Bodrum’da yürüyüÅŸ zamanı
Yaz sıcakları nihayet geçti, sarı yazın yakmayan güneşi ile birlikte seyahatlerimiz de artık daha keyifli olmaya başladı. Güney sahillerinde hazır kalabalık da çekilmişken Eylül ayında Bodrum’un tadını tekrar çıkaralım. Teknecilerin vazgeçilmez durağı denizi turkuaz renkli meşhur Adaboğazı’nı biz karadan keşfedelim. Ayların en güzeli Eylül’le birlikte sakinlik, deniz ve yürüyüş mevsimine bu doğa harikasından başlayalım.
Adaboğazı, Bitez’le Gümbet arasında uzanan yarımadanın hemen ucundaki küçük adacık ile Görecek Adası arasında kalan boğaza deniliyor. Eskiden buraya sadece tekneyle ulaşılabilirken artık karadan da ulaşım var. Bitez’den bir saatlik yürüyüş mesafesinde ve çok da zor olmayan bir parkurun sonunda. Ancak koylarda dinlenmek ve denizin tadını çıkarmak isterseniz bir gününüzü ayırmanız yerinde olacak. Burası Akvaryum Koyu olarak da anılıyor ama aslında ikisi aynı yer değil.
Akvaryum Koyu boÄŸazın kuzeyinde kalan ayrı bir koy. Bu ismi de turkuvaz renginden alıyor. AdaboÄŸazı ise önündeki Görecik Adası’nın rüzgarı kesmesiyle her daim dingin olması, içi kum olan denizi ve berrak suyu ile doÄŸasına hayran kalacağınız noktalardan biri. Dolayısıyla teknecilerin de Bodrum'daki ilk tercihi. Bu popülerliÄŸi ve çok fazla teknenin demirli olması sebebiyle yaz ayları deÄŸil ama eylül ayında yapacağınız bir yürüyüş ile ulaÅŸacağınız koyların çok daha keyifli olacağı garantili.Â
Â
Adaboğazı’na yürüyüş yolu Bitez Marina’nın sonunda karşınıza çıkacak bir patika ile başlıyor. Yarımadanın Bitez koyuna bakan taraftan denize paralel şekilde düz bir rotada yürüyeceğiniz, taşlı topraklı, hafif yokuşları olan ama sizi fazla zorlamayacak bir parkur bu. Yol boyunca toplam altı tane koy bulunuyor. Koylara gitmek için anayoldan koylara inen küçük patikalar var. Bazılarında yolu bulmak için taşlara çizilmiş mavi beyaz çizgili işaretler de göreceksiniz. Yürüyüş boyunca bu koylarda küçük molalar vererek koyların tadını da mutlaka çıkarın çünkü dönüşte dalgalı olabilirler. Koyları bitirdikten sonra Adaboğazı’na gitmek için yarımadanın diğer tarafına geçmeniz gerekiyor. Son koydan sonra ağaçlıklı yolu bitirince boş bir arazinin olduğu tepeye çıkacaksınız. Burada bir su sarnıcı ve adalarla birlikte harika bir panoramik manzarayla karşılaşacaksınız. Burası işte Adaboğazı oluyor.
Â
Su sarnıcının önünden dümdüz aşağıya indiğinizde önünüzde iki seçenek olacak. Biri boğazın burnuna yani güneye doğru gitmek, diğeri de kuzeye Akvaryum Koyu’na doğru. Her iki seçenek de harika. Akvaryum koyu tekne turlarının vazgeçilmezi, turkuvazın 50 rengini görebileceğiniz bir koy ancak biz güney tarafını tercih ettik.
Burada denizin tam kıyısında ağaçlıklı doğal bir kamp alanı bulunuyor. Tek kelimeyle bayıldım diyebilirim. Burada piknik yapıp denize girip gün boyu vakit geçirebilir hatta gece kamp da yapabilirsiniz. Ancak daha önce de belirttiğim gibi yaz aylarında teknecilerle dolu olacağı için pek tavsiye etmem. Tabii teknelerin yanaşma, demir atma ya da kıyıdaki ağaçlara halat bağlama maceralarını izlemekten keyif alırım derseniz o başka. Ama eylül ayı ile birlikte bunları düşünmeniz gerekmeyecek. Siz çam ağaçları altında yapacağınız harika bir pikniği ve kumun rengini görebileceğiniz denizin berraklığında yapacağınız keyfe odaklanacaksınız.
Â
Yürüyüşte dikkat edilmesi gerekenler
- Yürüyüşe sabah saatlerinde çıkarsanız hem koylarında yeterince vakit geçirebilecek zaman bulur hem de deniz dalgalanmadan keyfini çıkarabilirsiniz. Hava rüzgarlı ve koylar dalgalı ise direkt Adaboğazı’nı hedefleyin, çünkü orası her daim sakin.
- Koyların çoğunda gölge alanlar yok dolayısıyla yola çıkmışken Adaboğazı’na kadar gitmenizi tavsiye ederim.
- Yürüyüşte şapka ve güneş kremi mutlaka kullanın. Ayrıca yanınıza havlu dışında üzerinde oturmak için hasır örtü de alırsanız rahat edersiniz.
- Zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız, o yüzden yanınıza soğutucu çantalarda içecek, atıştırmalık ve bir de çöp poşeti almayı unutmayın. Çünkü hiçbir yerde tesis yok.
- Koylarda Maldiv kumları beklemeyin. Küçük çakılların olduğu koylarda maalesef izmaritler ve çöpler de göreceksiniz. Malum milletimiz doğaya çok duyarlı değil.
- Yürüyüş için terlik kesinlikle kullanmayın. Spor ayakkabı ya da sandalet daha uygun olur. Parkur taşlı ve topraklı olduğu için ayağınızı sağlam basmanız şart. Ayrıca yanınızda bir arkadaşınızın olması da iyi olur. Koylara inerken birinden destek almanız gerekebilir.
- Doğanın vazgeçilmezleri kara yılan ve akrepler tabii ki Bodrum habitatı içerisinde de mevcut. Çok nadir de olsa karşınıza çıkma ihtimali var.
- Dönerken ise karanlığa kalmayın. Malum, parkurda ışıklandırma yok.
Â
Â