Banu TUNA <b>Fotoğraflar: Banu TUNA
Son Güncelleme:
Bir saatte ortaçağa yolculuk Halep
Suriye’nin ikinci büyük kenti Halep, ziyaretçilerinde zaman tünelinde yolculuk etmiş etkisi yaratıyor. Gaziantep’ten çıkıp, yaklaşık bir saat yol aldıktan sonra kendinizi ortaçağa ait bir kentte buluyorsunuz. Bugün Şam’a kıyasla köhnemiş olsa da eski ihtişamın izlerini görmek mümkün. Suriyeliler, Türkiye’de zor rastlanacak türde bir kentsel koruma bilincine sahip. Şehrin ünlü kalesinden görünen eski Halep, uçsuz bucaksız bir labirent gibi.
Eski veya yeni, binaların hemen hemen tamamı, açık renkli ve kolay işlenen kayşani taşından yapılmış. Şehir adını bu güya beyaz taşa borçlu. Halep, Arapça’da taze süt demek ya da süt gibi beyaz. Günbatımında kızıla dönen taşlar, Halep’in karakteristiğinin en önemli parçası. Normalde sarıya çalan renkleriyle ilk kez gören birinde sepya fotoğrafa bakıyor hissi uyandırıyorlar. Şehrin insanlarında Arap’tan ziyade Akdeniz kültürünün etkileri hissediliyor. En tipik belirti ise siesta alışkanlığı.
Halep benim için hep uzak (İşte Halep işte arşın deyiminin büyük etkisi olsa gerek) ve masallara ait, niyeyse puslu ve sarıya bürünmüş olduğunu hayal ettiğim bir şehirdi. Bilgiye değil önyargıya dayalı bu imajın bir kısmının gerçek olmadığı, ilk Halep gezimle ortaya çıktı.
Öncelikle Halep hiç de sanıldığı gibi uzak ve ulaşılması zor bir diyar değil. Elbette pasaportunuzda daha önce alınmış bir İsrail vizesi yoksa. Aksi halde vize talebiniz derhal geri çevriliyor.
Ben karayoluyla, Suriye sınırını Gaziantep’ten geçerek gittim. Kilis Öncüpınarı sınır kapısını geçtikten sonra yolculuk 45 dakika sürüyor. Ancak her iki tarafın sınır görevlileri el birliğiyle bu süreyi 3-4 saate çıkarabiliyorlar. Hac zamanı özellikle yoğun. Irak sınırı kapandığından bu yana Türkiye üzerinden geçişler artmış. Duyduğuma göre Antakya Cilvegözü geçişleri daha rahat oluyormuş.
Eğer yolculuk sırasında başınıza gelen her şeye deneyim gözüyle bakabiliyorsanız, 2-4 saat süren beklemeler sinirinizi bozmayacak demektir. Ben şahsen daha önce hiç 20-30 otobüs dolusu hacca giden kasabı birarada görmemiştim. Dağıstanlı ve Özbek hacı adaylarını tanıma fırsatı da yakaladım.
BAŞER ESAD HEP YANINIZDA
Halep’in sınıra uzaklığı 48 kilometre. Yol üzerinde pek çok kasabadan, Halep’e bağlı ilçelerden geçiyorsunuz. Ve bir de zeytin ağaçlarıyla kaplı arazilerden. Suriye son birkaç yıldır zeytincilik konusunda atılım içinde. Ülke genelinde 80 milyon zeytin ağacı var. Halep’te ise 18 milyon. Sınırda sizi Başer Esad, fotoğrafıyla karşılıyor ve bir daha yanınızdan hiç ayrılmıyor. Suriye’nin her köşesinde Esad ailesinden birinin resmini görüyorsunuz. Benzin istasyonları, oteller, restoranlar ve hatta taksilerin arka camlarında devlet başkanının fotoğrafı var.
