Son Güncelleme:
Bodrum’un uzak güzellikleri
Bugün nedense artık çok az kiÅŸinin aklına ‘’kaç kiÅŸiydik o zaman bak, kaç kiÅŸi kaldı ÅŸimdi’’ dizesi geliyor. O kadar çok kiÅŸiyiz ki artık Bodrum’da. Ve buranın yeni kitlesi bu en güzel Bodrum ÅŸarkısını dinlerken bugün hangi Bodrum’u hatırlıyor bilemiyorum. Gerçek ÅŸu ki Bodrum artık Cevat Åžakir ve Azra Erhat’ın Bodrum’u deÄŸil. Burası çoktandır yeni bir güney kenti... İçi deÄŸiÅŸtikçe dışına talep arttı. Åžimdi Bodrum’un uzak güzellikleri keÅŸfediliyor. O eski balıkçı kasabasının seneler içinde nasıl farklı bir yere dönüştüğüne ÅŸahit olduk. Bu tecrübeden yola çıkarak, Bodrum’un uzak köşelerini korumak ve bu konuda duyarlılığın geliÅŸmesine katkıda bulunmak yerlisi, turizmcisi, turisti ve biz seyahat yazarları dahil olmak üzere hepimizin sorumluluÄŸu. Bu hafta size Bodrum’un yakınındaki, sakin tatil noktalarını yazıyorum. On yıl sonra, yine böyle güzel ve huzurlu bulmayı umarak...Turizme yeniden kucak açıyorGÃœLLÃœKMilas- Bodrum Havaalanı’na sadece sekiz kilometre uzaklıkta bulunan Güllük, sahip olduÄŸu avantajlı konuma raÄŸmen, son 15 yıldır her fırsatta ayağına takılan ciddi bir engel yüzünden, bugüne dek özelliklerini tam anlamıyla duyuramamanın sıkıntısını çekti. 40 yıl öncesine kadar ‘’iki dükkan bir fırun, peynir ekmek yiye yiye, ne ağız kaldı ne burun’’ diye ÅŸikayet eden Bodrumlular, Güllük’e okumaya ve iÅŸ bulmaya gelirlermiÅŸ. 1980’lerde, taÅŸ döşeli sokakları, küçük taÅŸ evleri ve balıkçı kahveleriyle mavi yolculukların vazgeçilmez durağıymış. 1991 yılında Güllük’te tam 33 pansiyon varmış. Kefal, lüfer ve yılan balıklarının yaÅŸam alanı olan doÄŸal dalyanın giriÅŸine bir yük liman yapılması, buraya büyük bir darbe vurdu. Ä°talya ve Ä°spanya’da seramik yapımı için kullanılan feldispat madeninin, Güllük’ün merkezindeki, yaÅŸam ve eÄŸlence mekanlarıyla içiçe bulunan limanından ihraç edilmesi, gerek günde 400- 500 kamyonun Güllük’ün içinden geçmesi gerekse rüzgarla yayılan feldispat tozlarının esnafı zor durumda bırakması, bu limanı belde için bir kabusa dönüştürmüştü. Güllüklüler’in ısrarına karşı koyamayıp, yıllarca turist olarak geldiÄŸi ve çok sevdiÄŸi Güllük’e belediye baÅŸkanı olan M. Yavuz Demir, 5 yıllık bir mücadele ve bir kalp krizinin ardından, ÅŸileplerin yanaÅŸtığı limanın merkezden taşınması ve burasının turistik bir çehre kazanması planlarında baÅŸarıya ulaÅŸtı. Turizmciler özellikle Ä°ngilizler ÅŸimdiden Güllük’e akın edip, yatırım yapmaya baÅŸladılar bile. Planlar bununla da bitmiyor, en büyük engel kalkınca Güllük’ün ihtiyacı olan makyaj çalışmasına sıra geliyor. Bütün bahçe duvarları Bodrum ve Ören taşından yeniden yapılıyor, sahil boyunca sıralanan güzel taÅŸ binalar öncelik kazanıyor ve gözü bozan her ÅŸey ortadan kaldırılıyor, KöyceÄŸiz Dalyanı’ndaki gibi kentin kuzeyindeki