GeriSeyahat Biraz Anadolu biraz Avrupa: Saraybosna
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Biraz Anadolu biraz Avrupa: Saraybosna

Biraz Anadolu biraz Avrupa: Saraybosna

Balkanlar her mevsim ayrı bir keyfin coğrafyası. En çok merak ettiğim şehirlerden biri ise Saraybosna’ydı. Yakın tarihin hüzünlü toprakları... Saraybosna’ya gitmeye karar verdiğimde Bosna-Hersek tarihi ile ilgili okumadığım yazı, izlemediğim belgesel kalmadı. Ama tüm anlatılanları hafızama kazımama rağmen insanın o şehri iliklerine kadar hissedebilmesi için orada bulunması, havasını soluması gerekiyormuş gerçekten.

Kuruluş tarihi 1992 olan Bosna-Hersek’in başkenti Saraybosna’yı anlayabilmek için önce Jekovac’a çıktım, arka fonda Max Richter – Sarajevo. Buradan şehrin manzarasını ve ortasından süzülen Miljacka Nehri’ni baştan sona görebilir, hatta eski ve yeni yerleşim bölgelerini ilk bakışta fark edebilirsiniz. Dinar Alpleriyle çevrili olması günümüzde kayak turizmi açısından epey turist çekse de, 1992’den 1995’e kadar süren iç savaşta bu dağlar aşağıdaki düzlükte kalan halkı bombalamak için kullanılmış.

Biraz Anadolu biraz Avrupa: Saraybosna



Şarapnel parçalarını hala üzerinde taşıyan evlerden bile Bosna Savaşı’nın izlerini sürebileceksiniz ancak Umut Tüneli ve Milli Müze’yi de bu dönemin yankılarına tanıklık etmek ve ülkeyi daha iyi tanımak için ziyaret etmelisiniz. Geçmişi Osmanlı’ya dayanan bu ülkenin halkını Murathan Mungan “Tarihlerini yüzlerinde taşıyorlar” diye tanımlıyor. Üzerinden henüz 12 yıl geçmiş ve küllerinden yeniden doğmaya çalışan şehrin sokaklarında yürürken biliyorsunuz ki birçoğu annesini, babasını, kardeşini, çocuğunu kaybetmiş. Bascarsija’da dolaşırken anlıyorsunuz ki artık burada hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Öyle ki, para birimleri KM (Konvertibilna Marka) bile IMF’nin ekonomiyi ele almasından sonraki icatlarından birisi…

Umudu ve umutsuzluğu beraber taşıyor yüzünde Bosna insanı. Karadaki herkes biliyor belli bir tarafa tamamen ait olmadıklarını; o yüzden köşeye sıkışmış, yalnız toprağın insanı Saraybosna. Çok değil, bu yüzyıl içinde, bütün dünya insan hakları savunuculuğunu bir yana bırakıp Bosna halkına yapılanlara göz yumdu. Bazı toplumlar tepki gösterse de bu gayret sorunu çözmeye yetemedi. En çok Türkiye yanındaydı. İşte bu utanç yıllarından bu yana, Balkanlar’da kendi yalnızlığı ile yaşıyor Bosna insanı. Geçmişini koruyor, bugününü yaratmaya çalışıyor. O yüzden sırf beşere yapılan bu haksızlığın resmini çekmek için Saraybosna’ya gidip görmek benim için bir insanlık göreviydi.

Biraz Anadolu biraz Avrupa: Saraybosna


Lezzet peşinde 19. Yüzyıla gittim

Eğer siz de benim gibi lokal tatlar denemek isteyen ama aynı zamanda muhafazakar bir damak zevkine sahip biriyseniz burası tam size göre!  Yemek için rotanızı başka hiçbir yere çevirmeden Inat Kuca’nın (İnat Evi) yolunu tutun. Balkan insanının damarıyla ilgili tüyo veren buranın hikâyesi şöyle: Avusturya-Macarisyan’ın hüküm sürdüğü yıllarda, 1860’larda, dönemin imparatoru görkemli bir belediye binası inşa etmeye çalıştığı yerde Boşnak bir vatandaş inat eder ve evinin yıkılmasını tek bir şartla kabul eder “Tıpatıp aynısı, aynı simetriyle Miljacka Nehri’nin diğer tarafına inşa edilecek.” İmparator kabul eder ve şu an restoran olarak işletilen İnat Evi ortaya çıkar. Otantik mimarisi gözünüzü doyururken, Balkan mutfağının bize yakın lezzetleri de midenizi doyuracak. Akla gelen ilk şey Cevapi, yani Boşnak köftesi. Bunun yanında lokal mezeleri de mutlaka eşlik etmeli.

Biraz Anadolu biraz Avrupa: Saraybosna



Yemekten sonra kahve içmek için en iyi tercih Vidikovac olacaktır. Çünkü burada adeta cezveyle servis edilen kahveyle birlikte manzarayı da içiyorsunuz. Özellikle de gün batımında giderseniz…


Keyifli bir akşam geçirmek için ise adresimiz Vjecna Vatra’nın (sonsuz ateş) bir arka sokağındaki Zlatna Ribitca (altın balık anlamına geliyor). Boşnak birası ayrı güzel, çalan müzikleri ayrı güzel fakat gelenlerin en çok beğenisini kazanan şey nostaljik havası. Üzerinde “Ben altından yapılmış bir balığım, senin dileğin nedir” yazılı kapıdan girerken ben de dileğimi diledim ve 1800’lü yıllarda bir saat geçirdim sanki. Günü kapatmak için gidilecek en doğru adres.

Biraz Anadolu biraz Avrupa: Saraybosna



Keyifli bir hafta sonu geçirdim Saraybosna’da. Yazgısı umut olan insanlar tanıdım. Kendi geleceğini arayan bir şehrin dünü ve bugününü yaşadım. Uçaktan Saraybosna’ya son kez bakarken aklımda Srebrenitsa olması çok doğaldı. Ve başka bir mevsimde bir daha gelmek için söz verdim. Bir dahaki gelişimde acıların bir nebze de olsa azalması dileğiyle…

False