Pek çok tarihçi Halep’i Doğu’nun Kraliçesi olarak anmış. Osmanlı İmparatorluğu’nun da en önemli şehirlerinden biri. Bugün, etnik çeşitliliği, iyi korunmuş mimarisiyle hálá Osmanlı şehri. Suriye kurulup da Şam başkent olunca biraz ihmal edilmiş. Ancak son zamanlarda eski görkemine kavuşması için çalışmalar yapılıyor. Kaleyle birlikte başka pek çok tarihi eserde restorasyon çalışmaları sürüyor. Halep, İslam Örgütü tarafından da 2006’da İsfahan’la birlikte kültür başkenti seçildi.
Kentin nüfusu şehir merkezi ve ilçelerle birlikte toplam 2 milyon civarında. Yüzde 85’i Sünni Müslüman. Hıristiyanların oranı yüzde 15. Az sayıda Şii ve Alevi var. 1915’teki tehcir sırasında, pek çok Ermeni Halep’e yerleşmiş. Sokaklarda, özellikle de tarihi kapalı çarşısında Türkçe konuşan insanlara rastlıyorsunuz.
Konaklamak için pek çok alternatif var. Şu anda şehrin tek 5 yıldızlı oteli Chahba Cham (Şaba Şam okunuyor). Ancak beklentinizi bir miktar düşük tutmanız gerekiyor. Alışıldık 5 yıldızlı hizmeti bulamıyorsunuz. Çok kısa bir süre sonra Sheraton Halep açılacak. Bunların dışında bolca 4 yıldızlı otel ve butik oteller var. Tarihi evler ve konaklar otele çevrilmiş. Otellerden bahsetmişken Baron Otel’i de anmak lazım. Sahibi Ermeni bir aile. Halep’in en eski oteli. 1911’de yapılmış. Ziyaretçileri arasında Agatha Christie, Charles De Gaulle ve Atatürk bulunuyor. İstanbul’un Pera Palas oteliyle kıyaslamak mümkün.
Suriye laik bir devlet ama her nasılsa erkeklerin dört eş alma hakkı var. Mesai, pazardan perşembeye ve 08.00-15.30 saatleri arasında. Cuma günleri hiçbir eğlence yapılmıyor. Özellikle yazın 14.00-17.00 arası sokaklarda pek fazla insan görülmüyor. Kadınlar için kıyafet bakımından bir mecburiyet yok. Ancak dolaşırken daha çok başı örtülü kadınlara rastlıyorsunuz. Hıristiyan mahallesinde durum değişiyor. Buna karşılık sayıları az olmakla birlikte Müslüman olmasına rağmen başı açık olan kadınlar da var.
HALEP’E NASIL GİDİLİR
Türkiye’den Suriye’ye gitmek için en ideal yollardan biri uçak. Türk Hava Yolları’nın İstanbul’dan Şam’a haftada 4 gün seferi var. Akşam saatlerinde yola çıkıp, yaklaşık 1 saat 45 dakika sonra Şam’a iniyorsunuz. Şam-Halep arasında çalışan Suriye Havayolları’na ait uçaklar 20 dolar. Otobüsü tercih ederseniz 3 dolar ödüyorsunuz. Diğer birseçenek uçakla Antep’e gitmek ve sınırı oradan veya Hatay’dan geçmek. Bunun için turlara katılabilir veya taksi tutabilirsiniz. Antep-Adana-Şam ve Halep arasında çalışan taksi şirketleri var. Hatay otogarından Suriye’ye taksi kalkıyor. Antep çıkışlı iki günlük turların fiyatları 100 dolar civarında. Tur düzenleyen pek çok şirket var. Böylece sadece Halep’i değil Şam’ı da görüyorsunuz. Zamanı bol olanlar tren seyahatini tercih edebilir. Haydarpaşa’dan 1. sınıf yataklı vagonda gitmek için 30 saat gerekiyor.
