GeriSeyahat Biraz hüzne ne dersiniz?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Biraz hüzne ne dersiniz?

Biraz hüzne ne dersiniz?



Hüzün!

Ses tonu bile yürek burkan, musiki kendi içinde bir kelime.

Çok da çekici!

Huzur kelimesi kadar güzel, o kadar gizemli, bir o kadar da anlam yüklü.

Üstelik, insanın bir ömür boyu aradığı huzur yolunda; rast gelinmesi elzem, duraklaması mecburi bir durak.

Hüzne uğramadan huzura kavuşmak ne mümkün!

* * *

Huzur; arayıp da bulunamayan, başucunda olduğu için fark edilmeyen ise; hüzün daha kolay, daha belirgin bir duygu.

Daha kolay olduğu için daha fazla yol gösterici.

Daha zor olana, daha aşkın olana doğru seyahatte; huzura giden yolda ara istasyon.

Hüzün huzur değildir ama kekremsi, buruk bir huzurdur.

Huzurun yapı taşlarından birisidir.

* * *

Huzur kelimesi gibi hüzün kelimesini de tam tarif edemiyorum.

Ama hüznü daha kolay hissedebiliyorum, hatta yanıma çağırabiliyorum.

Huzura ise benim ulaşmam gerekiyor.

* * *

Hüzün; bağrıma çökmeden önce dudaklarım titriyor, burnum sızlıyor.

Sonunda; bir soba ateşi gibi içimi hem dağlıyor, hem de ısıtıyor.

* * *

Olmadık bir yerde; bir ses, bir güfte, bir nağme, bir olay, bir benzerlik anamı hatırlatıyor. Taa 15 yıl evvel toprağa ellerimle indirdiğim, onu bana verene emanetini geri teslim ettiğim canım anamı!

Aklıma geldiği anda hemen içimi özlem sarıyor!

Onu hala özlüyorum.

Bu hep böyle oluyor.

Onu özlemekten vazgeçemiyorum.

Anamın dizine tekrar başımı koymayı hep ama hep özlüyorum.

Özlem; yavaş yavaş, aynen şu satırları yazarken olduğu gibi, gözyaşına dönüşüyor. Gözyaşı genzimi sıkılı bir yumruk gibi kavrıyor.

Ağlıyorum!

Önce sakin; etrafta kimse yoksa-karım dahil kimse yoksa!-, sonra katıla katıla ağlıyorum.

İçim yanıyor. Bünyemde patlayan adrenalin yağmuru yerini sükûnete terk etmeye başladığında da anamın sureti gözümün önünde beliriyor.

Beni azarlıyor!

O zaman da;

-Aman ana! Şu yaşa geldim beni azarlamaktan bir türlü vazgeçmedin, diye sitem ediyorum.

Bu sefer gülümsüyor!

Onun gülümsemesi benim suratıma tebessüm olarak geri dönüyor.

O gülümserken uçup, gidiyor!

* * *

Hüznü tarif edemiyorum ama zihnimde çağırabiliyorum.

Çağırıyorum, zira acıtsa da, huzura yelken açmama vesile oluyor.

* * *

Bir daha buralarda kavuşamayacağına duyulan özlem.

İşte hüzün!

Dökülen birkaç damla gözyaşı.

Yine hüzün!

Ardından akla yapışan bir anı!

Hoş bir seda.

İşte huzur!

* * *

Anamın beni azarlamasının bana huzur vereceğini; o ölmeden önce bilebilmem katiyen mümkün değildi.

Ancak, şimdi o azar önce hüzün, sonra huzurdur!

* * *

Hüzün huzura gider.

Özletir.

Üzer, ağlatır!

Sonunda dudak ucunda bir tutam tebessüm olur.

Hüzün buruk ve kekremsi huzurdur.


e-posta: culsever@hurriyet.com.tr faks: 212 677 06 93
False