Bozkırın ortasındaki dalış merkezi
Yıllardır tüplü dalış yapan biri olarak Eskişehir’de dalış yapıldığını biliyordum. Evet, bildiğimiz Eskişehir. Hani denizi olmayan! Çifteler ilçesindeki Sakaryabaşı, Sakarya Nehri’nin doğduğu yer. Burada beş tatlı su kaynağı yani ‘göze’ var. Yeraltı su kaynağına dalmak da eşsiz ve heyecan verici bir fikir değilse ne!
Uzun zamandır Sakaryabaşı’nda dalmak istiyordum. Yola çıkmadan yetkililerle diyalog kurmaya çalıştım ama olmadı. Sakaryabaşı Dalış Kulübü, Sakarya Belediyesi’nin organizasyonu. Telefon açtım, mesaj bıraktım, araya dalış hocalarımı koydum. Yok! Bir türlü bir yolunu bulamıyorum. En sonunda ‘Nasılsa oradan geçeceğiz’ deyip dayandım kapıya.
Güneşli ve rüzgârlı bir kasım günü, bir gece önce hiç uyuyamamış, yorgun ve isteksiz şekilde vardık. Arabadan indiğimde yüzüme vuran soğuk, isteksizliğimi daha da arttırdı. Gidip dalış kulübünü buldum. Yine birtakım iletişim sorunları yaşandı ama belediyenin dalış sorumlusu Derya Hanım’ı (Ateş) bulduk nihayet…
Saniyede 6 ton su çıkıyor
Yanıma maskemden başka hiçbir malzeme almamıştım. Neyse ki kulüpte her şey var. Hatta Derya Hanım kendi dalış elbisesini verdi. Rahatlıkla giyinebileceğiniz odalar var. Derya Hanım geçirdiği operasyon nedeniyle bizimle dalamayacak; bu durum başta biraz ürkütse de sorun olmayacağına dair bizi ikna etti. Burada birkaç dalış noktası var; ben Karaburgu denilen yerde dalmak istiyorum. Özelliği, sığ suda ilerlerken 1 metre arayla 8 metre derinlikte iki ayrı çukur olması.
Birinden kum, diğerinden çakıl kaynıyormuş. Bu da iki ayrı damar demekmiş. Hatta birinin tazyiki o kadar fazlaymış ki dibe dalmakta zorluk yaşanıyormuş. Saniyede 6 ton su çıkıyormuş, düşünsenize! Tüpler sırtımızda, dalış noktasına kadar yürümek zorundayız. Belinden sorun yaşayan biri olarak her zaman tekne dalışını tercih etmiş, hatta tüpü hep suda giymişimdir. Bu sefer taşımak zorundayım. Bu kadar ağır olduğunu unutmuşum doğrusu. Tam içimden ‘Düşmezsem iyi’ derken hoppp yerdeyim! Çamura bastım. Yan yattım. Tam olarak böyle oldu. Derya Hanım baktı ben ayakta duramıyorum. İlk gördüğü yerden saldı bizi suya.
Girer girmez gördüm!
Kafamı suya daldırdığım an gördüğüm manzarayı hayatım boyunca unutamam. Bu kadar berrak bir yerde ilk defa dalıyorum. Görüş mesafesi mükemmel. Hazırım gitmeye ama bir türlü gidemiyoruz. Nurten Hocam (Bölükbaşı) düz yüzemiyor.