ERKEKLER KABAREYE GENÇLER KAFEYE
Halep’te bayram öncesi mağazalar, alışveriş merkezleri akşam geç saatlere kadar açık. Akşam yemeği 21.30-22.00 gibi yeniyor. Ertesi sabah dükkanlar 10.00-11.00’den önce açılmıyor. Erkekler geceleri kabare denen kulüplerde eğleniyor. Buralara kadınların gitmesi hoş karşılanmıyor. Aileler daha çok restoranlara gidiyorlar. Yemeğin ardından canlı müzik eşliğinde dans edebiliyorsunuz. Bu aralar gençler arasında modern kafeler ve internet kafeler popüler olmaya başlamış.
Ulaşım için en akıllıca yol taksi tutmak. Son derece ucuz, en uzun mesafe bile 1 dolardan fazla tutmuyor. 1 dolar 50 Suri (Suriye lirası) ediyor. Buna karşılık taksiler Türkiye’nin 20-25 yıl önceki halini hatırlatıyor. Lüks araçlar son bir iki yıldır görülmeye başlamış. Gümrük vergileri yüksek olduğundan son derece kötü durumdaki taksilerin bile satış fiyatı 10 bin dolar civarında.
Şehrin en büyük yeşil alanı, Halep Genel Parkı. 1947’de inşa edilmiş. 6 hektarlık bir alanı kaplıyor. Bunun dışında pek bir yeşilliğe rastlamıyorsunuz. Balkonlarda veya cam önlerinde çiçek yetiştirmek gibi bir alışkanlıkları da yok. Hayvanların da Halep’te pek sevilmediğini öğreniyoruz. Sokak hayvanına rastlanmamasının nedeni belediyenin iyi çalışması değil, görülenlerin öldürülmesi.
MUTLAKA GÖRÜN
Halep’in tadını iyice çıkarmak için üç güne ihtiyaç var. Görülmesi gereken yerleri gezmenin yanısıra sokaklarında kaybolmanız gerekiyor çünkü. Her şehir ama özellikle Halep ancak bu şekilde gezilebilir.
Tarihi MÖ 3000’li yıllara uzanan Halep Kalesi’nde Mezopotamya devletleri, Roma, Bizans, Araplar, Selçuklular ve Osmanlı hüküm sürmüş. Duvarlarının yüksekliği 50 metre. Derin bir hendekle çevrili. Zamanında dünyanın ele geçirilmesi en zor kalesiymiş. İçine girdiğinizde arkasında koca bir şehir sakladığını fark edeceksiniz. Özellikle günbatımına yakın saatlerde gezmeniz şiddetle tavsiye edilir. Kaleyle birlikte tüm şehir muhteşem bir kızıla boyanıyor.
Mimar Sinan’ın elinden çıkma Hüsreviye ve Adiliye camileri de Halep’te bulunuyor. Emevi (Zekeriya) Camii, tarihi akıl hastanesi, Ermeni çarşısı görülmesi gereken diğer yerler arasında.
PAZARLIK ETMEDEN ASLA
Alışveriş yaparken rahatlıkla Amerikan doları kullanabilirsiniz. Eski Halep’te Türk lirası kabul eden esnaf da var. Ancak kazıklanmamak ve iyi pazarlık edebilmek için Suri ile alışveriş yapmanız tavsiye edilir. Kale yakınlarında doların yanısıra Türk lirası da bozan sarraflar bulabilirsiniz. Cebinizdeki parayı olduğu gibi Suriye lirasına çevirmeyin, ihtiyacınız oldukça bozdurun. Çünkü Suriye lirasını geri verip dolar veya Türk lirası almanız mümkün olmayabilir.
