinde ise köse odaları bulunuyor. Kilise paye ve sütun başlıklarında basit kabartma, kazıma ve sarkıtlardan oluşan mimari plastik bezemeler; duvarlarda, özellikle kemer, başlık yüzeylerinde, doğrudan tüf üzerine işlenmiş kızıl kahve bezemeler görülüyor.
Proje yatırımcısı Vasco Turizm, Sarıca Kilisesi’nin onarılması için bundan on yıl önce harekete geçmiş. Kültür Bakanlığı’na başvurarak Ağustos 1997’de gerekli onarım izinlerini almış. Projenin hazırlanması bir yıl sürmüş. Anıtlar Kurulu’nca onaylanan projenin uygulaması 2001-2004 yılları arasında yapılmış. KA.BA Mimarlık’ın üstlendiği çalışmalar, Hacettepe Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sacit Pekak ve Arkeolog, Duvar Resmi Koruma Uzmanı Rıdvan İşler danışmanlığında gerçekleştirilmiş. Uygulamaları, Şehir Plancısı Uğur Kangal ve Mimar Zehra Tulunoğlu denetlemiş.
154 PROJE ARASINDAN SEÇİLDİ
Sarıca Kilisesi’nin restorasyonu projesi, çeşitli aşamalardan geçirilerek ödül alabildi. Avrupa genelinde 32 ülkeden kültürel mirası korumayı amaçlayan tam 158 proje arasından seçilerek Mimari Mirasın Korunması dalında büyük ödülü aldı. Türkiye, İtalya, Almanya, Belçika, Birleşik Krallık, Fransa ve Romanya’dan 5 projenin kazandığı ödülün diğer kategorileri Kültürel Peyzajın Korunması, Sanat Yapıtlarının Korunması, Kayda Değer Araştırma ve Özverili Hizmet olarak sıralandı.
FELSEFE DOKTORU TURİZMCİ
Dr. Yusuf Örnek, felsefe doktorası yapmış bir turizmci. Vasco Seyahat Acentası’nın yönetim kurulu başkanı. Kültürel mirasa özel bir ilgi duyuyor. Turizmle kültürel miras arasında doğru bir ilişki kurulursa, bunun turizme de büyük katkısı olacağına inanıyor. Kapadokya’da pek çok kilise var ancak Yusuf Örnek, Sarıca Kilisesi’ni seçmesinin nedenini şöyle anlatıyor: "Kilise yeraltındaydı, yarıklar vardı ve su almaya başlamıştı. Çok büyük bir tehlike altındaydı, yok olmak üzereydi. Bu nedenle kilisenin çok acil olarak elden geçmeye ihtiyacı vardı." Vasco Tur, kültürel mirasa verdiği desteği sürdürüyor. Şimdi de Kayakapı projesini gerçekleştiriyor. Kapadokya’daki bu eski mahalledeki binaları restore ederek, orijinal haline döndürmeye çalışıyorlar. Bu proje de yine KA.BA Mimarlık’la birlikte yapılıyor. Yusuf Örnek "Bu proje de bittiğinde turistlerin çok ilgisini çekecek bir bölge yaratacağımızı düşünüyoruz" diyor. Vasco Tur, kültür turizmine de ağırlık veren, yabancı turistler için Türkiye’de tur düzenleyen bir şirket.