Bişkek, heykellerini yasayla koruyor operasıyla gurur duyuyor
Gezgin Selman Arınç, Kırgızistan’ın yüksek karlı dağları, gölleri ve etkileyici doğal güzellikleriyle İsviçre’yi andırdığını söylüyor. Bişkek için “sadece ticaret değil, aynı zamanda bir kültür kenti” diyor.
Başkent Bişkek, ünlü Ala–Too Dağları’nın kuzeyinde, Çuğ Vadisi’nin eteklerinde. Ala-Arşa ve Alamedin ırmaklarının arasında, deniz seviyesinden 900 metre yükseklikte meyilli bir düzlüğe kurulmuş. Dünyanın en genç başkentlerinden. Tarihi, Rusların Kokand Hanlığı’nı 1862’de yenilgiye uğratıp bölgeye gelmeleri ve burada kale inşa etmeleriyle başlıyor. Pişpek adlı kalenin çevresinde gelişiyor yerleşim. Nüfusu 1897’de 6 bin civarında. Bölge, 1917 Devrimi’nden sonra Kırgız Özerk Cumhuriyeti olarak, SSCB’ye katılıyor. 1927’de kentin adı değişiyor. Sudeski Caddesi’nde küçük bir evde doğan, Kızıl Ordu komutanı Mihail Vasiliyeviç Frunze’nin soyadını alıyor. Kırgızistan yıllar sonra bağımsızlığını kazanınca, 1991’de tekrar Bişkek adı veriliyor.
KÜLTÜREL YAŞAMI GECE HAYATI CANLI
Bişkek, Sovyetler döneminin düzenli şehir planlamasına sahip. Kentte eğimli cadde, bulvar yok. Hepsi birbirine dik açılı ve paralel. Yeşil alanlar bol. Geniş bulvarlar ağaçlandırılmış, anıtlarla süslü. Müzeleri, parkları, sanat galerileri, mağazaları, tiyatro, opera ve çarşılarıyla bir kültür kenti. Gece hayatı da canlı. Çok sayıda bar, gece kulübü, müzik ve danslı restoran, kumarhane bulunuyor. Bağımsızlık sonrası, bütün cadde adları değiştirilmiş. Halk yine de eski adları kullanıyor. Bişkek’in görüntüsü son yıllarda baş döndürücü hızla değişiyor. Lüks inşaatlar, AVM’ler, parlak ışıklı reklam panoları artıyor. Giriş katları restoran, kafe, mağaza ve bara dönüşüyor.
KRİTİK MEYDAN
Bişkek’in hatta ülkenin en önemli merkezi Ala-Too (Ulu dağ) Meydanı. Sovyet döneminde, gösterişli askeri geçitler yapılırmış burada. Bağımsızlık hareketi de meydandan yayılmış. Halkın, ‘White House’ adını verdiği başkanlık sarayı yüksek demir parmaklıklarla çevrili. Tatil günlerinde halk alana akın ediyor. Önemli konserler, festivaller, geçit törenleri hâlâ burada düzenleniyor.
87 yıllık Kırgızistan Tarih Müzesi’nde Çuğ Vadisi ve Şamşi mezarlarından gelen altın eşyalar, 5’inci yüzyıla kadar süren göçebelik döneminden süslemeler, antik sikke, seramik, cam ve metal objeler dikkat çekiyor. Tabii Kırgızlar’ın gururu nakış, halılar da. Müze önündeki heykel destan kahramanı Ayköl Manas’a ait. Sihirli atı Ak-Kula’ya binmiş, keskin bakışı Ala-Too Dağları’nda. Çinlilere karşı Kırgız beylerini tek çatı altında toplayan Manas için, Kırgızlar 500 bin mısralık dünyanın en uzun destanını yazmış. Yerel giysili Manasçılar bu destanı yaşarmış gibi kopuz eşliğinde okuyor.
Nazi işgalcilere karşı savaşı hatırlatan Zafer Anıtı bugün düğün konvoylarının uğrak yeri. Yanındaki ‘Sönmez Ateş’e çiçek bırakıyor damat ve gelinler. Evliliklerinin sonsuza kadar sürmesi için dilekte bulunuyor.
LENİN’İN YÖNÜ DEĞİŞTİ
Kentin en popüler parkı Oak, heykelleriyle açık hava galerisini andırıyor. Kafeler havuzlar da bulunuyor. Parlak mavi boyalı St. Nicholas Kilisesi, oymaları, dekoratif pervazları ve zarif kubbeleriyle dikkat çekiyor. Sık aralıklarla dikili meşeler yazın halka serin gölgelik sağlıyor. Rus Akademik Tiyatrosu’nun burada bulunması da parka ilgiyi arttırıyor. Oak Parkı’nın doğusunda kentin en güzel yapılarından Devlet Opera, Tiyatro, Balesi yer alıyor. Girişi sekiz sütunlu yapı 100 yıl önce klasik Yunan tarzında inşa edilmiş.
Sovyet dönemindeki Kızıl Meydan’ın ismi bugün Eski Meydan. Rusya’nın tüm büyük şehirlerinde görebileceğiniz o görkemli ve etkileyici mimarisiyle, meydandaki iki bina hemen dikkati çekiyor: Jogorku Kenesh, Sovyet dönemindeki hükümet binası, bugün parlamento. Diğer görkemli bina 1930’da inşa edilen Kırgızistan Komünist Partisi merkezi. Günümüzde Orta Asya Amerikan Üniversitesi. Yapının karşısındaki 17 tonluk Lenin heykeli, yasayla Kırgız Hükümeti’nin korumasında. Rusya Bağımsız Devletler Topluluğu’nda ayakta kalan tek Lenin heykeli. Sadece bakış yönü Ala–Too Dağları’ndan üniversiteye doğru kaydırılmış. Eski Meydan’da kentin ilk yöneticilerinden Terientiev’in evi ve arkasındaki Firunze Müzesi de görülmesi gereken yerler.
