GeriSeyahat Bogota’da korumalarla turlama
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Bogota’da korumalarla turlama

Bogota’da korumalarla turlama

Latin Amerika ülkesinde ev sahibimiz ünlü müzisyenlerden Alfredo de la Fe ve hayat arkadaşı ‘Dinamit Yenge’ Magally Sanchez. Bilhassa Magally Yenge bizleri bir saat olsun yalnız bırakmadı. Bin bir çeşit insanın, sokak göstericilerinin, satıcıların ve tabi ki kapkaççıların bulunduğu Kolombiya’nın başkentini birlikte gezdik. İyi ki de öyle yaptık.

İlk gün başka bir şehirde Medellin’de konserdeydiler, bizleri hava alanında adamları karşıladı. Programımız yapılmış bile, şehir dışında Andres Carne De Res lokantasına gittik. Lokantadan başka her şeye benziyor.

Bogota’da korumalarla turlama

Öyle ki, insanlar sadece gezip görmek için akın etmeye başlayınca, yemek yeseniz de yemeseniz de kapı girişi parası verip turnikeden geçme şartı konmuş.

Biz torpilli gittiğimiz için kapıda karşılanıp içeri hemen alındık. Kameralara derhal çekim izni verildi. Burası 1000 kişilik bir et lokantası. Tıka basa insan dolu, yürümek zor, “İlerleyelim beyler!” kalabalığı var. Bir kez görmek gerekir ama bir daha gideceğinizi sanmam. Sizi bilmem ama ben gürültülü yerlerde yemek yiyemiyorum, dayak yiyor gibi oluyorum. Ülkemizde o dj’li mekânlar yüzünden dışarıda yemek yeme imkânım da açıkçası olamıyor. İnsanlar nerede yemek yiyelim diye bana soruyorlar ama bu durumda verecek cevabım da olamıyor maalesef.

Bogota’da korumalarla turlama

Ertesi gün Alfredo, kadim dostum Zürih’te oturan Kolombiyalı Rodrigo Rodriguez ve Magally bizi otelden almaya geldiler. Sarmaş dolaş olduktan sonra başladık şehri gezmeye. İlk durak şehrin ilk kurulduğu tarihi mahalle ‘La Candelaria’. Kolonyalist İspanyol evleri, müzeleri, rengârenk boyalı duvarları ile şehrin çekirdeği mahalle.

Bogota’da korumalarla turlama

Bogota’nın kalbinde kapkaççı markajında

Yokuş aşağı yürürken Alfredo’nun hayranları etrafımızı çeviriyor ve fotoğraflar çekiliyor. Rengârenk duvarlar ve boyalı evler arasında yürüyerek merkeze doğru iniyoruz. Kolombiya fatihi ve kurucusu ‘Gonzalo Jiménez de Quesada’nın rezidansı ve Bogota’nın çekirdeği 1539. ‘Plaza de Bolivar’a kavuşuyoruz. Burası şehrin merkezi Parlemento binası, darbelerde yanıp kül olan, 1985’te teröristler tarafından rehineli olarak işgal edilen ve ordunun pazarlık etmeyip tanklarla girdiği adalet bakanlığı, valilik binası ‘Lievano Sarayı’ ve ana kilise, bu meydanın önemli binaları. Tam ortasında Simon Bolivar heykeli.

Bogota’da korumalarla turlama

Meydan çok kalabalık bin bir çeşit insan, sokak göstericileri, satıcılar ve tabi ki kapkaççılar. Alfredo kulağıma fısıldıyor. “Şimdi daha dikkatli olmamız lazım, çembere aldılar bizi, buradan acil ayrılmamız gerekiyor, acele etmeyelim altın müzesine doğru yürüyelim orası daha güvenli”. Kolombiya’da biraz düzelmiş olduğu söylenen güvenlik hala tam sağlanamamış. Ev sahiplerimiz bizden daha çok endişeliler, devamlı korumalar ve şoförler ile yürüdük. Kapkaççılar buralarda daha ciddi imiş, bıçakları varmış ama bize bir şey olmadı, kapı gibi kameramanlarım Aladar ve Hüseyin aynı zamanda korumalarım.