Güllük Dalyanı’nın turizme açılması ve sazlıklarda ücretsiz tekne gezileri ve olta balıkçılığı turları düzenlenmesi de listenin başında yer alıyor. Sadece yeni yük limanının dalyana böylesine yakın olması endiÅŸe verici. MANDALYA KOYU UYKU VADÄ°SİÇevredeki en ılık deniz suyuna sahip olan, Mandalya Körfezi ve Asin Koyu çevresine yerleÅŸmiÅŸ bu liman kasabası, yük limanından kurtulmaya adım adım yaklaÅŸtıkça, yavaÅŸ yavaÅŸ sahip olduÄŸu kaliteleri de öne çıkıyor. Tatlı esintisi, leziz kefali, yakınındaki Uyku Vadisi ve Ä°asos antik kenti, dünyaca ünlü balık yumurtası, Güllük Dalyanı’ndan Ä°talya’ya canlı olarak ihraç edilen yılan balığı... Rıhtımdaki okul binası, balıkçı kooperatifi barınağı ve Tekel binası, Güllük’ün eski zamanlarından birer esinti gibi duruyor ve çirkinliklerin arasından sivriliyor. Zeytinliklerin sonunu getiren, yamaçlardaki yazlık site ve kooperatiflere artık hiçbir ÅŸey yapılamaz belki ama Fener Burnu’ndaki ev öyle kalmalı.Bodrum’a 40, Güllük’e 24 kilometre mesafedeki Uyku Vadisi’ne, Bodrum’dan turlar düzenleniyor. Vadiyi rehbersiz gezecekseniz, yazın en keyifli rota, alabalık çiftliÄŸinden baÅŸlayarak, bir saat boyunca dere yatağını takip ederek yürümek. Bu yolda sık sık dereyi geçmeniz gerecektir. Bu yol yukarı doÄŸru kıvrılarak sizi Gökçeler MaÄŸarası’nın (Ä°ncirli MaÄŸarası) geniÅŸ aÄŸzına ulaÅŸtırır. GeniÅŸ bir salonla baÅŸlayan maÄŸara sola doÄŸru ‘’yarasa galerisi’’ olarak bilinen bir galeriye dönüşür. MaÄŸaradaki oldukça kalabalık bir yarasa kolonisi var. Hatta ÅŸu sıralarda maÄŸaranın aydınlatılması planlarına karşı tepkiler sürüyor. SaÄŸa ilerleyen yokuÅŸ sizi dar bir geçitten sonra sarkıt ve dikitlerin bulunduÄŸu bir baÅŸka galeriye çıkarır. Bu noktadan itibaren devam etmek için profesyonel maÄŸaracı olmak gerekiyor. Vadinin tabanındaki su yatağı buradaki tek tesisin içinden geçiyor. Hamzabey Çayı’nın aktığı derin vadi içinde ve etrafında oldukça zengin bir doÄŸal bitki örtüsü, yeÅŸilliklerin içinde de masalar ve çardaklar var. Tesiste bir havuz ve tarihi bir su deÄŸirmeni de bulunuyor. Havuzdan çok, deÄŸirmenin buz gibi, tazyikli suyunda serinlemeyi tercih edenler daha fazla. DeÄŸirmenbaşı’na (Gökçeler köyü, 0252 539 11 23) ulaÅŸmak için, Milas- Bodrum karayolu üzerinde, 20 kilometre sonra, AÄŸaçlıhöyük Gökçeler sapağına girilir ve 10 dakikalık bozuk bir yoldan sonra vadinin giriÅŸine varılır. Sabah 07:00’den geceyarısına kadar açık tesiste, köy kahvaltısı, köy ekmeÄŸi, testi kebabı, mezeler, kiremitte alabalık ve kaÅŸarlı köfte, sac kavurma, zeytinyaÄŸlılar, yayık ayranı ve baklava bulacaksınız.GÖÇMEN KUÅžLARIN UÄžRAK YERÄ°Bodrum’a 30 kilometre mesafede, zeytinliklerle çevrili bir koyda bulunan BoÄŸaziçi köyü, birçok Bodrumlu’ya göre bölgede en güzel balık yenilebilen yerlerden biri. Bodrum’dan Güllük ayrımına gelmeden, Shell