OŞ ÇARŞISI’NDAN AK-KALPAK ALIN
Kırgız Devlet Güzel Sanatlar Müzesi, 1934’te kapısını Bişkek doğumlu, Sovyet ressam Chuikov’un eserleriyle açmıştı. Moskova’da yaşarken, Tretyakovski Galerisi’ne bağışladığı 72 yağlı boya eserine daha sonra Vasnetsov, Tropinina, Polenov ve Ayvazovski’nin tabloları eklendi. 18 ve 19’uncu yüzyılın büyük Rus ustalarının yanı sıra Kırgız ressam, heykeltıraşlarının eserleri de müzede yer alıyor. Ayrıca şirdak adlı kilimler, geleneksel işlemeli ulusal giysiler, deri ve tahtadan yapılmış gereçler, özgün koşum takımları ve orijinal süs eşyaları sergileniyor. Gogol Caddesi’ndeki Merkez Camii 1866’da yapılmış.
Kentin en eski yapılarından, en büyük camii. Tek şerefeli minaresi, geniş avlusuyla dikkat çekiyor.
Oş Çarşısı, ülkenin en büyük, en ünlü alışveriş mekânı. Hafta sonları çok kalabalık. Gıda, tekstil, elektronik ürünler dahil her şeyi bulabildiğiniz bu çarşıda, özellikle görülmesi gerekenler geleneksel işlemeli Kırgız elbiseleri, keçeden yapılmış, Ak-Kalpak denilen kadın ve erkek şapkaları. Ödemede kredi kartına yüzde 4 komisyon alınıyor. Alışverişte, özellikle döviz bürolarında para değiştirdikten sonra, etrafta sinsice dolaşan yankesicilere karşı uyanık davranmak gerekiyor. Çarşıyı gezerken, Kırgız yemeklerini de tadıyoruz.
KIRGIZ MUTFAĞINDA ET YEMEKLERİ AĞIRLIKTA
Beşparmak, ev yapımı erişte üzerinde haşlanmış at, sığır ya da koyun etinden oluşuyor. Elle yeniyor. Sebzeli börekler de çok popüler. Plov dedikleri pirinç pilavını doğranmış havuç, kuru üzüm, kuru kayısı ve yağda kızarttıkları tavuk, koyun ya da sığır etiyle zenginleştirip birlikte yiyorlar. Pide ve çay ise neredeyse kutsal gıda. Birkaç dakikalık konuklara bile pide ve çay ikram ediyorlar. Genelde halk, ekmeğini kendi pişiriyor. Çok sevilen bir başka kebap şaşlık: Terbiyeli kuzu etini şişte ızgara yapılıyor. Kısrak sütünün fermantasyonuyla elde edilen hafif alkollü bir içecek olan kımızla
birlikte, arak denilen içki de ülkede yaygın tüketiliyor.
Kutadgu Bilig’in yazarı Balasugun’da doğmuştu
Balasagun antik kenti Bişkek yakınında. 10’uncu yüzyılın ikinci yarısında, Karahanlılar Devleti’nin Doğu’daki başkentiymiş. Burana Kulesi, Orta Asya’nın ilk binalarından biri. Sekizgen taban üzerinde, 9.3 metre çapında, konik olarak tuğladan inşa edilen kulenin yüksekliği 45 metreydi. Dünyanın en büyük tektonik deprem kuşağındaki kent 15’inci yüzyılda depremle sarsıldı. Kulenin sadece 24.6 metresi ayakta kaldı. Kulenin yakınındaki 10 metre yüksekliğinde, 100 metrekare ölçekli tepenin saray kalıntısı olduğu söyleniyor. Biraz daha uzakta, göçebe Türklerin ‘Balbal’ adlı mezar taşları ve 2’nci yüzyıldan kalma çok ilginç petroglifler bulunuyor. 1016’da burada doğan Yusuf Balasaguni (Yusuf Has Hacip), Kaşgar ve Buhara’da eğitim görüyor. Arapça ve Farsça öğreniyor. Felsefe, şiir, siyaset, astronomi, matematik ve tıpla ilgili çalışmalardan sonra Karahanlı hükümdarı Ulu Kara Buğra Han’a meşhur eserini sunuyor: 6645 beyitlik Kutadgu Bilig (Kutsanmış Bilgi). Balasaguni’nin portresi, Kırgız paralarında yer alıyor.
MERAKLISINA NOTLAR
¬ Bişkek 1 milyon nüfuslu. Kırgızlar’ın yanı sıra Özbek, Rus, Dungan, Ahıska Türkleri ve Uygurlar yaşıyor. ¬ Kırgızistan iki resmi dilli bir ülke. Siyasette ve ekonomide Rusça konuşuluyor. Bişkek halkı da bu dili tercih etmiş. ¬ Ülkenin yüzde 75’i Müslüman. Yüzde 20 oranındaki Ruslar ise Ortodoks Hıristiyan.
¬ Nüfusun yüzde 75’i Müslüman. ¬ THY her gün İstanbul’dan Bişkek’e direkt uçuyor. ¬ Türkler vizesiz seyahat edebiliyor. ¬ Para birimi Som, 1 ABD Doları 47 Kırgız Som’u. ¬ Havaalanı kent merkezine, 25 kilometre uzaklıkta.