Bir halk kahramanı Simon Bolivar

1783-1830 Güney Amerikalı devrimci lider. Aslen Venezuelalı zengin ve aristokrat bir ailenin oğlu. Tahsilini İspanya’da tamamladıktan sonra topraklarına dönerek Venezuela’nın bağımsızlığını ilan etti. Sürgün gittiği Kolombiya’da ordu başına geçip Bogota’yı İspanyol idaresinden kurtardı. Bir süre sonra ise tüm Güney Amerikalı entelektüellerin hala rüyası olan şimdiki Venezuela, Ekvador, Panama, Peru ve Kolombiya’nın dahil olduğu ‘Büyük Kolombiya’yı İspanyol sömürgeliğinden kurtardı. Sonraları generaller arasındaki çıkar çatışması sonucu, dış güçlerin kışkırtması nedeni ile iç savaş çıktı ve ülke bölündü. (Bu ülkelerin tarihleri de ders niyetindedir unutmayalım) Bugün ki Bolivya’ya adını verdi. Sonunda verem hastalığına yenildi…

Bogota’da korumalarla turlama

Kristof Kolomb Kolombiya’ya yabancı

Yenidünyadaki geniş ülke Kolombiya, adını Kristof Kolomb’tan almış ama Kristof Kolomb Kolombiya’ya hiç ayak basmamış. 4 ayrı seferde yenidünya ya giden Kolomb ancak üçüncü ve dördüncü seferinde Amerika kıtasına Orta Amerika’ya ayak basmış, Asya’ya ulaştığını sanmış ve yeni bir kıta keşfettiğini ise hiçbir zaman anlamamış. Kolombiya’ya ilk ayak basan beyaz 1500’de Kolomb’un yoldaşı Alonso de Ojeda olmuş.
İtalyanları hatta İspanyolları bile kızdıran ama benim gerçek olduğuna inandığım bir teoriye göre, Kristof Kolomb Cenovalı bir İtalyan değil, İstanbul’un fethinden sonra birçok Bizanslı gibi Sakız Adası’na yerleşen bir Bizans asilzadesi...

Bogota’da korumalarla turlama

O zamanlar Sakız bir Cenova kolonisi. Cenova’ya devamlı sakız götüren gemilerde ikinci bir yük ise yün. Nitekim Sakız seyahatlerimde genelde keçi yenilen diğer adalara nazaran buralarda kuzu yendiğine dikkat ettim. Sakız kasabasında evlerin üzerinde ‘Xro-Ferens’ yazısı gördüm. Kolombos ‘X’ harfini ‘K’ gibi kullanıyor çünkü ‘Kios’ yazısını ‘Xios’ şeklinde yazıyor ve İtalyanca değil yazmasını, konuşmasını dahi sonradan öğrenmiş derler. Yeni dünyayı keşfinden sonra imzasını ‘Columbus de terra Rubra’ (Kırmızı toraktan gelen Kolombos) olarak atıyor. Sakız yetişen kırmızı topraklar bunlar. Yunanistan’dan bu konuda bir kitap yazan John Perikos ile defalarca haberleştik ve kitaplarını yolladı bana.

Gitmesi zor ama değer

TAV’ın davetlisi olarak gittiğimiz Kolombiya’ya THY çarşamba, cuma ve pazar günleri sabah 02.05’de uçuor ve aynı sabah 08.00 de Bogota’ya varıyor. Aradaki 8 saatlik zaman farkını da düşünürseniz 14 saatlik bir uçuş. Dönüş yine aynı günler 9.25’de Bogota’dan hareket, Panama’da yakıt ikmali ve ertesi gün sabah 10.45 İstanbul’a iniş. 8 saat daha ilerde olduğumuza göre 17 saat da geri dönüş... Değer mi? Değer.
Resimaltı: Bogota 8.8 Milyon nüfusuyla ülkenin başşehri ve tam ortasında 2 bin 650 metre yükseklikte. Yürürken nefes darlığı çekercesine gibi biraz nefes nefese kalıyorsunuz ve devamlı hafif bir baş ağrısı.

Bogota’da korumalarla turlama

False