benzin istasyonunun yanındaki, Tuzla sapağından sola dönülür. Ä°ki kilometre sonra balık restoranlarının sıralandığı yola gelirsiniz. Eskiden tuzlaların bulunduÄŸu köyde bugün tuz üretimi artık yapılmıyor ve halkın tek geçim kaynağı balıkçılık. Köyün eski adı, Bargilya. Adını aldığı efsaneye göre; kahraman Bellerophon’un kanatlı atı Pegasus, sahibinin en yakın arkadaşı Bargilos’u çiftesiyle öldürür. Bellerophon da dostunun öldüğü yere onun adını verir. Bir zamanlar deniz kıyısındaki bu Karya kentinin önündeki bataklık, Osmanlı döneminde tuzla olarak kullanılmış. BoÄŸaziçi köyüne giden sapakta Bargilya tabelasını göreceksiniz. BeÅŸ kilometre sonra, köye gelmeden önce, sola ayrılan sapağın sonunda, kentten bugüne kalanları, Helenistik tiyatro ve tapınak kalıntılarını görebilirsiniz.BoÄŸaziçi köyüne giden yol üzerinde bulunan kışın göçmen kuÅŸların uÄŸrak yeri olan Tuzla sulak alanı, 380 hektarlık bir alana yayılıyor. Pelikan en çok rastlanan tür. Ayrıca boz ördek, balıkçıl, flamingo, bataklık kırlangıcı ve birkaç deÄŸiÅŸik tür daha mevsimine göre burada görülebilir. Ilgın, zeytin ve çamlarla çevrili olan alandaki doÄŸal yaÅŸam, çevredeki yapılaÅŸma ve avcılıktan zarar görüyor. Bodrum sakinlerinin sığınağıMAZIKÖYGökova Körfezi’nin kıyısında, Bodrum’a 52 kilometre mesafedeki Mazı köyü, Bodrumlular için adeta kurtarılmış bölgedir. Yazın çivisi çıkmış bir hal alan Bodrum’un sakinleri hiç tereddüt etmeden buraya kaçarlar. Mazı’da gürültünün yerini sükûnet, karmaÅŸanın yerini huzur, gösteriÅŸin yerini doÄŸallık, yozlaÅŸmış turizmin yerini naif bir konukseverlik alır. Sadece Bodrumlular deÄŸil, birçok büyük kentten, hiç aksatmadan, 10 küsur yıldır buraya gelenler de var. Mazı’ya yerleÅŸen emekli sayısı da az deÄŸil. Mazı aÄŸaçlarının köyü, bir SÄ°T alanı. Bodrum’un 39 sahil köyü içinde, ÅŸimdilik imar geçmeyen tek yer. Bodrum susuzluktan ölürken Mazı yeÅŸillikler içinde. Köylüsü bilinçli, çok yakınında Bodrum gibi bir örnek varken, köylerinin göz göre göre bozulmasına izin vermeyeceklerini söylüyor ve kendi küçük iÅŸletmelerinin burası için yeterli olduÄŸuna inanıyorlar. Birçok tatil beldesi gün aşırı deÄŸiÅŸikliÄŸe uÄŸrarken, gerçekten de Mazı, iki yıl öncesine göre pek deÄŸiÅŸmemiÅŸ. Hatta pansiyonların birçoÄŸu kendilerini fazla yenilemeden, tüm doÄŸallığı ve köhneliÄŸi içinde misafirlerini ağırlıyor. Aslında bu da bir ölçüde, estetik ve konforu ön planda tutanların, bu bakir bölgeye akın etmesini engelliyor. Bugün hálá köyde hatta bazen kumsalda inekler dolaşıyor.Bodrum’dan Milas- Bodrum Havaalanı’na doÄŸru giderken, Güvercinlik’ten sonra, Mumcular kavÅŸağına varılır. Buradan itibaren, çam ormanlarının arasından devam eden 30 kilometrelik yol, önce Yukarı Mazı ardından da AÅŸağı Mazı’ya ulaÅŸtıktan sonra buradan ikiye ayrılan yol, bir koldan Ä°nce