Bizim konservatuarımız sıra gecesi
Okuduğum gazellerin sayısını bilmem. Yüz mü yüzelli mi, yoksa üçyüz mü? Okur-yazarlığım yok. Gece mektebindeniz. Fuzuli, Nezihe Yaşar Hanım, Urfalı Hacı Abdi Efendi, Füriği'nin seçkin gazellerini bilirim, okurum.
Buraya gelişimden maksat, Urfa'yı tanıtmak. Para almıyoruz. Bizim parada gözümüz yok. Valimizin hatırına geldim. Para peşine düşmedik. Bu yaştan sonra para kazanıp da rafa sahan mı dizeceğim?
BEŞ YILDIZLI GAZELLER
Urfa'nın medarı iftiharı, Kazancı Bedih Yoluk. Gazelhan, Pir. 71 yaşında olmasının ne önemi var? Diyaframından koyverdiği Urfa'ya has uzun hava öyle dağlayıcı, öyle mükemmel ki. Aktar Pazarı'ndaki üç metre karelik kazan dükkanında işlerinin iyi gitmemesi, çaydanlık lehimlemesinin ne önemi var? Gazelhan Pir Kazancı Bedih yeter ki söylesin. Söylesin de cümle alem dinlesin.
Türkü, büyük kentlerde birkaç yıldır yükselişte. Türküseverler arttıkça unutulmuş değerler, sesler Amerika'yı keşfeder gibi yeniden keşfediliyor. Alınıveriyorlar köşelerinden. Önemli şahsiyetlere, basına takdim ediliyorlar. Neşet Ertaş gibi Kazancı Bedih de keşfediliverdi işte!
Neşet Ertaş henüz beş yıldızlı otellerde çalıp söylemedi ama kısmet Kazancı Bedih'e imiş. İstanbul The Marmara'nın duvarlarında üstadın sesi çınladı.
Kazancı Bedih ile oğlu Naci Bedih'le birlikte kaldığı otel odasında görüştük. Foto muhabiri arkadaşım Batuhan, fotoğrafta udun da yer almasını istedi. Memnuniyetle kabul ettiler. Oğul ud çalmaya, baba gazele başladı. Tüm kat bu muhteşem düetden etkilendi.
Güneydoğulular sizi yıllardır tanıyıp sevseler de büyük kentliler sizi yeni keşfediyor. Soruların çoğunu onlar adına soracağım. Kendinizi tanıtır mısınız?
- 71 yaşındayım. Mesleğim bakırcılık. Kazancıyım. 13 yaşlarındaydım. babam bir gün beni kahve içmeye sıra gecesine götürdü. İlle ben de isterim cümbüş çalmayı dedim. Öyle başladım.
Babanızın sesi, müzik bilgisi nasıldı?
- Babam bu işlerle uğraşmazdı. Dokumacıydı. Neçek (Güneydoğulu kadın ve erkeklerin geleneksel örtüsü) dokurdu.
Ekonomik durumunuz nasıldı?
- Zengin değildik. Babam kendi halindeydi. Benim türkü söylememe karşıydı. Pazara gidiyorum diye giderdim.
Yüzlerce türküden, gazelden oluşan dağarcığınız var. Hangi ustalardan öğrendiniz?
- Ustam, Tenekeci Mahmut Güzelgöz'dür. Birbuçuk sene boyunca gazel öğrendim ondan. Sıra gecelerine gidip gazel söyledim. Muhkim Tahir, Kel Hamza, Derviş Emmi, Hacı Nuri Hafız'dan feyz aldım. Onları dinledim yıllarca.
MEMUR EMEKLİSİ
Kaç gazel bildiğinizi biliyor musunuz?
- Sayısını bilmem. Yüz mü yüzelli mi? Yoksa üçyüz mü? Okur-yazarlığım yok. Gece mektebindeniz. Fuzuli, Nezihe Yaşar Hanım, Urfalı Hacı Abdi Efendi, Füriği'nin seçkin gazellerini bilirim, okurum.
Gazel size para kazandırdı mı?
- Yok. Sıra gecelerinde gazel söylemekten keyif aldığım için giderdim. Sabahlara kadar sürerdi. Kazana çekiç vurmaktan daha güzel gelirdi. Dertleşme, müzik, mırra, çiğköfte. Sıra gecesi bizim bir nevi konservatuvarımız.
Ama para kazandığınız asıl işiniz bakırcılıktı?
- Evet. Ondan ekmek yedim. Meslek ölünce, aluminyum ve çelik çıkınca 1966'da mesleği bıraktım. Belediyeye girdim. Memur emeklisi oldum.