Butikler ve pahalı mağazalar Hıristiyan mahallesinde toplanmış. Ancak şehrin alışveriş bakımından cazibe merkezi tarihi kapalıçarşı. Sokaklarının uzunluğu 16 kilometreyi buluyor. Burada Türkçe konuşan pek çok kişiye rastlayacaksınız. İngilizce bilen esnaf sayısı da fazla. Altın veya gümüş takıyla inci fiyatları Türkiye’ye oranla bayağı ucuz. Ayrıca defne sabunu, ipek dokumalar, sedef kakma eşyalar, mozaik ve cam işi eşyalar, badem ezmesi, taze baharat da satın alabilirsiniz. Bu arada pazarlık etmeden hiçbir şey satın almayın. İstanbul’un Mısır Çarşısı’nı, Kaplıçarşı’yı veya Urfa ve Antep çarşılarını görmüş biri için fazla şaşırtıcı veya büyüleyici olmayabilir.
Halep benim için hep uzak (İşte Halep işte arşın deyiminin büyük etkisi olsa gerek) ve masallara ait, niyeyse puslu ve sarıya bürünmüş olduğunu hayal ettiğim bir şehirdi. Bilgiye değil önyargıya dayalı bu imajın bir kısmının gerçek olmadığı, ilk Halep gezimle ortaya çıktı.
Öncelikle Halep hiç de sanıldığı gibi uzak ve ulaşılması zor bir diyar değil. Elbette pasaportunuzda daha önce alınmış bir İsrail vizesi yoksa. Aksi halde vize talebiniz derhal geri çevriliyor.
Ben karayoluyla, Suriye sınırını Gaziantep’ten geçerek gittim. Kilis Öncüpınarı sınır kapısını geçtikten sonra yolculuk 45 dakika sürüyor. Ancak her iki tarafın sınır görevlileri el birliğiyle bu süreyi 3-4 saate çıkarabiliyorlar. Hac zamanı özellikle yoğun. Irak sınırı kapandığından bu yana Türkiye üzerinden geçişler artmış. Duyduğuma göre Antakya Cilvegözü geçişleri daha rahat oluyormuş.
Eğer yolculuk sırasında başınıza gelen her şeye deneyim gözüyle bakabiliyorsanız, 2-4 saat süren beklemeler sinirinizi bozmayacak demektir. Ben şahsen daha önce hiç 20-30 otobüs dolusu hacca giden kasabı birarada görmemiştim. Dağıstanlı ve Özbek hacı adaylarını tanıma fırsatı da yakaladım.
BAŞER ESAD HEP YANINIZDA
Halep’in sınıra uzaklığı 48 kilometre. Yol üzerinde pek çok kasabadan, Halep’e bağlı ilçelerden geçiyorsunuz. Ve bir de zeytin ağaçlarıyla kaplı arazilerden. Suriye son birkaç yıldır zeytincilik konusunda atılım içinde. Ülke genelinde 80 milyon zeytin ağacı var. Halep’te ise 18 milyon. Sınırda sizi Başer Esad, fotoğrafıyla karşılıyor ve bir daha yanınızdan hiç ayrılmıyor. Suriye’nin her köşesinde Esad ailesinden birinin resmini görüyorsunuz. Benzin istasyonları, oteller, restoranlar ve hatta taksilerin arka camlarında devlet başkanının fotoğrafı var.
Pek çok tarihçi Halep’i Doğu’nun Kraliçesi olarak anmış. Osmanlı İmparatorluğu’nun da en önemli şehirlerinden biri. Bugün, etnik çeşitliliği, iyi korunmuş mimarisiyle hálá Osmanlı şehri. Suriye kurulup da Şam başkent olunca biraz ihmal edilmiş. Ancak son zamanlarda eski görkemine kavuşması için çalışmalar yapılıyor. Kaleyle birlikte başka pek çok tarihi eserde restorasyon çalışmaları sürüyor. Halep, İslam Örgütü tarafından da 2006’da İsfahan’la birlikte kültür başkenti seçildi.