Yalı ve Çakıllı (TaÅŸlı) Yalı’ya diÄŸerinden ise Hurma Sahili, Ilgın ve Sedef koylarına gider. Restoran ve pansiyonların bulunduÄŸu koylar; Hurma Sahili, Ä°nce Yalı ve Çakıllı Yalı... Tesis bulunmayan diÄŸer koyları ise balıkçı tekneleriyle gezmek mümkün. Rüzgar olmasa Mazı’da yaÅŸamak zor. Sabah 11:00 gibi baÅŸlayan rüzgar, 18:00’de azalır ve deniz sakinleÅŸir. Denizin en sakin olduÄŸu aylar, eylülden kasıma kadardır. Hurma Sahili’ndeki Mazı ve Kayabaşı restoranlarından aÅŸağıya bakınca cam gibi bir deniz görünür. Kumsal sakin ve tertemiz. Tam karşıda Datça ve Knidos Yarımadası... Restoranlarda çoÄŸunlukla müzik çalınmaz. Çalınınca da Kayabaşı’ndaki gibi klasik müzik ya da caz dinlenir. Mazı Restaurant’ın genç sahibi Önder AkkaÅŸ: ‘’Yörüğün aptalı denize dayanırmış’’ demiÅŸti. Bir zamanlar yörüklerin gelip yerleÅŸtiÄŸi ve hiçbir iÅŸe yaramadığına inandıkları sahil, bugün çok deÄŸerli.Mazıköy, tekne kaptanları ve güzel insanlarıyla ünlüdür. Köyde kısa bir gezinti, güzel genç kızları ve yakışıklı oÄŸlanları fark etmeye yeter. Köyün genç erkeklerinin çoÄŸu, gemi miçoluÄŸuyla iÅŸe baÅŸlayıp zaman içinde Bodrum’un en vazgeçilmez mavi yolculuk kaptanları olurlar. Yazın teknede çalışan erkekler, kışları köye dönünce, ailelerine zeytin toplamada yardım ederler. Köydeki ‘’Soluk Taşı’’ denilen yerde, 1000 yıllık zeytin aÄŸacının gölgesinde, öğle yemeÄŸi molası veren birçok genç kız ve delikanlı için aÅŸk burada baÅŸlar. GÃœNDÃœZ HALI DOKU AKÅžAMÃœSTÃœ DENÄ°ZE GÄ°RZeytin zamanı, köyün hiç aksamayan ana geliri olan halıcılığa ara verilir. Mazılı genç kızlar, 13 yaşından itibaren halı tezgahının başına oturup, her yıl 5- 6 halı olmak üzere, ömürlerinin sonuna kadar binlerce düğüm atarlar. Mazı, en kaliteli Milas halısı dokuyan köylerden biridir ve dokunan halı klasik Milas halısının Ada Milası olarak bilinen tipidir. Mini ÅŸortlu genç kızlar gün boyu halı dokuyup, akÅŸamüstü bikinilerini giyip denize inerler. Erkekler ancak ev yapınca, kızlar da halıdan ev döşeyecek kadar para kazanınca evlenirler. Bu yüzden genelde Mazılı gençler geç evlenir. 24 yaşındaki Zekiye, evleneceÄŸi deÄŸil, polis olacağı ve artık halı dokumayacağı günün hayaliyle yaÅŸamış. Zekiye’nin hayatı, emekli olduktan sonra buraya yerleÅŸen ve Mazılılar’ın kısa zamanda çok sevdiÄŸi, köylünün akıl hocası Ä°stanbullu Erkan Demirel sayesinde bir anda deÄŸiÅŸtirmiÅŸ. Genç kız artık pazarlama elemanı olarak çalışıyor. Bodrum’un arka sokaklarını seviyor ama yerli halkın pek eÄŸlendiÄŸini düşünmüyor. Mazı’nın ana yerleÅŸim birimlerinden biri de, Çocuk Mezarlığı. Rivayete göre, burada yaÅŸayan yörük beyinin tek çocuÄŸunu yılan sokunca, çocuk buraya gömülür. Kadınlarsa bunun üzerine yılanlı bir halı dokurlar. Köylüler hálá o günden beri bu yılanlı halının arandığını söyler. Bodrum’dan Mazı’ya cip safariler