Kasetleriniz son birkaç yıl içinde çıktı, neden?
- Birkaç sene öncesine kadar kasetimiz yoktu. Aslında vardı ama mahalli kasetlerdi. Yeni üç kaset yaptık. Oğlum Naci'nin teşfikiyle oldu. İlerdeki nesil istifade etsin diye. Buraya da oğlumun zoruyla geldim.
Sizin türkülerinizle bir hatta iki milyon satan albümler oldu?
- Bu işlerden çok telif alınmıyor. Biz yaptığımızda biraz para alıyoruz. Adam sonra çoğaltıp satıyor. Para peşine düşmedik. Bu yaştan sonra para kazanıp da rafa sahan mı dizeceğim?
Kaç çocuğunuz var? Dağarcığınızı, bilginizi onlara aktarıyor musunuz?
- (Oğluna dönüp ‘‘kaç taneydi?’’ diye soruyor. Sonra dönüp ‘‘Sorduğumu kimseye söyleme’’ diyor) Dört erkek, üç kız herhalde. Naci yetişiyor. Gazeli de çalmayı da öğreniyor.
- Oğul Naci Yoluk: Yerini tutturamam ama inşallah kültürü sürdüreceğiz.
PARA ALMIYORUZ
Beş yıldızlı bir otelde gazel söylemeniz için teklif almanızı nasıl yorumluyorsunuz?
- Sıra geceleri, 200 seneliktir. İbrahim Tatlıses, şovunda sıra gecesine yer vererek tüm Türkiye'ye sevdirdi. Beni de on günlüğüne çağırdılar buraya. Şanlıurfa Valisi Şehabettin Harput gönderdi. Daha önce de bizi Bağdat Babil Festivali'ne göndermişti. Buraya gelişimden maksat, Urfa'yı tanıtmak. Para almıyoruz. Bizim parada gözümüz yok. Valimizin hatırına geldim.
Burada ilgi nasıl sizlere karşı?
- Her gece büyük ilgi görüyoruz. İnşallah böyle gider. Bazısı var ki yanımıza gelip 'Sizi çok sevdik' diyor. Gazelden, edebiyatı bilenler anlıyor. Çünkü gazel, edebiyat dilidir. Fuzuli, zamanının diline göre yazmış. Mesela Tükendi nakti ömrüm/Dilde sermayem bir ah kaldı. Ya da Nice bu hasret-i dildar ile giryan olayım/Yanayım ateş-i aşkın ile büryan olayım/ Görmedim gül yüzünü ah-ı figan etmedeyim/Akıtıp gözyaşımı derd ile nalan olayım.
Gazeli o kadar can-ı gönülden söylüyorsunuz ki. Kendinizi en iyi gazelle mi ifade ettiğinize mi inanıyorsunuz?
- Söylerken ağlatıyor. Mesela her dem ey zalim felek. Sineme dokunma benim. Taş mı sandın yüreğim? Kale mi sandın bedenim? Gazel sonunda söylenen müflet adı verilen öğüt bölümü de beni çok etkiler.
ZÜĞÜRT AĞA’DAN SONRA
Kazancı Bedih, üç metre karelik dükkanında yıllarca çalıştı. Parayı hiç önemsemedi. Yöre halkını onu çok iyi tanısa da tüm Türkiye onu, ‘‘Züğürt Ağa’’ ve ‘‘Eşkiya’’ filmindeki kısa rolü ve türküsüyle tanıyıp sevdi. Kazancı Bedih, sayısını unuttuğu yörenin çok sayıdaki türkü ve gazelini derledi, yorumladı. Yaz Demedim Kış Demedim, Saza Niye Gelmedin, Ormancı, Gölbaşına Vardım Gülleri Çoktur, Karagöz, Hastayım Tabibe Gidenim Yok; bunlardan birkaçı.
DEDE ALAYLI, TORUN MEKTEPLİ
Kazancı Bedih'in, kendisiyle aynı adı taşıyan torunu Bedih Yoluk, dedesinden gazel öğreniyor. Küçük Bedih, aynı zamanda Anadolu Güzel Sanatlar Anadolu Lisesi'nden diplomalı. Şimdi Harran Üniversitesi Müzik Bölümü'nde öğrenci. Bağlama kadar piyano çalmakta da yetkin. Küçük Bedih, dede geleneğini sürdürmekte kararlı. Ancak daha yolun başında olduğunun da farkında. Yüzlerce gazeli öğrenip yorumlayabilmek için yıllarca dinlemesi gerektiğini biliyor.