Bir sorun var ama ne? Uzun uğraşlar sonunda denge yeleğinin klipsinin takılmamış olduğunu görüyorum. Bu arada suyun içinde gülerken karnıma ağrılar giriyor. Başımıza olmadık işler geliyor hep. Sığ suda yüzmeye başlar başlamaz koca bir balık görüyorum. İstilacı İsrail yayın balığıymış ve boyu 1 metreyi bulabiliyormuş, şanslıyım. Sığ suda biraz emekleyerek, biraz yosunları ittirerek çukurları bulmayı başarıyoruz. Hakikaten öyle bir akıntı var ki ayakta durmak mümkün değil. Bana göre sağdaki çukur daha karanlık ve akıntısı çok fazla. İlk dalma denemelerim sonuçsuz kalıyor ama en sonunda tüm havayı indirip salıyorum kendimi suyun kaynağına. İnsan karanlığa dalarken biraz ürperiyor. Diğer çukur daha az tazyikli. Orayı da denemek istiyorum. İniyorum; beyaz duman gibi bir şeyler kaynıyor. Korkup kendimi dışarı atıyorum. Ama bu merak var ya bu merak! Tekrar gidip bakmam için beni arkamdan resmen itiyor. Aşağıya indikçe, o dumanın, suyun kuvvetiyle dans eden bembeyaz kum taneleri olduğunu anlıyorum. Nasıl muhteşem bir şey! Şimdiye kadar bunca dalışımda böyle güzel bir şey görmedim. Kaç kez daldık çıktık bilmiyorum. Terapi gibi…
Ters dönerek, biraz emekleyerek, biraz kıyıdaki arkadaşlarım sayesinde dışarı çıkmayı başarıyorum. En zor kısmı bu ağır tüplerle dalış kulübüne gidip gelmek. Su soğuk ya da derin değil. Tüpsüz ve özel elbisesiz de çok rahat dalınabilir. Sudan çıkınca donmak garanti ama. Su yaz-kış 18-22 derece. Bu nedenle 12 ay dalış var.
Kar yağınca gideceğim
Alanda birkaç restoran, tuvalet, mesire alanı ve çeşme var. 2 kilometre ötedeki Çifteler’in cuma pazarına gidip çok güzel tahinli ekmekler, doğal yoğurtlar, peynirlerle dönüp kuruyoruz çadırlarımızı. Gece bir hayli soğuk geçiyor ama sabah gördüğümüz manzara ve o anlara paha biçilemez.
Bu arada tüm işlerini bırakıp bizimle tanışmaya gelen ama biz suda kalmayı abartınca işlerinin başına dönmek zorunda kalan Çifteler Belediye Başkanı Kadir Bıyık’a teşekkürlerimizi iletmeden bu yazı bitmemeli. Bir teşekkür de bizimle ilgilenen Derya Hanım’a. Ben kar yağdığında yine gideceğim.
DALIŞ VE MESİRE ALANI ÜCRETLİ
Çifteler Sakaryabaşı’nda tek dalış 150 lira.
Piknik alanı girişi otomobil 10 lira, minibüs 15 lira, otobüs 20 lira. Kış geldiği için bariyerler açıktı, biz ücret ödemedik.
Yeraltında suyla püsküren kumlar günler sonra bile saçımın arasından çıkıp durdu. Hassasiyeti olanlar bone takabilir.
Sakaryabaşı’nda kano kiralayıp gezebilirsiniz.
Tuvaletler temiz ve ücretli.
GÖZELERDEN GÖZE BEĞENİN
GÖKGÖZ: Derinliği 4 metre. En çok canlı çeşitliliği burada. Endemik ‘Palaemonetes turcorum’ karidesi burada yaşar. Eğitim dalışları eğitmenler eşliğinde
bu bölgede yapılıyor.
KIRKKIZ: Derinliği 5 metre. Yüzeyi kaplayan yosun tabakasından sızan güneş huzmeleri nedeniyle dalış sırasında adeta yağmur ormanları gibi görünür.
BAŞKURT: Başkurt Köyü’ne 2 kilometre mesafede. Burada 5 tane göze var, en büyük olana dalınabiliyor.
EMİNEKİN GÖZESİ: Derinliği 5 metre ve yağmur suları nedeniyle görüşü kısıtlı.
KARABURGU: Gökgöz gözesine yaklaşık 500 metre mesafede. Bölgede en çok yayın balıkları var.