organize ediliyor. En güzel koylara ciplerle ya da balıkçı tekneleriyle gitmek mümkün. Kargılı koyu (Molla Ä°brahim), Sedef, Ilgın, Åžeytan Yalısı, Kisebükü, Pinarbükü ve Çamlık’ta olaÄŸanüstü berrak bir deniz var. Sedef koyundan sonraki ‘’Kaya Dede’nin Suyu’’ olarak anılan, tek ailelik küçük plajın uzunluÄŸu 8- 10 metre. Çakılları kırmızılı beyazlı, deniz akvaryum gibi. Buraya uzaktan bakan tekneler, plajda birkaç kiÅŸi görünce geri dönüyorlar. Mazı’da her gün taze, deniz balığı bulunur. Mazı balığı, sokkan ya da deli sarpa denilen çarpan balıktır. Ayrıca lagos, orfoz, sinarit, gelin balığı, fangri, ıskaroz, akya, kefal ve iskorpit gibi balıklar da var.Deniz ve denizci öykülerinin kentiÄ°ASOSAntik adı Ä°asos olan Kıyıkışlacık köyüne, Güllük’ten tekneyle ya da karayoluyla ulaÅŸmak mümkün. Milas- Ä°zmir karayolunun 12. kilometresindeki sapaktan 17 kilometre sonra Ä°asos’a varılır. Ayrıca Milas- Bodrum yolunun altıncı kilometresinde saÄŸa sapan yol da, 17 kilometre sonra buraya çıkar. EÄŸer Güllük’teyseniz, delik deÅŸik karayolundansa, buradan tekneyle gitmeyi tercih edin. Hayvanları, pazarı, limanı, gübre kokan sokakları ve harika manzaralı, sevimli pansiyonlarıyla Kıyıkışlacık köyü gerçekten de tipik Bodrum tatiline güçlü bir alternatif. Antik kent köyün içinde. Limanı çevreleyen iki yoldan biri, kalenin altından devam ederek suyun içindeki kalıntının bulunduÄŸu buruna diÄŸeri de restoranları ve balıkçı kahvesini geçerek hemen bu burnun karşısına varır. Kalıntının tepesine çıkanları ve burunda mangal yakanları göreceksiniz. Argoslular tarafından kurulan Ä°asos, daha sonra Milet’ten gelen göçmenlerin yerleÅŸimi olmuÅŸ. Apollon ve Artemis’in kenti sayılan Ä°asos’ta Dionysos adına da festivaller düzenlenmiÅŸ ve bu ÅŸenlikler sayesinde kent zamanının müzik ve tiyatro merkezi sayılmış. Ä°asos’la ilgili çok anlatılan bir hikayeye göre, bir müzisyenin ancak balık pazarının açılışını haber veren çanların çalınmasına kadar kendini dinletebildiÄŸi... Geriye tek bir kiÅŸi kalır, o da sağır olduÄŸundan, çarşı çanını duymamıştır. Müzisyen ona sanata saygısından dolayı teÅŸekkür ettiÄŸinde, o da balık pazarının açıldığını anlar ve koÅŸa koÅŸa diÄŸerlerinin arkasından gider. Ä°asos, ayrıca deniz ve denizcilikle ilgili öykülerin kenti. Hatta kentin sikkelerinde, bir yunusu kendine arkadaÅŸ edinmiÅŸ olan ve onunla birlikte yüzen bir çocuk tasvir edilir. Efsaneye göre, bir gün, güzel çocuk Hermias annesinin uyarılarına raÄŸmen denize açılır ve kaybolur. Ancak bir süre sonra balıkçılar onu bir yunusun sırtında gördüklerinin haberini verirler. Günlerden bir gün Hermias kıyıda ölü bulunur yanında ise cansız bir yunus balığı vardır. Hermias, yunusun yüzgeçlerinden biri yüzünden yaralanmış ve ölmüş, yunus ise üzüntüsünden karaya çıkmış ve dostunun yanıbaşında ölmü seçmiÅŸtir. Toprağının fakirliÄŸine raÄŸmen, M.