Kentin nüfusu şehir merkezi ve ilçelerle birlikte toplam 2 milyon civarında. Yüzde 85’i Sünni Müslüman. Hıristiyanların oranı yüzde 15. Az sayıda Şii ve Alevi var. 1915’teki tehcir sırasında, pek çok Ermeni Halep’e yerleşmiş. Sokaklarda, özellikle de tarihi kapalı çarşısında Türkçe konuşan insanlara rastlıyorsunuz.
Konaklamak için pek çok alternatif var. Şu anda şehrin tek 5 yıldızlı oteli Chahba Cham (Şaba Şam okunuyor). Ancak beklentinizi bir miktar düşük tutmanız gerekiyor. Alışıldık 5 yıldızlı hizmeti bulamıyorsunuz. Çok kısa bir süre sonra Sheraton Halep açılacak. Bunların dışında bolca 4 yıldızlı otel ve butik oteller var. Tarihi evler ve konaklar otele çevrilmiş. Otellerden bahsetmişken Baron Otel’i de anmak lazım. Sahibi Ermeni bir aile. Halep’in en eski oteli. 1911’de yapılmış. Ziyaretçileri arasında Agatha Christie, Charles De Gaulle ve Atatürk bulunuyor. İstanbul’un Pera Palas oteliyle kıyaslamak mümkün.
Suriye laik bir devlet ama her nasılsa erkeklerin dört eş alma hakkı var. Mesai, pazardan perşembeye ve 08.00-15.30 saatleri arasında. Cuma günleri hiçbir eğlence yapılmıyor. Özellikle yazın 14.00-17.00 arası sokaklarda pek fazla insan görülmüyor. Kadınlar için kıyafet bakımından bir mecburiyet yok. Ancak dolaşırken daha çok başı örtülü kadınlara rastlıyorsunuz. Hıristiyan mahallesinde durum değişiyor. Buna karşılık sayıları az olmakla birlikte Müslüman olmasına rağmen başı açık olan kadınlar da var.
HALEP’E NASIL GİDİLİR
Türkiye’den Suriye’ye gitmek için en ideal yollardan biri uçak. Türk Hava Yolları’nın İstanbul’dan Şam’a haftada 4 gün seferi var. Akşam saatlerinde yola çıkıp, yaklaşık 1 saat 45 dakika sonra Şam’a iniyorsunuz. Şam-Halep arasında çalışan Suriye Havayolları’na ait uçaklar 20 dolar. Otobüsü tercih ederseniz 3 dolar ödüyorsunuz. Diğer birseçenek uçakla Antep’e gitmek ve sınırı oradan veya Hatay’dan geçmek. Bunun için turlara katılabilir veya taksi tutabilirsiniz. Antep-Adana-Şam ve Halep arasında çalışan taksi şirketleri var. Hatay otogarından Suriye’ye taksi kalkıyor. Antep çıkışlı iki günlük turların fiyatları 100 dolar civarında. Tur düzenleyen pek çok şirket var. Böylece sadece Halep’i değil Şam’ı da görüyorsunuz. Zamanı bol olanlar tren seyahatini tercih edebilir. Haydarpaşa’dan 1. sınıf yataklı vagonda gitmek için 30 saat gerekiyor.
ERKEKLER KABAREYE GENÇLER KAFEYE
Halep’te bayram öncesi mağazalar, alışveriş merkezleri akşam geç saatlere kadar açık. Akşam yemeği 21.30-22.00 gibi yeniyor. Ertesi sabah dükkanlar 10.00-11.00’den önce açılmıyor. Erkekler geceleri kabare denen kulüplerde eğleniyor. Buralara kadınların gitmesi hoş karşılanmıyor. Aileler daha çok restoranlara gidiyorlar. Yemeğin ardından canlı müzik eşliğinde dans edebiliyorsunuz. Bu aralar gençler arasında modern kafeler ve internet kafeler popüler olmaya başlamış.
Ulaşım için en akıllıca yol taksi tutmak. Son derece ucuz, en uzun mesafe bile 1 dolardan fazla tutmuyor. 1 dolar 50 Suri (Suriye lirası) ediyor. Buna karşılık taksiler Türkiye’nin 20-25 yıl önceki halini hatırlatıyor. Lüks araçlar son bir iki yıldır görülmeye başlamış. Gümrük vergileri yüksek olduğundan son derece kötü durumdaki taksilerin bile satış fiyatı 10 bin dolar civarında.
Şehrin en büyük yeşil alanı, Halep Genel Parkı. 1947’de inşa edilmiş. 6 hektarlık bir alanı kaplıyor. Bunun dışında pek bir yeşilliğe rastlamıyorsunuz. Balkonlarda veya cam önlerinde çiçek yetiştirmek gibi bir alışkanlıkları da yok. Hayvanların da Halep’te pek sevilmediğini öğreniyoruz. Sokak hayvanına rastlanmamasının nedeni belediyenin iyi çalışması değil, görülenlerin öldürülmesi.
MUTLAKA GÖRÜN
Halep’in tadını iyice çıkarmak için üç güne ihtiyaç var. Görülmesi gereken yerleri gezmenin yanısıra sokaklarında kaybolmanız gerekiyor çünkü. Her şehir ama özellikle Halep ancak bu şekilde gezilebilir.
Tarihi MÖ 3000’li yıllara uzanan Halep Kalesi’nde Mezopotamya devletleri, Roma, Bizans, Araplar, Selçuklular ve Osmanlı hüküm sürmüş. Duvarlarının yüksekliği 50 metre. Derin bir hendekle çevrili. Zamanında dünyanın ele geçirilmesi en zor kalesiymiş. İçine girdiğinizde arkasında koca bir şehir sakladığını fark edeceksiniz. Özellikle günbatımına yakın saatlerde gezmeniz şiddetle tavsiye edilir. Kaleyle birlikte tüm şehir muhteşem bir kızıla boyanıyor.
Mimar Sinan’ın elinden çıkma Hüsreviye ve Adiliye camileri de Halep’te bulunuyor. Emevi (Zekeriya) Camii, tarihi akıl hastanesi, Ermeni çarşısı görülmesi gereken diğer yerler arasında.
PAZARLIK ETMEDEN ASLA
Alışveriş yaparken rahatlıkla Amerikan doları kullanabilirsiniz. Eski Halep’te Türk lirası kabul eden esnaf da var. Ancak kazıklanmamak ve iyi pazarlık edebilmek için Suri ile alışveriş yapmanız tavsiye edilir. Kale yakınlarında doların yanısıra Türk lirası da bozan sarraflar bulabilirsiniz. Cebinizdeki parayı olduğu gibi Suriye lirasına çevirmeyin, ihtiyacınız oldukça bozdurun. Çünkü Suriye lirasını geri verip dolar veya Türk lirası almanız mümkün olmayabilir.
Butikler ve pahalı mağazalar Hıristiyan mahallesinde toplanmış. Ancak şehrin alışveriş bakımından cazibe merkezi tarihi kapalıçarşı. Sokaklarının uzunluğu 16 kilometreyi buluyor. Burada Türkçe konuşan pek çok kişiye rastlayacaksınız. İngilizce bilen esnaf sayısı da fazla. Altın veya gümüş takıyla inci fiyatları Türkiye’ye oranla bayağı ucuz. Ayrıca defne sabunu, ipek dokumalar, sedef kakma eşyalar, mozaik ve cam işi eşyalar, badem ezmesi, taze baharat da satın alabilirsiniz. Bu arada pazarlık etmeden hiçbir şey satın almayın. İstanbul’un Mısır Çarşısı’nı, Kaplıçarşı’yı veya Urfa ve Antep çarşılarını görmüş biri için fazla şaşırtıcı veya büyüleyici olmayabilir.