Ö. 1900’den beri burada yerleÅŸim olması, balıkçılığa baÄŸlı. M.S. 2. yüzyıla kadar birçok savaÅŸ kentin yıkılmasına neden olmuÅŸ. Bugün görülen kalıntılarsa, Roma devrinde tekrar canlanan kentten kalma. Tepenin üzerindeki kale, St. Jean Şövalyeleri’ne aitti. Ancak Türkler’in burayı ele geçirmesinden sonra, buranın aÄŸası olan Asim AÄŸa’dan adını alarak, buraya Asim Kalesi dendi. Bugün kalıntıların bu kadar harap olmasının nedeni, taÅŸların, Osmanlı devrinde Ä°stanbul’daki yapılara inÅŸaat malzemesi olarak götürülmüş olması. Kentte görülen yapılar; Helenistik ÅŸehir duvarlarının kapısı, Roma devri Bouleuterion’u ve Agora... Buranın en ilginç yapısı, kalenin güneydoÄŸusunda pek fazla görünmeyen duvar resimleri ve yer mozaiklerinin bulunduÄŸu bir Roma villası olan, ‘’Mozaikler Evi.’’ Tiyatrosu ise, taÅŸları, Ä°stanbul’daki dalgakıran için sökülüp götürülmeden önce, Ä°asos’un en görkemli yapısıymış. Halk arasında balıkpazarı olarak bilinen Roma dönemine ait anıt mezar bugün Balık Pazarı Açık Hava Müzesi (Pazartesi hariç her gün 08:30- 17:30 saatleri arasında açık) olarak kullanılıyor. Dünya güzeli bir köylü kızının bekçiliÄŸini yaptığı müzeye yetiÅŸemezseniz, hemen yandaki evden yardım isteyin.MOLAGökbel köyünün, küçük bir sahili olan Çökertme, Bodrum’dan çıkan mavi tur teknelerinin ilk ya da son durağıdır. Çökertme, tüm ününe raÄŸmen bugün biraz ihmal edilmiÅŸ görünüyor. Kumsaldaki paslanmış demir parçaları ve çöp, henüz buraya karayolu yokken Cevat Åžakir, Azra Erhat ve Sabahattin EyüboÄŸlu’nun Hürriyet adlı tekneleriyle uÄŸradıkları ve Mavi Yolculuk ruhunu yaÅŸattıkları bu sahil için üzücü. Buranın ünlü karakteri, dedesi Girit muhaciri, Çöketme doÄŸumlu Kaptan Ä°brahim, bir zamanlar sünger avcılığı, teknecilik yapmış, 22 yıldır da restoranında bu durakta soluklananları ağırlıyor. Kaptan Restaurant’ta (0252 531 00 12), 15 çeÅŸit meze, fırında ve kiremitte günlük balık var. Ancak en ün salmış özelliÄŸi, akÅŸamları keman, ud ve darbuka eÅŸliÄŸinde, orijinal kostümüyle eski MuÄŸla zeybeklerini oynayan kaptanın ÅŸovu. Her ne kadar turistik olsa da, ilginç ve eÄŸlenceli. Restoran, iskelesine yanaÅŸan yatlara bedava su ve elektrik saÄŸlıyor. BaÄŸlanma parası da ücretsiz. Kaptanın eÅŸi Zeliha Bacı da buranın demirbaÅŸlarından. Kaptan Ä°brahim’in nenesi Çakır AyÅŸe, Osmanlı devrinin ünlü kadınlarındanmış. Cevat Åžakir, Azra Erhat ve Sabahattin EyüboÄŸlu, bir mavi yolculuk sırasında Çökertme’ye uÄŸramış ve onunla tanışmışlar. Sonraları dost olmuÅŸlar, her denize açıldıklarında buraya uÄŸrar, Çakır AyÅŸe’nin kumanyasını, ilaçlarını getirirlermiÅŸ. Çakır AyÅŸe, Cevat Åžakir’in öldüğünü duyunca, torununa ‘’OÄŸlum senin sazını Cevat Åžakir’in başına oyuk yapalım’’ demiÅŸ. Saz, 5- 10 yıl orada durmuÅŸ ama bugün artık sapı bile yok.Â